türk insanı, derdinin büyüklüğünden midir bilinmez, derdini doğaya yansıtmaktan pek bir haz eder. halini ay bilir güneş anlar, dağlara küser, rüzgara akıl danışır... duygusal yoğunluklu anlarda da efkarını tavan yaptırmak için okur/dinler bu tarz kelamları, çok sever. işte bana esmeyi anlat da bundan dolayı adına başlık açılmasını haketmiştir. şimdi bana gelip de, efendim polinezya halk ozanlarının şiirlerini biliyorum ben onlar da doğayı çok kullanmışlar dert söylerken, demeyesiniz. yahut benim meksikalı arkadaşlarım var onlar da çok duygulanıyor bu şarkıda diye de gelmeyin. benimki kendi toprağıma, belki de cahilliğimin verdiği cesaretle, yapılan bir güzellemedir.
gece online olabilmeyi bile bir statü imgesi olarak görebilen (ama açık açık söyleyemeyen) yazarlardan oluşan bir altkümesi vardır. her küme kendi kendisinin alt kümesidir ayrıca.
bir ilişkiyi bitirirken söylenebilecek 9 kusurlu klişeden biridir. bunu duyduktan sonra akla gelen şey, artık çekici bulunmadığınız olur. ki haklısınızdır. buna katlanıp yaşanır mı? yaşanır.
yaşanıyor...
hesabı olan herkese üçer arkadaş invite etme hakkı vermiş oyun bu. benim de 2 hesabım olduğundan 6 invite hakkım var. bi' mesaj çakın hallledelim.
ayrıca heroes of newerth'i league of legends ile karşılaştıranları yanan kalaslarla döverim. dota'nın adını kullanmasın bari lol.
şöyle buyurmuş vakt-i zamanında;
''bir su birikintisinin bir sabah uyanıp şöyle dediğini hayal edin: bu içinde olduğum dünya çok ilginç bir dünya. bu içinde bulunduğum çukur tam benim boyutlarıma göre. benim şeklime tam olarak uyuyor, sanki ben gelip içine yerleşeyim diye yapılmış! bu fikir o kadar güçlü bir fikir ki, her gün güneş doğmasına ve su buharlaşıp birikintiyi küçültmesine rağmen, birikinti kendi kendine her şey yolunda, bu çukur ben içinde olayım diye yaratılmış, bu çukurun var olma sebebi benim, dünyanın var olma sebebi benim varlığım demeye devam ediyor. bu yüzden sonunda tamamen buharlaştığı zaman çok şaşırıyor. bence insanlar olarak biz de aynı hataya düşmemeye dikkat etmeliyiz.''.
taptım resmen.
sadece şiirde değil, hemen hemen her şeyde (istisna çıkarırlar göt oluruz ondan hemen hemen diyom) en uç, uçuk tipler erkektir. gör bak testosteron nelere kadir...
kısa olduğu için yeterli dozaja erişmek için defaatle dinlense yeridir. her dinlenildiğinde o gün o zamana kadar geçen günler içinde en yalnız olduğunuz gün olarak hissettirir, siker. III
aşkın ne olduğundan haberi olmayabilir. bu konuda beraber öğrenmeye hevesli bir çok zeki, çevik ve aynı zamanda da ahlaklı uuser kardeşlerimiz ****** ile birlikte yeni ufuklara neden yelken açmaz merak konusudur. boşverin aşk başlığını bana mesaj atın, gelin tanış olalım, der ve o yüce insanlara selam ederek entry'mi noktalarım.
çok kasmadan bir şeyler yapmayı sevenler için vardır böyle bir şey. bir tespit yapıp kenara çekilmek ve sessizliğin tadını çıkarırken demli türk kahvesini ince belli bardakta pipetle içmek gibisi yoktur evet, ama güzel bir tespit yaptıktan sonra uzun uzun bir şeyler yazmak, kızgın kumlardan serin sulara atlamaya benzer, ki daha bir güzeldir.
demem o ki, yazacak bir şeylerin ve yazma isteğin varsa, yazmaman için önündeki engel yazım yeteneğidir. bayilerinize ısrarla yazınız, yazdırınız.
facebook'da profiline atatürk resmi koyan kişi şeklinde tanımlanmış olsa benim de dahil olacağım grup olur idi kendileri. otu boku genelleme sevdalıları içime ayıplanma korkusunu ilk olarak ne zaman ekti fark edemedim, ama bu sabah profil fotoğrafımı değiştirecekken böyle bir şeyin var olduğunu anladım. evet, profilime atatürk fotoğrafı koymak istedim, hem ata'mı yad etmiş olmak, hem de listemdeki yabancı arkadaşlarımdan görüp de merak eden olur, araştırır, öğrenir diye düşündüm ilk olarak. sonra aklıma geldi, bazı odunsu varlıkların, bunu benim ne kadar mal, sorgulamaktan ne kadar uzak olduğuma yoracakları, bir tereddüt ettim, yine de vicdanımın sesine kulak vardim, mallara kulaklarımı kapadım.
vicdanla ne alakası var mı diyorsun? şöyle anlatayım, saf ve bilgisiz olarak, o ergenlerin yaptıklarında en azından suçsuz olduklarını düşünüyorum, eleştiren amını kırdıklarım ise apolitik olma ayağına negatif değerdeler gözümde. lafım da, kendini bir bok sanan, siyaset üstü gören sikiklere, adam akıllı eleştirenlere değil.
uzun uzun anlatmam da gereksiz, kulakları kapalı olan kişilerin gözlerini kör edip beni dinlemelerini sağlamaktan başka çıkar yol da göremez oldum. sözlerimi şöyle bitireyim, daha önce çok kereler duyduğumuz/gördüğümüz bir şeyin klişe olmasının önünde, gerçekten öyle hissediyor olma engeli durur, vesselam.
yöresel farklılıklar gösterebilen sözlerdir. misal, adana'da kutsal/kutsallara sağlam bir söverek kavganın startı verilir, bu sözler alışık olmayan/hazırlıksız bünyelere bir nevi wave of teror (-5 armor, %20 damage reduce) etkisi yapar.
kimlik bunalımındaki yazarların bir nevi can simididir. yazacak bir şey bulamayan kişi, şeytandan bir vesvese gibi aklını kurcalayan, ''acaba troll mü olsam lan, böyle kimsenin siklediği yok.'' sorularına gark olur. işte bu insan özelliği taşıyan mahlukatlar arasından mantık çerçevesinde düşünmeye yatkın yahut kendine güveni olanları salavat getirerek vesveseden kurtulur, diğerleri ise sözlüğü siker.
kendince mantıklıdır. puta; put varlığının fiziksel varlığına, orada oluşuna tapıldığı düşünülmektedir çünkü. aslında herhangi bir metafizik inancın kendi kendisini imha etmediği sürece yanlışlanamaz oluşu gerçek doğrudur. dinlere hala inananların olmasının temelinde de aynı mantık yatar, yanlışlama yapılabilecek durum olsa bile tartışmayı piç etme yöntemleriyle atışma sonsuza kadar sürebilir. bu böyledir, böyle değil diyenle tartışmak isterdim ama dediğim gibi karşımdaki kişinin düşünmek yerine savunma yatığı bir durumda onu yanlışlamam süre kısıtlaması olan herhangi bir evren içerisinde mümkün değildir, boşa çabadır.
keşke dine yakın olanların hepsi onun tartışma üslubuna sahip olsalardı diye iç geçirirdim ekşi sözlükteyken bu arkadaş. değişmediyse çok şey kazandı uludağ sözlük.
bazı tarihçilerin ortaya attığı tez olduğunu bildiğim tezdir. ama buradaki 'bazı' kelimesine dikkat çekmek istiyorum, zira bazıları da başka şeyler söyler bu konu hakkında. o bazıları kimdir, neler söylerler, hadi git kendin bul. ha biliyorum ben zaten diyorsan, diyeceğim benim de türk tarih tezi nedir bildiğimi göz önünde bulundur. kendi kafanda imajlar oluşturup gerçekten de öylelermiş gibi onlarla savaşma boşuna.ben bir kerelik de olsa anlatmayı denerim demiştim, denedim, yeter bu kadarı. burada 124.000 kişiyi karşıma alıp laf yetiştirmeye takatim yok.