türkiye'deki çoğu kütüphanedeki dökümanlar dijitale aktarılıyor. sizlerde e-devlet üzerinden bir kütüphaneye kayıt olup, döküman sorgulayabilir, inceleyebilir ve indirebilirsiniz.
DPT tarafından oluşturulan ve 28.07.2006 tarih, 26242 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Bilgi Toplumu Stratejisi eylem planında yer alan "Ulusal Toplu Katalog Projesi" nin sorumluluğu Kültür ve Turizm Bakanlığına verilmiştir. Bu proje Bakanlık içerisinde Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü koordinasyonuyla yürütülmektedir.
az önce böyle bir web sitesine denk geldim. aylar öncesinden açılmış ama devam edilmemiş ya da hazırlıklar yapılıyor.
türklerin dünyaya öğrettikleri ne varsa yazmayı planlayan bir web sitesi. içeriklerinden anladığım o. ziyaretçilerden de bilgileri kabul ediyorlar. aşağıdaki not çok hoşuna gitti, burada da paylaşmak istedim.
Araştırmayı özel olarak göndermek isterseniz bilgilendir@turklerdenogrendiler.com adresine de yazabilirsiniz.
Not: Araştırmalarda kaynak belirtilmek zorundadır.
Not-2: Araştırma gönderen kullanıcıların bilgileri istekleri doğrultusunda belirtilir.
bi göz atın ya da sizlerinde varsa eklemek istediklerinizi iletmenizi tavsiye ederim.
yani diyorum ki; sözlükte iyi şeyler oluyor. sevgili modlar, teşekkürler. bu gibi işi gücü küfür olanların hesaplarını da silik altında bıraksanız çok hoş olur.
küsurat yayınları etiketiyle yayınlanan, ceylan taş kitabıdır. bir roman veya derleme değildir. kendi başından geçen hikayeyi oldukça akıcı bir dilde, mizahla harmanlayıp yazmıştır.
oldukça samimi ve eğlenceli bir kitaptır. "beni okumalısın kesinlikle" dediğini gördüğüm şey ise kapak arkasında yazan şu tanımlamadır:
"Cübbe, stetoskop veya T cetveliyle yapılabilecekler sınırlıdır. Fakat un için sayısız olasılık var; o sebeple ev hanımıyım."
çok başıma gelen bir durumdur. yeni tanıştıkları ve bir ilişki kurmak isteyen arkadaşlarım bende önce cümle, kelimeler isterler. yetişemeyince de tamamen bana devretmek isterler. ben olayı tatlıya bağladıktan sonra kimisi devam eder, kimisi oha falan olur.
en son üniversite birinci sınıfta bir arkadaşım adına, hoşlandığı bir kızla konuştum. isim, görüntü o, arkaplan ben çalıyorum ama. en son olayı burada da paylaşmak istedim.
--spoiler--
siz siz olun, kendiniz olun. ya göründüğün gibi ol ya da olduğun gibi görün.
--spoiler--
üniversitede XYZ arkadaşım Facebook'tan müberra diye bir kızla konuşuyor. tabii bu konuşamıyor bana yalvardı şu kızı ayarla diye. bende XYZ'nin hesabından iki gün konuştum üçüncü gün numarasını aldım. sonra bir kaç gün sonra telefonda konuşmaya başlandı. tabii yine XYZ'nin adına ben konuşuyorum Müberra ile. kahkahalar falanlar filanlar. sonra Facebook'tan muhabbete devam. Ses benim, görüntü XYZ'nin. O zaman XYZ sürekli çektiği profesyonel fotoğrafları paylaşıyor, kız fotoğraf çektiğini falanda biliyor. Bende oradan da giriyorum muhabbete.
Tabii o zamanlar Whatsapp falanda yok. Daha sonra bir buçuk hafta bi fiil ben konuştum. tiyatro ekibi kurmuştum oyuna da hazırlıyorum tüm ekibi. Tiyatro, senaryo, provalar, dekorlar, müzikler, ışıklar benim anamı ağlattığı için hastalandım biraz. Kızda sürekli XYZ'ye yazıyormuş "hoop, naptın, naber" diye. ben geberiyorum hastalıktan yorgunluklar XYZ yatağın başında "nolur konuş" diyor. konuşmadım işte, halim yoktu çünkü.
iki gün sonra ben geçtim dümenin başına. eski konuşmalara bakayım da pot kırmayayım dedim. konuşmalarda Müberra sürekli "ya senden birşey var sanki, noldu?" diye sormuş. daha sonra ben yazmaya başlayınca "hastaydım, moralim bozuktu" falan dedim devam ettim iki gün daha böyle. sonra artık bana gına geldi. "yeter artık ya" dedim. sonra aramızda şöyle bir konuşma geçti Müberra ile:
m: müberra
b: ben (XYZ)
b: müberra sana birşey söyleyececeğim. daha doğrusu soracağım.
m: tabii sorabilirsin. hihi.
b: ya nasıl gireyim bilmiyorum aslında.
m: nasıl yani? ne diyeceksin ki?
b: ya ben biraz çekiniyorum sanki.
m: tam olarak anlamadım desem.
b: yani hoş kızsın. yani söyle söyleyeyeyim.
m: nasıl?
b: ya işte.. ya galiba söyleyemeyeceğim
m: XYZ ne söyleyeceğini hala anlamadım. ne diyeceksin? önemli mi?
b: benim için çok önemli ama söyleyemiyorum.
m: önemliyse söylesene o zaman?
b: ya anlamışsındır zaten.
m: hayır anlamadım.
b: ya anla işte. söyleyemiyorum. nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.
m: sanırım anladım.
b: gerçekten mi?
m: evet. ya xyz biz daha bir kaç haftadır konuşuyoruz. yani ne bileyim. çok erken değil mi? yani daha birbirimizi tam tanımıyoruz bile.
b: nasıl yani?
m: yani biraz daha birbirimizi tanısak çok iyi olur diyorum.
b: yine anlamadım desem?
m: yani sevgili olmamız için çok erken değil mi diyorum?
b: ya sen beni çok yanlış anlamışsın. ben sana modelim olur musun diyecektim.
m: ya dalga mı geçiyorsun lan!'^!'!'?!'!'+
ondan sonra engelledi işte. sonra xyz'ye anlattım. gülmesi kesildikten sonra, baya bi kızdı. sonra bende "lan kamil, hadi ayarladım oldu diyelim. karşı karşıya gelince kız demeyecek mi sen kimsin olm diye?" dedim. o da ikna oldu. hatta yazdığım skecin birinde bile kullandım o ismi. Kızı hiç unutmuyorum. bir kitap yazmıştım onda da kullandım. bir sinema filmi yaparsam onda da kullancağım. herkese garip gelebilir ama bana garip gelmeyen isimlerde bir tanesidir.
edit: başıma gelen bir durumdu. artık böyle saçma şeylerle uğraşacak vaktim yok.
şimdilerde gerilla denildiği zaman akla kürt kimliğinin altına gizlenen ermeniler geliyor fakat gerilla türkler için kullanılan bir sözdür.
yıllardır türk ellerinde düşmana kök söktüren, dağların gerillaları şanlı türk davasının askerleridir.
sadece bunu kendilerine benimsetmeye çalışmalarının yanında şarkıları da çalmışlardır. kendilerine göre sözlerini söyleyip oynaşıyorlar kendi aralarında. Örn: Dağlara Gel şarkısıdır. orijinali türklere yazılmış bir şarkıdır.
bu akşam uludağ yazarlarının oynanayacağı halı saha futbol maçıdır.
bugünden sonra belirli aralıklarla düzenli olarak yapılması planlanıyor. katılmak isteyenler olursa sonraki günlerde yetkili yazarlardan birisiyle irtibata geçebilir.
katılmak isteyenler olursa başlık altına yazabilirler.
bir webci olarak birde buranın istatistiklerine bakalım derken burada nüfus bilgi istatistiklerini paylaşayım dedim. * vakit buldukça detaylı bir analizde yapılabilir aslında. ***
cinsiyet, eğitim ve sözlüğe giriş yerleri hakkında istatistik aşağıda.
Motorlu taşıt, aldığı herhangi bir çeşit enerjiyi, mekanik enerjiye çeviren aletlerin yardımıyla, itmeden veya çekmeden kendiliğinden hareket edebilen öz itmeli taşıt.
türkiye'nin diğer illerinde içtiklerinizle aynı değil arkadaşlar. ben çayın memleketi rize bile değil, trabzon'da bile içince "ulan bu çaysa ben istanbul'da bulaşık suyu mu içmişim yıllardır." diye düşünmüştüm.
ormanlık alan içerisinde çeşitli kafe, restorantlar bulunmakta ve halısaha gibi sportif alanları da vardır. ayrıca ailesiyle kafaler haricinde mangal yakmak isteyenler içinde müsait bir alandır.
not: girişler ücretlidir. belirli aralıklarla tiab yönetimi bu ücretleri değiştiriyorlar.
not-2: giriş ücretleri aşırı saçma fiyatlarla değiştirilmektedir.
istanbul - ümraniye'de, trabzon park mesire alanı içerinde bulunan harika nargilesi olan bir kafedir. yemek menüleri de harika. eğer istanbul'un kalabalık ve gürültüsünden kurtulmak isteyen olursa, ormanlık alanların içinde, bol oksijenli bu mekana gitmenizi tavsiye ederim.
bizim belirli aralıklarla gittiğimiz bir yerdir. ve nargile içmeyi çok seven birisi olarak nargilenin tadını gerçekten buradan aldım diyebilirim. o yüzden özellikle nargilesini tatmanızı tavsiye ederim.
işletme sahibi berker eyüboğlu ile tanışmış olmasanız bile bir kaç selamlaşmadan sonra muhabbetiniz artacaktır. muhabbeti aşırı derecede saran, bilgili birisidir.
müşterilerine önem verdiği kadar çalışanlarına da oldukça önem veren bir işletmedir.
istanbul'da olupta nerede olursanız olun mutlaka bir uğrayın derim.
işletmeye uğramak isteyenler olursa web sitelerinden adreslerine bakabilir.
Edit: birde kafede tavuktan kediye, kediden köpeğe, köpekten civcivlere kadar bir sürü hayvan var. Oldukça samimi ve doğal bir ortam var. Çanınız sıkılınca cıvıltıları dinlemek veya kedi, köpekle oynamak oldukça iyi geliyor.
Edit-2: Trabzon park içinde bulunan diğer bütün hayvanları toplayıp, veteriner çağıran ve aşılarını yaptıran yine bu kafe sahipleridir.
Edit-3: tabağınızda artan yiyecekleri asla çöpe dökmüyorlar. Onlar orada hayvanlara yemek olarak tekrar veriliyor.
Edit-4: bu arada yumurtalar tamamen kafenin organik olarak tavuklarından sağlanıyor.
nasa, dünyayı uzaylılardan korumaması için "koruma memuru" işe alacakmış.
Tam zamanlı pozisyon için önerilen maaş 187 milyon dolar. Bu rakam, nasa'nın diğer pozisyonlar için ödediği ortalama maaşın altı misline tekabül ediyor.
işe alınacak memurda aranacak özellikler ise merak konusu.
merkezinin kocaeli- izmit'te olduğu ama türkiye'nin diğer şehirlerine de vizyonlarını götürmeyi amaçlayan, gönüllülerden oluşan bir dernektir.
ilk başlarda gönüllü olarak faaliyetlere başlamışlar fakat daha sonradan yanlış anlaşılmamak için resmi bir dernek olmuşlar. resmi isimleri tam olarak "kocaeli çocuk gönüllüleri derneği" olduğu web sitelerinde yazıyor.
web sitelerinde yazdıkları bilgiler şöyle:
"Resmî olarak 1 Eylül 2016'da faaliyete geçen Kocaeli Çocuk Gönüllüleri Derneği, sadece Kocaeli ile sınırlı kalmayıp, istanbu, Bitlis gibi diğer illerdeki çocuklarımızın yardımcıları içinde kolları sıvamıştır. Daha öncesinde özel günlerde sadece eş, dostla bir araya gelen yüreği güzel insanlar sayılarının ve destekçilerinin artmasıyla birlikte bir dernek kurup, hizmet ve yardımlarını resmî bir platformla devam ettirme kararı almıştır. Hiçbir maddi çıkarı olmayan Kocaeli Çocuk Gönüllüleri Derneğinin tek çıkarı çocukların tebessümleri ve onların manevi hislerine ortak olmaktır."
henüz yeni olan bu derneğin ilk başkanı, hareketi başlatan kişilerin başında olan nilay durmaz 16 Kasım 2016'da 1. Olağan Genel Kurul Toplantısında tek aday ve tam oy alarak dernek başkanlığına seçilmiş.
yaptıkları etkinliklerden bazıları
- her bayram toplanan yardım paralarıyla çocukları bir mağazaya kapatıp, istedikleri şekilde bayramlık alıyorlar.
- ihtiyacı olan doğudaki köy okullarına kitap, defter kalem gibi eğitimlerine kırtasiye destekleri gönderiyorlar.
- kışın çok soğuk şartlarda okuyan çocuklara giyim yardımı yapıyorlar.
isimlerinden de anlaşıldığı gibi ihtiyaç sahibi çocukların yüzlerini güldürmek için bir araya gelmişler.
Türkiye Futbol Federasyonu tarafından görevine son verilen Fatih Terim çalışmadığı ayların parasını almaya 15 ay boyunca devam edecek. Yeni bir takımla anlaşana kadar federasyondan para almaya devam edeceği belirtilen Fatih Terim'in önceki dönemlerde yaptığı "Ben hiçbir zaman tazminat almadım, hiç tazminat da koymadım ama varsa da sorun değil" açıklaması ise bu gelişme ile tartışma yaratmasın da napsın?
Kasım 2018'e kadar 4 milyon 365 milyon euroluk bu ücret 15 aya bölünmüş eşit miktarlarla ödenecek. Bu da TFF'nin Terim'e her ay 291 bin euro (yaklaşık 1 milyon 200 bin TL) ödeyeceği anlamına geliyor.
4 saat süren Yüksek Askeri Şura sona erdi. Yeni komuta kademesi için açıklama bekleniyor. Kara, Deniz ve Hava Kuvvet Komutanlarının değiştiği belirtiliyor.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na Orgeneral Yaşar Güler'in getirileceği belirtiliyor.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na Adnan Özbal'ın atanması bekleniyor.
Hasan Küçükakyüz'ün Hava Kuvvetleri Komutanı olması belirtiliyor.
bu arada yaş'ta bir ilk olarak ilk kez basına bilgilendirme yapıldı.
Yüksek Askeri Şura (YAŞ), Başbakan Yıldırım başkanlığında bugün Çankaya Köşkü'nde toplandı. Başbakan Yıldırım, "Türkiye'yi ilgilendiren iç ve dış tehditler henüz bitmemiştir" mesajı verdi. 4 saat süren Yüksek Askeri Şura sona erdi. Yeni komuta kademesi için açıklama bekleniyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın onayına sunulmasının ardından kamuoyuyla paylaşılması bekleniyor.
bilgisayar okuyanların çok sık duyduğu söz ve trejikomik vakadır.
kendi hayatımdan örnek verirsem biz bilgisayar bölümü okuyan insanlara gelen talepler şu yönde
- bilgisayara format atsana, sen bilgisayarcısın.
- şifremi unuttum, şifremi bulsana.
- facebook patlatıyor musun? bilgisayar okudun yaparsın sen.
bunlar gibi daha niceleri. mesela amcamla aramda geçen bir diyaloğu da yazayım
android telefonu wifi'ye bağlanmıyor. telefon sistem klasöründen ilgili dosya silinmiş. dosyaları ve yazılımı kontrol ettikten sonra şöyle dedim.
a: amcam
f: ben
f: amca bunu bir telefoncuya götür, wifi yazılımı tekrar yüklesin veya format atsın.
a: bağlanmıyor mu şimdi?
f: hayır, bağlanmıyor.
a: ver lan şu telefonu! bir şeyi yapamadın. sen nasıl bilgisayarcısın amk?
f: wtf!
mesela birde özel günlerden neden hep müzik indirme işlerini bize kitliyorsunuz olum?
kendi işimi kurduktan sonra, telefonla arayıp "şu fotoğrafa ne yazsam? sen sosyal medyacısın bilirsin" diye soranlar mı dersin, bana yeni hesap aç diyenler mi dersin, fotoğraflarına saçma salak photoshop efekti isteyenler mi dersin.
benim mi çevrem hep böyle, yoksa genel mi çok merak ediyorum. eğer benim çevrem böyleyse, başka bir çevreye transfer olmak isterim!