asosyal gençleri kasan sorudur. hoş değil tabi salona bir dalıyorsun 15 kişiyi öpüp geri çıkıyorsun. sadece ''hoşgeldin'' demekle bırakmıyorlar ki adamı!
geri döneceğin günü sabırsızlıkla bekliyorum, beni birgün bile mutlu etmediğin halde. seni hayatımın baş köşesine oturtmaya hazırken, beni elinin tersiyle ittiğin halde.
bunu mu seviyorum yoksa ben? acı çekmek mi hoşuma gidiyor yoksa? hayır, seni seviyorum ben. acıyı da senden kaynaklandığı için seviyorum. sana dair her şeyi en ince ayrıntısına kadar seviyorum. seni kıskanmayı, sana kızmayı seviyorum. seni seviyorum!
birine dünyaları versen sana benim verdiğim değeri veremeyecek belki de... aşka inanmayan ben, seninle inanmaya başladım o büyülü duyguya. mantığımın yavaş yavaş elimden kayıp gitmesine aldırmadım. sana en uzak hayallerimde bile senin olmana aldırmadım. sadece sen olsan yeterdi bana.
gözlerine aralıksız bakamazdım, kalbim duracak gibi olurdu. seninle iki cümleden fazla konuşamazdım sesim titremeye başlardı. sana bir şey sorduğumda yüzüne bakarak soramazdım, gözlerim yerde ya da tavanda gezinirlerdi. yanaklarım al al olurdu. seni kırmaktan öylesine korkardım ki, on kere düşünür bir kere söylerdim.
sen, sana dair birçok soru bıraktın aklımda. ve o bakışlarını... onları öylesine özledim ki kimi zaman gözlerimi kapatıp sadece bana bakışını hayal ediyorum.
seni suçlayamam, o kadar hassassın ki... bazen 'ben mi bir şey yaptım' diye düşünmeden edemiyorum. sana kızamıyorum.
bekliyorum seni. öylece bekliyorum. hani derler ya ''bıraktığın gibi'', ben bıraktığından daha fazla bir sevgiyle bekliyorum seni. gün geçtikçe de büyüyor sevgim ve özlemim.
son günlerde koca kafa-küçük vücut olmuş kişiliktir. yahu kızım, sesin var, kilo alsan vücudun da olacak, e saçlar kahverengiyken akıllara zarardın... tarz yapacam diye kendini çirkinleştirenlere sağlam bir örnek de benden gelsin:
kıçını başını açan, sesi bi halt olmamasına rağmen sırf 'seksi' olduğu için klipleri izlenen, suratı kıçıma benzeyen fakat makyaj mucizesiyle insan yüzüne benzetilen şarkıcı müsveddelerinden daha çok sevilmektedir yurdum insanınca. çünkü, kalitelidir, doğaldır, sevimlidir...
ilginç inanıştır. bu inanışa göre izmir'den güzel ve yakışıklı insan çıkar, erzurum'lular adam gibi adam olurlar, kayserililer'in ticari zekaları yüksektir...
(bkz: yiyorsa bunu onlara da söyle) *
trafiğin eşsiz güzelliği(!)ni bozan kamyoncular değil, artistik yapacağım diye hem kendi canını hem milletin canını tehlikeye atan zibidilerdir. aradaki farkı görmek lazım tabi.
allah'ın belası oda arkadaşıdır. bir de bunun kardeş versiyonu vardır, oda arkadaşından bir müddet sonra kurtulursunuz ama kardeş ömür boyu sizin kardeşinizdir.
daha yalnız hissetmektir. sevgiliyle yaşananlar gözlerinizin önüne gelir. içinizde garip bir özlem oluşur. büyüdükçe büyür, durdukça oksijen azalıyormuş gibi hissedersiniz. tabi sevgili 'eski' ise...
ama sonradan sevgili de gelecekse problem teşkil etmeyen durumdur. oturup bekleyiniz.
bazı kişilerin kendilerini dışarıya mutlu göstermek için söyledikleri yalandır. iş hayatının süper olması, çok çalışmayı gerektirir. çok çalışan birisi de aşk hayatıyla fazla ilgilenemez. ola ki anlayışlı bir sevgili ve ya zaman harcamayan ama çok kazandıran bir iş... devam etmek mümkün değil, bu imkansız!!!