Aile eğitimini tamamlayabilmiştir sadece. Babasından gördüğü çapkınlık, annesinden gördüğü kabullenmişliktir. Erkek denilen cinsin sadece babasından ibaret olmadığını anladığında düşünceleri değişir.
Yaşandığı zamanda ders almayan ülkedir. Balık hafızasına sahip bir toplum olduğumuz ve tepki göstermeyi 2 gün sonra bırakacağımızın en başından beri farkında olanlar tarafından yönetiliyoruz. Sözde duyarlı insanlarız çoğumuz. Bugün çok büyük bir fedakarlık yaparak fotoğraflarımızı değiştiriyoruz, olayı kınıyoruz. Bir kaç gün sonra herkes kocişimle yatak keyfi mantığına geri dönecek. Bu yüzden ne bu toplumdan ne de diğerlerinden çok fazla şey beklememek gerek. Kısacası bir bok olmayacak, her şey eskisi gibi devam edecek, insanlar ölmeye devam edecek bizler de yaşıyor gibi davranmaya devam edeceğiz.
Seri katillerin ülkemizde pazarlanmıyor olmasından kaynaklı bir durum bu. Seri katilleri tüketiciye anti kahraman olarak sunan ülkelerde seri cinayetler işlenmesi çok normal. Seri katillere saygı amacı taşıyan cinayetlerin işlenmesinin nedeni de tam olarak seri katillerin bilinçaltına bu ülkeden bir seri katil çıktı ve tarih onu hep hatırlayacak olarak sokulması. Yani amaç özendirmek.
Türkiye'de ise cinayetler şu şekilde açıklanıyor.
Yan baktı cinayeti, anneme küfretti cinayeti, karım aldattı ya da erkekliğime laf etti vs vs. Bu satır aralarında usta bir şekilde karşımıza çıkarılan cinayet nedenleri. Bir açıklaması da şu. Cinayet işledi çünkü haklı bir sebebi vardı. Belki de sizin de başınıza gelir, o zaman geldiğinde öldürün.
Medya her zaman bir kurban arar. haberde ismi geçsin diye buna ihtiyaç duyar. Hatta gündemi değiştirecek bir olayı duyurmayı erteler ya da abartır hatta uydurur. Bu da yetmez özendirir.
Toplum ahlak yapısı da etkiler bu durumu. Bizim toplumumuzda namus cinayetleri sevilir, bu daha yakın gelir çünkü cinayet işleyenin yerine kendini koyduğunda hak verir. Ülkemizden çıkan az sayıda seri katilin ilgi görmemesinin sebebi de buydu. öldürme amaçları toplumumuza uymadı. Bu da medya tarafından çok fazla haber yapılamamasının sebebi oldu ve toplum özenmedi.
Ülkemizden 6 tecavüzcüyü öldüren bir seri katil çıksaydı ve bu haber yapılsaydı işte o zaman durum farkı olurdu.
Evladıdır. Kadın anne olduğunda onu en çok mutlu ettiğini düşündüğü tüm konuları unutur. Hamile olduğundan kesin emin olduğu an, hamileliğinde bebeğinin attığı ilk tekme, bebeğini kucağına aldığı ilk an, bebeğin ilk adımı, ilk anne demesi vs vs. Hiçbir şey kadını çocuğu ile ilgili olan olaylar kadar mutlu edemez.
Ciddi anlamda tehlikelidir. Daha 1 aylık 5 yavrusunu odada gezintiye çıkarmış anne kedi hanım ağa gibi oturmuş etrafa otoriter bakışlar atıyordur. Cinsinden dolayı oldukça korkak ve sakin erkek kedi de koltukta öylece oturup yavruları seyrediyordur. Az rahat duramayan yavru kedilerden biri erkek kedinin üzerine atlar. Erkek kedi hafifçe tıslar. Bu noktada anne kedi ayağa kalkınca hasiktir diyip onunla beraber ben de kalkarım ama o benden önce davranır ve olaylar gelişir.
Erkek kediyi yuvarlana yuvarlana, odanın her tarafına savurarak döven dişi kedi, etrafta uçuşan tüyler ve 2 dakika boyunca ayırmaya çalışan benim vücudumda oluşan tırnak izleri. Dişi kediyi erkek olandan nasıl ayırdım hala bilmiyorum ama çok zor oldu. Erkek kedi bir başka odada koltuk altına saklandı, 5 yavru kedi korkudan oraya buraya saklandı ki 1 saat boyunca onları bir köşeye toplamaya çalıştım.
Evde olmasaydım erkek olan büyük ihtimalle ya ölürdü ya da bir kaç parçasını kaybederdi. Bu kavga sonrasında evde sadece bir kedi olmalı onu anladım. Cidden tehlikeli bi durum bu. Kaltak kedi.
Eski sevgilinin tehditleri yeni sevgiliye anlatıldığı sürece sorun oluşturmayacak durumdur. önceden her şeye hazırlanan sevgili olaylar sırasında şaşırmayacaktır. Belki de şaşıracaktır. Bilemedim. Yine de böyle şeyler saklanmaz, en güzeli sevgiliye anlatmak.
Benim bu. Sevdiğim işi yapabilmek için eğitimini alıyordum, uzun süren bu eğitimi de sevmediğim bir iş yüzünden bıraktım. Eğitim sonrasında tüm planlarımı yapmıştım, işime yarayacak her türlü bilgi ve insanı da yanıma toplamıştım oysa ki. Garanti olmayan bu işin beni batırabileceği ortada olduğu halde eheheh diye koşmaya devam ediyordum ki o da ne?
O büyük teklif geldi..
Az maaş, çok yorgunluk!
Normalde heee hıı hayır diyerek istemeyeceğim o iş 1. Derece yakınlarıma öyle bir fırsat sunuyordu ki kendimi çalışırken buldum. Aman ne olur ne olmaz sağlık işini garantiye alayım, hasta girip ölü çıkıyorsun diye düşündüğüm için tüm eğitim, tüm o planlar sona yaklaşırken bırakıldı. Neden?
çünkü. Evet. çünkü. Aslında söylenecek çok şey var ama yemiyor. işim bi de avukat desteği sağlıyor olsaydı burada sallardım. Ama fakirim o yüzden yemiyor.
Babamın bir kez ağladığını gördüm. Arkasını dönüp gözlüğünü çıkarıp gözlerini parmak kenarı ile sildiği hala daha aklımdadır. Küçücük çocuktum ama ne olayı ne de babamın o bana arkasını dönüşünü unutamadım. Her zaman güçlü olan erkeğin ağlayabileceği gerçeği ile ilk karşılaştığım andı. Daha sonrasında babamı hiç ağlarken görmedim ama o günden sonra neden bilmem babamın içten içe ağladığını düşünürüm. Aradan geçen bu 18-19 yılda hala bu olayın sebebi olan insana bu olayı hatırlatır, kavga çıkarır, onu ağlatır, sakinleşirim. Babalar ağlamamalı, babaları ağlatmayın lan!
Kucağa alındığı zaman heyecanlanan, sadece karşısındaki insan yemek yediği zaman havlayan, şapşal köpek cinsi. iş yerindeki çalışma masamda uyumayı adet haline getirmiş, iş yapma beni sev beklentisi hiç bitmeyen kucak köpeği. Sakin köpeklerden hoşlanan, köpek havlar mı ya diye düşünen insanların tercih edebileceği cinslerden biri.
Bir kadın paraaaa, paraaa ahh evet paraa diye düşündüğü için evli bir adamdan hamile kalabilir.
Diğer kadın ahhh evet acun bana paraa ver daha fazla ver diye düşündüğü için bu duruma ses çıkarmayabilir.
Adam ise evet alın size para diyerek herkesi sakinleştirebilir.
Sonra üçüncü sayfa haberlerine konu olacakmış gibi yaşadığımızı düşünen ve hayatlarımızı küçümseyen bu insanların ahlaklı hayatlarını izleriz biz. Bize laf düşer mi? Düşmez ama olayları öyle bir göz önünde yaşıyorlar ki bu çok ahlaklı durumu bir magazin olayı haline getirebiliyorlar.
Şimdi bu insanların mahallemizde yaşayan, eşini ve sevgilisini aynı anda idare eden komşumuzdan farkı var mı? Yok ama karşımızdaki insanların parası olduğunda bu tür durumlar daha normal gözüküyor, aile kızının aferin zengin oldun diyip sırtını sıvazlayabiliyor. Çok başka hayatlar, gel de küçümseme.
Öldürdüğü çocukların eline çamurdan bardak yapıp tutuşturan, onlarla hayali çay eşliğinde konuşan katil. Sürekli tecavüze uğramış, kendisine uygulanan şiddeti çocuklarında tatmasını sağlamıştır. Şu an bir yerlerde elini kolunu sallayarak gezmektedir, 16 yıl sonra insanların arasına salıverilmiştir. Bu süre içerisinde kaç çocuğu öldürmüştür kaç çocuk daha tecavüze uğramıştır ve şimdi nerededir bilinmiyor. Umarım öldürülmüştür.
Başarısız katil. Güçsüz olanın bile tek tip görünenini tercih etmiş, bu tip kadınları kurban etmiştir. Sadece kadınları öldürmesinin nedeni kadınlar üzerinde kurmak istediği baskıdır, eziktir kısacası bu adam.
Zeki olduğu söylenir. Doğru mudur bilinmez ama hapishaneden kaçma ve kurbanlarını ikna yeteneği kurnazlık ve dış görünüşünün etkisindendir. Yoksa zeki bi insan cinayet işler mi? Kadınların meme ucunu koparır mı? Yakalanacağını anlayınca dişlerini kırar mı? Bildiğin sosyopat ama farklı olanın cezbedici olmasından kaynaklı bir hayranlık durumu oluşturuyor insanlarda.
Ayrıca aynı dönemde yaşıyor olsaydık görünüşüm yüzünden kurbanı olacağım için mi bilinmez sürekli nefret ediyorum kendisinden.
Gördüğüm kadarı ile yürümüyor bu ilişkiler. ilk heyecanla birbirine sarılan çiftler aynı sorunların devam ettiğini gördüğünde bu sefer daha çabuk kopuyor. Yine de denemeden pişman olmaktansa deneyip pişman olmak daha iyidir.
En nefret ettiğim insanlardır bunlar. Hayatım boyunca hep nefret ettim ısrardan, bir şeyi istiyorsam hiç lafı dolandırmadan olur ya da olmaz diyen bir insan olduğum için bu tür insanlar beni hep çok sinirlendirdi. Laftan anlamayan insanlara olan tepkim de bu nefrete göre hep büyük oldu.
istediği olsun diye sözlü çaba içine giren insanları sevmiyorum. Zaten aksi bir insanım ben, net olarak bunu kabul ediyorum. Aaa sen ne iğrenç bir insansın çok aksi, huysuz birisin dese karşımdaki efendi gibi başımı öne eğip kabul ederim. Hiç ısrarlı bir tartışmaya girmem aksini iddia etmek için, neden peki? Çünkü ısrarcı insanlardan nefret ediyorum. Bunun yanında gün içerisinde bilgi almak için ısrarla mücadele içine giren iğrenç insanlarla uğraşmak zorunda kalıyorum. Şunu anladım ki insanların çoğu yoktan anlamıyor. Bana göre ısrarcı insan net maldır. Yoksa yok, olmuyorsa olmuyor, hayırsa hayır. Ne gerek var bu kadar çabaya?
Bu tür konularda ne yazacağımı bir türlü öğrenemedim. Uzun bir süredir yazıp yazıp siliyorum. Ölüm haberi karşısında ne yapacağını şaşıran insanlardan biriyim. Ne diyeceğimi hiçbir zaman öğrenemedim. Bu yüzden de bu tür konulardan hep kaçmışımdır. insanların acılarını hissedemediğim için oluşan bir durum mu bu çok emin olamıyorum. Ölüm benim için çok üzüleceğim bir konu hiç olmadı. Hayatımdaki bir kişi hariç herkesin öleceğini net olarak kabul etmiş insanlardan biriyim.
Burada ise durum çok farklı. O küçük kızın ölürken neler hissettiğini bile biliyorum. Yaşadığı korkuyu, o an düşündüğü annesini, güvendiği ve peşinden gittiği adamın canını yakacağını anladığı an yaşadığı hayal kırıklığını, her şeyden daha güçlü olan babasına olan inancını. Her haltı hissediyorum. Küçük kızın ailesinin hissettiklerini, düşündüklerini, içlerindeki intikam duygusunun onları nasıl yaktığını. Şu an hala bu ölüme inanamıyor olduklarını..
Çocuklar öldürüldüğünde bunu kabullenemiyoruz, bir insanın bir çocuğu öldürebildiği gerçeği kabul edebileceğimiz bir gerçek değil. Bu ülkede yaşını doldurmamış bebek bile tecavüze uğradı, toplumun ne kadar iğrenç, ne kadar zavallı ve ahlak yoksunu olduğunu her defasında gördüğümüz halde hala ısrarla insanların daha insan olabileceğini düşünmeye devam ediyoruz. Bu umut sürekli peşimizde olduğu içinde bir türlü bu tür ölümleri kabul edemiyoruz ve her olayda içimizdeki şiddet duygu büyümeye başlıyor. Potansiyel suçlu olan bizler, bu tür insanların ve haberlerin sonrasında birer suçlu haline geliyoruz.
Yine bunun yanında intikam duygusunun gereksiz ve zararlı olduğunu her defasında belirtirim. intikam duygusunun küçüğü ya da büyüğü olmaz. Bakın bir intikam cinayeti. Küçücük bir çocuk acımasızca sırf intikam amacı ile öldürüldü. Duyguları bazı insanlar taşıyamazlar, duyguların yoğunluğu sonrası kontrollerini kaybedebilirler. Burada akli dengesini yitirmiş birinden bahsetmiyoruz, buradaki erkek bir sosyopat. Kedi ve köpek öldürerek cinayetlerine başlayıp, öldürme içgüdüsüne bir kılıf ve amaç bulmaya çalışıp küçük bir kızı öldürebilen bir katil. Anti kahraman saydığımız dexter morgan ya da bir kediyi vahşi bir şekilde öldüren can aksoy'dan hiçbir farkı yok.
idam kampanyasının da başlatılmış olduğunu görüyorum. Türkiye'de hangi sistem doğru işledi de idam olayları doğru kişilere uygulanacak? Bu idam olayı çok kişinin canını yakar. Sırf birilerinden kurtulmak isteyen bazı insanlar suçsuz insanların ölümüne neden olmak için çocuk tecavüzcüsü ilan edebilir, bunun önünü alamayız. Bu ülkede idam uygulanamaz. Böyle bir uygulamanın doğru şekilde işlenebileceği bir hukuk sistemimiz yok. 28 kişi bir kıza tecavüz eder biri bile ceza almayabilir, bir kızın başını kesersin 10 yıl sonra gizlice salıverilirsin, eşini öldürürsün ağır tahrikten 5 yıl yatar çıkarsın. Böyle bir ülke'de idam uygulanabilir mi? Uygulanmaz. O idam edilen masum gençleri unutmamak gerekir.
Burada katile nasıl ceza verilebilir? işte bu kısımda kendimde çelişiyor gibi gözükeceğim ama ceza verecek kişi ailedir. Ben düşünüyorum, çocuğumun, kardeşlerimden birinin bu şekilde öldürüldüğünü düşünüyorum işte o kısımda yapabileceklerimin sınırı yok. Benim kafamın içindeki canavar bu adamdan daha küçük olamaz böyle bir durumda. Onun tüm sülalesini s.ker atarım. Onun gibi düşünmekten başka bir çarem yok. idam sehbasından oğlunun katilini indiren anne olmaz benden, vicdan duygusu gelişmemiş insanların ölmesini ya da devlet tarafından cezalandırılmasını istemiyorum ben. Yaktıysa yakılacak, silah kullandıysa kurşunlanacak, bıçakla gözü oyulacak. Bu kadar basit. Ölene kadar işkence yapılacak. Ölmemesi içinde ayrıca uğraşılacak. Burada ailenin içini rahatlatabilecek uygulama yapılmalı. Eee bu uygulamanın da bir çok zararı olmaz mı? Olursa olsun, kendini öldürdü diye basına haber yapılıp bu beyinsizin o ailenin eline bırakılmasından daha basit bir uygulama var mı? Yok. Ailenin canını bu denli yakabilmiş birine verilecek ceza o ailenin eline bırakılmasıdır. Basın şiddeti intikam cinayeti olarak bu kadar basitçe duyurabiliyorsa, intikam uğruna küçücük bir kız öldürülüyorsa, onun geleceği sıfırlanıyorsa, ailesinin canı yakılıyorsa, toplumun bir kısmının boğazının düğümlenmesi sağlanıyorsa o adamı da hapishane'de beslemeyeceksin sen. ip ile boğulmasını sağlamayacaksın, ölüp rahat etmesine de izin vermeyeceksin. Ben ailenin yerinde olsam cehennem kavramı ile içimi rahatlatmazdım, eminim onların da düşündüğü tek şey intikam alabilmek. Çünkü burada intikam bir amaca hizmet ediyor, intikam çok büyük bir amaca hizmet edildiği taktirde hayata geçirilmeli. Olayın büyük bir kan davasına dönüştürüleceği ortada, idam ile bu olayın önü alınamaz.
Göz kapanıp yakılacak bir katilin kurbanı olmuş minik bir kızdır. Hayvanlar aleminde bile dişine göre av seçilir, katilin gücünün küçük bir kıza yetiyor olması toplumdan ne kadar çabuk ayıklanması gerektiğinin bir kanıtıdır. Babasını öldürmeye gücü ve aklı yetmediği için daha savunmasız olanı seçmiştir. işkence ile öldürülmelidir. Net.
Off. Hala aklıma geldiğinde kıllarım diken diken oluyor.
Arkadaşımın sevgilisi askere gidiyor o gün, çok hassas bi insan olduğum için annemin zoruyla benimle kalmasını söylüyorum. Amacım içki içmek için bahane değil asla.
içiyoruz, ağlıyor, çok sümüklü, ben zaten sarhoş olmuşum, o ağlıyor ben çaldığı acıklı ciyak ciyak şarkılar eşliğinde odanın ortasında dans ediyorum. Bu anları çok net hatırlıyorum, ağlamayı bırakıp bana gülüyor, gerçek bir dostum o anlarda, tamamen bilinçsizim. Sarhoş olup bakkalı bastığım o gün kadar malım.
Derken sevgilisinin otobüse bindiği haberini alıyor, yatağa doğru ayarlanmış şekilde bayılıyorum ama bu baygınlık kısa sürüyor. Bi ses duyuyorum.
Ama. Ama. Ben şeni çök özliçem aşkim.
Kanım vücudumdan çekiliyor. O sabaha kadar çocuk taklidi yapıyor, ben de oraya buraya kusuyorum. Bu kadar kusma sebebim sabaha kadar kızın bu konuşmasını dinlemek zorunda kalmamdı bence.
ihihi gelçekşin ti mi aşkim? Gelmejsen ben çok alarım, hep mutsuz olurum.
Sevgilisinin yerinde olsaydım otobüsü durdurur çaktırmadan lastiğin altına yatardım. O yapmadı. Evleniyorlar. Lan yoksa? Hayır.
çok kötü. Konuşmaya başladıktan iki dakika sonra karşımdaki insanın dikkati dağılır, beyni akar, ses tellerimi koparmak isteyebilir. Kabul ediyorum bunu.
Daha uykunuz açılmamıs yavaş yavaş arkadaşınızla buluşacağınz durağa yürüyorsunuzdur. O an ilk binmeniz gereken otobüsü sonra otobüse atlayan arkadaşınızı görürsünüz. Otobüsü durdurmuş size gel işareti yapıyordur. Oldukça havalı, bak şurayı ve şurayı ben yarattım edası ile yürüyen bu arkadaşınızın otobüsü durdurması çok garip bi davranıştır. Yavaş adımlarla otobüse binersiniz, olayı hala anlamlandıramıyorsunuzdur, şaşkınsınızdır, arkadaşınız sinirle yavaş yürüdüğünüz için sizi suçlayarak arkalara yüksek topuklularının üzerinde havalı havalı hızla ilerlerken yere yapışır. Sırt üstü.
Bir anda hunharca, hayvanca, acımasızca gülmeye başlarsınız, son durağa gelene kadar da hunharca, hayvanca, acımasızca gülmeye devam edersiniz. Otobüsteki insanlardan çok utanırsınız ama yine de gülersiniz. iş yerinde, asansörde ve çalışırken de bir anda hunharca gülmeye yeniden yeniden başlarsınız. Evet düşen insana gülüyorum.
Bundan yıllar yıllar önce abimin maç özetlerini seyrettiği bir pazar günü tanışmıştım kendisi ile. Adını abimden zorla öğrenip ilk görüşte aşık olduğum adamın her haltını takip etmeye başlamıştım. Hiçbir maçını kaçırmadığım bu dönemlerde futbolu sevip kız futbol takımı bile kurulmasına neden olmuştum okuduğum okulda.
işte ortaokul dönemi büyük aşkım olan ilhan Mansız'a tüm çocuksu ve masum halimle bi mektup yazmıştım. Abimin ahahhahah bok okur dediği bu mektuba cevap geleceğinden çok emindim. Postacıyı sokakta bekliyordum, gelecekti o mektup. Arkadaşlarımında kulağına gitti yazdığım bu mektup, herkesin ortak alay konusuydum. ilhan abi sana imansız diyorlar içerikli mektubuma cevap gelmeyeceğinden artık herkes emindi ki postacı abiyi gördüm. ilhan Mansız'dan bana beyaz bir zarf gelmişti.
Kendisi o küçük kıza imzalı bir fotoğrafını gönderdiği için hala çok değerlidir. Selam ederim. Mucuk ilhan. Büyüdüm ben.
Gerçek dosttur. Hayatım boyunca hiçbir arkadaşım dişi alman çoban köpeğim gibi olamamıştır. Sadıktır, korur, adilik yapmaz, şikayet etmez, sarılır, sizi eve yolcu eder, zarar göreceğinizi anladığında kendi hayatını tehlikeye atar ve bunları sadece onun sahibi olduğunuz için yapar. Mesela köpeğime yemek verdiğimde bana minnetle sarılmasını hiç unutamadım, hala aklıma geldlğinde duygulanmama neden olan ender hareketlerden biridir bu. Şunun çok daha büyüğünü insana yapın iki dakika oo canımsın der sonra en ufak bi yanlışınızda siler atar her şeyi.
Bi insanın köpeği varsa insan olandan dosta, arkadaşa ihtiyacı yoktur. Buna net bi şekilde inanıyorum.
insanların çoğu onları sevmeyen insanları seviyor.
Sizin deli gibi, sakınarak, incitmeden sevdiğiniz kişi sizi değil onu sevmeyen, kıran, üzen, canını yakan kişiyi sever.
Bu yüzden doğru bi düşünce değil bu. Olmamış.
Toplum güzel olana saygı duyar. Güzel olan değerlidir, saygı uyandırır. Sırf bu sebepten dolayı güzel görünmek için daha bakımlıyız, daha şık giyiniyoruz ve sürekli bi uğraş içindeyiz. Aslında saygı duysunlar diye bunu yapıyoruz çünkü çocukluğumuzdan beri bu içimize öyle bir işledi ki bundan daha farklı davranabilmek elimizde değil.
Toplum hepimizi standart davranış kalıpları olan, davranan insanlar haline getiriyor. Topluma uygun davranmazsak dışlanıyoruz ve toplumun suçladığı birey halini alıyoruz. Tüm bunlarda aşağılık duygusundan kaynaklı.
Topluma uygun davranmaya başladığımızda da bize uygun olmayanı beynimiz ayıklamaya başlıyor ve onun bizim gibi saygıyı hak etmediğini fark ediyoruz. Bu noktadan sonra da aşağılık duygusunu saklama gereği duyup aşağılamaya başlıyoruz.
Toplumun güzel olana takıntısı bu noktada güzel olmayanın canını yakıyor. insanın et parçası değil de duyguları, karakteri ve düşünceleri olan bir varlık olduğunu kabul etmediğimiz içinde bu tür mallıklar yapıyoruz.
Mesela biri benim dış görünüşüm ile dalga geçse ben onu bir daha toplum içinde konuşamayacak hale getiririm. iki dakikamı almaz bu. Neden çünkü et değilim, düşünebiliyorum. Kısacası sıçarım onun ağzına. Net. Böyle yapılmalı. Saygı duymam için insanların güzel olmasına gerek duymam, güzel düşünmesi ve davranması gerekiyor. Bu anlamda bana göre güzel değilse ve bu tür davranışlar içine giriyorsa çok üzülür.
Bu tür davranışlar, suçlamalar ve dalga geçme halleri her zaman eğlenceli sonuçlar yaratmaz. ölçülü davranmakta her zaman fayda var. Ayıp.
Sıra beklerken içerideki kızın beş dakika makineden tuvalet kağıdı çekip durması, onu dinlemeniz, çıkmaması, sürekli cırt cırt onları çekip durması. Alt tarafı kıçını silecek diye kıçı büyüklüğünde tuvalet kağıdı toplasın diye beklemek.
El yıkamak için girdiğiniz tuvalette ayna önünde saçını düzleştiren kızın biri ile karşılaşmak. Kenara çekilme zahmetinde bulunmadığı için kavga çıkması.
çiş yapmayı utanç sayan kızın ses çıkmasın diye idrarını damla damla bırakması, sizin sıra bekliyor olmanız.
Minibüs şoförü minibüsün sahibi ile günlük olarak anlaşma yapar, bu anlaşma şu şekildedir.
Bugün bana şu kadar para getir, ben hakkım olanı alırım, gerisi senindir. Anlaşma sonrasında şoför yolcu başına kazanacağı parayı hesaplar ve bu yüzden de günlük kazancı için o minibüsü tıklım tıklım doldurmaya çalışır. Aynı mantık taksi ve otobüs şoförleri içinde geçerli.
Adamlar bizim gibi aylık belli maaş ile çalışıyor olsaydı hiçbir duraktan yolcu almaz öyle geçer giderdi. Sürekli onlar ile kavga eden onca insanı çekiyor olma sebepleri bu. Para kazanmak zorunda olmaları.
Mesela çağrı merkezinde çalışanların bu kadar ısrarcı olmalarının sebebi de bu. Maaşın bu, fazlasını yap fazla para al.
Aynı mantık. Herkesin derdi para kazanabilmek. Eleştirilmesi gereken işçi değil, sistem.
Bugün yurtdışında yaşayan bir doktor ile görüştüm. Kendisi benden bir konuda yardım isterken şöyle bir cümle kurdu.
Ben sıradan biri değilim, doktorum, önceliğim olmalı.
Yani bu tavra, inanca sahip olan doktorlara orospu muamelesi yapmak gibi bir durum söz konusu değil, onu geçelim. Gün içerisinde en az 5 doktor ile görüşme yapıyorum, yüz yüze ve yazılı. Ayrıca çoğu zaman saatler süren eğitimlere de katılıyorum kendileri ile. Doktorlar hakkında yeteri kadar gözlem yapabildim yani kısacası yok daha neler. Doktora orospu muamelesi yapabilecek insan mı varmış? Ha ha. çokomik.
Zenci kafasına sahip biri olduğum için pek iyi şeyler hissetmiyorum oradan çıktığımda. Oldukça sık ve kıvırcık saçlarım var ki banyodan çıktığımı görmeyen hiç kimse kıvırcık saçlı olduğumu bilmez, ailem dışında o kafa ile gezdiğimi gören yoktur. Her sabah kalkıp üşenmeden düz saçlarım olsun diye uğraşıyorum çünkü o saçlarla gezdiğim kara günlerde meeeee diye çağırıldığım bile olmuştu. Kuzu muydum ben? değildim. porsuk diye çağırıldığım hatta ruud gullit diye bile seslendiler bana.
işte bu kafanın hem benim için hem kuaförler için büyük zorlukları oluyor. her ne kadar saçın kıvrımına parmak sokmak bir çok kuaför için hoş anlar yaratsa bile işin şekillendirme kısmında ne yapacaklarını şaşırıyorlar. nasıl olsa 10 dakika sonra saçın bozulduğunda küfür edeceksin diyip saça dokunmayanı da gördüm iki kişilik fön parası isteyeni de. bu yüzden ben iyi şeyler hissetmiyorum, saçlarımı gördüklerinde de onlar iyi şeyler hissetmiyor. birbirimizden hoşlanmıyoruz. iyi şeyler hisseden kızları da çok kıskanıyorum.