Kendisi adına üzücü bir durum. Umarım tez zamanda uyuşturucudan arınır. Zira kullandığı madde zihin hastalıklarına da neden olan bir madde.
Lakin benim bu olayda takıldığım nokta. Evde bulunan 2000 euro, 730 dolar, 1500 TL nakit paranın uyuşturucu ile birlikte fotoğraflanması. Hayır anlamadığım evde para tutmak suç mu oldu? Satıcı diyelim. O zaman bunu ya suç üstü ya da kamera çekimi ile kanıtlamak gerekir. Ortada öyle de bir durum yok.
Zenginsen her boku yiyip toz olabilirsin sözünün doğruluğunu ispatlayan olaya imza atmış olan kadın. Üstüne bir de kazazedenin telefonunu da almış. Babanın özel şoförü ve aracı ile havalanına gitmişler. Yani baba da öyle masum görünmüyor.
Açık konuşmak gerekirse Karabulut olayındaki gibi yapılmalı. Bunlar dönmüyor mu babayı atacaksın kodese. Dönene kadar o da kodeste kalacak.
Bir Amerikalı, bir ingiliz birde Namı Kemal bir nehir kenarına tatile gitmişler. Hepsi kendinin özelliklerinden bahsediyormuş. Neyse laf dönmüş dolaşmış. Amerikalı demiş ki:
- Ben, demiş şu nehrin suyunun sıcaklığını derece kullanmadan bilirim demiş.
Neyse nehrin kenarına gelmiş pantolonunu indirmiş ve penisini çıkarmış suya sokmuş. Demiş ki: Su 23 derece.
Sıra ingilize gelmiş o da aynı işlemi yapmış ve demiş ki: Su 25 derece.
En son sıra Namı Kemal'e gelmiş. Namı Kemal de aynen nehrin kenarına gelmiş ve pantolonunu
indirip penisini suya sokmuş. ikisinin yanına gelmiş hiç tepki yok.
Herkes bir tahmin bekliyormuş
Namı Kemal'de ses yok. Meraklanmışlar ve sormuşlar:
- Senin tahminin ne demişler. Namı Kemal yanıtlamış:
- Valla demiş suyun sıcaklığını bilmem ama derinliği 60cm.'di
Yanlış yapan öğrencidir ama velakin insan kendi çocuğunu dövmezken öğretmenin de dövmesi doğru değildir. Şiddetin azı çoğu olmaz. Yani bir tane baklava çalan da hırsızdır, bin tane çalanda...
insan kazandığı kadar yaşadığı için ne iyidir ne de kötü... Asgari ücret kazanan biri için süper paradır ama öte yadandan 72bin tl kazanan vatandaşta öğlen yemeğini uğurlar tablotda yemiyordur...
Hem erkek hem de kadınlara belli tıbbi durumlarda takılır. Haliyle erkekler için acı verici de olabilmektedir. Lakin açık prostat ameliyatı, böbrek ile ilgili işlemlerde de kaçınılmazdır. Esas sorun bunla bir de dolaşmanız gerektiğindedir.
Ümit Ünal'ın hiç kıymeti bilinmeyen ama aslında 80 sonrası Türk sinemasında çekilmiş en iyi 5 film arasına rahatlıkla girebilecek Türk filmi. Özellikle filmde 6 ile 9 arasındaki göndermeler çok ilginç.
Lakin soru belki de yanlış soruluyor. Mesela "Din var mıdır" diye sorsak. Bu durumda diyelim ki Tanrı var ama din yok. O zaman Tanrının işlevi ne olur? O zaman belki de dinler kendi tanrılarını yaratıyor? Bir de Tanrı neden var, diye sorsak. Hep bir şey istemek için. Yani çağlar boyu böyle. O halde Tanrıdan bir şey istemek gayet normalse, tanrının kullarından bir şey istemesi neden anormal olsun?
Her ölüm erkendir ama özellikle anne baba yaşarken ölmek geridekiler için çok daha kötüdür. Tabi bir de ölene sormak lazım. Kimisi de ölmekle bayılmayı karıştırmıyorsa pek yaşama heveslisi olmuyor.
Kitap okurken size hayatınız da ilk defa yaşayacağınız şeyleri yaşatacak olan Trevanian takma isimli yazarın yazdığı kitap. Kitabın orijinal halinde öldürme yöntemleri sansürsüzdür ama kitapta yazıldığı şekilde ölümler yaşanınca yazar tarafından sansürlenmiştir ve bu sünsürü yazar romanın arasında dip not olarak yazar.
Daha çok 1984 kitabı ile bilinen yazar. Ki kişisel önerim bu kitabı yeni baskıları ile okumayın. Armağan ilkin'in çevirdiği eski baskı ile okumaları şiddetle tavsiye olunur.
Orwell aslında sol cenahta anti-kominist olarak bilinir. Ki özellikle 84'de ciddi ciddi eleştirmiştir de ama şahsi fikrim onun kapitalizmden de çok tat almadığıdır. Yani ikisininde idealsizliği onda bence yoğun olarak görünüyor.
Bizim milletin en güçlü hissettiği duygu. Hatta seviyor da çoğu. işçi patron olmayı umut eder, kiracı ev sahibi olacağını... Hatta sözlükte bile sözlükten kız düşüreceğini umut eden gençler... Say say bitmez yani.
Ha diyeceksiniz şimdi "ee kardeşim sen farklı mısın?" Yok değilim ben de hepimiz gibi pek çok şeyi umut ediyorum. Umut etmek bir yerde yalancıktan bile olsa güzel şey en azından hayatın tozlu ortamında nefes almanı sağlıyor.
Eskiden hatta çok eskiden sinemada yapılan ama artık daha çok ev ortamına geçmiş olan aktivite. Hayır, düzgün sinema kaldı da biz mi gitmedik diyesi geliyor insanın.
Nefes almaya vakit olmadı ki gözümün önünde iki kapı belirdi... ilki üniversitenin kapısıydı, diğeri belirsizdi... Riskleri sevmem ilk kapıyı tercih edip iyi bok yedim.