insanı çeşitli düşüncelere sevk eden, bir düşünce anaforu içine atan olaydır.
20.08.2011 günü saat 23:45 itibariyle unkapanı'nda, 35c kod adlı taksim-kocamustafapaşa otobüsü beklemeye başlanmıştır paşa'ya gitmek üzere... normalde 10-15 dakkada bir geçen otobüs yarım saatte gelmemiştir. çok endişelendik kendisi için. neyse sonra geldi. baktık ve ilk tepkimiz:
"oha homua going to kocamustafapaşa"
çok kalabalıktı yani otobüs. neyse ön kapıdan zar zor bindik. son anda bizim yaşlarımızda bi eleman (bizim yaşlarımız diyorum da sizin yaşlarınızı bilmiyorum. 18-21 yaş arası bayanlar mesaj şaapabilirler. maksat öğrenmek-öğretmek) son anda geldi sıvıştı yanımıza. bi adım daha atabilir miyiz dedi süleyman'a. süleyman sesini çıkarmadı. kesin osuruyodu yavşak. her neyse attı adımını, bu adam da binebildi. kaptana kapıyı kapatması komutunu verdi bizim genç eleman. kapı kapandıkça kendimi daha bir sıkışmış, daha bir içime kapanmış hissediyordum. öyle de oldu. baya bi geriye gitmiştim. hani otobüslerin kapısının orda girişi ikiye ayıran demirler var ya. he işte o artık yok olmuştu. gözükmüyordu yani. sadece hissedilebiliyordu. yalnızca ben hissediyordum ama. daha fazla dayanamadım ve:
-olm sülü demir girdi lan resmen.
+hahahha
-gül amk gül sen.
böyle de gamsız adamdır sülümen. bir süre sonra ben olaya uyum sağlamaya başlamıştım;
-lan bahsettikleri kadar da kötü bi şey değilmiş, dedim.
orda da benim söylediklerime gülen genç eleman vardı. sadece gülüyordu. neyse sonra bi adım attı bu;
-kardeş şimdi nasıl?
+hâlâ içerde aga.
-eki eki eki eki.
gülüyor eleman durduramıyoruz. her neyse sonra yusufpaşa'ya geldik. orda baya bi boşaldı otobüs. fakat ben hâlâ aynı yerimdeydim. kaptan kusto arkaya geçsene gardaş dedi. sesimi çıkarmadım fakat üzüldüm baya. o kadar alışmıştım duruma. sonra aşkımı kalbime gömdüm.
bu olayda katkılarını benden esirgemeyen başta 35c'ye, sonra bizim genç elemana ve en nihayetinde bütün 35c yolcularına teşekkürü bir borç bilir ve yazımı nihayete erdiririm.
kızlar? unutmayın bu arada yukarda dediğimi. ehe. sağlıcakla kalın lan.
otobüsü yarışlara hazırlayan insan işi. japon işi değildir. japonlar uğraşmaz böyle şeylerle sanmıyorum. slovakyalılar desen... ıı. yok onlar da değildir. bilemiycem.
densiz: yarin ile hoş musun?
nesimi: hoş olayım olmayayım, o yar benim kime ne.
tarihte verilmiş en büyük ayarlar listesine nesimi adını altın harflerle yazdırmıştır bu olayla. olur olmadık kişilere soru sormayın yani öyle lan. adam olun, efendi olun.
sosu çok enteresan olan makarnadır. daha demin yaptım bundan bi tane can sıkıntısına. bi de açlık vardı tabi. şimdi şöyle:
2 domates rendeledim lan not al.
sonra 2 diş sarımsak rendeledim yine.
üstüne çeşitli baharatlar... kafana göre takıl burda. kekik ve fesleğen attım ben ekstra. bu güzel yaptı zaten.
bunları tereyağ, katı yağ ve sıvı yağı karıştırarak kızarttım tavada.
bu arada makarnayı da karıştırın lan arada sonra gelip bana atar yabmayın.
birinci sosu hazırladım ve bi kenara koydum. sonra marketlerde şu süt kutularına benzer kutularda satılan kremalar var ondan tavaya serdim biraz. hafif piştikten sonra üstüne fesleğen yığdım yine çok az. sonra birinci sos ile ikinci sosu aynı potada erittim. bilinenler bi tarafa bilinmeyenler bi tarafa çünkü. böyle öğrendik biz. bu kadar lan. sonra da şaaptım. makarnayla karıştırdım bunları. buz gibi kolayla zevkle yedim yemeemi. ardından da bi sigara patlattım. olm kızlar yemesin bundan çok bak uyarıyorum. sonra göt göbek fırlıyo. sanatçı insanım ben bi yerde göz zevkine önem veririm. adam olacak herkes!
edit: mozarella peynirini unuttum lan. kremayla karıştırdım onu. kremanın üstüne attım erittim yani. mozarella peyniri için zengin olmaya da gerek yok lan. 4 lira falan aldım bi tane.
piyasaya sürülmesi için uygun ânın kollandığı prezervatiflerdir. ne bileyim dizi bu hafta sezon finali yapıyor meselâ ondan sonra satışa çıkarılabilir hiç bilmiyorum.
sözlükte bazı yazarların hissettiği zorunluluktur. la arkadaş, mecbur değilsin az raad ol. o entry'nin sonuna swh koyunca şirin olmuyorsunuz. espritüel bi hava hiç katmıyor. delettiniz lan beni sabah sabah!
açılmak istenen başlık: siyaset meydanı nda çok konuşan konuğa meydan dayağı atmak
çok ve gereksiz konuşan konuğa meydan dayağı atmaktır. mikrofonu görünce kendini entelektüelliğin amına komuş biri olarak gören tipler var memleketimizde. seni sevmiyoruz arkadaşım anla artık.
her boku aşkla ilişkilendirmeye çalışan bazı sözlük yazarlarının takıntısıdır.
ulan anlamıyorum şöyle bi başlık açılsa "hoşlanılan kişinin osurması" diye. altına "yârin osuruğu bir başkadır. kokmaz o. çünkü aşk vardır arada. aşk... anlatılamayan, tarif edilemeyen..."
bi de üç nokta koymuyorlar mı deli oluyorum. gizemli olmaya çalışıyor bazı hıyarlar.
olm bakın çok sinirlendim lan. ve ben sinirlendiğimde kimseyi tanımam lan.
acayip derecede hüzünlere gark eden, insanda yaşama sevinci bırakmayan bir lâf.
bugün feysbukta yedim bu lâfı. ve inanır mısınız şu anda ellerim titriyor bunları yazarken. neyse efenim olayı kısaca anlatayım:
istanbul hukukun bi sayfası var. orada millet sınavlar, notlar, hebeleler hübeleler hakkında hayat memat meselesiymiş gibi durmadan konuşuyorlar. ben de arada bazen mal mal da olsa derslerden farklı şeyler yazıyorum milletin aklı başka yerlere de gitsin diye. yazdım bi boklar işte bugün yine birkaç kişi cevap vermiş falan filan. ve en sonunda o yorumla karşılaştım. benim yaşama sevincimi söndüren o yazıyla... yani "sana gülmüyoruz ve komik filan da değilsin" yazısı...
keşke dedim o yazıyı yazmayaydım da bu cevapla karşılaşmayaydım. çok kırgınım hayata. bi lafıyla her şeyi bok etti işte o kız!