mortesan
155 (çikita muz)
ikinci nesil yazar 2 takipçi 7.30 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    öfkeli çılgınlık karamsar çile

    3.
  1. öfkeli çılgınlık karamsar çile

    2.
  2. adnan polat

    662.
  3. büyük ihtimal yakın çevresine şöyle veryansınlarda bulunuyordur:

    -ben bilmiyormuyum galatasarayı ezdirmemeyi mevzu bahis galatasarayın çıkarları *

    asırlık bi camiayı ezik gibi gösterenlere yalakalık yaptığın anda en büyük ihaneti yapmış oldun. galatasaray için gerekirse 'sokakta oynar, kaldırımdan destekleriz' http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/16787861.asp

    keşke stadı galatasaraya vermekten vazgeçseler. onuruyla eskittilen, zaferler elde edilen ali sami yen on tane türk telekom arenadan yeğdir.
    3 ...
  4. ultraslan

    249.
  5. 'cehennem bekçileri hazır konuklarını bekler' http://www.ultraslan.com/oku.asp?okuID=1998

    şöylede söyleyebiliriz: 'cehennemin dibine kadar yolunuz var bekçiler'

    neyin, kimin bekçisi olduğu tartışılır. ultrayalakalar olarak galatasaray camiasının yeni ak yüzü ve bekçisi olabilirler ama ne galatasaray taraftarını ne de galatasarayın asırlık geleneğinin arkasında durabilirler. arda turan'a kaptana yakışmadı diye sallarken atıp tutmayı beceren taraftarımsı 3bin kişilik oluşumun önce eski başkanına dil uzatan şahsı kınaması gerekirken stad hediye ettiler mantığında yalamaya geçtiler.
    2 ...
  6. galatasaray taraftarı

    1062.
  7. yaptıkları şeyin yüzyıllardır anlatılan bir hikayesi vardır. son yaşanan olayın detayları bir yana yaptıkları şeyin ismi basit ve cesurcadır.

    galatasaray taraftarı kral çıplak demiştir. yönetimdeki soytarılar tribündeki ultrayalakalar kralı şakşaklaya dursun kral çıplaktır.
    8 ...
  8. artık galatasaraylı değilim

    21.
  9. gerçek galatasaray taraftarı olmak demek özhan canaydına ve galatasaraya dil uzatan toki başkanını alkışlamak, ben hediye ettim diyen bi başbakanı yalamak demekse ben gerçek galatasaray taraftarı değilim.

    gerçek galatasaray taraftarı kredi kartı yada cep telefonu hattını kullanmayansa yine ben galatasaray taraftarı değilim. güneydoğuda keita formalı çocukda misal galatasaray taraftarı değil.

    stadyumdaki 40 bin kişi değil 3bin ultrayalakalar gerçek galatasaray taraftarı.

    bugün gelinen durumda kolpa bir galatasaray taraftarı olarak sahadaki ruhsuzlarda içinde olmak üzere tüm galatasaray yönetim kadrolarından nefret etmekteyim. o gün stadyumda başbakanı ıslıklayan kolpa galatasaray taraftarlarından gurur duyuyorum.

    kimse kabul etsede etmesede * galatasaray halkındır.

    alın stadyumunuzu güle güle kullanın.

    !/photo.php?fbid=500276186560&set=a.275092316560.153476.274324061560
    3 ...
  10. adnan polat ın tayyip yavşaklığı

    6.
  11. galatasaray

    4310.
  12. hesap geldiğinde kılını kıpırdatmayan kız

    14.
  13. özelliklede atıp tutan erkek egemen bi ülke olmasından yakınan kızımızın mevzu-bahis hesap ödemeye gelince patrick star bakışları atması ve hiç oralı olmaması durumudur.
    4 ...
  14. sevgiyi göstermenin yolları

    21.
  15. çok zor ve enterasan bir durum değildir sevgiyi göstermek. en temel özelliği basit olmasıdır. basitlik samimiyet verir. karmaşık olanı basite indirgemektir marifet. sürekli buluşmalarda çiçek almak değildir misal sevgiyi göstermenin yolu. yada annesine anneler gününde ütü, buzdolabı, çamaşır makinesi almak değildir.

    duygularını en yoğun hissettiğinde derin bi nefes alıp karşındakini öpmek bile çok etkileyici olabilir.
    0 ...
  16. final dönemi uydurulan şiirler

    14.
  17. kahveydi sigaraydı
    uzatma geceleri bu kadar
    yedi senede de biter
    üniversite dediğin logar.
    1 ...
  18. götün yırtılması

    4.
  19. içinden boa yılanına benzer bişeler çıkıyosa katlanılır muhtemel sonuç.
    1 ...
  20. last fm

    136.
  21. üye olduğumdan beri vazgeçilmezim olan site. her ne kadar diskografi bakımından düzenli ve sağlıklı bilgi edinilmesede arkadaşlarından değişik zevkler araklayabiliyosun. özellikle google chromeun free music player eklentisiyle sürekli sitede gezinti halinde kalınabilir.
    0 ...
  22. kaan kural

    284.
  23. kaan kural'dan sonra ihsan bayulken yorumlarıyla maç izlemek eziyetten ötedir. teknik, taktik her bişeyi bildirmek değildir yorumculuk. bundan kelli kaan kural candır. esnemesine, oooo larına, vuuuuuvvvv larına kurban.
    2 ...
  24. sözlük yazarlarının en son okuduğu kitaplar

    2049.
  25. kürk mantolu madonna - sabahattin ali

    şimdiye kadar niye okumamışım dediğim kitaptır.
    2 ...
  26. them crooked vultures

    3.
  27. audioslave vari tekrar süper-mega bi oluşumla karşı karşıyayız. grup elemanlarının üçününde parlak bir mazisi var. tabi daha çok dave grohl'un çabaları ile şekillenen bi grup. albümlerinde deneyselliğe bulaşmış grunge izleri var. foo fighters ve queens of the stone age tek albümde dinlemek gibi bişe. ama arada derinlerde hissediceğiniz bir led zeppelin tınısıda var. ürettikçe daha da iyi işler çıkarıcaklarını düşünüyorum. ki çoktan şu aralar stüdyoya girip ikinci albüm çalışmlarına başlamışlar. albüm için söylenebilecek olumsuz durumlardan birisi, bazı şarkıların gereksiz uzatılması olmuş. aynı riff, aynı nakarat aynı şarkıda elli kere dinlendimi kabak tadı veriyo. grunge ile progressif birleşimleri mi bunlar diyosunuz*.

    ipucu için bandoliers, mind eraser no chaser, new fang, gunman, no one loves me & neither do i.

    not: dave grohl bir röportajında 'bir araya geldiğimizde çenelerimiz titreten bir soundun ortaya çıkması hoşumuza gitti' diyodu. aha o davul'un ve basın en çok hissedildiği şarkı: no loves me & neither do i.
    3 ...
  28. bilgin gökberk

    51.
  29. bugün 24'teki takım oyunu programında galatasaraydaki çeşitliği överken şöyle bir cümle kurmuştur;

    "brezilyalısı var, çek futbolcusu var, avustralyalısı var, türk var bide sabri var."

    programın sonuna doğru bilgin gökberk'in elindeki kalemi düşürmesine çok güldüm. keza kendileride zor tuttular kendilerini.
    3 ...
  30. 25 kasım 2009 manchester united beşiktaş maçı

    310.
  31. çok sevindim beşiktaş'ın galibiyetine. yalnız benim için çok daha enterasanı son dakikalarda rüştü'nün kritik kurtarışlarından sonra beşiktaş taraftarının 'rüştü rüştü diye tempo tutması' oldu. fenerbahçe maçının son dakikalarında 3-0'a rağmen Yıldırım Demirören'i istifaya çağırmaları beni şaşırtmıştı. ikiyüzlü davranmamışlar ve tavırlarının arkasında durmuşlardı. peki ya son manchester maçının son dakikalarındaki 'rüştü rüştü' tempoları neyin nesi? adama sormazlarmı düne kadar havalanınında yumurta attığınız, ayağına top geldiğinde ıslıkladığınız, küfrettiğiniz adama şimdi iki kurtarış yaptı diye sevgi gösterisinde bulunuyosunuz...

    söz sırası şimdi rüştü'de;

    -evet rüştü, ertem şener heryerini öpüyormuş ne diyosun bu duruma?

    -valla onu bilmemde taraftarın öpmesi ayrıca hoşuma gitti..
    2 ...
  32. momo

    17.
  33. michael ende'in etkileyici öyküsü. modern toplum eleştrisi adına birçok roman ve makaleyi arkasında bırakabilecek etkileyicilikte. her ne kadar çocuk kitapları reyonunda satılsa da kitabın içerdiği politik ve felsefik bilinçaltı yetişkinlere 'bişeleri hatırlatmayı ve sorgulamayı' öneriyor.

    en etkileyci bölümlerde bana kalırsa 'zaman tassarruf şirketi çalışanı' ile berber arasındaki diyalog ve duman adamın momo'nun aklını çelmek için sunduğu oyuncak bebeklerdi.

    kitabı bitirdiğimde hediye olarak tüm tanıdıklarıma almak isteği doğdu. Kitapta da dediği gibi;

    " Momo ve çocuklar sizi uyarıyor... Ey insanlık, dinle ve anla!... Onikiye beş kaldı... Aç gözünü, tetikte ol... Hırsız çaldı zamanı. Okuyun ve anlayın... zamanınızı çalıyorlar "
    2 ...
  34. türkiye üzerine oynanan oyunlar

    31.
  35. oyun oynamak güzel bir eylemdir kanımca. dolap çevirme değilde dönme dolap misali.
    0 ...
  36. 25 ekim 2009 fenerbahçe galatasaray maçı

    735.
  37. kanımca güzel bir yazı.

    --spoiler--

    Pragmatizm: 3 Rasyonalizm: 1 Terörizm: 10

    Artık her büyük maça 'derbi' deniyor. Sorun değil. Ancak has anlamıyla derbi, bütün bir şehrin meşgul olduğu maçlar için kullanılan bir terim. Örneğin geçen haftaki Boca-River maçı... Örneğin bu cumartesi oynanacak Arsenal-Tottenham maçı... Kuzey Londra'da futbolla ilgilenen ilgilenmeyen herkes şimdiden tarihiyle, anılarıyla, güncel hikâyeleriyle bu maçı iliklerinde yaşamaya başladı. Maçtan sonra da en az bir hafta onunla yatıp kalkacak.

    Bir arada yaşama ve birbirine tahammül etme sınavı derbiler. Bir şehrin toplu sınavı. Fenerbahçe-Galatasaray derbileri de istanbul için, hattâ ülke için öyle. Çok özgün biçimde üçlü bir rekabet çıkarmış olan bu yaşlı kentte 3. taraf da bu maçların içinde hissediyor kendini.

    Tek taraflı derbiler

    Yani 'derbi maç sadece maç değil.' Boca-River derbilerini maç öncesi gösteriler tribünler için izliyorum ben daha çok. Çünkü bir arada yaşama, yarışma, tartışma, çekişme ve birbirini iğneleme kültürünün cisim bulduğu yerler tribünler...

    Bizde ise bir avuç konuk seyirci tribünlere alındığından beri derbiler karşılıklı olmaktan çıktı. iki maça bölündü. Maç kimin sahasında oynanıyorsa derbiyi o taraf yaşıyor, karşı taraf kurbanlık oyuncular gibi sahaya çıkıyor. Bir avuç konuk takım taraftarının maça alınması bu gerçeği değiştirmiyor, tersine güçlendiriyor. Bu taraftarlar kamçılar, pardon polis copları içinde sokuluyor, tribüne değil kafese konuyor. Aşağılık köleler gibi. Bu düpedüz bir Linç ortamı.

    işte bu ortam yüzünden maçlar bir anda pet şişeyle adam vurma eğlencesine dönüşebiliyor. Dışarıda can ciğer arkadaş olan futbolcular birbirine giriyor. Koridorlarda futbolculara saldırılıyor. Konuk taraftara her türlü taciz yapılıyor.

    Pazar günü sıra Fenerbahçe'nindi. içinde bazen küfür sosu olsa da, rakibi iğneleyen pankartlar, sloganlar zekâ ürünüydü, hoştu... Ama tek taraflı olduğu için benim gibi tarafsızlara tad vermedi. Belli ki Fenerliler son dokuz maçı kazanmanın özgüveni içindeydi.

    Ne var ki bu özgüven ortamında bile şiddet kendini gösterebildi. Futbolcular birbirine girdi, yardımcı hakemin kafası yarıldı. Sadece işini yapan Lig TV kameramanı da yaralandı. Konuk kaleciye lazerler tutuldu... Sanıyor musunuz ki, dünya basını bu bizim derbilerle futbol açısından ilgileniyor. Hayır, pet şişe debisinden beri bu maçların şiddet yanıyla ilgileniyor. Pazar günü de aradıklarını buldular...

    Başka yerde olsa hakemin yaralanması maçın oynanmaması için yeterli neden olurdu. Medya mensubunun yaralanması, medyanın maçı boykot etmesine yol açabilirdi.

    Sakın 'birkaç kendini bilmez' lafını gevelemesin kimse. Meşum isviçre maçından bu yana şiddet organize bir şey futbolda. Asıl bu terörizm işte. Meşum pet şişe derbisi, talimatla tamamlattırıldığından bu yana muktedirler buna göz yumuyor. Her milli maçta bu ortam muktedirler eliyle örgütleniyor. Bursaspor-Diyarbakırspor maçındaki örgütlü linç ortamı, 'iki taraf arasındaki çatışma'ya indirgenerek geçiştiriliyor, üstelik bir de Ermenistan milli maçıyla ödüllendiriliyor.

    Derbilerin futbol maçı değil de, her an şiddetin boy atacağı birer güvenlik konusu olarak görüldüğü hakem atamalarından belli. Bu maçlara verilecek hakemlerde aranan tek özellik gerilimle baş etmeleri... Bu yüzden, sürekli maçı durduran, yeniden başlatma konusunda hiç acele etmeyen, devre sonlarına laf olsun diye birkaç dakika ekleyen, enti püften şeylere kart gösterip de, ev sahibi futbolcuların şiddet hareketlerini görmemezlikten gelen Bünyamin Gezer derbinin 'ideal' polisi, pardon hakemi oluyor... Maç asayişle ilgili bir adli olaya dönüşünce zavallı Keita, Tanıl Bora'nın çok hoş deyişiyle, 'Deliller kararmasın diye, koşup sahaya atılan bardağı zapta geçirtiyor.'

    Korkudan kahramanlar

    Şiddetin kökünde yenilme korkusu, 'yenilirsen mahvolursun' korkusu var. Rakibin yenilgisine kendi yenginizden fazla sevinebilirsiniz. Her durumda rakibinizin oynadığı takımı tutabilirsiniz. Bunlar bence olağan. Bir yere kadar rekabetin şanından. Ama bu sevinç için bile güçlü ve dişli bir rakibe ihtiyacınız var. Sıkıştığında şiddete yönelmek, her yola başvurup rakibi yıldırmaya, ezmeye çalışmak bizatihi rekabetin düşmanı...

    'Yenilme korkusu', bir arada hakça yarışma ve çekişmeyi göze alamayan muktedirlerin yukarıdan aşağıya yaydıkları bir korku...
    Bu korku sahaya doğru indikçe kabadayılık biçiminde gösteriyor kendini.

    Sadece Bilica ve Arda'ya değineyim. Şimdiye kadar sıradan takımlarda oynayıp da bir anda Fenerbahçe formasına nail olan Bilica, Sarı-Lacivertli topluluğa futboluyla kendini kabul ettireceğine kolay yolu seçiyor... Her fırsatta rakip futbolcularla horozlanıyor.

    Galatasaray kaptanlığına kadar yükselen Arda, başarı ve iktidar kazandıkça kendisini sınırlayıp benliğini geri atacağına, her şeyi yapabilecek, herkese laf yetiştirecek ama hiçbir eleştiriye tahammül etmeyecek bir yerde görüyor kendini. Banu Yelkovan'ın dün bu sayfalarda çözümlediği gibi takım arkadaşlarını ve oyun disiplinini unutup tek başına kahramanlığa, 'Tarkanlığa' soyunuyor. Arkadaşlarının ve taraftarının sakin bir lidere ihtiyaç duyduğu bir maçın öncesinde durduk yerde rakibe dayılanarak işi tek kişilik bir davaya dönüştürüyor. Kendi takımını pasifize ediyor.

    Boyun eğmeyenin...

    Derbideki futbol mu? Fazla söze gerek yok. Rasyonalizm bir kez daha pragmatizme yenildi...

    Daum, kazanmaya yetecek futbolu oynatan bir hoca. Bu yüzden adı hiçbir zaman uluslararası hedefleri olan büyük takımlarla anılmıyor. Türkiye sınırları içinde başarılı olmanın sırrını almış. Başkanı öveceksin, her fırsatta milli ezikliğimiz gıdıklayacaksın, ne olursa olsun, özellikle de Saracoğlu'ndaki Galatasaray maçlarını kazanacaksın.

    Daum futbol çıtasını realist seviyede tutuyor. Fenerbahçe'ye garanti oynayacağı futbolu oynatıyor. Rakibe basıp oyunu temposunu düşürüyor, uzun toplarla ve Alex'le sonuca gidiyor, öne geçince maçı uyutuyor. Antep'teki gibi son dakikada maçı, birkaç yıl önce Denizli'de olduğu gibi şampiyonluğu vermek var ama olsun, bu kadarı bile onu Türkiye'de 'dahi' yapmaya yetiyor. Türkiyer Ligi'nde geçerliliği olan bu futbol Twente gibi çağdaş futbol oynamaya çalışan bir takıma sökmese de Avrupa'nın ikinci lig play-offları olan Avrupa Ligi gruplarında şimdilik yetiyor... Pazar gecesi de maçın baskısı altında pasifize olmuş Galatasaray'ı sert baskıyla durdurdu Daum. Kanatları tıkadı. Orta alanda bastı. ilk onbeş dakika hızlı çıkıp golü buldu. Sonra maçı yavaşlattı, aralarda vurdu.

    Michels-Sacchi geleneğinden gelen Rijkaard'ın kafasında tek bir futbol var. Dünyada oynanan günün en ileri futbolu bu. Onun çıtası en yukarıda duruyor, maça ve duruma göre inmiyor. Aldığı takımı bu düzeye çıkarmaya çalışıyor sadece. Futbolun en rasyonelinin peşinde. Bu yüzden Rijkaard başarılı olur, ya da kovulur ama adı hep dünya futbolunun en ileri takımlarıyla anılır... Galatasaray'da da bunu deniyor. Bu kadroyla işi zor; zamana ve yenilemelere ihtiyacı var. Yenilgileri kolay sindiremeyen yöneticilere ne kadar dayanacak belli değil . Ufkunu genişleteceğine her şeyi kendi dar ve köhne ufkunun içine sıkıştırmaya alışmış ulemaya da. Ancak şu kısacık sürede bizim sahalara dünya futbolunun problematiklerini getirdiği kesin. Pazar gecesi de bunu denedi, ama rekabetin şiddetine ve oyuncularının yenilme korkusuna yenildi. Pragmatik olsa belki puan alırdı ama buna tenezzül etmedi. Böyle oynatmayı bilmiyordur zaten.

    Boyun eğmediği için boynu vuruluyor şimdi. Neden mi? Bu yazıyı baştan okuyabilirsiniz.

    --spoiler--

    Ayrıca: http://www.radikal.com.tr...0.2009&CategoryID=103
    0 ...
  38. 25 ekim 2009 fenerbahçe galatasaray maçı

    233.
  39. yıllardır fenerbahçeli taraftarları ayakta tutan en önemli maçtır.. 9 yıllık kadıköydeki galibiyet serisi dışında ezeli rakibiyle kapışacağı başka bir alan ne olabilirdi? söylemek istediğim klasik uefa kupası alma geyiği değil.

    ligin kuruluşundan bu yana olan fenerbahçe popüleritesinin 90'lı yıllarda artık azalması hatta giderek antipatiye dönüşmesi galatasarayın dolaylı yollardan sebep olduğu bişedir. bunun sebebidir ki deterjan firması propogandasına benzer propoganda yapılmaktadır. fenerbahçe cumhuriyeti ve hagi-alex karşılaştırması bunun çok güzel örnekleridir. 2001 yılında avrupadaki kupalarında etkisiyle artık aşağılık kompleksininde hat safaya ulaşması ve yüzyılın şampiyonluk mücadelesini sergilemesi sonucu şampiyon olmuştur. ama üstünlüğü çoktan kaybetmiştir. "fenerbahçe avrupada kupa alsa boğa heykeli kaldırılır kupa dikilir, yer yerinden oynar" denmesinin sebebi budur. aziz yıldırım'ın öncelikli hedefinin hala 4 yıl üst üste şampiyonluk olmasının sebebide budur. fenerbahçe taraftarının farkında olduğu ve avrupada başarı beklediği açıkca ortadayken yönetici tayfasının * vizyonunu bu kadar dar tutması aslında iki kulüp arasındaki en temel farkı ortaya koymaktadır. yalnız stad yapmakla, yıldız futbolcu almakla işin yürümediğini fark etmeleri daha kaç sene alıcak. ve kaç sene daha işin yalnız karşılıklı maçlarla halledilemediğini ve üstünlüğün bu maçtan ötede olduğunu anlıyacaklar, merak ediyorum. galatasaray 9 değil 20 sene aralıksız yenilsede kadıköyde, uefa arşivlerinde göze çarpan fenerbahçenin ezici üstünlüğü değil galatasarayın uluslararası başarıları olucaktır. * ufku ve misyonudur belirleyici olan küçük hedefleri değil.

    -ve sözü ali kırcaya bırakırkene john maxwell'den bir alıntıyla bitirmek isterim.

    - "Kendilerine ait hiçbir hayali olmayanlar sizinkileri de göremezler. " yaaa

    -Bilmem başka hayalle ilgili özlü söze gerek varmı?

    -Ali?
    4 ...
  40. galatasaray türkiye nin barcelona sıdır

    4.
  41. barcelona gibi milli * bir takım olmasada kulüp yapıları ve altyapıya verilen önem itibariyle birbirlerini andırırlar. sempatileri her daim vardır bu kulüplerin fakat galatasaray'ın türkiye'nin barcelonası olsa bile avrupanın barcelonası değildir. ki bunun içinde fırın fırın ekmekler yenmelidir.
    1 ...
  42. morphine

    15.
  43. DANdadaDAN adlı dağılımış olan güzide grubumuzun morphineden ciddi anlamda etkilenmiş olduğunu düşünmekteyim. *
    0 ...
  44. erdil yaşaroğlu

    74.
  45. author

    274.
  46. otobüste kitap okumak

    74.
  47. insan ömrünün dörtte birinin yollarda geçtiğini düşünürsek ve bu süre içinde yalnızca dışarıyı izlemekle zaman kaybettiğimizi varsayarsak oldukça karlı bir eylem. diğer eylem için: (bkz: uyumak)
    0 ...
  48. author

    96.
  49. ekşisözlük ten ayrıldıktan sonra hertürlü sözlükte görebileceğiniz, sanal reytingi bol yazar. kendi sözlüğünü kurmasını bekliyoruz.
    3 ...
  50. geniş aile

    167.
  51. istiklal marşı ile fena halde dokundurmuş pınarbaşı ile yarmıştır. klişelerden uzak orjinal dialogları ile reytinglerini tavan yapmaya doğru gidiyo. umarım avrupa yakası gibi suyu çıkarılmaz.
    5 ...
  52. annelerin kızdığı şeyler

    14.
  53. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük