şu an albüm çıkarsa alacağım çocuk. sinirim daha yeni geçti anca geldim buraya yazmaya. hadise allah seni nasıl biliyorsa öyle yapsın tamam mı ben sana bir şey demiyorum. resmen çocuğun hakkını yedin!
13. bölümü gerçekten çok komik esprilere sahip dizi. yalnız o banka sahnelerine sadece ben mi gülmedim? anlamadıysan gülmemişsindir demeyin 2 kere izledim bölümü ve bütün esprileri anladım ama gülmedim yani komik gelmedi.
bugün anneler günü ve seninle konuşmuyoruz. aynı evin içinde. ben mutlu muyum sanıyorsun? daha dün gece avazın çıktığı kadar bağırdın bana. hem de ortada bir şey yokken. ve bunu hep yapıyorsun. sürekli üzerime geliyorsun. bana vicdansız diyorsun ama bendeki vicdanın yüzde biri sizde var mıdır ki acaba? siz farkında olmasanız bile... benim de duygularım olduğunu unutma. neyse...
o fotoğraflar ne öyle yuan? instagramda paylaştığı son 10 fotoğrafın 7si türkiye ve galatasarayla alakalı.* çok mu duygusal düşünüyorum bilmiyorum ama bence türkiyeye dönmek istediğinin sinyallerini veriyor. milli maç için geldiğinde de demişti zaten dönmek istiyorum diye. takımdaki koşmaktan aciz futbolcuları düşününce gelse hiç fena olmaz gibi görünüyor.
dayımgile uzun zamandır gitmemiştim. dayım da çağırıp duruyordu, geçen gün onlara gittim. tam binanın önüne geldiğimde efe aklıma geldi. ** hep giderken ona bir şeyler almışımdır. ama bu sefer unutmuştum. ben de yan binanın altınaki bakkala girdim. kasanın önündeki abur cuburlardan aldım.
eve girdim ufak bir hoşbeşin ardından efeyi öptüm, mıncıkladım dedim sana sürprizim var bak sana neler aldım.
yüzünü buruşturarak döndü ve bana dedi ki;
bizim bakkaldan mı aldın?!
yani demek istiyor ki ohooooo ben bunlardan hergün yiyorum ala ala bunları mı aldın. *
oynadığı dizinin bir bölümünü tvde tesadüfen görmemle bana o dizinin 2 sezonunu 1 haftada izleten şapşirik.*
çok güzel gülüyor bee. ben hayatımda bu kadar güzel gülen bir erkek daha görmedim. onu görünce istemsiz bir şekilde gülüyorum ve içimden analar neler doğurmuş falan diyorum.** dizideki o psikopat hallerinin hastassıyım. keşke kendisiyle 1960larda yaşama şansım olsaydı...
sözlerime güzel gülümseyen erkek tehlikelidir diyerek son veriyorum.
bugün bir mezun olarak ben de girdim bu sınava. çok şükür hiç bir problem olmadı girip çıkarken, sınav esnasında. okul merkezi bir yerdeydi* ama gayet sessiz sakindi valla sınav esnasında en ufak bir çıtırtı dahi duymadım. tek problem sınıfın kapısının dibindeydim ve kapı açıktı o da problem bile değil problemcik. ama eve gelip internette nevruz rezaletini görmemle ağlamam bir oldu. o kadar üzüldüm ki o insanlara... çünkü hissetikleri heycanı stresi ben de bugün iliklerime kadar yaşadım ve üstüne böyle bir rezaletle karşılaşmaları felaket bir şey. düşünemiyorum bile. sayfalarca hakaret etmek istiyorum sorumlu kişilere ama değmez... ne rezil bir ülke olduk...
daha önce zimbabve diye bir ülke duymuş muydunuz? şahsen ben duymamıştım, eğer bilmem gereken bir ülkeyse ve ben bilmiyorsam kusura bakmayın benim cahilliğim ama internette biraz göz gezdirdim ve ülkeyle ilgili elle tutulur bir şeye denk gelmedim. ekonomisi çok kötüymüş sadece bunu öğrenebildim. afrika kıtasının güneyinde, denize kıyısı olmayan bir kara ülkesiymiş. *
neyse, geçen gün ayna programında bu ülkeye denk geldim. hiç duymadığım bir ülke olduğu için dikkatimi çekti izlemeye başladım. programın sunucusu ıssız bir yolun kenarında adamın biriyle muhabbet etmeye başladı. hani olur ya yol kenarlarında hindistan cevizi falan satanlar, öyle biri. ama ne sattığını tam hatırlamıyorum şimdi yalan söylemiş olmayım. öyle ileri geri konuşurken sunucu türkiye yi biliyor musun diye sordu. adam bir an durdu, gözleri parladı ve yeaa galatasaray! dedi. şampiyonlar liginde takip ediyormuş ve çok seviyormuş galatasarayı.
o an gözlerim doldu. aslında söyleyecek pek bir şey yok. takımımla gurur duyuyorum...
tam kendisiyle ilgili çili biber olmazsa yemek yapamaz diye bir şeyler yazmayı düşünürken kendisi itiraf etti. evet çili biber ve zeytinyağı olmasaydı aşçı olmazdım, ne biliyim marangoz falan olurdum dedi.
ayrıca ben hayatımda renk körü olduğunu bu kadar tatlı bir şekilde anlatan bir insan görmedim. *
hee unutmadan geçen gün yine bir tarifini izliyordum. hani normalde aşçılar tarif eder ya önceden ısıtılmış 180 derecelik fırınımızda yarım saat pişiriyoruz diye, jamie attı yemeği fırına ve dedi ki eğer yemek pişmiş gibi duruyorsa pişmiştir çıkarın onu ordan. * aksanını yidiğim.
bugün otelden ayrılırken yakaladım ama güvenlik görevlileri zorluk çıkarıyordu, kendisine rica ettim ve sağ olsun kırmadı beni fotoğraf çektirdi.
tanım: çok nazik, munis, tatlı, dev bir kedi.
bugün programından üst üste 3 bölüm izleyince gaza gelip mutfağa girdim. içime bir jamie kaçtı adeta. bendeki hareketleri bi görseniz, onu alıyorum oraya atıyorum, elimi kesinlikle yıkamıyorum falan böyle gayet salaş hareketlerle yemek yapıyorum.* sonuç mu? belki onun gibi enteresan yemekler ortaya koyamadım ama mutfağın amına koyduğum kesin. *
son bölümde mantık hatası var. süleyman mustafa öldükten sonra çok üzüldü bağırdı bilmem ne mektubu da hüzünlü hüzünlü okudu, içi kahroluyor eyvallah. ama hala mustafa bana ihanet etti diyor. gerçekte öyle bir mektup var mı bilinmez ama dizide süleyman o mektubu okudu. böyle bir mektubu okuyup da hala ihanet etti diye dolanması bir de üstüne oğlunu da boğdurtması çok saçma. mıstıfa o mektubu boşuna mı yazmış yani?
son zamanlarda muhteşem yüzyılın o efsane sahnesiyle gündeme gelmiş bektaşi nefesi.
kanımca sahnenin etkisini katbekat arttırmıştır. o sahnede* bu nefesin muhteşem yüzyıl versiyonu çalana kadar gözyaşlarımı tutmayı başarmış lakin zahid bizi tan eyleme diye girmesiyle beraber kendimi hıçkıra hıçkıra ağlarken buldum. çok yerinde bir seçim olmuş.
uzun zamandır takip etmiyordum ama doğruyu söyleyim bu gece meraktan izledim. ne mi oldu? izlemez olaydım. bir elimde selpak hüngür şakır ağladım valla izlerken. o nasıl oyunculuk lan. hey yavrum benim be.*
güney koreli müzik dehasıdır. bense kimsenin bilmediği sevgilisiyim.*
şarkılarının hastasssıyım. kendi çapında tanınan bir arkadaş. asyada, avrupada, amerikada. türkiyede de hatrı sayılır bir hayran kitlesi var ama kusura bakmayın biraz bencillik yapıciim. öyle çok çook ünlü birisi olsun istemiyorum, sadece biz dinleyelim arkadaşlar ortalık malı olmasın:(