hala daha kapısından elimizi kolumuzu sallayarak rahat rahat girebiliyor muyuz diye merak ettiğim nadide eğitim kurumu. ayrıca arkadaşımı alıp manzaraya götürücem kıza rezil olmayalım, bilen varsa bir mesaj atsın da ona göre plan yapayım diye eklediğim üniversite.
işsizlik anımda dikkatimi çeken ve beni meraklandıran olay. reklam ilk yayınlandığında var olan alevi ögeleri yaklaşık bir saat önce yayınlanan versiyonda yok olmuştur.
konserler için satılan biletlerle ilgili nasıl bir vergilendirme yapıldığını, cidden vergi ödenip ödenmediğini, toplanan konser parasının takibinin nasıl yapıldığını gerçekten merak ettiğim etkinlikler bütünü. aynı koçandan bir yirmi liralık bilet satılması bir on liralık bilet satılması bu gece itibariyle sinirlerimi baya bir hoplatmış bulunmakta. varsa az biraz bu konularla ilgisi olan mesaj kutumu ışıklandırırsa sevineceğim olay.
hangisini öğrenmek daha çok işe yarar, hangisini öğrenmesi daha eğlenceli, hangisini öğrenirsem kullanırım, kullanabilecek ortam içinde olurum soruları ile şu günlerde kafamı çok meşgul eden kıyaslamadır. keşke biri çıksa da bu kıyaslama sırasında bana akıl verse dedirtir.
iddiayı ortaya atan gazetenin bundan önce yüzlerce at yalanı sikeyim inananı tarzında haber yapması nedeniyle doğruluğu konusunda hiç güven vermemiş haberimsidir.
aranılan niteliklere bakarsak alınan makina mühendisi arkadaş kök hücre içerisine mekanik tesisata sahip asansör yerleştirecek, üç boyutlu modellerini solidworks'te çizerken teknik resimleri autocad'te çizip projeyi 2 yıllık tecrübesi ile onaylayacak.
istanbul'un göbeği ne zamandır sultangazi diye sorduran iki yüzlülük abidesi bir haberdir. koskoca bir hafta boyunca istanbul'un gerçek göbeği taksim'de bu görüntüler varken aynı gazete niye polisi göreve çağırmamış acaba diye sordurur.
bu sloganı atan kişilere şunları deme ihtiyacı doğuran slogan;
taksimde tkp var, ip var, öğrenci kolektifleri var, emep var, esp var, bdp var, dip var, ödp var, ehp var, halkevleri var, tmmob var, disk var, kesk var, bdsp var, sykp var adamların hepsi profesyonel eylemci hayatları polisle çatışmakla geçiyor sen bi de bu adamların karşısına çıkmak istiyorsun dayak yiyip gelicen haberin yok.
gezi parkı olayların ilk gününden beri süren eylemdir. ilk gün sadece kortej ile gelinmiş daha sonra kortej büyümüş en son olarak da otobüs duraklarının üzerindeki hakim tepeye çadır kurup o noktadaki bayrak direklerini ele geçirme suretiyle son gaz devam etmektedir. işin ilginç yanı ise hiç kimseden en ufak bir ses çıkmamasıdır, gerçi meydan içindeki grupların geneli düşünülünce ses çıkmaması gayet normal karşılanabilir.
taksim'e cami yapılmasının gerekliliğini gösteren olaydır. cemaat gördüğünüz gibi namaz kılmak istemiş ama yeterli mescit ya da cami olmadığından açıkta kalmıştır.
26 nisan cuma günü ytü davutpaşa kongre merkezinde gösterileceğini duyduğum film. gerçi henüz hiçbir yerden doğruluğunu teyit edemedim ama olur da biletlerin nerede satıldığını falan bilen duyan birileri gelen kutumu ışıklandırırsa sevinirim.
insanın hayatını sorgulamasına sebep olan kişilik. adamın şair kimliği var, yönetmenliği zaten malumumuz, dün akşamdan sonra leyla the band ile gördük ki adam hepsinin yanında birde baterist.
çok yakın zamanda ali atay'ın seslendirdiği yalan şarkısından çok daha iyi bir şarkı ile karşımıza çıkacak dizi.
sözlerini yazmıyorum eksik kalsın. eflatun filmle papaz olmayalım.
2012 londra olimpiyatlarındaki sorunu son kulacını ayarlayamaması diye düşündüğüm efsanevi sporcu. gümüş madalya aldığı yarışları, bu sabah ki seçme serisindeki yarışını düşünürsek son kulaç olması gerekenden çok daha geride kalıyor çok uzun sayılacak bir mesafeyi süzülerek yüzmek zorunda kalıyor. anlamadığım 19 olimpiyat madalyalı bir sporcu bu taktik hatasını nasıl yapıyor ?
şikenin sahaya ne kadar yansıdığını ölçen alet. sadece tff'de bulunur, alette okunan değere göre bilumum talimatın bilumum maddesi değiştirilir, maddelerin kalibrasyonu yapılır.
bu aleti kim üretir kim satar pek bi bilgimiz yok. ama anladığımız kadarıyla özel üretim bir alet, sadece türkiye futbol federasyonuna mahsus kendileri.
iletişim yayınlarından çıkan baskısında önsözü okunmaması gereken kitap. oğuz atay önsöz yazmayı sevmediği için onun yerine önsöz yazan cavat çapan sağolsun tutunamayanlar'ın ve bu kitabın sonunu çat diye söylemiş.