Dünyada 1950'li yıllarda kurulan acil tıp anadilim dalının doksanlarda ülkemizde de kurulmasıyla acil servislerin daha kaliteli hizmet vermesini sağlayan insanlardır. Kalp krizi, yüksekten düşme, trafik kazası gibi acil durumların tedavisi üzerine 4 yıllık bir asistanlık eğitimi sonrası hizmet vermeye başlarlar. Ancak maalesef ülkemizde grip olan, burnu akan, aksıran, ayağında nasır çıkan tüm gereksiz hastalar acilleri işgal ettiği için görevlerini layıkıyla yapamamaktadırlar ve bu saçma hasta popülasyonu acil tıp uzmanı hekimlerde tükenmişlik sendromu ve gerçek acillere zaman ayıramama gibi durumlara sebep olmaktadır.
En büyük sıkıntılarından birisi insanlara ne uzmanı olduğunuzu anlatamamaktadır. Şu diyaloğu sürekli yaşarsınız:
Bir yakınınız: sen şimdi en okuyon, neyin uzmanı olacan ?
Oan: acil tıp uzmanı olacağım amca. Sadece acil şeylere bakan uzman yani.
Yakın: anladım da ne uzmanı yani kalp mi, kadın doğum mu, intaniye mi ?
Oan: hayır acil uzmanı. Nasıl ki ortopedinin, dahiliyenin, genel cerrahın uzmanı varsa acilin de var.
Yakın: şimdi sen nerde duracan yani neyin uzmanı oluyo bu acil. Neye bakacan yani...
inanın bu diyaloğu yaşamadığım insan sayısı çok azdır.
adıyaman ilçesi. değişik özellikler barındırır bünyesinde. mesela ziraat bankası yoktur. banka dediysem şube değil, atm bile yoktur. yani hiçbir bankanın atm'si yoktur bu ilçede. insanları gayet iyidir, herkes elinden geldiğinde yardımcı olmaya çalışır. doktora, öğretmene kısacası devlet memurlarına karşı çok saygılılardır. modern bir öğretmenevi vardır ama odalara terlik-havlu-şampuan gibi eşyalar vermezler, yanınızda getirmeniz gerekir. en önemli özelliği soğuğudur. buz gibi bir havası vardır. havada bulut olmasa her tarafta güneş ışıldasa da inanılmaz bir rüzgarı vardır. sanki yanınızdan sürekli kamyonlar geçiyormuşcasına bir ses olur evin içindeyken. ankarada da yaşamış birisi olarak diyebilirim ki; ankara'nın soğuğu adam ol lan, sen de soğuk musun sinciği gördükten sonra. öyle pis bir soğuğu vardır. sincikte yarım metre kar varken kahta yoluna doğru 2 km gidince yerde en ufak bir kar olmadığını görür şaşırır kalırsınız. kahta'ya 34 km, malatya'ya da dağ yolundan 65 km'dir. ama dağ yolu kapalı olur kar yağdığı zamanlarda.
yazıyı uzun bulup okumayacaklar için özet şeklinde anafikir : bu siteden kesinlikle uzak durun.
tanım ve yazı: ben böyle rezil bir alışveriş sitesi görmedim. bugüne kadar başka bir çok siteden alışveriş yaptım gerçekten bu kadar kötüsü yok. ayın 29'unda verdiğim bir siparişi 14 gündür hala kargoya veremediler. ürün için çok uzun bir süre tedarik sürecinde bekledi. bu arada müşteri hizmetlerine gönderdiğim mesajlara da 5 gün sonra cevap geldi ve cevap olarak da, ürün bugün stoklarımıza girecek yazdılar. ee be embesiller stoğunuzda olmayan ürünü ne diye satışa çıkardınız o zaman. son 3 gündür de ürünün faturası yapıldı, kargo takip numarası bekleniyor yazıyor. bakalım ürün geldiğinde nasıl rezillikler olacak.
hakemlik kariyeri çok büyük ihtimal sona ermiş kişidir. zaten senelerdir süper lig kadrosunda ama hiçbir zaman öyle büyük bir hakem olamamıştır, o basamağı bir türlü atlayamamıştır. bu kadar uzun sene süper lig kadrosunda olup da hiç derbi yönetmeyen başka bir hakem var mıdır acaba.
dandik ötesi alışveriş sitesi... sipariş ettiğim bir adet kitabı 6 gündür tedarik edip kargoya veremeyen, bu da yetmezmiş gibi, mesaj olarak gönderdiğim sorularıma da yanıt vermeyen sitedir. hayır ama salaklık bende. ne güzel idefix varken ve bugüne kadar en ufak sorun yaşamamışken ne diye bu siteden aldıysam. uzun lafın kısası, müşteri hizmetleri çok kötü, 6 günde bir kitap tedarik edemeyen bir alışveriş sitesi.
7 mayıs 2011 günü daha başlamadan iptal edilen beşiktaş maçı için; bu durum bursaspor'a mal edilemez demiş komik insan. doğru canım bursa ile ne alakası var iptalin. bugün evinde televizyon başında oturan mersindeki, rizedeki, ankaradaki beşiktaşlılar yüzünden iptal oldu zaten maç, bursayla ne alakası var sayın başkan.
not: ilk yarıdaki maç bilmem ne diye zırvalayanlar olacaktır. eğer eskiye gideceksek yani husumetin başına, bursalı taraftarlar küme düşme sebeplerinin beşiktaş olduğunu söylüyorlar ancak küme düştükleri sezon kankileri ankaragücü de bursayı 2-0 yenmişti. yani beşiktaş'ın küme düşmelerinde ne kadar payı varsa ankaragücü'nün de o kadar payı vardır. bu ne yaman çelişkidir ki birisi en iyi dostları birisi en büyük düşmanlarıdır. çarşı üzerinden prim yapma çabasından başka birşey değildir bursa'nın beşiktaş düşmanlığı.
(bkz: ali tandoğan) ( adam nası bi travma yarattıysa hala bizde sanıyorum)
(bkz: ekrem dağ) ( mükemmel dönüşlerini orda da yapar ve kısa süre sonra türk semazeni barçayı uçurdu tipi başlıklar görürüz as'ta, marca'da)
(bkz: hakan arıkan)( rakip takım kaleyi bulan şut atamadığı sürece gayet başarılı olur)
(bkz: mert nobre) ( david vila, messi, xavi, iniesta gibi hücüm elemanları varken, rakiplerin de insan olduklarını düşünerek çok da rencide olmasınlar diye oynatılabilir)
ahmet kaya'nın şafak türküsü eserinden esinlenerek yaptığım türküdür:
beni burada arama arama anne,
kapıda adımı adımı sorma,
damar yoluna serum girmiş koparma anne, ağlama..
kaç zamandır yüzüm traşlı,
gözlerim şafak bekledi,
uzarken ellerim eldivene, kulağım asistan abide,
temel bilimleri özledim anne,
uzman olmak isterken delicesine.
kanlarımla sınırsız,
sondalarımla genç,
kan gazlarımla çocuk devrederken sırdaşıma, usulca açılıverdi kollarında damar yolu. mehmet öz'ü düşün anne, gazi yaşargil'i, internleri düşün anne,
düşün ki o an güneşli güzel uzmanlık günlerine inanan mutlu bir interncük havalansın. ne garip duygu şu internlük, aldığım kanlar geliyor aklıma, bir açıklaması vardır, giderken damar yolu açmaya.
bağışla beni güzel annem,
uzman tadında bir mektup yazamadım diye kızma bana,
elleri değsin istemedim, ağlayıp koklayacaktın,
belki bir ömür saklayacaktıın koynunda.i
nternlük ağrısı asıldı boynuma,
oysa uzman tadında yaşamak isterdim.
kısacası güzel annem; bir kan almayı düşünürken ürpermek yok,titremek, heyecanlanmak yada izin beklemek asistanlardan.
kanlar ki senden alınır, sondalar ki sana takılır,
ben damar yolu derim, arter kan gazı derim,
gün yanaklı interne benzer,
yine de oğlunu intern yapmak, kim bilir ne garip şey anne.
internlük ne garip şey anne,
uzman olamayacağım örneğin,
intern olmak ne garip ne şey anne...
sırbistan maçının en kritik anlarında sahneye çıkmış adamdır. türkiye'nin yetiştirdiği tartışmasız en iyi guardtır. sırbistan maçında üst üste attığı 2 3'lük, semih erden'e yaptığı mükemmel asist maçı bize getirmiştir. her yerinden öpüyoruz.
viktoria plzen maçının 41. dakikasında guti'nin meşhur topuk pasını hatırlatan bir pas yapmıştır. türk futbolunun tugay kerimoğlu'ndan sonra yetiştirdiği en iyi ön lbierodur. geleceği çok parlak görünüyor buaradan.
yıllardır bu adamda ne bulur antrenörler anlamış değilim. hadi kendi takımınızda ne yaparsanız yapın da milli takıma çağırıp niye bir ulusu adama sövdüyorsunuz kardeşim. bence hakkı yenmiş adamdır. çünkü guizadan, sabriden, baki mercimekten pek bir eksiği yok bence futbolculuk kalitesi açısından.
dünya kupası finalinde, iniesta'nın topsuz alanda rakibine attığı omuz sonucu kırmızı kart görmesi gerekirken, bu kel abimiz sarı bile vermeyerek uyarıyla geçiştirmiştir pozisyonu ve maçın kaderini etkilemiştir. bir de korner var tabi.
