disk tarafından düzenlenen 12 eylül'e tepki mitingi mottosu. miting 13 eylül 2008 cumartesi izmir'de yapılacaktır, tüm katılımcılara açıktır. "darbeciler yargılansın", "demokrasi dışı müdahalelere hayır" tarzı sloganların atılacağı güzel bir ortam olmasını temenni ediyorum. ayrıntılı bilgi için,
müslüman olmadığın halde eyvallah, allah allah, inşallah ve türevi sözcükleri ağız aşinalığından dolayı günlük hayatına dahil etmektir. öyle kaçılacak, kınanacak bir durum da değildir hani. çünkü o sözcükler genelde toplumda dinsel manalarıyla değil kelime anlamlarıyla benimsenmiştir. misal:
-yavrum okul bu sene bitiyor değil mi?
+inşallah teyze.
şimdi burdaki mana, allah izin verirse allah müsade ederse değildir. umarım, yapabilirsem, görürsek o günleridir. öyle fesatça olayı başka noktalara çekmeye gerek yok. yani ateist adam da dini terimler kullanabilir.
Bir hiç iyilik için gözlerim
evetliyor bir mavi, bir gri,
bir kırlangıç, bir buz pembeyi
Bir hoş esinti omuzlarımı serinletiyor
iki göreli güç dövüşürken yerellik çıkmazında.
Bu an; bu baskıcı bu tiksinç bu anlamsız
bu hoşgörülü bu eşsiz bu gül yüzlü
zaman parçası
Karanlık bir kutu belleğimde
(yaşamamışlığımdan)
Bir Romen sarayının dürtüyor görkem bulutunu,
iç karanlığımda yineliyorum
Görümünü; kusan aslan başlarının
bakışıklı çiçek tarhlarının,
etkiye açık yaşımda-
oylumu sonsuz denize açılan
mermer alanla bütünlenen utku tahtının.
Ve bu an itelediğim ilençlediğim,
kutlandığım, tapınarak sarmalandığım
bu anda
Toprakla kapanmış bir deniz cesedi üzre
oturmuşum o ak melek tenli tahtın
gülünç taslağında...
papatya esansısın sen ve nefti
yaprakların yalnızca
ve sepalleri ve saçların
ki içinde ritmik bir hamparsun
limonciyan notası duyulurdu
floransanlı bir ressam ve
ışık hızıyla gelirdin ki
ben derhal
turunçgilleri
hazırlardım ve
uzun bir süre
tekrenklibirçiçekörtüsüüzerindekonuşurduk
malta şövalyeleri
arka bahçelere kaçarlardı
sarı çiçek tozusun sen ve korno
menekşeler üzerine uzanırdım
ve sepalleri ve saçların
ki içinde ritmik bir
'O und die Nacht, die Nacht'
dolanırdı öyle ve yüreğin
uzun saplı nilüferler gibi
meleksin sen, bırak
ışısın alnın
sonbahar ormanlarıyla
çiçek sularıyla boyanmış
'O und die Nacht, die Nacht'
kayardık
ve altın tozları
serperdik
etrafımıza
bir gün o kuyular aydığı,
o bilinmezlik ağının çözüldüğü,
bir gün o karmaşa yakıldığında
ve tüm insanların candaşlıkları
serildiğinde yüzeye
derin bir kilim gibi,
ve o gün beyaz gülüşler içre dişler,
birbirlerine yaseminler sunduğunda,
çatallı bahçeler melek değnekleriyle
gümüş yalımlarla bezendiğinde...
gençken renkli bir cepken sevgilim
çift bıçaklı bir sevinç
unuttum diye bir şarkı
gençken renkli bir cepken sevgilim
önüne çıkan her ata binme
doğudan gelen kimsesiz tekne
ona hüzün demeyi artık öğrendin
ya da kuzeyden gelen çift bıçaklı sevinç
karıştırma daha fazla bu otları
bak öğle güneşi
şapkanı indir
karıştırma sevgilim daha fazla bu otları
sana hiç bir şey dokunmaz biliyorum
arkanı döner hemen uyursun
sırtında çift bıçaklı bir sevinç
belki balrengisin kusursuzsun
onun için diyorum
karıştırma artık daha fazla bu otları
gençken renkli bir cepken sevgilim
arizona'ya aşk ve hüzünle
gençken bizon derisi bir şapka sevgilim
adieu mes amours adlı bir şapka
indirdim unuttum diye bir işaret
ardından çift bıçaklı bir kahkaha
boşver sevgilim karıştırma şimdi bu otları
gençken sarı bir gömlek sevgilim
bir fular ağızda pisiotu
boş arazilerde hızla kullanılan araba
gençken bira gözlerle situasyonist okuma
ve ağız dolusu kusma kusma kusma
kumsallarda slow ve bee gees
ve bok gibi genciz genciz genciz
şimdi kuzeyden gelen boş bir tekne
gözü alan sarartı
üzünç sevgilim ya da nane otları
eylem olarak kendi yapacağın bir şey için başkasının onayını almak. çoğu zaman onayını almak zorunda kalmak. her kimden olursa olsun anne baba, sevgili, eş, arkadaş son derece insanlık dışı bir hadisedir. senin kimseden bir talebin yoktur, kendi işini kendin yapacaksındır ama bir kişinin iki dudağı arasına göbekten bağlı olursun. sözde özgürsündür, sözde bu yalnızca danışmaktır veya senin iyiliğin içindir ama saçma salak zincirlemelerin ötesine geçememektedir maalesef. normal özgür bireylerin olduğu bir dünyada "izin almak" terimi kaldırılmalı, imha edilmeli ve mümkünse bir daha dönemeyecek biçimde evren dışına şutlanmalıdır.
büyük küçük demeden hem meşhur hem ara sokak kitapçılarına bakmama, yetinmeyip eski kitapçıları dolaşmama ve bir yığın insana telefonumu bırakmama rağmen bulamadığım, bulduramadığım artık basılmayan onur caymaz kitabı.
Whistle for the boys now don't be shy
Give us all a song and a reason why
Baby got the bones and a hand me down
Says her heart is black but her eyes are brown
Give the boys a flash and they'll love you so
Give the girl some cash cause your mother said so
And take em out to look at the queen
And any old girl who's in between
Lay yourself down by the side of the bed
Oh you naughty girl you know you tickle me red
You look so dumb and you sound so twee
And you can only wish that you was married to me
Well, that's what you get
Oh don't get upset
Ridiculous you
Waiting in the queue oh whoopee doo
You could have been
The best that I've seen
Under the red light
Everybody knows you cried last night
Give us all a go till your face turns red
Little Greg said you went home instead
If you stick around you'll get an alibi
And we'll try and keep your pretty face bone dry
Rent a honey rent a honey one two three
Keeping all the boys from your door cant be easy
Well ruby said you was wrecked
But your was never well behaved the last time I checked
Lay yourself down by the side of the bed
Oh you naughty girl you know you tickle me red
You look so dumb and you sound so twee
And you can only wish that you was married to me
Well that's what you get
Oh don't get upset
Ridiculous you
Waiting in the queue oh whoopee doo
You could have been
The best that I've seen
Under the red light every body knows you cried last night
Lay yourself down by the side of the bed
Oh you naughty girl you know you tickle me red
You look so dumb and you sound so twee
You can only wish that you were married to me
Well that's what you get
Oh don't get upset
Ridiculous you
Waiting in the queue oh whoopee doo
You could have been
The best that I've seen
Under the red light
Everybody knows you cried last night
Everybody knows you cried last night
kişiyi geren, gerdikçe geren durumdur. eğer sevgili olunmadan önce duruma uyanılmamışsa bir kaç sahne ardına ardına gördükten sonra ekstrem tepkiler vermek, kendini aptal yerine konmuş hissetmek kaçınılmazdır. akabinde gelen homofobik heteroseksist ve faşist olma suçlamaları aklı başına getirir, hak verilir ve kendi kendine "ne fark eder" diye sorulur. ama zamanla paranoya artar çünkü yakınında bulunan her insan, her insan tehlike sınırları içindedir. heteroseksist kıskançlıklara gülüp geçen birey kendini bu girdabın içinde bulunca kendiyle çeliştiğini fark eder. umur etmemeye çalışsa da olmaz en iyi arkadaşıyla nerde nasıl olduğunu ne tür partiler yaptıklarını kafasında kurar. artık arkadaşlarıyla içmeyi sana tercih ettiğinde bu aldatılmış hissi yaratır, kendi cinsinden olmayan birinde senden çok ne bulabileceğini tahmin de edemeyeceğin için gözündeki değerinin nerede olduğunu kestiremezsin, herkesle kendini kıyaslarsın. sonuç olarak beraber zaman geçirmekten hoşlandığın rahat bir ilişkin olan adam gider, her an aklını kurcalayan gün içinde dalgınlık ve sinir yaratan biri gelir. evet, homoseksüellerin haklarını kendi davası gibi savunan biri bu şekilde homofobikleştirilebilir.
fatih altaylı ve sevilay yükselir'in sunumuyla habertürk'te çarşambaları saat 21.00de yayımlanan fikir programı. gün itibariyle türkiye siyasetinde kimin kimi yarattığı sorgulanıyor. söyledikleri bir an olsun mantıklı bulunabilir, kişi kendisine bir iki tokat atıp "aloo kendine gel!" demeli, gerçeklere dönmelidir.