david fincher'in belirttiğine göre 1992de yapım hakları steven spielberg'de olan ve spielberg'in benjamin rolünde tom cruise'u oynatmayı düşündüğü film.
kendisi edebiyat bölümünün devrimcisidir. geleneksel bilgisine yaptığı darbelerle dilbilgisini ele geçirmiştir.
bir çok inkılaba imza atmış ve atmaktadır.
"içinden şiirsiz geçilemeyecek kadar derin gözleri vardı" diye bir tanım cümlesini içinde barındıran enfes nazan bekiroğlu kitabı.. (sy 58)
biraz hikaye, biraz roman , biraz şiirdir.
hakkında girdiğim ilk entyrde acaba o mu kargaşası yaşadığımdan resmi yazdığım sevgili obs üyesi...
buz pateninde küçük adımların adamıdır; bowlingde ise labutların korkulu rüyasıdır. tabu oynarken ise kendisi en birinç fırat özellikleri gösterir.anlatılanı bildiği vakit millet oyuna devam ederken o sevincini yaşar... ben mi bildim, aa bildim... ne de güzel bildim gibi tepkiler verir.. başkası bilirse aaa nası bilemedim..tüh tüh bak dilimin ucundaydı der.. grup bilemezse de feryat figan söylenir durur, ağıtlar yakar...
her daim güleçtir, sempatiktir, aktivitecidir. grubun temel taşlarındandır.
sevilendir sayılandır...
"...adım yusuf, otuzbeş yaşındayım. daha hiçbirşey yaşamadım ki ortasında olayım hayatın. o yüzden kenarındayım, hem de çok kenarında. tıpkı bizim mahalle gibi..."
ile başlayan yeditepe istanbul'da yusufu'un müellifi olduğu roman imiş... değerli arkadaşıma nick olmuştur...
boğaziçi üniversitesi mithat alam film merkezi tarafından çıkarılan aylık sinema dergisi. bu ay 78.sayısı çıkmıştır.
bir ay bile alınmasıyla diğer sinema dergilerinden farkı sezilir. her ay dört gözle çıkması beklenilir. ah bir de afiş ve afiş kartı hediye etse tadından yinmez!
şair,yazar,senarist,oyuncu,yönetmen.
evli,çocuklu
yaşı orta,ruhu genç.
anlayan,anlatan,hisseden,hislendiren.
sevilen,sayılan.
ah keşke tanışılası!
"yılmaz abi sen çok yaşa canım feda olsun sana" denilesi,adına türküler çığırılası!
bölümümüzün nev-i şahsına münhasır hocasıdır.
soyadı dönem dönem değişmekte; medeni durumu sınav kağıdının sonundaki adını yazdığı kısımdan takip edilmektedir.
dersleri keyiflidir. özellikle takip ettiğimiz metinleri okuduğu zamanlar kendisine hayran olunur. öyle içten ve hissederek okumaktadır ki şiiri bitirdiğinde derin bir ah çektirir.
izlenilesidir.
sinema salonunun önünde kısa tanıtım yazısında dram-komedi yazıyordu; gittik gördük öyleymiş. dramsa dram,komediyse komedi.
jack nicholson komedi öğesini morgan freeman ise dram öğesini destekliyordu. ama buluştukları noktalar da çoktu, film bu buluşmayı anlatıyor zaten.
kahraman tazeoğlu'nun kapağında ağzı yara bantlı kız ve idam ipi barındıran kitabıdır.
yazar kitabın kapaktan sonraki ilk sayfasına "unutmak için yazdım" diye kitabı yazış sebebini belirtmiştir. belki o unutmuştur ama şahsen benim hatırlamama vesile olmuştur kendi geçmişimi...
kitap şöyle bir cümle barındırır ki sözün bittiği yer benim için oralara epey yakındır.
"ona bakmak, bittiğini sandığın bir kitabın sadece önsözünü okuduğunu anlamaktır."
"bir kitap okudum; hayatım değişti" sözünün bende can buluşudur.
adını hep duyup ,merak ettiğim ; isli puslu bir sonbahar günü arkadaşımın kitaplığında görüp bir solukta okuduğum ki sanırım okuma eylemi kiyafetsiz kalıyor; kelime kelime içime işlediğim romandır.
ertesi gün hemen kitapçıya koşup kendime 1 adet satın aldım. o gün bugündür odama girip kitaplığa yönelenlerin eline ilk onu tutuştururum. tabi beyinlerini de ada,tuna,aras diye yıkarım önce. halime acır ve kitabı alırlar. ve beğenerek geri getirirler. şöyle kaba bi hesapla dokuz kişiye okutmuşum.hızlanmalı en yakın zamanda iki basamaklı hatta üç basamaklı sayılara ulaşmalıyım. ha gayret!,
vel hasıl kelam; bence buket uzuner romanlarının en iyisidir. ayrıca kitap mabel sakızının görüldüğü yerde alınmasına vesiledir.
yılmaz erdoğanın müjdesini verdiği üzre üçüncüsünün de, yakın olmasını umduğu(muz) bi vakitte çekileceği film. filmden öte uykusuz gecelerimin yoldaşı bi masaldır bana.
kaç kez izledim,daha kaç kez izlerim bilmiyorum üçü dördü beşi hatta onuncusu da çekilsin istiyorum.
yılmaz erdoğan ayrıca katıldığı programda filmin verdiği mesajın konuşulmadığını söylemiştir,haklıdır da..
tde bölümünün en baba hocasıdır. bölüm başkanı olmasıyla öğrencilerle olan diyaloğu resmileşmemiş; aksine bize daha yakın olmuştur. anne sıcaklığını sağlar. derslerden önce mutlaka hal hatır sorar.
uludağ sözlüğü takip ettiği derslerdeki yakınmalarından belli olmaktadır.verdiği derslerin ortalaması düşüktür.bunda verdiği derslerin bölümün en zor dersleri olmasının( oğuzca,köktürkçe,uygurca)rolü büyüktür.
e tabi hatice hocamız da ders zor sorular bari kolay olsun demez asla. biz de kasılır pek çalışamayız... sonuç ortada işte...
o belde sakinlerinin daimi üyelerinden olan s.o. ; bowlingte tek lobut bırakmasıyla ünlüdür. makus talihini yenememekte ; strike yapan diğer o belde sakinlerine imrenerek bakmaktadır.
derste çözümlediğimiz metinlere diğer bir deyişle cümleden büyük birliklere çok hassas ve duygusal yaklaşmaktadır. son olarak gülsarı adlı atı iç dünyasında özel bir köşeye koymuş ve kaşağılandığını(böyle bir eylem var mı o da ayrı konu) düşünerek yeise gark olmuştur!!