Size de oluyor mu?
Hiçbir neden yokken ortada birden kendi içinize kapanmak.
Aileniz, arkadaşlarınız, sevgiliniz ile iletişiminizi kesmek( tabii bir süre için)
Kendi halinizde takılmak.
Evden çıkmamak, sadece temel ihtiyaçları karşılamak( wc, yemek, nefes alıp vermek vb. )
Hiçbir şeyi sallamadığınız zamanlardan bahsediyorum.
Dünyada neler oluyor bitiyor hiç umrunuzda değil.
Savaş çıksa yerinizden kalkmayacağınız şeyler. ( en son örnek abartı ama anladığınızı düşünüyorum. )
insanın evinde nasıl canı sıkılabiliyor anlamış değilim.
Yemeğimi, suyumu ver bırak beni evime karışma bana..
Evler belki küçük olabilir ama niyeyse kendi evin sana ucu bucağı olmayan yerler gibi geliyor.
En azından bana öyle geliyor.
Ne o öyle davşan gibi ordan oraya gitmek*
Otur oturduğun yerde ohh miss.
Çevreme baktığım zaman insanlar ne kadar umutsuz olmuşlar böyle...
Bir kulaç daha attığın zaman bitecek şeyler için ne kadar da aciz olmuşuz.
Amacım kimseyi küçümsemek değil sadece geldiğimiz nokta beni üzüyor.
inanmak, umut etmek bedava arkadaşlar.
Ne yani çok zor diye vazgeçmeli miyiz?
Hayallerimiz ütopik diye umut etmeyelim mi?
ilerdeki bizi hiç düşünmemeli miyiz?
Amaçlarımıza ulaşmak zor diye hiç mi peşinden gitmeyelim?
Umut bizi var edecektir. Hayata tutunmamızı sağlayacak silahtır.
Umudumuzu yitirmeyelim birlikte güzel günlere ...
iyi sabahlar .
( noktalama yanlışları olmuşsa affola )
Bu başlık aslında masallardaki gibi güzel bir ilişkinin hayat boyu devam ettiğini akıllara getirmiştir. ( getirmemiş de olabilir. )
Asıl mesele şu aslında:
Sürdürülmeye çalışılan bir ilişkinin anlaşmazlıklar sonucunda
Ayrılığa gitme süreci.
Çok tuhaf geliyor bana iki insan birbiri ile gülümseyerek ayrılması, ne kadar zor öyle değil mi?
Gitme diyemiyorsun çünkü anlaşamadığınız konuların tekerrür edeceğini biliyorsun.
Birçok kez denedin, farklı bakış açılarıyla baktın, sizin ki gibi olabilecek ilişkileri araştırdın ama tekrardan aynı anlaşmazlıklar baş göstereceğini biliyorsun.
Son kez buluşmak için gidiyorsun ve aranızdaki sorunlar konuşulmuyor sadece onun yanındaki rahatlığı tadıyorsun.
Başkalarını konuşmak yok, başka konular yok, sıkıntılar falan filan hiç bir şey yok sadece sen ve sevdiğin...
O an ki huzuru tadamadın başka bir yerde öyle değil mi?
En sonunda sıra artık ayrılma vaktinde
Son kez saçının kokusu
Son kez elini tutmak
Son kez nefes alışverişini duymak
Son kez sıcaklığını hissetmek
Son kez kalbinin hızlandığını tatman ...
Gözler doluyor istemsizce, sırf bazı sorunlar yüzünden, fedakarsız olmamız yüzünden o gözler hep doluyor.
Bir zaman geçtikten sonra gözler gülerek ağlıyor.
Anılar ...
Sevin, sevilin
gerçekten sevin insanların en çok buna ihtiyacı var çünkü ...
Çok tuhaf ama onu artık kimseyle paylaşamaz oldum.
Arkadaşlarıyla yaptığı her etkinlikte içimde bir huzursuzluk belirmeye başlıyor.
Sabahlara kadar gözlerime uyku girmiyor sabah ise mecburen işe, derse vb. gitmek zorunda kalıyorum.
Benim onda gördüklerimi başkaları görsün istemiyorum.
Bütün hayat fonksiyonlarımı dudağının arasından çıkacak olan kelimeler bitirebiliyor yada yaptığı bir hareket.
Sanırım çok fazla sevdim çünkü başka açıklamasını bulamıyorum.
Günün her anında onunla birlikte yaşıyorum.
Yanımdayken o kadar huzur doluyorum ki dünyanın en mutlu insanı diyebilirim sanırım kendime ama onu yanımda göremeyince daha ilk saniyesinde başlıyor bir huzursuzluk, kaygı, kurgu ...
Nerede? , Ne yapıyor? , iyi mi kötü mü? , başına bir şey geldi mi?
Hep mutlu, huzurlu, güvende, ferah yaşamasını istiyorum.
Yani adam gibi sevmeyi bile beceremez olduk.
Bunların genelini ise kıskançlık olarak görüyorum.
Çocukluktan gelen bir travma da olabilir.
Gelenek görenek de olabilir.
Toplumun bize dayattığı sevgi biçimi de olabilir.
Olabilirde olabilir ...
Sanırım saat 4 gibi sözlükte bir tenhalaşma oluyor.
Bu saat 6 sularında iyicene belirginleşiyor.
Beni duyan yazar varsa selektör yapsın insan korkuyor bu kadar yalnızlık da
Yada başka önerim var alın atları mekan bize kaldı koşturalım atları dört bir yana Rohan'ın süvarileri ( ortalama 10-15 kişi var.)
Yada devriye ekibi de olabiliriz sirenleri açıp kötü kalpli yazarları atarız içeri.
( sanırım delirdim. Siz bakmayın bana .. )
Bak bir gece daha son buluyor kendimi karanlıklar içinde saklayabileceğim bir gece daha..
Gün yine aydınlanıyor ..
Karanlığın verdiği o huzuru diğer geceye taşımam lazım
Gece o kadar güzel ki bir sevgili gibi bakınca huzur doluyorsun
Ufaktan aydınlanınca gökyüzü, kulağa arabaların motor sesleri gelince bir mutsuz oluyor insan taaa ki diğer geceye kadar beklemen lazım sevgilinin gelmesini...
Esen bir rüzgarla, gecenin güzelliğinde sigara, müzik eşliğinde bir hüzün gelir böyle nedenini bildiğin ama kendine bile söyleyemeyeceğin bir şey işte ben buna nedenini bilmediğin hüzün diye nitelendiriyorum.
Oturursun 1 saat, 2 saat, 3 saat....
Hindi gibi düşünürsün derler ya hah ondan işte düşünürsün saatlerce seni üzen şeyleri, sar baştan bir daha düşün ...
Ne zaman ne yapacağı kestirilmez.
Çoğu zaman kendisiyle ters düşer bu insan.
Aslında çoğu kararı tam bir özgüvenle vermez.
Dalgındır çoğu zaman sağda solda eşyalarını unutur bu insan çünkü verilecek kararları hâlâ verememiştir.
insanlarla samimiyetle diyaloga giremez veya karşısındaki insanın ne söylediğini çoğu zaman kaçırır ve dinlemiş gibi yapar çünkü aklında binlerce düşünce vardır.
Çoğu zaman vereceği kararların ilerde kendisine nasıl yansıyacağını düşünür.
Yada bunların hepsini s.ktir edip sallama çay tadında bir hayat yaşar çünkü çoğu zaman karakteri değişiklik gösterir.