bugün

the hitchhiker's guide to the galaxy kitabının yazarı. 5 kitaptan oluşan seride dünyanın yok olmasından sonra en yakın arkadaşı bir uzay otostopçusu olan bir dünyalının başından geçen felsefi komik olaylar anlatılmaktadır.

yazarın ölümünden sonra değeri anlaşılmış ve kitapları yok satmıştır.

ayrıca ingilterede yazarın pek çok oyunu radyoda seslendirilmiştir.
tam adı douglas noel adams olup, "dna" lakabıyla anılır kendisi.
geçen haftalarda abd'de yapılan bir araştırmada tanrı'nın varlığından emin olmayanların oranının yüzde 42 olduğunu öğrendikten sonra daha da tapmaya* başladığım adam gibi yazar.

zira kendisi yıllaaar yıllar önce bunun ipucunu bizlere vermişti:

(bkz: 42)***

ah be hocam! neden öldün ki daha seni tanıyamadan?
Dünyanın en büyük kitap eleştirmenleri tarafından yere göğe sığdırılamayan, kitaplarıyla okuyucuyu inanılmaz paradokslara sokan, orijinal, kabartmalı kapaklı kitaplarını bulabilmek için paralanılası üstün yazar. Ölmeseydi de ne kadar sevildiğini görseydi denilen kişi...

"Hysterical"
(The Philadelphia Inquirer)
(bkz: otostopçunun galaksi rehberi)
(bkz: arthur dent)
(bkz: ford prefect)
(bkz: ruhun uzun karanlık çay saati)
2001 yılında geçirdiği bir kalp krizi sonucu, 49 yaşında, arkasında daha yazılacak onca müthiş kitap bırakarak, bizleri bir çok rehberden mahrum eden yazar.. belki de öteki tarafta otostopçunun ahiret rehberi'ni hazırlamakla meşguldür.. kim bilir..
pink floyd üyeleriyle yakın arkadaş olduğu da ayrı bir detaydır kendisi hakkında. division bell albümünün ismini seçen kişidir (albümdeki şarkıların arasından seçmiş bizzat, ben de oradaydım.)
nam-ı diğer dna. bir insan evladının kafası nasıl olur da bu kadar çalışır diye sordurur insana.
"flying is easy. all you have to do is, miss the ground" sözüne imzasını atmı$ bilim kurgu insanıdır.
herhangi bir buyuk problemi patatesle cozebilecegini dusunmek hatadir.

Time is an illusion. Lunchtime doubly so.
taptığım, en sevdiğim, geç tanıdığım, "baba!" demek istediğim şeker, yazar, bir deha olan yazar. rüyalarıma girer, beraber yeri ıskalamaya çalışırız, altın kalp'te şu hep aynı sıvıyı veren robottan çay içeriz.

seviyorum seni dna. hem de deli gibi.
şöyle buyurmuş vakt-i zamanında;
''bir su birikintisinin bir sabah uyanıp şöyle dediğini hayal edin: “bu içinde olduğum dünya çok ilginç bir dünya. bu içinde bulunduğum çukur tam benim boyutlarıma göre. benim şeklime tam olarak uyuyor, sanki ben gelip içine yerleşeyim diye yapılmış!” bu fikir o kadar güçlü bir fikir ki, her gün güneş doğmasına ve su buharlaşıp birikintiyi küçültmesine rağmen, birikinti kendi kendine “her şey yolunda, bu çukur ben içinde olayım diye yaratılmış, bu çukurun var olma sebebi benim, dünyanın var olma sebebi benim varlığım” demeye devam ediyor. bu yüzden sonunda tamamen buharlaştığı zaman çok şaşırıyor. bence insanlar olarak biz de aynı hataya düşmemeye dikkat etmeliyiz.''.
taptım resmen.
ihsan oktay anar ve tom Robbins'i de kattığım "harika üsluplu yazarlar" sınıfındadır benim için bu zat.
şuan burda yazıyorsak bu adama borçluyuz efenim. sedat kapanoğlu(ssg) Otostopçunun galaksi rehberi kitabından etkilenerek, gezginlerin kendi tecrübelerini paylaştığı bir site yapmak ister ve ilk sözlük kavramını bu şekilde ortaya koyar. portishead - sour times'tan da ismini alan sözlüklerin ilki ekşi sözlük böyle kurulur.
don't panic.
adams bir konferansında yaptığı tarihi konuşma :
Eğer bir kedinin nasıl çalıştığını anlamak için onu parçalarına ayırırsanız,elinize geçecek ilk şey çalışmayan bir kedi olacaktır. Yaşam neredeyse vizyonumuzun dışında kalan bir karmaşıklık seviyesidir;herhangi bir şekilde anlyabildiğimiz herhangi bir şeyin o kadar ötesindedir ki , bunu sadece değişik türde bir nesne ,değişik bir sınıf madde olarak düşünürüz; 'yaşam' tanrı tarafından bahşedilmiş gizemli bir öze sahip bir şey. ve bu elimizde ki tek açıklamaydı.
Derken bomba 1859 da darwin 'Türlerin kökeni üzerine ' isimli kitabını yayınladığında patlar. buna gerçekten vakıf olmamız ve anlamaya başlamamızdan önce uzun zaman geçer çünkü sadece inanılmaz ve bizi tamamen küçük düşürücü gözükmekle kalmaz ,evrenin merkezi olmadığımızı ve herhangi bir şeyden imal edilmediğimizi ,onun yerine bir çeşit balçıktan başlayarak ,bulunduğumuz noktaya maymunluktan geçerek geldiğimizi ortaya çıkartarak düzenimize bir başka darbe daha vurur. kulağa pek hoş gelmiyor. ;)

Herşey yerli yerine oturdu. öylesine serseme çeviren basitlikte bir kavramdı ki ,fakat ,doğal yollardan ,yaşamın tüm sonsuz ve başdöndürücü karmaşıklığını ortaya çıkartıyordu. içimde ortaya çıkardığı huşu ,insanların dini deneyimler hakkında konuşurken bahsettikleri huşunun,açıkçası,onunla kıyasla aptalca gözükmesini sağladı. Anlamanın getirdiği huşuyu ,cehaletin getirdiği huşuya her daim tercih ederim.
(bkz: 25924 douglasadams) isimli bir adet asteroidin de adıdır aynı zamanda. bu asteroidin provisional designation değeri; yani, -2001 da42- görüldüğü gibi adamsın ölüm yılı baş harfleri ve evren hayat ve herşeye dair nihai sorunun cevabını taşımaktadır.

o zaman : (bkz: 18610 arthurdent) oda bir asteroid.
okşayan elin kıymetini bilmeyenler, tekmeleyen ayağı öperler.
D. noel adams
insan olmak nedir sorusunun insanlık tarihindeki en kapsamlı cevabını bir tokat gibi yapıştırmış, bunun için evrende gezilmedik dip köşe bırakmamış kişidir. Bulduğu cevabın anlamsızlığında kaybolmuş, dönüp dolaşıp yumuşak havlusuna sarınarak teselli bulmuştur.
the hitchhiker's guide to the galaxy gibi efsanevi kitabı yazarken ne içtiğini merak ettiğim yazar.
(bkz: 11 mart 2013 google doodle ı)
sözlükler forumlar vikipedi gibi platformların fikir babası olan kişi...
Kitapları kendi dilinden okunduğu vakit has bir ingiliz mizahıyla karşılaşılır. ironinin adamıdır. Gerçi bu adamı tanımlamak öyle iki üç sözcükle olucak iş değil, müthiş bir hayal gücü müthiş bir felsefe müthiş bir dil.
Dirk gently serisine başladığım abimiz. Saygılarımızı iletiyoruz burdan.