adeletiyle ünlü tertemiz türk spor camiasında futbol takımı, tartışmalı 1 -yazıyla bir- penaltı kazanmış spor klubu. bu kadar tepki çekmesi normal. bu tartışmalı penaltı kara bir leke sürdü tertemiz futbol camiasına anasını satayım.
türk veyahut kürt hatta rum, ermeni, yunan olması hiçbirşeyi değiştirmeyecek kişi. hayır bir de kürt olmadığını ıspat edip, savunduğunu zannedenler var. neden kürt olmak kötü birşey mi? ulan kardeşlik mardeşlik derken düşmen ettiler milleti birbirine. şu kürt, bu türk tartışmalarına kadar düştük. teröristlerin amacının sadece dağda askerlerimizi şehit etmek olduğunu mu zannediyorsunuz? yoksa işte bu tartışmaları yaratıp aynı ülke içinde yaşayan insanları birbirine düşman edip planlarını gerçekleştirmek mi?
ziya gökalp adı altında böyle bir tartışma içinde olmaktan utanıyorum. kendi saçma sapan fikirlerinize, tartışmalarıza karıştırmayın insanları, huzur verin, rahat bırakın.
binlerce evin yüreğine kor düşmüş durumda şu an, çocukları güneydoğuda askerlik yapmakta olan binlerce aile, binlerce anne, binlerce baba perişan. onlarcası(!) daha da üzülecek, kendi üzüntümü düşünüp onlarınkinin yanında hiçbirşey olduğunu düşününce daha da kahroluyorum, aklıma gelen her türlü küfürü ediyorum. ne geliyor elimizden başka?
ama dah çok canımı sıkan hükümet, meclis, ordu artık kim varsa kim yetkiliyse sabrımız taştı gereken yapılacak diyor her seferinde, o gereken 25 yıldır yanlış yapılıyor işte, yetkililerde üzülmüştür elbette ellerinden geleni yapacaklardır her zamanki gibi, ama beceremiyorsunuz işte bırakın gidin bu işi becerebilecekler yapsın o zaman.
1 haftada 30 askeri şehit olmuşken cumhurbaşkanı kimin seçeceği kimin umurunda bu ülkede. ulan heriflerin nerede olduğu kimler olduğu belli işte, amerikan silahlarıyla gziyorlar bizim dağlarımızda, bizim almak için amerikaya yalvarıp bir sürü para döktüğümüz silahlar, avrupa'da ellerini kollarını sallayarak geziyorlar, para toplayıp organizasyonlar yapıyorlar dalga geçer gibi. bir çıkmış sınırötesini tartışıyoruz, evet bu işin çözümü sınırötesinde ama sınırlarımızın çok ötesinde, amerika'da, avrupa'da...
sonuç olarak kim ne yapacaksa, nasıl yapacaksa yapsın bitirsin bu işi.
bilgi sahibi olmadan bakan olabilmiş kişi, ve hatta sahip olmadığı bilgilerle şu an tv'de açıklamalar yapan kişi. aklımda kalanlar;
- 2003 yılında internet'e dial-up denen yöntemle bağlanıyordu dakikası 1 milyon 200 bin lira yarım saat girseniz... (hepimiz milyarderdik o zamanlar)
- şimdi sınırsız bağlantı 50-60 milyon falan 4-5 megabit hızında.
- fiyatlar ne zaman düşecek diye bana sorma vergiler çok yüksek. (bana sorun vergileri ben düşürebilirim)
turistik halı dükkanlarında, bir halı için ödenen paranın 3 dükkan parasına eşit olduğu göz önüne alındığından düzenlenmesi pek anormal olmayacak kampanya.
havaalanları ulaşımı için alternatif ulaşım sağlayan şirket. belediye otobüsü fiyatını beklemek pek doğru değildir, çünkü verdiği hizmet belediye otobüsü hizmeti değildir, özellikle istanbul'da havaalanı için bir çok ulaşım alternatifleri (iett, metro, taksi, acenta transferleri, otel transferleri)arasında şehrin merkezlerinde birine ulaşaması gereken-veya tam tersi- kişi için en mantıklı tercihtir.
21 haziran tarihli milliyet gazetesinde can dündar'ın köşe yazısını okuduktan sonra aklıma gelen ve çcukken bir pastahenede alışveriş yaparken karşılaştığım pastaneci* tarafından ayar verilen köy ahalisi.
4 tane yaşlı amca ellerinde belgeler ve kumbara ile içeri girer. içlerinden biri;
- selamunaleykum hayırlı işler evladım. biz bilmem ne köyü cami yaptırma derneğinden geliyoruz köyümüzdeki cami çok eskidi yenisini yaptırmak için yardım topluyoruz.
- iyi yapıyorsunuz amcacığım peki köyde okul var mı?
- yok ama bla bla bla bla(ne gereği var cami lazım müslümanız biz vb. laflar eder)
- namazı eski cami'de kılınca sevabı daha mı az amca? siz hazır başlamışken okul yaptırın çocuklarınız adam olsun.
- töbe töbe (söylene söylene çıkar yaşlı amcalar)
ben o çocuk halimle bu pastaneci amcaya saygı duydum, takdir ettim. fakat koca koca adamlar anlamış değiller hâla eğitimin önemini.
peki nedir bu cami yaptırmaların amacı?
halka fayda sağlamak mı? evet bir 100 sene önce kilometre kareye 1 cami düşmeden önce olabilirdi ama yine de okul kadar önemli değildi çünkü dinimizde namazı camide kılacaksınız diye bir zorunluluk bulunmamaktadır.
sevaba girip allahın sevgili kulu olmak mı?
peygamberimize ilk gelen vahiy "oku" iken. hz. ali "bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum" demişken... dinimizin eğitime, bilime verdiği önem ortadayken ve daha öncede söylediğim gibi kilometrekareye cami düşerken ve bu ülkenin eğitilmiş insanlara, insanlarında eğitim için okula ihtiyacı varken, bunun kıyaslaması bana düşmez ama okul yaptırmak cami yaptırmaktan daha faydalıdır.
peki ne o zaman bu cami yaptırmaların amacı?
çevresine, bakın ne kadar müslümanım dinime bağlıyım cami için uğraşıyorum, diyerek müslüman olduğunu kanıtlama çabası olabilir mi?
peki kimler bazı şeyleri kanıtlama ihtiyacı duyar? şüphe duyanlar.
hepsi için demiyorum ama eğer adam müslümanlığından şüphe duyoyrsa cami yaptırma derneği kurar bunun için çalışır, çevresine ıspatlar, kendini rahatlatır. sonra gider kul hakkı yer, yetimin garibin ekmeğine göz diker, onun bunun kızına karısına yan gözle bakar, ama içi rahattır çevresine ıspatlamıştır müslümanlığını.
çocukluğunda şöyle bir diyaloğa maruz kalmış olması muhtemel adam.
- anne john abi bugün okulda otuzbir çektiğini anlatıyordu. otuzbir ne anne?
- (içses: nasıl anlatılır çocuğa) otuzbir değildir o otobüstur o otobüs.
- pipisiyle yaptığını söylüyordu ama anne pipisiyle otobüs mü çekmiş?
- (içses: sçtk hadi kıvır) büyüyünce anlarsın oğlum.
- bende büyüyünce otobüs çekicem anne.
ilk olarak kim veya ne amaçla olduğunu önemli olmaksızın ölen bir insanın ve bu ölen insanın bir ailesinin sevelerinin olduğunu unutmamız gerekiyor. bu ülkeyi sevdiği ve bazılarının tercih ettiği gibi rahat yaşamaktansa bu ülke için çabalayan, fikirleri doğru veya yanlış savunarak demokratik ve özgür yaşama cesareti göstermiş bir insanın ölümü...
birileri bir yerlerden tetiğe basıyor ve bu ülke kendini kurşunun önüne atıyor. amaçları ortalığı karıştırmak olan bu tetikçilere görevlerini yerine getirmenin mutluluğunu yaşatıyoruz, oyunlarına malzeme oluyoruz. türkleri aşağılamak isteyen esas kişilere, ülkeyi gerilere götürmek için uğraşanlara bunun için fırsat kollayanlara çıkıp kendimizi savunmak yerine eziliyoruz büzülüyoruz her zaman. ve böyle olduğu için ülkeyi karıştırmak sadece bir silahın tetiğine basmak kadar kolay oluyor. fakat biz o kadar güçlü bir milletizki bununda üstesinden gelebiliyoruz. oysa yapmamız gereken kurşunun önüne kendimizi atmayarak bu ülkenin birbirine aslında ne kadar bağlı, insanların birarada yaşamayı bildiği bir yer olduğunu göstermek. ülkenin karışması bir kaç silah patlaması kadar klay olmadığını gösterdiğimiz zaman daha fazla aydın,gazeteci devlet adamı vb. kişilerin ölümüne engel olabiliriz.
work & travel ile amerikaya giden üniversite öğrencilerinin artık bıktıran amerika macelarını anlatmak için her azını açtığında lafı ağzına tıkabileceğiniz söz. şener şen gibi tonlandığında oramı kahkahaya boğabilir.
şimdilerde susuzluktan dert yanılan izmit'i bir avrupa şehri yapmayı başarabilmiş ve 2 dönem belediye başkanlığı yaptığı izmit büyükşehir belediyesinden 3. döneminde genel seçimlerde bakan olabilmek için milletvekili adayı olarak ayrılmıştır. o seçimlerde chp nin izmitten aldığı oyların en önemli sebebidir.
şimdilerde kendi yolsuzluklarını ve beceriksizliklerini kapatmaya çalışan yeni belediye başkanı ve başbakanın dolayısıyla akp'nin dikkatleri başka yerlere çekmek için, planını yıllar önce dsi'nin yaptığı ve yıllarca bitirelemeyen sefa sirmen döneminde ise cumhurbaşkanı turgut özal'ın destekleriyle bitirilen yuvacık barajı üzerinden, çamur attığı milletvekilidir.
madem bu kadar suçlu mecliste çuğunluğa sahip iktidar partisi ve başbakan yetkilerini kullansın gerekeni yapsın. oysa sadece çamur at izi kalsın.
gün geçtikçe büyümesinden mutlu olduğum, sevecen ve sıcakkanlı insanların bulunduğu bilgi ve düşünce paylaşım platformu.
fakat son günlerde yazarlar artık bilgi ve düşüncelerini paylaşmaktan çok ayar denilen birbirlerini alt etme mücadelesine girdiler. kendi düşüncelerini savunup yansıtmaktan çok başkalarının düşüncelerini aşağılamaya, yermeye başladılar. hatta kimi zaman fikirleri bile aşıp kişisel aşağılamalar bile oluyor. siyasi çatışmalardan vazgeçtim amacı eğlence olan spor ve futbol konusunda bile yok fenerbahçe şöyle boktan takım vay galatasaray 5 para etmez beşiktaş kral çarşı bilmem ne.
buradaki yazarlarının çogunun* eğitimli, üniversite mezunu veya ögrencisi oldugunu göz önüne aldığımızda, bu insanların birbirlerinin fikirlerine olan saygısızlığı beni daha da düşündürüyor. birbirlerine ayar vermeye çalışan değil tartışmasını bilen yazarlar daha çok yakışıyor bu sözlüğe.
3-5 adet aptalın 10-15 kadar gerizekalıyı gaza getirmesiyle birbirleriyle ve daha sonra da polisle çatışması olayı...
üniversitenin yeni rektörünün tecrübesizliğine denk gelmiştir. eskidende ufak tefek bu tarz olaylar olurken bu boyutlara ulaşmamıştı. sadece yürüyüş yapıp dağılacak bir grubun içine panzerler ve polisler girince işler çığırından çıktı. belkide beraber gezip, eğlenip aynı cafelerde yanyana oturan insanlar birbirlerini yediler. sebep ne? onlar karşıt görüş? çok güzel aferin. yiyin birbirinizi... ama okuldan uzak durun benim verdiğim harçla yapılan binaya zarar veremezsiniz... amacınız ne olursa olsun...
esas tartışılması ve sorgulanması gereken böyle bir olayın nasıl olduğu ve kimlerin sorumlu olduğu iken, bu olaya yol açan doktortürbanlı mı yoksa başı açık mı diye tartışılıyor ülkemde. ne farkeder ki? bir skandal var ortada doktorun türbanlı olmaması bazılarının içini mi rahatlattı yoksa?
edit : doktor türbanlı değil diye bazılarının içi rahatladıysa eğer insanlık kalmamış ülkemde hatayı yapan kişinin dini, siyasi görüşü bize uymuyorsa vuralım ama yok bie yakınsa olur öyle şeyler diye abartılıyor diyelim. anlatmak istediğim olayın özü doktor müsvettesi birinin mesleğinin gereğini yapmaması iken (sebebi ne olursa olsun) biz bunu bırakıp bunu yapan türbanlı mı değilmi? aha türbanlıymış saldırın bütün türbanı savunanlara ve türbanlılara. objektifiz, superiz.
her seçim döneminde ortaya atılan ve kocaeliye su sağlamaktan daha fazla bazılarının siyasi propagandası olmuş baraj.
yapılırken su alacağını taahhüt ederek destek veren zamanın istanbul büyükşehir belediye başkanı recep tayyip erdoğan bugün ülkenin bütün sorunları bitmiş yuvacık barajı kalmış gibi saçmalamaktadır.
her sözlüğün uyması gereken bir format veya kural olmadığı için(var da biz mi bilmiyoruz?) kendi halinde takılan ve kendi kuralları olan, üniversitemin sözlüğü. kime ne?
Sahil kesiminde sıra sıra deniz kumundan yapılmış lüks,ultra lüks,süper lüks tatil sitelerinin sıralandığı mersin semti. Ev sahiplerinin çoğunun sadece yazın kullanmasından dolayı öğrenciler sadece okul dönemi kiralamak için tercih eder.
gördüğü kırmızı karttan sonra arda*'nın sırıtmasından anlaşıldığı kadarıyla sinirlendiğinden falan değil ne halt ettiğini bilmeden belkide konuşulmak için attığı kafa.
bazı şeylerin sadece yetenek değil azıcık akıl ve eğitim ile olacağını göstermiştir.
kendi kendilerini tekrar edip reyting kaygısıyle her boku yiyerek halkı salak yerine koyan programlar.
ahu-meriç ikilisi yetmiyormuş gibi caner-tülin gereksizleri döndü tekrar ekranlara özlemiştik biz de onları.
semra diye bir kadın oğlumu kaybettim ne yapıyorum ben demeden şimdi kızıyla oynuyor para ve televizyon maymunluğu uğruna hemde farklı farklı iki büyük güzide kanalımızı işgal ediyorlar,
bir de köyün delisi kıvamında ajdar diye bir adamı çıkartıp eğleniyoruz televizyonlarımıza. bir deliyi ciddiye alıp ona cevap veren bir sürü stüdyo konuğuda cabası. ve bütün gün süren magazin programlarında ve hatta haber bültenlerinde flaş flaş diye sunulmaları. ülkede birşey olup flaş haber geçseler ciddiye almayacağımız kıvama getirdiler artık.
son 5 sene içerisinde ne kadar geliştirmiş kendilerini bizim televizyonlarımız.
ve daha da üzücü yanı bunları izleyen insanlar olması. ülkemin insanının bu kadar gerizekalı ve bunları ciddiye alarak izlediğine inanmak bile istemiyorum. çevrilen işlerin, dönen dolapların farkına varılmaması için halkı bunlarla uyutuyo olmasınlar sakın?
bilmem kaç dönemdir chpli mersin büyükşehir belediye başkanı. park ve sahil dışında yaptığı pek bir şey olmasa da insanlar seçilir.
en son seçimden önce çevre yoluna belirli aralıklarla metro inşaatı sebebiyle çevreye verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz tabelaları asılmıştı. fakat ortalıkta inşaat falan yoktu halen yok. yeraltında direk tünel ile başlayıp yeraltından gizli gizli devam ettiğini düşünüyoruz.
ayrıca şehir altyapı olarak sürünürken hiç bir çalışma yapılmaması dikkat çekici. birçok bölgede merkeze çok yakın yerler dahil kanalizasyon ve şebeke suyu yoktur. ayrıca belediye otobüsü kavramı yeni oluşmaya başladı.
seçilidiği ve sevildiğine göre ya yaptığı birşeyler var ve biz pek farkında değiliz ya da mersin halkı için park ve sahil yeterli.