başlık oldukça tehlikeli çaylak olmayı göze alarak omuzluyorum bu görevi.
çaylak yapacak moderasyon takımının şimdiden ellerinden öper ve şunu kendilerine söylerim. eğer yapacaklarsa alıp 18'lik gerizekalı veletlerini kıçlarına soksunlar.
şu sözlüğe geldim geleli, bir kaç adam dışında aklı başında dişe dokunur yazan bir insan evladı göremedim. tıpkı sokaktaki gibiler hiç bir şey şaşırtmamıştır. bu gerzek takım, okumayan, araştırmayan her şeye at gözlüğü ile bakan o beyinsiz boş güruhtan farksız ve hatta onların bir parçası.
artık epey sıkıldığım boş bakınızlara eksi oy vermekten hiç çekinmiyorum. adam bir kere verir o bkz. iki kere verir 3 kere verir ötesi, ötesi kardeşim senin boş bir beyne sahip olduğunu gösterir. işin kötüsü bu fikirsiz adamlar burda bir tarz geliştirmişler. birbirlerine bakıp boş bir küme oluşturmuşlar. ve çoğunluk onlar olduğu için sözlükte diledikleri gibi at koşturup bu sözlüğün kalitesizliği için epey bir katkı sunmuşlardır.
bu neslin ortalaması belli 90 kuşağı. sol frame gün boyu cinsel içerikli başlıkların altında ezilip durmakta. bu noktada söyleyeceğim bir şey yok. çocuklar eğleniyor. gerçek hayatlarında önlerine konulan bir tabuyu burda yıkmaya çalışıyorlar. fakat bir noktaya kadar be canlarım, bir noktaya kadar. eşşeğin amına suyu kaçırmaya gerek yok. tamam yazın o loblarınızdan akan ince fikirlerinizi aktarmaktan vazgeçmeyin. ama işi bu denli boklaştırmayın. yani kafamızı sikmeyin. bak kafamızı sikmeyin dedim normalde ayıp bir şey yazdım ama iyi denk getirdiğim için ayıp sayılmadı. çünkü beni haklı çıkarıyor söylemim. hepimiz cinsel açlık çekiyoruz gidin reel hayatta dadanın o güzelim kızların memelerine. gelip böyle sanal alemde enerjinizi tüketmeyin. gençliğinizi harcamayın. sonra buraları bir tuvalete bir çöplüğe çeviriyorsunuz. bu da size gerizekalı deme fırsatını bize vermiş oluyor. ve hemen sonrasında bu nesil (ki, ben bu nesle kenan evren depremi son artçı şoku diyorum.) (sahi bu arada bi kenan evren vardı o ne oldu?) sittinsene adam olmaz diyorum. hülasa çocuklar bir çoğunuz hala babanızın evinde ya da onun gönderdiği harçlıkla hayatınızı kazanıyorsunuz. iyisiniz hoşsunuz hepiniz. ama bu alanda bir şeyler yazarken daha dikkatli yazın. zira laf sokulur, sokulduğu zaman da gelip direkt özelden mesajlara dayanırsınız. işte işi o noktaya getirdiğiniz vakit sizin bir değeriniz ve dolaylı olarak bu alanında bütün değeri yok oluyor. bak benim saham burası çektim maskemi ve geldim. gerçek yüzümü az önce yan odada bıraktım. bütün acılarımı, bilgisizliğimi, tecrübelerimi, yaşadıklarımı-yaşamadıklarımı. yazıyorum işte. senin de varsa sözün gel buraya yaz. cevap niteliğinde, diyalog niteliğinde yazamazsın belki, bu koyar sana biliyorum ama az aklını kullansan formata uygun davranıp sokabilirsin lafını. işte o noktada tıkanıyorsun ve hemen kolları sıvazlayıp okkalı küfürlerle sessiz bir alanda saldırıya geçiyorsun. şunu sana söylemiş olayım aklı başında hiç kimse sözlüğü senin kadar ciddiye almıyor. burda bir şeyler karalıyor ve sonra yukarıdaki çıkış butonuna basıp işine gücüne geri dönüyor. ordan gelen o mesajları siklemiyor kimse. evet kızlarla özel ilgileniyorum. onları onurlandırıyorum. neden onurlandırmayayımki orta yaşım, yakışıklıyım, karizmam var konuşabiliyorum. bir kız gelip konuşmak istiyorsa bunu değerlendiriyorum. ha bir bok çıkmıyor bunu bilmiş olun. çünkü herkes mızıka'nın çatır çatır götürdüğünü düşünüyor. yok canlarım yok öyle bir şey inanmayın sakın. zira kıçımızdaki kıllar kadayıf teline döndü. saçlar ağardı bu durum artı puanlar getirdi ama enerji kalmadı. işte bu noktada size devrediyorum dediğim zaman kızıyorsunuz. oysa oldukça ciddiydim. sözlükte güzel kız yok dedik. karma anasının amına döndü. karma sikimde değil. daha doğrusu siz gibi gerizekalı boş bir neslin yanı tümden hepinizin benim karşımda bir değeriniz yok ve doğal olarak orda belirlemiş olduğunuz o rakam beni sevindiriyor orda artıya yönelik bir durum görseydim eğer şahsen oldukça üzülürdüm sıradana bir zümreye hoş göründüğüm için.
gidin 31 çekin rahatlatın kendizi. gün boyu burdan emo'lara laf sokup duruyorsunuz ama emo olduğunuzu düşünüyorum artık. haddinden fazla duygusal ve karamsarsınız. yere tükürmeyin bir çoğunuz bunu yapıyordur. bunu çözümlemek zor değil.
dehşet derecede boş konuşuyorsunuz. bir çoğunuz milliyetçiliğin alt katmanlarında sürünmektesiniz hala. bu ülkenin bir meselesi var benim gibi seninde sorunun olan bir mesele. 35 yıldır durmadan mezarlara gencecik çocukları taşıyoruz bu meselenin çözümene bir katkın olsun deyince kıçından alevler savuruyorsun. neden kardeşim? insanlar neden ölsün? sen burdan o boş naralarını atmak yerine şunu yapsan diyarbakır'a tatile gitsen bir yaz belki daha iyi bir iş yapmış olursun. ya da en son ne zaman doğuya gittin? söze gelince her boku yapıyoruz. bizden üstünü yok ama kıçımızın dibinde aşağıladığımız iran bile bizden daha akıllı. ahmedinejad gidip azerilerin yoğun olduğu bölgede onların dili ile hitap ediyorsa azeriler kestirin bu durumu artık. çünkü o dama biliyorki ben onlara sırtımı dönüp yok sayarsam etrafımda bir çakal sürüsü gibi dolanan düşmanlarım, ilk beni burdan yıkmaya çalışacaklar. bu bir kuraldır. 21. yüzyıl savaş taktiği. ülkeyi içten vurmak. koca sovyetler böyle devrildi. ırak'ın altı böyle oldu. iran bu kadar mantıklı olmasa başına geleceği felaket budur. ya biz? pkk'a bir şekere adam kandırıp dağa götürüyor diyorsun. pkk'nın bir şekere kandırdığı adam senin vereceğin bir kazakla bu ülkeye kul köle olur mantığı çıkıyor. ama öyle değil işte. zaten yanılgında burda. inanmak istediğin şey bu ama gerçek bu değil. bu mesele ne elektrik su faturası meselesidir ne de yarım parça ekmeğin. evet işin maddi boyutuda vardır. ama bir yere kadar. dünya değişti beyler. akıllı politikalar üretmessek felaket kapımızın eşiğinde.
esasen bu milliyetçi zırvalar sikimde değil. bunları aşalı yıllar oldu. ne din ne de ırkçı tartışmalar bir sikime yaramıyor. hele bir de sürü psikolojisi ile yaşan bir toplumda. ama yinede şu kadınlar yok mu? onların o çığlıkları yürek yakıyor. onlar için bile bu sözlüğün salak takımı ile savaşırım.
ve meselenin başına dönecek olursak ayar veririm asla çekinmem moronların yüzüne attırırım. bana ayar verecek olanın da ellerinden öperi. bunu bilmiş olun. boş gördüğüm her boş bkz.a bir eksim olduğunu iyi bilin. zira önemsersiniz böyle şeyleri. sözlüğü bok etmeyin. terli terli su içmeyin.
böyle bir berber var hatta giderek çoğalıyorlar. emo insanı felsefe olarak neyi savunur bilemeyeceğim fakat fiziksel görüntü olarak, hiç alakanız olmadığı halde, kafa kısmınız bir emo'ya dönüşmüşse bilinki bir berber yine cinayetini işlemiştir. adamların düşük kalitedeki geyik muhabbetlerini çekmek yetmiyormuş gibi bir de kafasına göre kafamıza takılma durumu yokmu, işte insanı asıl ayar eden şeyler bu tip ayrıntılardır. o güzelim saçını alır bir taraflarına sokar ve çıkarır. ulan anlattık ya neden kafana göre hareket ediyorsun. bırak kardeşim kes ve bırak. ötesine karışma.
bu ülkede iki meslek grubu üyelerine dikkat edin kelebeklerim, berberler ve matbaacılar.
henüz olgunlaşamamış zihniyettir. içindeki feodal bağları kıramamıştır. milliyetçiliğin başladığı noktadadır. akıl fikir yoksunudur. en çok askerlikte sorulmasıda bunun en büyük kanıtıdır.
böyle bir şey olması durumunda bir çok yazarın başına çeşitli felaketlerin geleceği kesindir. webimizin tasarımında büyük değişiklikler yaşanacaktır. örneğin ıyyyyy, iğrenç butonuna gelince karabiberim adlı sanat üstü, sanat mucizesi şarkısı çalabilir. sitede 2 saatte bir, serdar abiniz yesin sizi gibi bir anons yapılırken, renk renk zeytinler hoş animasyonlarla ekranımızı süsleyebilir.
ama ben şahsen şunu isterim. ekranın tam sağ üst köşesinde hafif gri fon üzerine elinde silahıyla dekupe edilmiş şekilde bir japon askeri görmek isterim. kafasında kaskı bize bakıp sırıtan bir japon askeri.
nedir bu durum, nasıldır, ne içindir. bir grup insan bir araya gelir soyunur falan başlarlar. iyi de nasıl bir boyuttur hamuna goyımm. herkes boşaldıktan sonra hadi şermin çıkalım mı der bir adam? ya da kritik mi yapılır yaşanan insanlık dışı vahşet üzerine. kafa işte hamuna goyım takılıyor böyle boş şeylere.
alevi erkeklerinin kıvırcık bir kokusu vardır
karanfil tadı bırakır adamın dudaklarında
ha uçan halıya binmişsin,
ha gecelemişsin bir alevi erkeğinin kollarında
uçtuğun burak zamanı kanat
evliyalar uyur doğunun bütün levhalarında
dudaklarının içinde gülyaprağı ve elma kabukları saklıdır
kelimeleri öpüşlerle değiştirirken tek tek seçersin
nar dişleri gibi kamaşırsın omuz başlarında
bir gecede kaç köprü geçtiğini
ne kollarına kapıldığın ırmaklar bilir,
ne sen bilirsin
bin gece bir bulunur doğunun kayıp masallarında
erkek yüzlerinde doksan dokuz ay okuyan
yüzyolını şaşırmış bie cemali,
peçesinden boşanmış suretini arıyor
camii önlerinin
on iki bağdaş kuran levhalarında
benim göğsüm amber, tenim kehribar
kelimeleri tütsüler şiirlerim
divanımda bir sap acı karanfil gülümser
gel oku beni gecele benim divanımda
koynumdaki kelimeleri al
parmaklarımın arasından tesbih taneleri gibi akar
tabakandaki tütünle gecelerini sararım
ben sardıkça ışır gümüşün
ben sardıkça birkaç ay bedir
birkaç ay birden batar
kapalı avuç mühürlü gövde dövmeli zamanla hu çektiğim
gecede değil sarışın pençeli aslan yatağında
bir ömrün bütün rüyaları birden sabahlar
safrana kayıtlı zamanlar, asılsız geleceğin sim sayfaları
arasında beklettiğin gül, rüya ve kök tohumları
sarp boynunda akargümüş zülfikar siyahı
tenha kader serpme ben teninin yıldızları
altında gözlerinin güneyde indiği yere kadar
her divan kendi gecesini tekrarlar
her gövdede bir parçası kayıp esmer harita
usulca bulup hızla dağıttıkça
tenin ve şiirin üstünden
tanımadığımız hayatların uzak sabahlarına
kendimiz oluruz bir zamanlar hiç olmadığımız kadar
iman sınır dokundukça
saz gibi ince uzun parmakları
kızılırmak yeniden ikiye ayrılır kollarında
bir gecede dört kitabı birden indirir
gökte ne kadar yıldız varsa düşer koynuna
hepside kendi dilinde sayıklar
kulağının içinde ateş dilli ejderha
kuytusunda akan esmer kılıcı
bir dua gibi içimde kımıldakdıkça
yaprağını açar gecenin
kelimeleri soyar kınından
ibadeti öğretir gövdenin dergahına
uyduğun uyku gördüğün rüya yedi deryalar
gecesi uzun olanın erken olur sabahı
mevsim kar etmez muharrem aylarına
aşk, de buna istersen susuzluk ya da kerbela
kollarındayken ben silinirim
dünya silinir kollarından sonra
ilk alevi sevgilimin adı ali'ydi
o kadar güzel sevdi ki beni,
o gün bugün yarı yarıya aleviyim sanki
son alevi sevgilimin adı da ali
ne zaman koynuna alsa beni
semaha duru gibi bir eli kalb üzerinde,
diğerini allah bilir
dilindeki badem, kanındaki şarap, birde gecenin mabedi
cem gibi ayin gibi al beni
ya da bırak allah'ın yokluğuna
tül gibi dağılıp kaybolayım
ali aşkina...
çirkin erkek olmak. misal şöyle, 1.30 boy, kamburluk, kopça bir burun ve tarifsiz sapsarı dişler, bir göz renginin mavi, ötekinin sarı olması. hayatta iyiler hep en güzel şeyleri götürürken senin bir çok iyilerden mahrum kalmandır. arabaya binerken boş koltuk tercihini yakışıklı olandan yana kullanmasıdır başkalarının. bir ortamda hep arka planda kalmaktır. isyan etmektir, allaha inanmamaktır, adaletini sorgulamaktır. kaybettiği onca şeye inat. zekaya yüklenmektir, zekaya yüklendiğin için kafa patlatmaktır, olmayan saçları beyazlatmaktır.
hayatına tokat atan kızdır. bastırılmış onca duygunun hastalıklı sonucuna yanındaki hıyarıda dahil ederek, al lan işte budur, senin ve toplumun dayatmasına karşı bir şey yapmadım. fakat sanada nasip etmiyorum. patlatıyorum gör işte. iyi yapan kızdır. doğru yapan kızdır. alnı öpülesi kızdır.
bursa. güzel ve fakat bazen o denli terk edilme isteği uyandırır ki insanın içinde niye burdayım demek yerinde olur. o an bütün takım taklavatı ile göç etmeye hazırdır bir beden. bu ne yahu bu nasıl nemdir, yapış-yapış, vıcık-vıcık. uyanır uyanmaz ki, yatılmamıştır aslında, küfür eder mi bir insan? hava şartlarına. bunun lodosu var daha. bunun dar sokaklarında direksiyon sallaması, bunun altıparmak ve heykelinde daracık yollarını yürümek için girdiğin bin bir türlü şekli. misal sadece bu sebepten ötürü bir arkadaşım artık yan yürümeyi bir alışkanlık haline getirmişti. bunun daha neleri, neleri.
mamafih, o şehrin bir yanı da öylesine yapışırki insana, bırakmaz. bir bakmışsın ömür geçmiş. ki, totalde batığımız zaman bir ömür nedir ki zaten.
yıllar geçip giderken bu büyükşehir görünümlü kasabada size sadece vay .mına koyayım demek düşer. bir tecrübe bu. sabit.
erkekler. ah erkekler. güç ve ego üzerine kurulu anlaşılmaz dünyaları. her .okun altında bir tuhaf yarış ve saçma güç gösterileri. en bilindiği penis büyüklüğü tartışması. ulan 50 cm. olsa ne olacak. bi faydasını gördün mü.
bizzat gözlerimle gördüğüm ve hayretler içinde kalmaya vesile olan bünyedir. bunca hastasının olduğu bir toplumda aslında pekte şaşırılmaması gerek. ve fakat işte deli gönül yinede yok diyor yahu. olamaz diyor.
evet bazı kadınlar şiir yazdırır. nedeni pek bilinmez, misal nazım'ın pirayesi ne deli şiirler yazdırmış. bazı kadınlarsa adama tek kelime söyletmez. bir donukluk vardır yaşamlarında. bir tekdüzelik. bir bitmişlik. ayaz gibidir yazgıları. ansızın biri olur hayatlarında bir iki karşılaşma, bir kaç sinema, kumpir, tantuni. ev ziyaretleri akraba ziyaretleri. rutin piknikler ve malum son. evlilik iki çocuk, yaşamın kısırdöngüsü. ofiste başarılı olma kaygısı. yemek, bulaşık çamaşır telaşesi. biten hayat.
oysa beriki tarafta kadın olmanın dehşet hazzına varmış ve bir yığın kelimeyle taçlandırlımış o azınlık fakat şanslı kadınlar. bunlar birilerinin sol memesinin altında çırpındıklarını hissederler. ne baharları ne de kışları öteki kopça burunlu kadınlara benzer. ayva gibidir günlerinin kokusu. nar çiçeği rengindedir dokundukları hayat. ama bunları yaratan kendi benzersizlikleridir. her daim yeşil bir orman gümbürder harelenen gözlerinde. ne sokağa sıradan bakarlar ne de bir engin bir denize. kara bir zeytin gibidir şakaklarına düşen gölge.
roman yazdıranları da vardırki onlar yoktur aslında.
her ikiside efsaneleşmiştir. biri islam aleminin mitlerindendir öteki ezilen alemin. her ikisininde kalbinde insan sevgisi vardır, adaleti savunur ikiside.
biri "diz üstünde yaşamaktansa ayakta ölmek yeğdir" demiştir
öteki ""ilim bir nokta idi alimler onu çoğalttı" demiştir.
haşlanması gereken insandır. bir tavuk misali. vatana ihanet etmiş insanla eşdeğer bir kusura sahiptir. o büyük sanat eserini izlememiş bir kişi olsa olsa emo'dur. ya da fatih ürek. dizinin bütün serisini alıp, kendisine hediye etmek gerekir vs.
onu tutana aşk olsun. her boktan şüphe duymaktadır artık. cümlelerine ey diye başlar. ve ekonomiye economi der. kendini tamamen faşizmin kucağına bırakıvermiştir. başı dönüyordur.
bu insanı yakalayıp içindeki devlet bahçeli ruhunu almak gerekir.
ismail türüt bir tür sanatçı! şarkı söyler türkü söyler, mani okur, şiir yazar, epik yapar, didaktik yapar. kanca takar, olta atar. ter yapar nem yapar. osurur kokarca olur, ağlar kahraman olur. baş ağrısı yapar, diş ağrısı yapar.
yeni başlayanlar bu öğütleri bir kağıda yazıp cüzdanında saklasınlar.
nedendir bilinmez ama hep bir asilik vardır ruhunda. egemeni asla sevmez kendini sosyalizme adamıştır. çoğu oldukça kültürlüdür. doğu deyince bir çok il arasından hemen sıyrılır. batı illerinden bile ileri bir yapısı vardır. moderndir. kadın ikinci planda değil bizzat hayatın içinde en ön saflardadır. fakat tek talihsizliği!! haksızlığa boyun eğmemesidir. ondan olsa gerek adı hep asiye, teröriste çıkmıştır.
bildiğimiz çift kafalı tarrak. ulan o ne şuursuz kadındır. taa çocukluğuna ordan genç kızlığına ve günün şartlarına kadar incelenmesi gereken kadındır.
bu emo artık hayatın farkına varmış, mızmızlanmayı bırakmış ve inşaatta işe başlamış emo'dur. tek kusuru giyim kuşam ve saç stilinden ödün vermemesidir. onu o noktada hoşgörmek insanlık görevidir. emo'ların kralıdır.
hayatı sil baştan sorgulamaya vesile olan kişidir.
ciklet mi veriyorsun lan? bu nasıl bir düzen ve adalet. ülkenin bir tarafı jaguarlarla porschelarla gezinirken öteki taraf, en diplerde pislik içinde yarım ekmeğe ulaşmanın çaresizliği içinde debelenip durur. bir adam arkadaşına mini cooper gibi bir araç hediye edebiliyor. güzel sevdik tarzını. mülkiyetin hırsızlık değil bir gövde gösterisi bir mutluluk biçimi olduğunu görüyoruz bu olayda. bu ağır hakareti, ölümüne hak ediyor bu toplum. daha da ezilmeli. insanlığına çomak sokulmalı. emeğine sahip çıkmayan patron yalakası balık hafızalı bu toplum. varsın göbekli patron veletleri günlerini gün etsinler. aralarında böyle küçük hediyelerle birbirilerini sevindirsinler. ve sabahın 8.30 da başlayıp gecenin zifiri karanlığına kadar kölelerini kırbaçlasın. ve boğulsun o ses o kör karanlığın içinde.
ve fakat her şeye rağmen, bertolt brecht'in bu sözleri, onları aydınlatır diye ümitlenerek kendilerine göndermeyi bir insanlık görevi sayıyorum.
TAHTARAVALLi
iyice görüyorum artık düzeni.
Orada, bir avuç insan oturuyor yukarıda,
aşağıda da bir çok kişi.
Ve bağırıyor yukardakiler aşağıya:
"Çıkın buraya gelin ki,
hepimiz olalım yukarıda."
Ama iyice gözlediğinde görüyorsun,
neyin saklı olduğunu
yukardakilerle, aşağıdakiler arasında.
Bir yol gibi gözüküyor ilk bakışta.
Yol değil ama.
Bir tahta bu.
Ve şimdi görüyorsun açıkça;
Bu bir tahtaravalli tahtası.
Bütün düzen bir tahtaravalli aslında.
iki ucu birbirine bağımlı.
Yukardakiler durabiliyorlar orada,
sırf ötekiler durduğundan aşağıda.
Ve ancak;
aşağıdakiler, aşağıda oturduğu sürece
kalabilirler orada.
Yukarıda olamazlar çünkü,
ötekiler yerlerini bırakıp çıksalar yukarı.
Bu yüzden isterler ki;
aşağıdakiler sonsuza dek
hep orada kalsınlar.
Çıkmasınlar yukarı.
Bir de, aşağıda daha çok insan olmalı yukardakilerden.
Yoksa durmaz tahtaravalli.
Tahtaravalli.
Evet, bütün düzen bir tahtaravalli.
nerde bir fantazi varsa hep tanrı işi. acayip huyları var. mesela en kestirme yoldan aklıma gelen nuh'un gemisi. yani yok böyle bir şey. yaratıklarına kızıp onlar için türlü tufanlar hazırlayan tanrı, nuh'la iletişime geçer çay, kahve vs. derken ondan bir gemi yapmasını... hikayenin gerisi malum. bu arada nuh'ta altıyüz yaşındaymış vay mına koyayım. bunun gibi bir yığın hikaye. sodom ve gomorede var orda da tanrı yine namus bekçiliği yapmaktadır. ne bu yahu çocuk oyuncağı mı? zart kızdım, zurt kızdım. alın size bela. aslında komik ve basit hikayeler ama insanlar bunları öylesine kalıplaştırmış ve yücelitmişler ki adeta bir gerçekmiş gibi davranmaktadırlar. yararlı hiç bir şey yok. hep sindirme hep korkutma politikası. hep bir itaat isteği hep bir köle arama davranışı.
böyle hikayeleri sorgulamak yerine bilimin değerlerine saygısızca saldıran ama kıçı başı ağrıdığı zaman onu kurtaramayan tanrısını bir tarafa bırakıp dr. koşan asalak insanların memleketimizde de epey bir olduğu kesin. onlar için şu sözler yerinde olacaktır. donlarınızı balkonlara asmayın kıyamet kopabilir.
abartmaktır. bir laf edersin, uzun bir tanım yapman gerekir. dedirtensiz yaşamak. en kötüsü diyalog yok. tamamen farklı bir stil. bu noktada asıl düşünelen şey bkz. o nasıl olacak .mına koyayım. hele bakınız hastaları yok mu, yani boş bakınız. fakat gerçek hayatta onların bu noktada pek sorun yaşabilecekleri sanılmıyor. boş boş bakınız, dereye bakınız, dağa bakınız.
doğru bir zihniyettir. sözlükler için ölçüttür. zira ne kadar boş bakınız o kadar boş insan demektir. bakınızlarla ayar vermeye çalışan yüzeysel beyinler sözlüğün ağzına .ısçtıklarının farkında değil gibidirler adeta. ulan bi yazın korkmayın yazmaktan. fikrin yoksa .iktir git bi hava al, git uyu, git uzaklara, kafanı veya başka yerlerini boşalt. yazmaya karar vereceğin zaman tekrar geri gel.