sokakta gezenlere parkasını verirmiş. aman çok duygulandım, peki bu komünist arkadaş ramazanda kaç kişiye yardım etmiş, kaç gün oruç tutmuş, ne kadar zekat vermiş ? aaa tabi islam gerilik falan doğru.
nihal atsız, sayılarca politik ve şiir kitapları olan bir düşünürdür. ülkesine ihanet etmediği için belki sınırdışı edilmemiştir, atasını marx, lenin değil atatürk, inancını maymuna değil, tanrıya yöneltmiştir. bu yüzdendir ki kıymeti bilinmemiştir.
nihal atsız varken nazım hikmet okumak, nazım hikmeti tercih etmektir. ne derece doğrudur, hah gülüyorum... önyargılar kırılırsa bir gün ilerleyebiliriz.
kendi ağzından kabul ederek dediği şeydir. bir insan ben vatan hainiyim diyorsa, kendi bileceği iştir. ben vatan haini değilim, düşüncelerim için ölmeyi göze alabilirim, o kadar doğru düşünüyorum ki bu vatan için beni sınır dışı etselerde farkmaz demek ne derecede vatan sevgisidir bilinmiş.
tanım: avrupa ülkelerinden birine, örneğin: fransa, ingiltere, japonya, hindistan gibi ülkelere tatil amaçlı seyehat yapmaktır.
hindistan ve japonya avrupada değil ki diye ağlayacak yazarların biraz coğrafya kitabı okumasını vurgulayarak, entryme başlamak istiyorum.sen kalk asya hun devletinden, anadoluya gir, canlar ver, kanlar ver, sakilerle büyütsünler, kurt sütleriyle gelişsin kemiklerin, islam olsun göstericin, hilal olsun çizgilerin, fatih olsun efendin, bayramda tatilde parise git! olur mu lan böyle şey.
ya yazarken elim titriyor, gözlerim doluyor, karnıma ağrılar giriyor, kakam varmış gibi hissediyorum ama arkadaşlar gerçekten bayram tatilini yunanistanda geçiren kafirler varmış ya. önce inanmadım ama, flash tv de bir reality show da izleyince gerçek olduğunu anladım. nasıl olur ya ? bildiğin adamlar gitmişler atina'nın pis sokaklarında sevgilileriyle, eşleriyle, çoluk çocuklarıyla uzo içip, garsona komşu komşu diye seslenip, beraber tabak kırmışlar. hay o tabaklar kafanızda kırılsın da göriyim ben sizi. daha fazla yazamıyorum, türklük onurum el vermiyor. özür dilerim. sizi bu kadar aydınlatabildim.
bayram tatilini, özbekistan, türkmenistan gibi ülkelerde geçiren bayan yazarlara selam ederim. otağımın gülü yaparım.
soyadı '' turan '' olan birini eleştirebilecek, itilaf devletlerinin yalakalarının bardağı taşıran son hareketidir. ya bu çocuk türk çocuğu, atillanın, tonyukuk'un torunu ya... ama benim ardam metanetini korur, onlara en güzel cevabı sahada verir. şahsen galatasaraylı olmama rağmen ( turan karması bir takım oluşturup dünya kupasını almayı düşünüyorum ) bu çocuğu soyadından dolayı bayılıyorum. sabret koçum, az kaldı.
tanım: sağ görüşü ve milliyetçiliği hissederek yaşamayan bir türk ailesidir.
var, böyle evler, böyle salonlar gördüm. tamam belki hepiniz böyle şeylere rastlamadınız, ama ben biraz erken olgunlaştım galiba bu hayatta. hala evinde yüce alparslan türkeş hazreti efendi paşa başbuğumuzun resmini bulundurmayan aileler var... korkuyorum, üşüyorum, ocağın altında sigaramı tüttürüyorum. ülkeme ben çok üzülüyorum. ülkemiz, ülkümüzdü hani ?
genelde bıyıklı olurlar. gençliğinde yanlış düşüncelere sapmışların üzerinde parka olur. mantıklı düşünenlerin elleri bozkurt şeklinde havadadır. sonuçta hanginizin babası hala o parkayı giyiyor ki işyerine giderken ?
zamanında atalarına silah sıkmış, işkenceler etmiş, toprağına göz koymuş bir ırkın yeni yetmeleriyle arkadaşlık eden haindir. nasıl bir gurur, nasıl bir haysiyet, nasıl bir '' moderniz abieaaaaa '' cılıktır anlayamadım. bazen bu tarz çocukları düşününce gözlerim doluyor, ellerimi yumruk yapıp ısırıyorum. siz kimin evlatlarısınız, sizin başbuğunuz mustafa kemal değil mi ? siz halide edip adıvar'ın çocukları değil misiniz ?
madem modernlik bu, madem siz çok medenisiniz defolun gidin yunanistanda yaşayın o zaman, ahlak, kültür, şan ve şereften eser kalmayan körpe bünyelerinizi domuz etiyle doldurun. cehhenemde görüşürüz. abiniz.
uludağ sözlükte baskın olan siyasi ideoloji veya görüştür. şimdi bana, burası '' demokratik bir alan herkesin farklı düşüncelerinin ortak paydada buluştuğu, özgür bir platform '' diyenlere, şadapfulişkazanova diyerek sözlerime devam etmem gerektiğini düşünüyorum. şöyle bir baktım abiniz olarak sözlüğe, entryleri inceledim.
uludağ sözlüğün siyasi görüşü kesinlikle faşizmdir.ve bu beni çok mutlu etti, benimle aynı siyasi görüşe sahip insanlarla aynı platformda özgürce görüşlerimi bildirmek gerçekten mutluluk ve huzur verici. teşekkürler uludağ sözlük. abiniz.
sağlıksız bir nesil oluşturur. şimdi makarna nedir arkadaşım ? karbonhidrat, çok mu yararlı bu karbonhidrat sana ? karıyla kızla nevizade gecelerinde, ucuz olsun diye 70 lik bira içiceğine, git iki gram kırmızı et al da beynin çalışsın, insana benze. görüyorum, çok üzülüyorum. yeni bir laf çıkmış bir de neymiş efendim; makarna öğrenci yemeğiymiş.
ya arkadaşım bir s.ktirip gider misin ya !!! öğrenci dediğin, atik olmalı, tetik olmalı, zehir gibi olmalı, patates çuvalı gibi doldurmamalıdır mideyi. ota boka para harcıcağına yemeğine dikkat etmelidir. sonra bön bön bakan, bir nesil ve o nesile layik bir türkiye görüyorum, çok üzülüyorum.
hem makarna hayat statüsü düşürür. makarna sonuçta a1 - a2 kalitesinde insanın, maximum haftada bir tükettiği, onda da gerek bolonez, gerek kremalı mantar, gerek somon eşliğinde tükettiği bir şeydir. lütfen çocuklar, kaliteli olun, çıtanızı yükseltin.
abiniz.
şarkıyı baştan sona dinleyin, lütfen. size hitap ediyor.
bu yollara başvuran insanlar aynı statüde oldukları için böyle şeyler yapmalarına gerek yoktur. hala günümüzde eve girerken ayakkabılarını çıkartan insanlar varolduğu gerçeği beni gerçekten çok üzüyor. arkadaşım kro musunuz ? cahil misiniz ? hangi avrupa ülkesinde böyle bir şey var. zaten sen bir eve girerken, ayakkabını çıkartıyorsan, evine girdiğin adamla aynı klasmandasındır. ikinizin de alışık olduğu, hayatınızı etkileyen bu küçük stresler yüzünden, minik canlarını üzmeye gerek yok. çünkü o insanlarda seninle aynı statüde, onlarda utanıyor böyle şeylerden. takmayın siz böyle şeyleri... kendiniz bile kabulleniyorsunuz, hayatlarınız o kadar küçük ki, yırtılmış çorabınızı bile kendinize sorun edebiliyorsunuz. gelişin, batılılaşın, modernleşin, benim de tepemin tasını arttırmayın.
abiniz.
not: bir gün müridlerimde evimde bir parti yapmayı düşünüyorum, ayakkabılarını girişte çıkarma girişiminde bulunanlar baştan gelmesin. onlar benim müridim değildir.
bir türlü anlamadığım, sadece psikolojik mastürbasyon meraklısı insandır. içinde gerçekten vitamin olmadığını bile bile o kadar para bayılır, alır o meyve suyunu. bu tarz insanlar hep bir özentilik içerisindedirler. golf oynamaya, polo maçlarına bahis yatırmaya, kürek yarışlarını ellerinde minik dürbünleri ve façonnable takımlarıyla izlemek için can atan tiplerdir, ama hayat onlara bu imkanları sunmadığı için bu istek ve arzularını meyve suyu içerek yerine getirmeye çalışırlar. yoksa bu amele ruhlu insanlar elbette ki, o meyveleri kiloyla alıp, sıkıp suyunu sıkarak gerçekten vitamin alacaklarını bilirler, ama dedim ya özeniyor garibim ne yapıcaksın...
'' abi belki zamanları yoktur, ondan tadını sevdikleri için içiyorlardır, niye kızıyorsun hemen ? '' diyen müridlerime sakin olmalarını, o tarz insanların amele ruhlu olduklarını ve çalışmaya alışık olduklarını vurguluyorum. tekila karpuz keyfime geri dönüyorum.