Özenti olduğumu düşünmüyorum. Çoğumuzun alışkanlığı olmuş.
Bazı günler oluyor ki sabahlamak zorunda kaldığımız günler
- ben normalde de gece kuşuyum zaten yatmıyorum-
normal olarak yatmayanlarınız da var.
Kahve içiyoruz bardaklarca eee... bu bize nasıl etki ediyor.
Kafeine ve şekere bağımlılık yaratıyor ondan sonra iç babam iç* söylemeye çalıştığım sayın yazar bizdeki özentilik değil ama ihtiyaç da değil.
Sadece alışkanlık...
boş boş algı oluşturuyorsunuz.
Sonra bazı kızlarımız kendini kanıtlamak için gece 12 den sonra kendilerini zoraki dışarıya atıyor.
Duyar kasacağınızda doğru noktaya odaklanın
Yok baskıymış yok özgür düşünceymiş.
Ne alakası var bunlarla dışarıya çıkamayan kızlar baskı altında mı özgür değil mi?
Saçmasapan ...
Özel okullar, devlet okullarından çok daha iyidir.
Sınıf kontenjanının düşük olması
Sınıf araç gereçlerinin daha kaliteli ve teknolojik olması
Öğretmenlerin gerçekten çok iyi yerlerden getirilmesi
Gibi nedenler öne çıkarır.
Benim bahsettiğim özel okullar dandik 20 bin verip gidebileceğin yerler değil ama ( küçümsemek değil gerçek bu)
Dediğim yerler Amerikan kolejleri, fransız kolejleri gibi yerler
Hee eğer bunlar hariçse devlet bir numaradır gerisi fasa fiso..
Hadi adam böyle ahlaksız bir teklif yapmış.
Herkes adamın yaptığını normal karşılıyor.
Hebele hübeleblebler kadını niye fiziksel olarak rencide ediyorsunuz.
Kadın gidip teklifi kabul etse ahlaksız diyeceksiniz.
Etmediğinde de kadını rencide ediyorsunuz.
Sözlükte akıllısı var da tenezzül edip mi yazmıyor? Yoksa
Sözlüğün hepsi mi deli?
Toplu bir ortamda birden ‘’özgür kuş’’ diye bağırabiliyorum .
Nedendir bilmem ama bunu söyleyince rahatlıyorum.
‘’Özgür kuş’’ lafı ise arabalar filminden aldığım bir replik.
Bir insana anlamazsın demek bence büyük saygısızlıktır.
Bunu diyene elinin tersiyle şlapppp! *
Kişiye, anlatamayabilirim, anlatamadım vb. Şeyler söylenmelidir bütün olay üzerimize alınmalıdır.
Ki karşımızdaki kişi anlayamayacak kapasitede dahi olsa
( bence öyle bir şey çok zor) kırılmasın, gücenmesin, rencide olmasın.
Dikkat edilmesi gereken nezaket kurallarındandır şahsımca.
Size de oluyor mu?
Hiçbir neden yokken ortada birden kendi içinize kapanmak.
Aileniz, arkadaşlarınız, sevgiliniz ile iletişiminizi kesmek( tabii bir süre için)
Kendi halinizde takılmak.
Evden çıkmamak, sadece temel ihtiyaçları karşılamak( wc, yemek, nefes alıp vermek vb. )
Hiçbir şeyi sallamadığınız zamanlardan bahsediyorum.
Dünyada neler oluyor bitiyor hiç umrunuzda değil.
Savaş çıksa yerinizden kalkmayacağınız şeyler. ( en son örnek abartı ama anladığınızı düşünüyorum. )
Üniversiteyi istanbul’a yazmadan önce illa bura olsun başka bir yer olmasın diyordum.
Şimdi söylediğim şey izmir, Bursa, Eskişehir’de yaşa ..
istanbul’a sadece 1-2 haftalık takılmaya gel.
iki şehrinde artılarını eksilerini göz önünde bulundur kefeye koy bakalım hangisi daha ağır gelecek .
Umarım seçtiğinde mutlu olursun.
Şarkılarını ilk dinlediğimizde bu yaştaki birinin ne yaşanmışlığı olabilir ki böyle sözler yazabilsin dedik.
Popüler kültürün ötesinde yapıyordu sanatını gerçek sanatçıydı.
Üretirdi ve ürettiğini paylaşırdı.
Hepimiz şarkılarıyla bir güzel dertlenirdik, kederlenirdik.
Gani gani rahmet eylesin ...
Başka yerlerde buluşmak üzere...
insanın evinde nasıl canı sıkılabiliyor anlamış değilim.
Yemeğimi, suyumu ver bırak beni evime karışma bana..
Evler belki küçük olabilir ama niyeyse kendi evin sana ucu bucağı olmayan yerler gibi geliyor.
En azından bana öyle geliyor.
Ne o öyle davşan gibi ordan oraya gitmek*
Otur oturduğun yerde ohh miss.
Çevreme baktığım zaman insanlar ne kadar umutsuz olmuşlar böyle...
Bir kulaç daha attığın zaman bitecek şeyler için ne kadar da aciz olmuşuz.
Amacım kimseyi küçümsemek değil sadece geldiğimiz nokta beni üzüyor.
inanmak, umut etmek bedava arkadaşlar.
Ne yani çok zor diye vazgeçmeli miyiz?
Hayallerimiz ütopik diye umut etmeyelim mi?
ilerdeki bizi hiç düşünmemeli miyiz?
Amaçlarımıza ulaşmak zor diye hiç mi peşinden gitmeyelim?
Umut bizi var edecektir. Hayata tutunmamızı sağlayacak silahtır.
Umudumuzu yitirmeyelim birlikte güzel günlere ...
iyi sabahlar .
( noktalama yanlışları olmuşsa affola )
Bu başlık aslında masallardaki gibi güzel bir ilişkinin hayat boyu devam ettiğini akıllara getirmiştir. ( getirmemiş de olabilir. )
Asıl mesele şu aslında:
Sürdürülmeye çalışılan bir ilişkinin anlaşmazlıklar sonucunda
Ayrılığa gitme süreci.
Çok tuhaf geliyor bana iki insan birbiri ile gülümseyerek ayrılması, ne kadar zor öyle değil mi?
Gitme diyemiyorsun çünkü anlaşamadığınız konuların tekerrür edeceğini biliyorsun.
Birçok kez denedin, farklı bakış açılarıyla baktın, sizin ki gibi olabilecek ilişkileri araştırdın ama tekrardan aynı anlaşmazlıklar baş göstereceğini biliyorsun.
Son kez buluşmak için gidiyorsun ve aranızdaki sorunlar konuşulmuyor sadece onun yanındaki rahatlığı tadıyorsun.
Başkalarını konuşmak yok, başka konular yok, sıkıntılar falan filan hiç bir şey yok sadece sen ve sevdiğin...
O an ki huzuru tadamadın başka bir yerde öyle değil mi?
En sonunda sıra artık ayrılma vaktinde
Son kez saçının kokusu
Son kez elini tutmak
Son kez nefes alışverişini duymak
Son kez sıcaklığını hissetmek
Son kez kalbinin hızlandığını tatman ...
Gözler doluyor istemsizce, sırf bazı sorunlar yüzünden, fedakarsız olmamız yüzünden o gözler hep doluyor.
Bir zaman geçtikten sonra gözler gülerek ağlıyor.
Anılar ...
Sevin, sevilin
gerçekten sevin insanların en çok buna ihtiyacı var çünkü ...
Tek işi gücü sözlükte zaman öldürmek olan insanların
Zamanını bir şeyler öğrenmek için harcayanları eleştirmeleri
Ne bileyim çok komik değil mi?
Kudurun *
Çok tuhaf ama onu artık kimseyle paylaşamaz oldum.
Arkadaşlarıyla yaptığı her etkinlikte içimde bir huzursuzluk belirmeye başlıyor.
Sabahlara kadar gözlerime uyku girmiyor sabah ise mecburen işe, derse vb. gitmek zorunda kalıyorum.
Benim onda gördüklerimi başkaları görsün istemiyorum.
Bütün hayat fonksiyonlarımı dudağının arasından çıkacak olan kelimeler bitirebiliyor yada yaptığı bir hareket.
Sanırım çok fazla sevdim çünkü başka açıklamasını bulamıyorum.
Günün her anında onunla birlikte yaşıyorum.
Yanımdayken o kadar huzur doluyorum ki dünyanın en mutlu insanı diyebilirim sanırım kendime ama onu yanımda göremeyince daha ilk saniyesinde başlıyor bir huzursuzluk, kaygı, kurgu ...
Nerede? , Ne yapıyor? , iyi mi kötü mü? , başına bir şey geldi mi?
Hep mutlu, huzurlu, güvende, ferah yaşamasını istiyorum.
Yani adam gibi sevmeyi bile beceremez olduk.
Bunların genelini ise kıskançlık olarak görüyorum.
Çocukluktan gelen bir travma da olabilir.
Gelenek görenek de olabilir.
Toplumun bize dayattığı sevgi biçimi de olabilir.
Olabilirde olabilir ...