Manyak yakışıklı olanlarını gördüm, haklarını yemeyelim. Takıldığınız ortamı değiştirin çok çirkin görüyorsanız, ayrıca sadece kendilerine bakmadıklarından öyleler. Tabii bazıları baksalar bile değişmiyor sonuç ama Tanrı vergisi, yargılamayacağım.
Uzun zamandır izlediğim en güzel filmdi. Belki zevkime uyduğundandır ya da kişisel olarak ilgilendiğim konularla yakından alakalıdır, bilemem. Ancak 10/8 olarak puanlıyorum, tam bir efsane.
bunu yapmalarını doğru bulmasam da çok trip atmalarını da bulmuyorum. Ortasını bulmak lazım çünkü iki şekilde de sonuç olumsuz çıkabiliyor.
Örneğim sessiz kalması ve yeri geldiğinde sesini çıkarıp kendini anlatamaması, ezdirmemeye çalışmaması erkeğin zamanla hep aynı tepkiyi vereceğini düşünmesine neden olabilir ve erkek yöneten taraf olur. Üzülür, kırılır, ağlatılır belki aldatılır bile. Bükük kalır boynu. Dilsiz kalır.
Ve durmadan çemkirmesi, triplenmesi, tartışması da erkeği yorar aynı zamanda kızı da yorar. Bu durumda karşılıklı yıpranma olur, ilişki şiddetli geçer ve aynı doğrultuda dağılabilir. Bunaltır.
Ortası ne derseniz... insan karşısındakini gözlemleyerek yaparsa hareketini ve de durum uygun olarak, sorun çıkma ihtimali daha aza inecektir.
Dengesiz, düşüncesiz, zeki, sempatik, fazla insancıl, flört etmeyi seven ve daldan dala atlayan ancak aşık olursa çok sadık olabilecek, eğlenceli, sosyal. Aslan burcu kadını ile iyi tamamlar sanırım kendini ancak dediğim gibi ikizler burcu erkeğine katlanmak zor, gördüğüm yerde kaçmayı düşünürüm ve herkese söylerim. Ve bir o kadar çelişkidir ki aşık olduğum çocuk ikizler burcudur.
Birçok şey aslında. Bir daha bana geri gelemeyecek binbir mükemmel duygu ve de binbir mükemmel insan. Boşa harcanan zamanlar, gerçekleştirilemeyen hayaller, alınmış ve uygulanmamış kararların getirileri. Yakın zamanda yitireceğim sanırım en sevdiğimi de, gidecek o da. Tanrı varsa oralarda bir yerlerde gelmeyen birinin gitmesine izin vermesin. En azından önümden sessizce.
Ha bir de...
Cesaret.
Mon courage m'abondonne. Burdan Werther'e de bir selam verelim.
Gerçekten dikkat çekmek için değil de eğer sevdiği ve anladığı için okuyorsa, ne mutlu o kıza sahip olana. Çünkü bir hediyedir tanrıdan, şanslıdır yanında bulunduran. Ancak eğer amacı dikkat çekmekse koy göte gitsin, bi' bok olmaz ondan.
Kendi içinde ütopya ve distopya olarak ikiye ayrılır edebiyatta. Bir sürü kitaba ve filme konu/tema olmuştur. Seçilmiş Kişi romanıydı ilk okuduğum. Ütopya ve distopya hayal gücünün ötesidir, aklın ve mantığın geçersiz sayılacağı şeydir ve hiçbir mantıklı yan aranamayacak kadar karmaşıktır. Ütopyada herşey bir düzeni içindedir, idealdir, eşitlik vardır ve aslında olmayan /aklın alamayacağı şeylerdir. Ütopyada güzeldir herşey. Distopya ise tam tersi. Fazla karanlık, derin, kusurlu, kötü falan. Genelde Distopya konulu filmler ve kitaplar hoşuma gidiyor sanırsam.
Glee'de gerçekleştirdiği Bohemian Rhapsody performansından sonra hayatımda duyduğum en güzel erkek sesleri listesine inanılmaz bir dereceyle girebilen, yetenekli, yakışıklı fakat gay olan broadway sanatçısı. Hello şarkısını söyleyişi falan... Lionel Richie halini dinlemeyeli baya oldu! Ancak eğer müziğe ilginiz varsa, Bohemian Rhapsody'i Jonathan Groff (dizideki rolü ile Jesse St. James) mükemmelliği ile dinleyin derim. Her dakikasına değecek!
Not: Şuan Looking dizisinde oynuyor. Umudum son sezonda Glee'ye geri dönüp Jesse olarak Rachel'ı kanatları altına alması olur çünkü Finn'den başka biri duracaksa Rachel'ın yanında, bu Jesse olmalı. Sam falan hikaye.