kendisini dahi reddeden fikirdir. o yüzden, nihilizmi hayat görüşü olarak benimseyen hiç kimse kendini nihilist olarak tanımlamaz zaten. nihilist kelimesini de nihilistler bulmamıştır.
eski arkadaşlar/dostlar nerede çalışıyor diye bakabileceğiniz; yeni iş bağlantıları kurabileceğiniz ve kafa avcılarına "ben buradayım" diyebileceğiniz sosyal ağ ve paylaşım şeysi.
extreme networks tarafından üretilen anahtar. bir zamanlar turk telekom, metro ethernet hizmetini bu cihazlar üzerinden verirdi. rengi, uludağ sözlük morudur.
ne zaman linkini görsem "nasıl olsa açılmayacak" diye baktığım web sitesi. mahkeme kararıyla tekrar açıldığı günden sonra da öğrenilmiş bir çaresizlik gibi uzak durulmaya devam edilir.
rakipleriyle karşılaştırıldığında yüksek fiyatlara sahip, sözleşme imzalamaya gelindiğinde burnundan kıl aldırmayacak kadar kibirli bir şirket. yine de kibirli olmayı hak ediyor sanırım çünkü bir çok farklı segmentte pazar liderliği konumunu devam ettiriyor.
1920'lerde hüküm süren askeri dikta ve 1936'da başlayan ispanya iç savaşından sağlam bir düşünce yapısı ile çıkmayı başarmış düşünür ve yazar. kitabın metis yayınlarından çıkan çevirisinin arkasında kitabın kendisinden yapılan şu etkileyici alıntılar vardır:
"eğer yapılabilseydi, ki tabii yapılamaz, bir toplumun içinde, örneğin koskoca ulusumuzda, acaba kaç kişi iki kere iki nasıl dört eder ya da güneş yarın doğacak mı diye kafa yormuştur, şöyle durup düşünmüştür yani, bunu bir istatistikle saptayabilsek ilginç olurdu. buradan da ortaya çıkan sonuç fikirlerimizin pek büyük çoğunluğunun, fikir olmalarına ve bizi kanı gibi etkilemelerine karşın, hiç de akıl ürünü olmadıkları, göreneklerden ibaret olduklarıdır; mekanik ve anlaşılmazdırlar ve bize baskı yoluyla benimsetilmişlerdir."
" ... eğer bir halkın bu korkunç çağı sağ salim atlatabilmesi isteniyorsa, alınacak önlemlerden biri, karınca kararınca, ama vazgeçilmez bir tanesi şu: o halkın içinde yeterli sayıda kişinin, tüm o fikirlerin -adlarına öyle diyelim bari- üstünde konuşulan, tartışılan, uğrunda savaşılan ve insan boğazlanan tüm o fikirlerin ipe sapa gelmez ve son derece havada kalan şeyler olduğunu anlamasını sağlamaktır."
adını 1883'te ankara'ya vali olarak atanan abidin paşa'dan almıştır.
rivayete göre, abidin paşa, ikamet edeceği yerin havadar olmasını istiyormuş. bu yüzden ankara'nın çeşitli yerlerine ciğer astırmış. bugün abidinpaşa köşkünün bulunduğu yerdeki ciğer diğerlerine göre daha geç çürüdüğü için, köşkünü buraya yaptırmış.
kendisine ait filintanın not defterinden bir madde:
afili filintalar madde 36: insanız affet
şöyle diyor emrah serbes:
""
kazancakisin zorbasının en sevdiğim cümlesi, insanız affet. madam ortans ölüm döşeğindeyken giritin ileri gelenlerinden biri geliyor, bugüne kadar senin hakkında ileri geri konuştuysam kusura bakma, insanız affet, diyor. ölüm döşeğindeki ihtiyar bir fahişeye söylüyor bunu. onun affetmesi mühim çünkü. tanrı zaten affeder, konsepti bu, bağışlayıcı olmak. ama en güçsüz olanın konsepti bu değil, onun elinde tek silah var, affetmemek.
genellikle bir tanedir. iki kulplu fincan yapmazlar nedense. kırıldı mı o kulp o fincan bitmiştir. artık kalemlik mi yaparsın, kaktüsüne saksı mı yaparsın sana kalmış, orasına hiç karışmam. halbuse, yapsalar ya iki kulplu fincan. bir tanesi kırılınca diğeriyle devam etsek içmeye.
gidiyorum bu* özentisi bir şiir kitabı.
verilen emeğe dil uzatmak istemiyorum ama neden muhsin dururken murat yazdı bu şiirleri merak ediyorum.
kafka ölmeden kafkaesk, dosto ölmeden dostoevsk kitap yazmak yakışır mı delikanlıya.
bir de; mısra sonlarında hep necip fazıl yankılanıyor kulaklarımda. şiirin vezninden midir yoksa çile şiirinin ağızda bıraktığı tada mı benzemektedir bilemedim.