işid'in 2 askerimizi yakarak şehit etmesi vahşetini gündemden düşürmek için sansür uygulayan, bu vahşete sessiz kalmayanları sözlükten uçurarak susturan, sindirilmiş, sansürcü site.
--spoiler--
"22 aralık 2016 ışid'in 2 askerimizi şehit etmesi"(25.12.2016 ; 12:43) suriye'de yakılarak katledilen askerlerimizi gündeme getirmeyen medya şerefsiz, sorumluluğunu üstlenmeyen siyasiler hain, umursamayan, saklayan, susan, hesap sormayan halk da vicdansızdır. her fırsatta asker, bayrak, vatan paylaşımları yapıp da bu vahşete sesini çıkartmayıp başını kuma gömen herkes bu zulme ortaktır. kahramanlık destanlarıyla uyutulan, her gün yüzlerce teröristi öldürüp, ne kadar çok başarılı olduğumuz haberleriyle beyni yıkanan insanlar... uyanın!
başımız dik yürüyoruz çünkü boynumuza kadar boka battık!
--spoiler--
--spoiler--
"22 aralık 2016 ışid'in 2 askerimizi şehit etmesi"(26.12.2016 ; 22:02) cumhurbaşkanının çektiği uykusuzluk sorunu için bile yana yakıla dua isteyip, fetih suresi zinciri tertip edenler, katledilen askerlerimiz için susmaktan başka ne yaptılar? bu ülkede bir iktidar sorunu yok! medya sorunu, muhalefet sorunu yok! bu ülke, bundan çok daha beter bir vaziyette. bu ülkede halk sorunu var. halk kokuşmuş, halk yozlaşmış, halk arsızlaşmış... bu ülke tam olarak hakkettiği şekilde muamele görüyor!
--spoiler--
--spoiler--
"22 aralık 2016 ışid'in 2 askerimizi şehit etmesi"(28.12.2016 ; 21:06) bu vahşeti yapanlara, sebep olanlara, gizleyenlere, susanlara:
utan, utan! utanmayan insan olur mu lan!
altın bir madalyon gibi taşınmalı vicdan
tek kıvılcımdan nasıl yanarsa koca orman
unutmazlar,
unutmayız,
unutmam!
--spoiler--
down sendromuna sahip tatlişko mu tatlişko bir hanım Zuhal. üsküdardaki istdownbul cafede olduğu zamanlarda güler yüzüyle ortalığa neşe saçıyor. Vodafone ise üzmüş zuhali. zuhalin üzülmesi kimi üzmez ki? çok ayıp etmişler zuhale. bence bu yanlıştan dönüp özür dilemeliler zuhalden.
Vodafone, engeli bulunması sebebiyle hattını iptal etmiş zuhalin...
şu saatten sonra, yirmi yaşındaki, seçim şansı olmaksızın verilen emir yüzünden orada canice öldürülen askerleri gördükten sonra her şey değişti. ölen askere, üstelik belki onun da ölmüş annesine edilen küfrü duyduktan sonra hiçbir şey aynı değil.
artık düşmanla, teröristle savaşırken ölmüyoruz.
öldürülüyoruz.
hem de onca zaman koruduğumuz caniler tarafından.
kutlamalara devam edin, nasıl olsa bu canilik vicdanınızı sızlatmayacak.
Hatalardan birisi de bu işte ve ben sevginin fazlalığından bahsetmiyorum burada. Bundan bahseden adamın psikolojisi için konuşuyorum. işte yanlış olan bu.
Onu kendimden çok seviyorum diyorsun da bunun evrensel ölçü birimi var da bunu mu hesapladın? Kendini ne kadar sevdiğini öğrenebildin mi ki bir başkasını daha çok sevdiğini iddia edebilesin?
Bazı insanlar abartmayı, kabartmayı sever ancak bunun hem kendisi hem karşısındaki için kötü olduğunu düşünemez. Eh hadi tamam, sen onu çok seviyorsun hatta kendinden fazla seviyorsun peki o seni, senin onu sevdiğin kadar sevmiyorsa ne olacak? Ona lütfettiğin fedakar aşk ne kadar direnebilecek?
Fedakarlık ve çok sevmeyi "ben onun için ölürüm" lafından ibaret sananlar var. Her an birçok insan, tanımadığı bir çocuğu, yaşlıyı, genci, kadını, erkeği, kediyi, köpeği hatta ağacı korumak uğruna can veriyor bu dünyada. Bu fedakarlık, birini çok yakından tanımanı gerektirmiyor. üstelik fedakar ve sağlıklı bireyler böyle cümleler kurmazlar, kurmamış olmaları da herhangi bir anda herhangi bir insanı korumak için ellerinden geleni yapmayacakları anlamına gelmez.
Ama doğru, "ben onu kendimi sevdiğimden daha çok sevdim" dediğin zaman +1 aşık adam imajı ekleniyor hesabına.
Ayrılırken, "seni kimse benim seni sevdiğim kadar sevemeyecek" demeyi de unutmamışsındır umarım. Bu çok önemli, söylemeden geçme sakın ha...
Uyku uzmanı bir yakınım var , hep bu lafı söyler... Ben de gıkımı çıkarmam, o diyorsa doğrudur. Aksini iddia edene de liseli muamelesi yaparım şu saatten sonra.
Karakter sınırına takılmamış hali "yazdığı kitap anlatım bozukluğu ile dolu olan profesör" olan başlıkta kulağı çınlatılan profesördür.
Behey profesör, sen ki üniversitede rüzgarından yanından geçilmeyen, gözüne kestirdiğin öğrenciyi de dersinden geçirmeyen bir adamsın.
Evet, ömrünü bu ülkenin gençliğini aydınlatmaya adadın. En güzel yaşlarında sabrettin, azmettin ve bugünlere gelebilmek için dirsek çürüttün. Haklısın, eyvallah... ama...
Allah aşkına bu yazdığın kitaplardaki kurduğun cümleler nedir sayın profesör? Profesör olduğunuz için yüzünüze karşı bir şey söyleyebilecek cesaret bende yok ya hani, merak ediyorum çevrenizden ya da ailenizden birisi de merak edip bakmıyor mu kitabınıza sayın hocam?
Bir Allah'ın kulu da çıkıp utandırmıyor mu sizi "aga bu cümleler nedir!" deyip de?
"Cümlenin başı farklı, kıçı farklı hocu!" diyemiyor mu bir akademisyen kankanız? "Bu kadar da saçmalanmaz be baboli!" gibi laflarla hiç mi muhattap olmadınız? Yahu, madem kitabı yazdınız, lütfedip bir kere daha okusaydınız fena olmaz mıydı sizce de?
Bunca laf salatasından sonra gelmesi gereken tanım: yazdığı kitaptan faydalanmak zorunda kalan bir öğrenciye, yazdığı kitapta kullandığı ilkokul çocuğu seviyesindeki türkçe yüzünden saatlerce eziyet çektiren akademisyen tanesi.
Edit: hazretleri halihazırda istanbul üniversitesinde sözel bir bilim dalının başkanlığı görevini yurutmeye devam etmektedir.
Türkiye'nin on yıllarca Sovyet tehditi altında kalmasıdır. Bu tehdite karşı ülkeyi güvende tutmak için batıya ve abd'ye yanaşan siyasi iktidarlar, kullandıkları söylemlerle solu, sosyalizmi, komünizmi kötülemişlerdir.
ABD sınırları icerisinde sosyalist lafı küfür ile eşdeğerdir. Amerikada yıllar sonra ancak şu senelerde bir şeyler değişiyor gibi, bernie sanders amca ile beraber esen rüzgârın etkisiyle...
Siyasi iktidarların desteklediği basın ve cemaatler yoluyla halkın zihninde solcu, hain kelimesi ile özdeşleştirilmiştir.
işte tam da bu yüzdendir ki nazım hikmet, vatan hainliğine devam ediyordur.
Hala!
Evladına iyi terbiye veremediğini düşünüp anneye kin kusanlar var. Evet, doğru, elbet. Bu kadın evladına iyi bir eğitim veremediği için o şerefsizlikleri yapan bir canavara dönüşmüştür belki o şahıs. Ancak bunun tek kriteri ailede verilen terbiye değil ki! Pekala, çok iyi eğitim verilmiş bir insandan da böylesi bir canavar çıkabilir. Ayrıca, çok kötü ailevi şartlar altında büyüyüp de heykeli dikilecek kadar iyi olabilen insanlar da var. Bu açıdan bakınca bu kadına yüklenmek insafsız bir hareket. Kaldı ki eşi öyle bir vicdansız olan bir kadının ev içinde sindirilmiş, pasif hale getirilmiş olması da çok olası.
Ayrıca, ölenin bir cani olması yüzünden ölüsüne ceza verilmesi yersiz. Bunun acısını o şahıs değil bunca utandırdığı annesi çekiyor. Özgecanın babası bile bu kadar sağduyulu davranıp, gömülsün, Allah rahmet eylesin diyebiliyorsa bizim, üçüncü şahısların ettiği laflar bir anlam ifade etmiyor.
O şahısın vücudu ne olursa olsun da, anneler üzülmesin be. Kim ister ki evladı bir canı alsın, cani olsun.
Allah özgecana rahmet eylesin. O şahısın da hesabı buradan sonra orada da görülecektir elbet.
Her insan kendisini sever. Anlık psikoloji sebebiyle kendisine lanetler yağdıran insanlar bile kendilerini severler.
Ha, ben türkçe cümle kurmayı bilmiyorum, esasında "insanlar sevsin diye kendisini değiştiren insan" demeye çalışıyordum diyorsanız durum başka olur elbette.
Not: durumun vahametini açıklasam, iki olayın birbiriyle kıyas kabul etmeyeceğini ortaya koysam, bu sorunun taşıdığı aymazlığı yüzüne yüzüne vursam bile(ki zaten bunu üst entrylerde deneyenler var) saçmaladığının farkına varmayacaksın ki seni aydınlatmakla uğraşayım.
Benden sana düşen pay bu kadar tecavüzcü sevicisi.
Sevdiğinle beraber ol e mi.
"Hükümet" bir topluluğun idari işlerini karara bağlayan bir siyasi organdır.
Hükümet kelimesi "hüküm" kelimesinden türemiştir. Hüküm bir iş konusunda verilen nihai erk demektir.
Hüküm kelimesinin kökü ise "hak" tır. Hak; adalet demektir. En temel ihtiyaçtır.
Hükümet denen olgu, kararlarını hakkı gözeterek vermeye, adımlarını buna uygun atmaya dayanır.
bu açıdan bakarsak hükümet, içerisinde eksiklik barındıramaz. Bir hükümet ya vardır ya yoktur. Kararlarında adil davranmayan, hakkı gözetmeyen kurullara hükümet denemez.
Bunlar sadece birer "çete" yapılanmasından ibarettir.
Terör uzun vadede güdülen doğru stratejilerle en aza indirgenebilir. Bu nasıl olur peki?
- doğru diplomatik hamleler ile uluslararası problemlerde sivrilmeden akılcı bir tutum sergileyerek ülkeler arası ilişkileri gerginleştirmemek, terör örgütlerine maddi destek veren ülkeleri ortaya çıkarıp uluslararası kamuoyunu da kendi lehine arkasına almak,
- terör riski yüksek bölgelerde istihbari ağı çok kuvvetli tutmak,
-ülke sınırlarını çok iyi korumak ve denetlemek. insan giriş çıkışlarında yasadışı yapılanmalara göz açtırmamak,
-ayrılıkçı propagandalar yürütülen bölgelerde nüfus politikası uygulamak ve bölgede devlet otoritesini sağlamlaştırmak.
-propagandalara kanabilecek insanları erkenden tespit etmek ve gereken bilinçlendirmeyi(veya yargılamayı) etkin bir şekilde sağlamak.
Toplum psikolojisi denilen şeyin amına konulmuş bir örneğidir bu başlık.
ismini tam hatırlayamadığım bir deneyde yeni ölmüş bir genç kıza ait ceset, bir avmye bırakılıyor ve insanlara gösteriliyordu. Başlangıçta korkan, irkilen, hatta iğrenen insanlar, onlara fısıldanan "o kız bir teröristti" lafından sonra tutumlarını değiştiriyor, cesedin yakınlarına sokuluyor hatta fotoğraf çekinmeye çalışıyorlardı.
işte bu da tam o hikâyedir. Terörist etiketi ile sunulan insan; galeyana gelmiş halkın gözünde nefretini kusacak bir obje olmuş, sayfalarca hakarete maruz kalmıştır.
Peki, ya bir teröriste ait değil de masum bir vatandaşa ait ise?
Sorgulayıcı niteliğe sahip, kendisini geliştirmiş ve oturaklı bir düşünce yapısı edinebilmiş insanlar ellerinde net veriler bulunmadan ithamlarda bulunmaktan imtina ederler.
Basit, varoş, sığ ve cahil insanlar ise bu örnekte olduğu gibi çok kolayca galeyana gelirler.
Dünya var olduğundan beri sadece iki düşünce yapısı birbiriyle mücadele etmektedir: cehalet ile aklıselim.
Tarafınızı siz seçin.
Edit:(#31789666) o kafanın masum bir vatandaşa ait olma ihtimali senin aklına gelmiyor mu hiç? Belki de o senin bahsettiğin masum, pkkli bir terörist olmayan yoldan geçen herhangi bir vatandaş. Masum ve birilerinin abisi, babası, akrabası. Elinde resmi bir veri, açıklama olmadan ettiğin onca hakaret masum birine gittiyse peki?
Ben pkkli degilim. Siyasi uzantısı serefsiz hdpli de değilim. Masum biri olma ihtimali ile aklıselim çağrısında bulundum. Ve bu utanılacak bir şey değil.
Bu editi özel mesaj atılamayan, nickaltı ve entryleri yoruma kapalı bir dürrüke özel olarak yaptım.
Her insan, her anı, her şey iyi ya da kötü birer etki bırakır. Ama az ama çok... Sonra bir yere kadar devam eder bu etki. Hatta adeta boğazındaki bir yumru gibi bile olabilir.