ulan hem aklınız fikriniz sekstedir, hem de kadınlar evlenmeden sevişmesin dersiniz. bu da demek oluyor ki, siz ya her her seviştiğiniz kadınla evleniyorsunuz ya da birbirinizi s.kiyosunuz! başka bir seçenek yok çünkü.
- abi böcek suyu çok iğrenç ya, bence başka isim bulalım şuna.
+ hımmm.. ne desek? ne deseeeek?
- böcek intikam peşinde nasıl abi?
+ amaaan siktir et, bu da beter böcek olsun. sıradakiii!
"ben tanımıyorum."
"sen mi geldin?"
"söyle, o bize gelsin."
"öyle işte."
şimdi bu cümlelerin anne tarafından diyalog içinde nasıl kullanıldığına bir bakalım.
(kapıdan girersiniz)
- sen mi geldin?
+ üf, evet tabii ki de ben geldim. yoksa başka birini mi bekliyodun?
- tamam tamam ukalalık yapma bana. aç mısın?
+ yok, değilim. zaten ben akşam özge'yle buluşucam, belki onlarda kalırım.
- ne?! olmaz! izin vermiyorum kalmana!
+ allah allah. neden?
- öyle işte. ben tanımıyorum özge'yi.
+ e iyi akşam sen de gel, tanışırsınız madem.
- bana ukalalık yapma dedim. söyle, o bize gelsin.
(ve özge akşam gelir)
baştan aşağı mantık hatası ile dolu bir anne-evlat diyaloğu okudunuz. esenlikler dilerim.
o zoraki attığı, sahte kahkahalarıyla (bkz: saba tümer)
gözlerini devirerek bilmiş bilmiş konuşmalarıyla (bkz: ahmet çakar)
boynuna doladığı renk renk fularları kendisine yedirmek istediğim (bkz: hıncal uluç)
gece eve dönerken, otobüs şoförünün kadıköy ilk duraktan taa maltepe'ye kadar, istanbul'la ilgili yazdığı bir şiiri büyük bir coşkuyla okuması ve her dörtlük sonunda ben de dahil amcayı çılgınca alkışlamamız. ben maltepe'de indiğimde hala bitmemişti şiir. bir daha da görmedim. ne oldu o adama çok merak ediyorum.
- uyandıralım mı efendim? hatta isterseniz ayağa kalkıp şöyle bir selam filan versin size?
+ uyandırın! ya da durun durun, önce ben saklanayım, öyle uyandırın. görünce şaşırsın, sürpriz olsun kerataya.
- sayın arınç, isterseniz siz de şöyle bir uzanın, kendinize gelirsiniz.
+ ya bana ne, bırakın şaşırtıcam ben ibo'yu.
- hemşireeeee..
+ yanına uzanayım bari lan!
yazın çiçek, ağaç, kelebek üçlüsü vazgeçilmezken, kış gelince bu üçlü yerini kardanadama bırakır. bir atkı, iki siyah göz ve burun niyetine de bir adet havuç..
hayatın daha basit olduğu zamanları özletiyor insana.
--spoiler--
ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi.
ABD'de kadın işçilerin bu katledilişi nedeniyle, Kopenhag'da 1910 yılında toplanan Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı'nda 8 Mart, Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak belirlendi. 8 Mart, 1975'te BM tarafından Dünya Kadınlar Günü ilan edildi.
--spoiler--
illa ki bekaret gidince mi kadın olunur? peki öyleyse tecavüze uğrayan küçücük masum kız çocuklarına ne diyeceğiz? kadın mı? onlar hala çocuk değil mi?
peki tersten alalım konuyu, yalnızca ilk cinsel birlikteliğini yaşayınca mı erkek olunur? tecavüz edilen küçücük masum erkek çocukları yok mu? onlar hala çocuk değil mi?
insan başkalarının gözünde masumiyetini bir kez kaybetmeye görsün, hemen yaftalarız, kadın, kız, erkek, bayan, namuslu, namussuz, orospu diye..
cuma günü olmasından dolayı içimde tarifsiz bir sevinç var. bir an önce haftasonu tatiline geçiş yapmak istiyorum. o kadar neşeliyim ki, bugün seri artı oy veren melek olmaya karar verdim sözlük.