zaytung'taki kerem olduğunu yeni fark ettiğim adam. zaytung videolarının hepsini izleyen ve ilk bölümünden beri ibreti ailem'i kaçırmayan biri olarak vah bana. zaytung'taki bedelli askerlik videosunda suratından sevimlilik akıyordu, ibreti ailem'de de olabilecek en acayip, tuhaf karakteri canlandırmasına rağmen bi şirinlik muskası kıvamında. doğal komiklerden sanırım, konuşmaya başlar başlamaz iki kardeş kahkaha atıyor, babam da "ne gülüyorsunuz lan ne var burda şimdi" deyip bizi fırçalıyor. bizim evde değişik bi ünü var kısaca.
şahsen denk geldiğim firmadır. filmin sonlarına doğru en ufak sesten ödüm patlıyordu. otobüste izlememek lazım. önündeki koltuğu biraz fazla yatırsa huylanıyor insan.
beğendiğim dizinin üç vakte kadar kalktığını gösteren dizi. bende mi bi uğursuzluk var anlamadım. ne zaman bi diziyi sürekli izleyesim gelse o dizi tarih oluyor. sırf reyting yüzünden kaldırıldıysa yazık, ayıp, yok acun yüzünden kaldırıldıysa, diyecek bişey bile yok allah akıl fikir versin kaldıranlara. görüp görülebilecek en acayip karakter olan ender için bile izlenebilecek bi diziydi. star yönetimine sesleniyorum, allah bin türlü acununuzu versin sizin. tepe tepe kullanın.
birbirinin aynısı dizilerden bi tanesi daha. böyle yapımalar hele kışın neyse de yazın insana fenalık getiriyor, içini karartıyor. kısacası nemli ve sıcak havalarda ayrı bi kasan dizi.
her gece show tv'de yayınlanan program. ya da ben açtığımda denk geliyor. ee şarkı söyleyen iki insan, arkada da saz ekibi, hepsi bu. çok düşük maliyet yani. tam show tv'lik iş.
babam tarafından sadece "leylek bacak" olarak adlandırılan bi atlet. sen o kadar rekor kır, millet hakkında binbir methiye düzsün, ama uzun boylu herkese söylenen laftan nasibini al. düz adam olmak böyle bişey iste.
söylendiği gibi kaygısızlar tadında bi dizi. eğlendiriyor. ayrıca ender gibi türk dizi tarihine geçecek tuhaflıkta bir karakteri bünyesinde barındırıyor. adamın duruşu bile komik, fena güldürüyor. başka bir evrende gibi.
vivaldi'nin sırlarla dolu eseri. bir başka deyişle, hakkında en çok yorum yapılan, çeşitli kılıflara sokulan eseri de diyebiliriz. herkes o boşluklardan farklı bir anlam çıkarıyor zira. oysa yapılması gereken tek şey, gözleri kapayıp sadece dinleyip... böyle yapınca boşluklar kendiliğinden doluyor zaten; taptaze hayallerle...
belçika'nın en gizemli eyaleti. insanı zaman zaman can sıkıntısından öldüren bir havası, sessizliği olsa da, özellikle gün doğumunda bambaşka bir kimliğe bürünür, özellikle de batısı.
facebook'a arkadaş eklemeyi yıllar önce bırakanlar için bi şey ifade etmeyen insan. siz de bırakın efenim, çok önemli insanları bu saate kadar eklemişsinizdir zaten, bırakın da onlar sizi eklesin.
her ne kadar biraz klişe olsa da, kelimelerle anlatılmayacak derecede büyüleyici bir şarkı tanımını sonuna kadar hak eden bir güzellik. dinlerken insanı öylesine dingin, huzurlu bir hale sokar ki, hayat hakikaten güzel ya dedirtir.
her ne olursa olsun en sonunda rahatlatan bi eylemdir. kuş gibi hafif hisseder insan kendini. neye ağladığını bilmediğinden, belli bir sebep olmadığından da rahatça normal haline dönebilir. hatta durup dururken ağlayanların büyük bir bölümü birkaç dakika sonra kahkahalarla güler.
yalnızlığın kronik olduğunu gösteren bir durumdur. aynı zamanda da kaderin olduğu ve bunun önüne geçmenin mümkün olmadığını da inceden inceye düşündürtür. sanki bir alışkanlık olmuştur yalnızlık, nerede olunursa olunsun hep bizimledir.
henüz okunmamış kitaptır. her kitabı öyle okumuyor muyuz ki... bu kitap hayatımda okuduğum en iyi kitap olacak diye. belki de ben büyük bir anlam yüklemişimdir kitap okumaya, bilemedim.
bir daha bitmesi, hatta bu sefer asla başlamayacak üzere bitmesiyle sonuçlanacak eylemd. ilk zamanlar güzel olsa da eski sıkıntılar, sorunlar, unutulmayanlar bir müddet sonra tekrar devreye girer. ve sonuç kaçınılmaz olur.
iki başrol ve bi de önemli sayılabilecek bi oyuncu kaybetmesine rağmen gelecek sezon devam edecek dizi. hakikaten tv dünyasında ilginç kafalar olduğunu bizlere gösterebilmesiyle takdire değer. diziye adını veren kız, yani hazal kaya olmayacak. anne zaten çoktan gitmişi. ceyda ateş başka diziye başladı. ama adını feriha koydum bütün bunlara rağmen devam edecek. dünyanın başka bi yerinde var mıdır acaba böyle bir şey...
ekranlarda olduğu müddetçe ülkenin geleceğine umutla bakılamayacak dizi. sonuçta akasya durağı gibi bir dizinin oynadığı, üstüne üstlük de seyredildiği bir ülkeden de onların insanlarından da ne beklenebilir ki...
kendisinden daha iyi bir yüzü olsa da gitse, adam en iyi dereceyi yapıyor ve olimpiyatlara gidiyor görüşüne katılsam da, asla saygı duyulmaması gereken bir sporcu. adamın kendi mesleğine saygısı yok yahu insanlar niye kendisine saygı duysun... bir tv show'u için aylarca aç kalıp kaslarını kaybeden, hazırlanma programını aksatan, başka bir tv show'u için iki tane şampiyona kaçıran, -evet evet, sırf buzda dans'ta yarışıyor diye bu adam dünya şampiyonasına katılmadı-, bu adamın benim nezdimde zerre değeri yoktur. kendisiyle gurur duyanları da acun'a havale ediyorum. bir olimpiyata daha katılmak istiyorum diyor, acun star tv'e geçmiş, aman yeni bir show düzenleyip kendisini çağır, o da bu sözünü yemek zorunda kalır. kısacası, büyük konuşmaması gereken kulacımın efsanesi..
kişisel deneyimlerim ışığında pek de haz etmediğim rüya türü. şöyle ki, benim yaşadıklarım rüya değil de kabus, ayrıca çok daha kısa sürüyor. kısacası, rüyanın bi yerinde rüya olduğunu anlıyor, birkaç saniye sonra kötü bişey olacağını seziyor, daha sonra da rüyama yön vermeye çalışarak çığlıklarla uyanıyorum. bende yok yani öyle bulutların üzerinde uçmak, güzelliklere yelken açmak filan...