her zaman kendisine yakışanı yapmasıdır. her konuşması; yapıcı olmaktan çok uzakta, tamamen yıkıcı ve şartsız muhalefet zihniyle saldırgan bir tavrın tezahürü olarak göze çarpmaktadır.
statükoyu şu şekilde korumaya çalışır:
- şimdiye kadar yapmadın da şimdi niye yapıyorsunnn ?
- senin bununla alıp veremediğin neee?
- şimdi çıkacak başbakan bunun yanlışlığından dem vuracakkk !
- değerli arkadaşlarım bu anayasaya aykırııı ! *
- bir an önce vazgeççç !
- anayasa mahkemesine götürürüz !
olmadık farazi senaryolar yazarak bu senaryoların yazarlar arasındaki etkileşiminden doğacak olan laf kalabalıklarını kullanıp muhalefet yapmaya çalışan bir garip kemalizm taraftarıdır.
halen kuvayi milliye atlılarının sokaklarda cirit attığını sananlar varmış. *
gereksiz olduğu kadar batı ile kendi kültürümüz arasında kaldığımızın, tabiri caizse hepsinden biraz olacak şekilde batı ile doğu arasında sıkışık kalmanın sancılarını yaşadığımızı bize gösteren trajik bir olaydır.
bir düğün gözlemliyorum gözlerim açık: ulan gelin damat hayatında dans nedir görmemiş * , çalıyor romantik ve yabancı dilde bir şarkı ve hooop gelinle damadı sahnede edi ile büdü gibi saçma sapan hareketler ile dans ederken görüyoruz. yapamıyorsunuz, yakıştıramıyorsunuz ne diye bu dans işi çıkar anlamam ki. *
bir hastalık ya da doğal ve normal şartların bir sonucu olarak cinsel bir fark içinde bulunan, islam dininin din görevlisidir.
kadrolu ise esas manayla hiç bir sorun yoktur, o ibadet etmiyordur zaten, öncelikle işini yapıyordur, kamu görevini yerine getirmektedir.
eşcinsellik bilindiği üzere islamda yasaklanmış ve lanetlenmiş bir olgudur. çağımızda ise büyük tartışmaların ve siyasi otoritelerin bile hangi ideolojik tarafta bulunduğunu saptamaya yarayacak söylemlerin odağı haline gelebilmektedir.
eşcinsellik deyince aklımıza gelen ilk şey; evet bildiniz ! bravo ! tabi ki seks. işte burada hepimiz konuyu ibneliğe ve sapıklığa çekebiliyoruz. kadının kadından, erkeğin erkekten hoşlanması ve cinsel tatmin yollu bir karşılıklılık içinde olması islam dininde; ibadetin de ötesinde inancın bile özüne aykırı olduğundan ibadette butlan söz konusudur. bu duruma bir de imamın arkasında bulunan ve imama uymakla mükellef kişilerin durumu da eklediğinde çifte bir muamma çıkıyor karşımıza.
islam mantığıyla eşcinsellik kavramını şimdi yeniden sorgulayalım: bir eşcinsel düşünün, allah'ın varlığına inanıyor, kitaplarına, peygamberlerine vs. tüm kalbiyle inanıyor ancak islam dini bu kişileri lanetliyor. yani bu durumda inandığı şey inanını yalancı ilan ediyor.
buradan çıkan sonuç; iyi niyetli olursak eşcinsellik bir hastalıktır. çünkü aklın ve mantığın önüne set çekebilecek şey kontrol edilemeyen engelleyici bir güçtür. peki kötü niyetli olarak düşünürsek inanç bir hastalıktır. çünkü aklın ve mantığın önüne set çekebilecek şey şöven bir din inancıdır. hastalık tedavi edilebilir ya din ? *
bugün rastladığım ve bana yaşadığım toplum içerisinde tarifi imkansız utanç duyguları yaşatan rezil rüsva bir olaydır. ulan daha halen bu devirde bu şekilde askıntılık yaşandığına mı yanayım, yoksa bu olayın faili canlılarla hemcins olduğuma mı ?
kadın-erkek ilişkilerinin başlangıcının, böyle piçlik ve basiretsizlik yumağı halinde yaşayıp giden canlıların sapık ve tacizci hareketlerine dayandığına inanmıyoruz tabi ki ama 21. yüzyılın gelişmekte olan bir ülkesinde konuşlanmış toplumun bu kadar andaval bireylere halen sahip olduğunu görmek, kişide biraz olsun hayal kırıklığı yaratıyor be sözlük.
1. ergenekon iddianamesinin giriş bölümünde anılan ergenekon derin yapılanmasının yeniden yapılandırılmasına ilişkin tespitleri ve delilleri içeren iddia. eğer iddialar doğru ise bu örgüt daha önceden de bir boklar karıştırmış.
milyar dolarlık bir bütçeyle çekimlerine başlanan ve 2011 de bitirilmesi planlanan, sinema tarihinin en pahalısı ünvanını alacak olan filmin klasik duyurusudur. çekimleri hali hazırda avustralya'da devam etmektedir. mesela yani.
bir düşünün dünyanın en kanlı savaşlarının yaşandığı bir bölgede tarihin gördüğü en anlamlı ve sürpriz bir sonuca imza atarak tarihin askeri alandaki en büyük ayarını verdiğimiz bir savaştan doğa üstü bir zafer çıkartıyoruz. ama çizgi sinemadan öteye giden, adam akıllı bir filmimiz yok. malzeme var film yok.
bu kadar iddialı ve tahrik edici bir söylem olarak yürekten inandığım gerçek. ak parti'nin bu kadar alternatifsiz olması ve ortalığı boş bulmasından kaynaklanan durumdur. lider faktörü vardır. kemikleşmiş oy kavramı da partinin artık terimleri arasındadır. küresel ekonomik krizden çıkış ve demokratik açılım sürecinin de mevcut yol üzere gittiği taktirde durduracak yalnızca allah vardır ak parti'yi.
yaşam damarları: 1.kck 2. avrupa yapılanması 3. kuzey ırak yerleşkesi; darmadağın edilen bir örgüt hakkında son zamanlarda ajanslarda duyduğumuz klişe sözlerden. hayırlı uğurlu olsun. az kaldı az. seçim barajını aşan bir demokratik bölge partisi ile tamamen son bulacaktır örgüt.
dur dur hemen ders vermeye kalkma ben de biliyorum burada çok anormal bir durum olmadığını.
elazığ'daki deprem bölgesinde, afet koordinasyonu ve yardım ekibinde görevli olup tehlike arz eden binaların çevresinde dolaşan insanları onların ana diliyle uyaran bir rütbelidir. bu yaşıma geldim ilk defa gördüm, ne diyelim hayırlısı.
bundan bir yıl kadar önce bir gün şahsımın şahit olduğu cumhuriyet okurları derneği üyesi ve bu derneğin tişörtünü giymiş 45 yaşlarında, saçını sarı renge boyatmış, 80'li yılların modasından kalmış gibi görünen kalın bir yapıya sahip gözlük takmış, güzel türkçe konuşan bir hanımefendidir. istisna olduğunu düşünüyorum.
ankara kızılay'da sakarya caddesinin bulunduğu mevkide ben dahil üç arkadaş otantik bir kafede oturduk, bir yandan çayımızı içiyoruz, bir yandan muhabbetimizi ediyoruz, mekanın açık bölümünde oturduğumuz için sigaralarımızı da bir güzel tüttürmeyi ihmal etmiyorduk.
derken 3-4 metre ileride büyükçe bir masaya üzerlerinde cumok yazan tişörtler giymiş altı tane hanımefendi oturdular, bacak bacak üstüne attılar, gözlüklerini başının üstüne çektiler ve siparişlerini vererek sohbet etmeye başladılar.
çaylarını kahvelerini içiyorlardı güzelce. derken o esnada güzel bir parça çalmaya başladı, 90'ların avrupa müzik listelerini alt üst etmiş khaled'in aicha parçasıydı. uzun zamandır bu parçayı dış bir mekanda dinlememiştim. akşam üstü vaktinin kırmızı gökyüzüne ne güzel bir anlam katmıştı bu güzel parça.
neyse efenim baktım o aynı takım forması giymiş gibi görüntüsü olan hanımefendilerden bir tanesi şahadet parmağını havaya kaldırmış 20'lik parlak garsona işaret ediyor.
- buyrun efendim.
+ bir şey sormak istiyorum.
- tabi buyrun.
+ bu müziği kapatabilir miyiz, bu ne böyle arapça, arap müziği falan, pek yakışmıyor !
# oha, yuh, bu kadar olur, gördün mü lan ne dedi, çüş, ha ha ha... *
- hmm ben müziği ayarlayan arkadaşa bir sorayım, efendim.
+ peki canım mersi.
- pardon hanımefendi bu şarkı fransızcaymış, arkadaş öyle söyledi.
(bu arada şarkı bitti zaten)
+ sanki biraz arapça gibi gelmişti ama bana neyse...
- çay ?
+ a lütfen, mersi.
bu da böyle bir anımdır efenim.
editjivet: bahsi geçen şarkıyı khaled seslendirmiştir ve tamamı fransızca'dır. bir istisna olarak konserlerinde ufak bir kısmını arapça olarak söylemektedir. ayrıca o gün kafemizde khaled'in konseri yoktu.
geçtiğimiz aylarda israil devleti ile yaşanan büyük elçi krizi ile ilgili 11. cumhurbaşkanımız sayın abdullah gül'ün bulunduğu makama ve başkanı olduğu halkın onuruna ve büyüklüğüne yakışır şekilde yaptığı sert açıklamalardır.
--spoiler--
türkiye'nin kimseye bağımlılığı söz konusu değil, bunu israil düşünsün.
israil'e sormak lazım niye dünyadaki neredeyse tüm ülkeler tarafından dışlanıyorsunuz.
kendilerine akşama kadar süre verildi. akşama kadar özür gelmez ve sorun çözülmez ise büyükelçimizi geri çekeriz.
bu yapılan hareket ne yaptığını bilmez bir adamın işi olabilir ama israil hükümetini de bağlar.
--spoiler--
türkiye cumhuriyeti devleti 11. cumhurbaşkanı abdullah gül.