yıldırım Bayezid'in ikinci oğludur. Annesi Germiyanoğlu Süleyman Şahın kızı Devlet Şah Hatundur. 1403 ile 1414 arasında Bursa'da Timur'dan beratlı emir olarak hüküm sürmüş ama kardeşi isa Çelebi tarafından buradan uzaklaştırılmıştır. 1410 ile 1413 arasında Edirne'de Sultan olan kardeşi Süleyman Çelebi'yi hükümdarlıktan attıktan sonra Osmanlı idaresindeki Rumeli bölgelerinde Osmanlı Hükümdarı olarak saltanat sürmüştür. Fakat kardeşi Mehmet Çelebi ile yaptığı mücadelesinin sonunda yenilip 1413'te öldürülmüştür.
tesettürle uzaktan yakından alakası olmayan akp hükümeti ile birlikte hayatımıza giren trajikomik örtünme biçimi. örtünme dediysem lafın gelişi zira çogu altına bone dahi takmadığından saçlarının ön kısmı görünmekte. ilave olarak küpeleri gözüksün diye kulaklarını, kolyeleri gözüksün diye boyunlarını açıyorlar, memeleri gözüksün diye de şalı ön kısımda bırakmayıp omuzda sabitliyorlar. şu hadise rağmen:
''Ateş (cehennem) ehlinden iki sınıf vardır, henüz onları görmedim. (Birinci sınıf) Yanlarında sığır kuyruğu gibi bir şeyler taşıyıp onlarla insanlara vuran kimseler. (ikincisi) Giyinmiş çıplak kadınlar ki, bunlar Allaha taatten (itaatten) dışarı çıkmışlardır. Bunlar (hem kendileri baştan çıkmıştır), hem de başkalarını baştan çıkartırlar. Başları deve hörgücü gibidir. Bu gibi kadınlar, Cennete girmek şöyle dursun, onun kokusunu bile alamazlar.'' hemen hepsi o şekilde. abartılı makyajlardan, taytlardan, topuklu ayakkabılardan, file çoraplardan bahsetmiyorum bile! sonra başörtülü bacı oluyorlar başımıza ahahahahaha. hayır madem bir parça kafanı kapatacaksın gerdan ve göğüs açıkta kalacak bere ya da şapka da takabilirsiniz.
ismail'in kendi öz annesi öldürdüğünü bilmezler ya da kafataslarından şarap içtiğini. çoğu sünni olan iran'ı hangi zulümlerle şiileştirdiğini. sonra da buraya gelip ''yavuz çok rerörö.''
13. Osmanlı padişahı üçüncü mehmet'in oğludur. Annesi Trabzon imparatorluğu'nda hüküm sürmüş Komnenos Hanedanı'ndan gelir. Babası üçüncü Mehmet tahta çıkınca tüm erkek kardeşlerini öldürtünce ileride benzer bir kaderi paylaşmaması için annesi tarafından saraydan kaçırılmıştır. Bugünkü Makedonya topraklarında bir manastıra bırakılmış ve Hristiyan olarak vaftiz edilmiştir.
Babasının 1603 yılında hayatını kaybetmesinin ardından kendisinden küçük kardeşi birinci ahmet tahta geçer. Hayattaki en büyük kardeş olan Yahya tahtın kendi hakkı olduğunu iddia ederek hayatını Osmanlı tahtına geçebilmek amacına adayacaktır.
1603 yılından sonra Avrupa'da sürekli olarak davasına destek arayan Şehzade Yahya Floransa, Madrid, Roma, Krakov, Antwerp ve Prag başta olmak üzere çok sayıda şehri ve ülkeyi gezer.1614-1617 yılları arasında Sırp Ortodoks Kilisesiyle birlikte Nobırda ve Şar Dağlarında çeşitli ayaklanma girişimlerine karışmış, sipahi kılığında yolculuk etmiştir. Bu dönemin ardından Kazakların desteğiyle meydana getirdiği donanmayla istanbul'a saldırsa da başarılı olamayacaktır. Sonraki dönemde çeşitli Avrupa saraylarında destek arama çabalarını sürdürür. 1643 yılında Nobırda'ya döner. 1649 yılında Karadağ'da çatışmaların içinde hastalanarak hayatını kaybeder.*
1501'de Safevi Devleti'nin kurulmasına kadar, küçük mahalli beylikler tarafından temsil edilen Şiîlik, Safeviler ile birlikte iran'ın resmî mezhebi hâline gelmişti.
1501'de Safevi Devleti'nin kurulması iran tarihi için dönüm noktasıdır. Safevi Devleti'nden önce çoğunluğu Sünnî olan iran, bu dönemde devlet eliyle Şiîleştirildi.
Doç. Dr. Tufan Gündüz, Diyanet islam Ansiklopedisi'ndeki "Safeviler" maddesinde bu değişimi teferruatlı olarak anlatır:
Safevi hanedanı, adını merkezi Erdebil'de bulunan Safevîye tarikatının reisi Şeyh Safiyüddin'den almıştır. Başlangıçta Sünnî olan bu tarikat Hoca Ali zamanında Şiîliğe temayül etti. Daha sonraki dönemlerde tarikatın başına geçen Şeyh Cüneyd, Şeyh Haydar ve Sultan Ali siyasi mücadeleye girdiler, ancak üçü de öldürüldü.
Uzun süre müritler tarafından saklanan Şah ismail, Akkoyunlu Devleti'ndeki taht kavgaları üzerine meydana çıktı. 1501'de Akkoyunlu hükümdarı Elvend'i mağlup ederek Safevi Devleti'ni kurdu.
Safevi Devleti kurulduğu zaman iran'ın büyük bölümü Sünnî idi. Ancak Şah ismail, iran'da Oniki imam Şiası'nın tesisi konusunda kararlı bir yol izledi. Şiîlik iran'ın resmî mezhebi hâline geldi ve devlet eliyle hızlı bir Şiîleştirme politikası takip edildi. Devlet adamları "Tebriz halkının çoğunluğu Sünnî, Şiîliği kabul ettiremeyiz" deyince Şah ismail, "Ben bu yola baş koydum, ben bu yoldan dönmezem. Ya Şiî olurlar ya da kılıcımın tadını tadarlar" demişti.
iran'da Şiî fıkhını bilen ulemanın azlığı yüzünden, Cebel Amul, Kûfe, Lübnan ve Bahreyn'de bulunan Şiî ulema iran'a çağrıldı. Şiî ezanı tesis edildi, hutbelerde ilk üç halifeye ve Hz. Aişe'ye lanet okunması gelenek hâline geldi.
Tebriz meydanında toplanan halka önce Şiî fıkhı anlatılıyor, daha sonra din adamlarının nezaretinde topluca mezhep değiştiriliyordu. Şiîliğe geçmeyen bölgelerde katliamlar yapıldı. Bağdat, Yezd ve Horasan gibi yerlerde kadın çocuk denilmeden on binlerce insan öldürüldü. izlenen kanlı ve acımasız siyaset sonucunda Türkmenler'in ve diğer halkın dini anlayışında köklü değişiklikler meydana geldi.
Kanuni sultan süleyman devrinde yaşamış, büyük bir güce ve zenginliğe kavuşmuş devlet adamıdır. Pargalı'nın oyunu ile hazineyi taşıyan ekibe bir baskın yapıldığı ve iskender Paşa'nın hazineyi çaldığı süsü verildiği iddia edilir. iskender Paşa, 24 Ekim 1534'te azlettirildi, azlinden 4 ay 20 gün sonra Bağdat'ta Atpazarında astırılmak suretiyle idam ettirildi.
hz.ömer'i şehid eden iran'lı mecusidir. iranlı'lar hz.ömer'e olan kinlerinden dolayı ebu lulu firuz'a oldukça gösterişli bir türbe yaptırmış, hayatını ve meziyetlerini anlatan birçok kitap yazmışlardır. Şii coğrafyasında Lulu ve firuz (Feyruz) isimleri oldukça yaygındır.
Hüdhüd kuşu dişisini yanına çağırdığında dişisi nazlanıp onun davetini kabul etmez. Bunun üzerine Hüdhüd kuşu: "Ben senin için dünyayı Hz. Süleyman'ın (a.s.) tahtı da dahil alt üst edebilecekken niçin beni reddediyorsun?" der. Süleyman(a.s.) Hüdhüd'ün bu sözünü duyunca onu yanına çağırıp: "Sen kimsin ki böyle yapacaksın? Ne cesaretle böyle konuştun?" diye sorar. Hüdhüd, Hz. Süleyman'a (a.s.) şu cevabı verir:"Ey Allah'ın Peygamberi! Aşıkların sözü ciddiye alınmaz ki." "
Karaosmanoğulları; 17. yüzyıl'dan itibaren ayan sıfatı ile tarih sahnesine çıkmış, Akhisar, Manisa ve çevresinden başlayarak zamanla Ege Bölgesi'nin tamamı üzerinde hakimiyet kurmuş, özellikle III. Selim ve II. Mahmut dönemlerinde Osmanlı Devleti ile zaman zaman çekişmelere girmiş, zaman zaman da işbirliği yapmış bir ailedir.
Karaosmanoğulları soyu ve ismi tanınmış şahsiyetler aracılığıyla günümüze kadar sürmüştür.
Karaosmanoğlu ailesi, 18. yüzyılda ortaya çıkmış diğer ayanlar gibi, devlet tarafından atanan yöneticiler ile halk arasında aracı işlevi görerek kendilerini duyurmuşlar, zamanla zenginleşerek ve güçlenerek devlet temsilcilerinin önüne geçme ve bölgesel hakimiyet kurma yoluna gitmişlerdir. Osmanlı devlet yapısının zayıflamaya başlaması ile eyalet düzeyinde daha etkin güç uygulamaları doğmasının amili ve sonucudurlar. Devletin özellikle savaş giderlerini acilen karşılayabilmek için başvurduğu bir yol olan, evvelce sipahi ler aracılığıyla yönettiği tımarlarını toplu para karşılığı mültezimlere, voyvodalara, mütesellimlere, muhassıllara devretmesi ile önem kazanmışlardır. Bu yolla toprak (veya bölge) işletme ve idare hakkı elde eden bu kesim, devlete ödedikleri parayı köylü halktan çoğu kez fazlasıyla ve baskıyla tahsil etmekteydi.
Karaosmanoğulları ailesi mensuplarının kayıtlarına Manisa Şeriye sicillerinde ilk kez 17. yüzyılda rastlanmaktadır. Orta Asya Türk kökenli aile bir Türkmen köyü olan Yayaköy'e (bugün Akhisar'a bağlı bir kasaba olan Zeytinliova) yerleşmiş, başlangıçta biraz haramilik yapmışlardır. Soyağacının en başındaki, 1644'de ölen Mehmet Çavuş ve 1706'da ölen Kara Osman'ın, Çiftçili, Süleymanobası ve Ballıca'da çiftçilik, hayvancılık ve deve nakliyatçılığı yaptıkları bilinmektedir. Kara Osman, Manisa ayanları arasında yer alan ilk aile ferdi olmuş, aile bundan sonra Karaosmanoğulları şeklinde anılmıştır.
Kara Osman'ın oğulları K.oğlu Hacı Mustafa Ağa, K.oğlu ibrahim Ağa, K.oğlu Ahmet Ağa ve K.oğlu Abdullah Ağa, ayanlık sıfatını devralmışlar, arazilerini büyütmüşlerdir. Bunlardan Hacı Mustafa Ağa 1723-1746 Osmanlı-iran Savaşı'nda devletin güvenini kazanarak, Saruhan Mütesellimi sıfatıyla 1745-1755 yıllarında bölgenin rakipsiz tek ayanı konumuna gelmiştir. Halkın şikayetleri üzerine 1755'de mütesellimlikten azledilen Karaosmanoğlu Hacı Mustafa Ağa, hakimiyeti sürdürmekte direndiği için yakalanmış ve kafası kesilerek, idam edilmiştir. Kesik başı istanbul'a gönderilen Ağa'nın buğday stokuna da, istanbul'daki zahire sıkıntısı nedeniyle kısmen el konulmuştur.
Hacı Mustafa Ağa'nın üç oğlu bulunmaktaydı: K.oğlu Ataullah Ağa, K.oğlu Hacı Mehmet Ağa ve K.oğlu Ahmet Ağa. Babalarının idamından sonra aileye bir daha mütesellimlik ve mültezimlik verilmeyeceği ilan edilmiş olmakla birlikte, 1758'de en büyük oğul Ataullah Ağa Saruhan Mütesellimi olarak atanmıştır. Rakipleriyle çekiştiği için 1761'de azledilen Ataullah Ağa'ya Yayaköy'de oturması emredilmiş, ancak Ağa şehrin ileri gelenlerini aracı olarak kullanarak Manisa'yı fiilen yönetmeye devam etmiştir. Yayaköy'de rakipleriyle çatışırken yangın çıkması üzerine K.oğlu Ataullah Ağa'nın başının kesilmesi için ferman çıkarılmış, ancak Ağa tahkim ederek kale haline getirdiği ve 2000 piyade ve süvari ile savunduğu Yayaköy'de direnmiştir. Osmanlı Devleti'nin bölgenin diğer ayan ve mutasarrıflarını Ağa'ya karşı seferber etmesi ve izmir'den 2 top çıkarılması üzerine, Ataullah Ağa kardeşleriyle Yayaköy'den kaçarken yolda ölmüştür.
Küçük Kaynarca Anlaşması ile sonuçlanacak 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı'nın başlaması üzerine ailenin kaderi yeniden değişmiştir. Osmanlı Devleti'nin bu savaşları ayanların topladığı askerlerle sürdürmek zorunda kalması ve 1770 Çeşme Deniz Savaşı'ndan sonra izmir bölgesinin aciliyetle korunma gerekliliği üzerine, K.oğlu Ataullah Ağa'nın kardeşi K.oğlu Ahmet Ağa, izmir Körfezi'nin kilidi konumundaki Sancakkale'nin muhafızlığına ve izmir voyvodalığına atanmıştır. Ailenin yirmi bin askerle izmir'i savunmaya gelmesinden sonra, 1771'de 1500 askerle Sakız Adasını savunmaya gitmesi emredilen Ahmet Ağa, 1773'de Saruhan Mütesellimi unvanını aile adına geri almıştır.
K.oğlu Ahmet Ağa 1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı'nda askerleri ile birlikte cephede yer almıştır. 1792'de de amcası K.oğlu ibrahim Ağa'nın oğulları olan Bergama sancak beyi K.oğlu Ömer Ağa ve K.oğlu Hacı Mehmet Ağa ve 2500 askeri ile birlikte orduya başbuğ sıfatıyla çağrılmıştır. Bu arada ölen Ahmet Ağa'nın servetinin bir kısmına III. Selim yeni kurduğu Nizam-ı Cedit ordusunu finanse etmek için alıkoymuştur. Yerine amcaoğlu K.oğlu Hacı Mehmet Ağa Saruhan Mütesellimi olarak tayin edilmiş, 1792 Yaş Antlaşması'na kadar Ruslarla süren çatışmalarda gösterdiği yararlıklar nedeniyle padişah III. Selim tarafından samur kürk giydirilerek takdir görmüştür. Hacı Mehmet Ağa, 1794'de Uşak voyvodası Acemoğlu'nun isyanının bastırılmasında da başarı gösterdiğinden, ayrıca Aydın vergi tahsildarlığı yetkisini de alarak, öldüğü 1796'ya kadar bu görevi de sürdürmüştür. Kardeşi Bergama voyvodası K.oğlu Ömer Ağa da voyvodalığını ömrünün sonuna kadar sürdürmüş, 1808'de istanbul'da düzenlenen Sened-i ittifak toplantısına aileyi temsilen katılmıştır. Onun ölümü ile 1813'de Bergama voyvodası olan oğlu K.oğlu Küçük Hüseyin Ağa, 1816'da Osmanlı Devleti'ne kapıcıbaşı tayin edilmiş, Babıali ve Yerebatan Sarayı'nın onarımı görevlerini üstlenmiştir.
K.oğlu Ataullah Ağa'nın tek oğlu Menemen voyvodası K.oğlu Hacı Mehmet Ağa siyasete karışmayarak 1793'de iki vakıf kurmuş ve servetini bölgede hadis okulu, köprü, çeşme, su kanalları ve kütüphane gibi imar faaliyetlerine harcamıştır. K.oğlu Hacı Mehmet Ağa'nın oğulları K.oğlu Ali Ağa, K.oğlu Ebubekir Ağa ve K.oğlu Yahya Ağa da kendi hallerinde yaşayarak çiftlikleriyle uğraşmışlardır. izmir'in Aliağa ilçesinin ismi Karaosmanoğlu Ali Ağa'dan gelir. K.oğlu Ataullah Ağa'nın kardeşi K.oğlu Hacı Pulat Mehmet Ağa da Turgutlu voyvodalığı yaparken servetiyle bir vakıf kurarak, çeşme, köprü, yol, kuyu yaptırmıştır.
Ataullah Ağa'nın amcası Karaosmanoğlu Ahmet Ağa'nın oğlu K.oğlu Hacı Hüseyin Ağa ise aileye en parlak dönemini yaşatmıştır. Saruhan Mütesellimi ve Aydın vergi tahsildarı unvanlarıyla Manisa Muradiye Camii'ne kütüphane yaptırmıştır. Bu kütüphane halen hizmet vermektedir.
Karaosmanoğlu Hacı Hüseyin Ağa'nın ölümünden sonra Saruhan Mütesellimliği unvanı bir süre verilmemiş, ancak 1829'da Atçalı Kel Mehmet Efe isyanının patlak vermesi üzerine, isyanı bastırmak için yine Karaosmanoğulları'na başvurulmuştur. Aile bağı çok eskiye giden, Kara Osman'ın oğullarından K.oğlu Abdullah Ağa'nın torunu K.oğlu Halil Ağa'nın oğlu K.oğlu Küçük Mehmet Ağa Saruhan vilayetini savunurken, yeğeni K.oğlu Yetim Ahmet Ağa doğrudan isyanı bastırmaya dönük harekatları yürütmüş, gösterdiği başarılar nedeniyle Osmanlı Devleti tarafından kapıcıbaşı rütbesine atanmıştır. Atçalı isyanının bastırılmasına Karaosmanoğlu Hacı Pulat Mehmet Ağa'nın torunu Tire voyvodası K.oğlu Hacı Eyüp Ağa da katılmış, Eyüp Ağa'nın ağabeyi Karaosmanoğlu Yakup Paşa 1830'da vezirliğe yükseltilerek Paşa sıfatını almıştır. Yakup Paşa, sırasıyla Preveze muhafızlığı, Aydın valiliği, Muğla mütesellimliği, Edirne valiliği, Rumeli valiliği ve Kudüs valiliği yapmıştır. Bu dönemden sonra Karaosmanoğulları artık ayanlıktan çıkmışlar, devletle özdeşleşmişlerdir. Tanzimat döneminin başlamasıyla merkezi idarenin güçlendirilmesi sonucunda da ayanlar dönemi kapanmıştır.
Yapılan araştırmalara göre Karaosmanoğulları tarafından 108 yapı (cami, medrese, tekke, han, hamam, sübyan mektebi, kütüphane, konak veya ev, çeşme, sebil, hastane) tescil edilmiş olup, bunların on dört tanesi hala ayaktadır. Bunlar arasında, tavan süslemeleri ile ünlü Zeytinliova Karaosmanoğlu Hacı Mustafa Ağa Camii, Bergama Yeni Camii, izmir Büyük Karaosmanoğlu Hanı, Manisa Yeni Han, Bergama Katır Han, Gördes Çifte Hamamı, Zeytinliova Küçük Hamam, Manisa Hacı Mustafa Ağa Sübyan Mektebi, Manisa Hacı Hüseyin Ağa Kütüphanesi, Manisa Hacı Eyüp Ağa Kütüphanesi, Zeytinliova Karaosmanoğlu Konağı ve sivil yapılar grubu, Bergama Atika Hanım Sebili ve Bergama Karaosmanoğlu Sebili, Kırkağaç Karaosmanoğlu Camii ve Çiftehanlar Camileri sayılabilir.
Aile içinden çıkan alimlerin en ünlüsü ise mezarı Kırkağaçta bulunan Ayanzade Hocaefendidir. Asıl Adı Süleyman bin Zühdü olan Hocaefendi'den " Osmanlı Müellifleri" isimli eserin yazarı Bursalı Mehmed Tahir Bey sitayişle bahsetmektedir.
19. ve 20. yüzyıllara varıldığında adından söz ettiren Karaosmanoğulları arasında, Kurtuluş Savaşı'nda Manisa'da direnişi organize eden ve Yunanlılarca idam edilen Karaosmanoğlu Halit Paşa, yazar Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Demokrat parti kurucularından Fevzi Lütfi Karaosmanoğlu, Demokrat parti milletvekili Adnan Karaosmanoğlu ve günümüz devlet bürokrasinin tanınmış isimleri bulunmaktadır. *
* KOÇ
Sözünde duramayan, özgüveni olmayan, gıcık şahsiyet...
Hayat boyu illa birileri onu iteleyecek.
Var ya, bütün ev kuşları, ana kuzuları genelde bu burçtan çıkar.
Bunun sevdası bile bir halta yaramaz.
Genelde platonik takılır hasbam.
Yoktur ki cesaret denen şeyin zerresi bunda, gidip de söylesin.. Hadi bir
mucize oldu zar zor söyledi ve siz de bir halt edip buna uydunuz. Eğer
uçarı, hayatla eğlenen, aşkta heyecan arayan bir kişi iseniz bittiniz
kuzum siz..
Duygusal takılır bu koçlar.
Sıkıcı mı sıkıcıdır.
Her an ağlamaya, ahlanmaya meyillidir.
Ona bir şeyi bin kere anlatın anlamaz.
Bir de anladım havaları ve sonunda anlattığınız şeyin tam tersinde
konuyla ilgili yorumları yok mudur. deli olursunuz.
Soru sorup ne olduğunu ya da ne kadar sıktığınızı anlamaya kapasitesi yetmez.
Ama toplum tarafından sevilir.
Niye, çünkü kendinden başka bir zararı yoktur çevreye.
Öyle hile dolanı becerecek zeka yoktur ki onda.
Siz ona fıkra anlatın o gülsün, siz ona bir şey anlatın o dinlesin. Başka
bir işe yaramaz.
Kıskanç, gıcık ve sıkıcıdır o....
BOĞA
Bunun var ya, insan beynini yormaktan başka bir şey yaptığı yoktur. Orda
burda arkanızdan atar tutar.
Hele de size karşı ilgisi var ve siz ona karşı kayıtsızsanız yandınız
demektir.
O zaman her şey beklenir bundan.
Yerin dibine sokar sizi.
Artık saçınızı başınızı mı yolarsınız, sinirden alkole mi başlarsınız o
sizin tercihiniz..
Melek yüzlü şeytandır bu boğalar.
intikamcıdır.
Hayatta pek bi halt olmazlar.
Ailelerinin durumu iyi değilse de vay hallerine.
Her şeye löp diye konmak isterler.
Çok param olsun, en güzel sevgili benim olsun, olsun, olsun, olsun....
Kendilerini dünyanın merkezi sanırlar.
Sizden çıkarı varsa sizden iyisi yoktur bu zavallı mahlukatlar için.
Genelde evde kalmışların burcudur.
Ya evlenmezler, ya da geç evlenirler.
Zaten kim ne yapsın bu uyuzları.
Erkenden mezara sokar sizi.
Bunun tek boğalığı burcunun ismidir.
Aslında akreptir bunlar akrep..
iKiZLER
Dönek, iki yüzlü, karakter çorbası, tek başına tek bir işe bile yaramayan
asalak. Tatlı dilli bir yılan.
Bu var ya bu. hayatı boyunca onu bunu sömürüp durur.
Bol organizasyonlu, bol dedikodulu, fesat mı fesat, defolu tipin tekidir.
- "Hadi arkadaşlar şunu yapalım..."
- "Aaa ayıp ettin tabii ki gelirim...."
- "borcum olsun... " en çok kullandığı fakat bir türlü lafın yerini
bulmadığı yalanlarından bir kaçıdır. Çok da iyi yalan söyler.
Gevezedir de.
Sır tutamaz.
Boştur bunun ağzı..
Ayaklı gazete dedikleri türdendir bu.
Gezsin, tozsun, eğlensin o kadar..
Öyle sıkıya mıkıya gelemez fazla.
Laf olsun diye konuşur, evlenmek için evlenir, desinler diye yapar. Bir
sözü diğerini tutmaz.
Yanında kimse olmayınca da korkağın tekidir.
Ha bire birilerinin , bir şeylerin arkasından konuşur.
Onun arkasından konuşur, bunun peşinden konuşur.
Ha babam konuşur.
Güvenilmez tipin tekidir bu.
Ama şeytan tüyü vardır bunlarda..
Kendini affettirmeyi iyi becerir.
Çabuk kandırır karşısındakini.
En dikkat edilmesi gereken burç grubudur.
Tembel ve beceriksizin tekidir.
Aldığı hiçbir işi tamamlayamaz.
YENGEÇ
Kendini akıllı sanan, saftriğin biridir. Her şeye kolayca inanır...
Gidenin ardından asırlarca yas tutar bu.
Bir de bir gün her şeyin iyi olacağına ilişkin paranoyası yok mudur. Gel
de çıldırma..
Onu dış görünüşünden daha çok ilgilendiren bir şey yoktur bu dünyada.
Birkaç iltifatta yelkenleri suya indiriverir hemen.
Bencilin tekidir. Her şeyin en iyisini, en doğrusunu kendisinin bildiğini
sanır. Sanki bu dünyaya yüce bir görev için gelmiş gibi davranır. Koç
kadar ana kuzusudur bu..
Bir de hayat boyu ardında yaslanacağı bir duvar olsun ister.
Bir gün melek, bir gün şeytandır.
Yani bir türlü çözemezsiniz onu....
Sürekli gelgitlerde yaşar.
Tehlikelidir. insanı kolayca avucunun içine alır.
Eğer nefretini kazanmışsanız dikkat..
Böyle durumlarda öfkesi henüz tazeyken pek çevresinde durmayın. Çünkü o
zaman yapmayacağı şey yoktur. ilişkilerinde zordur.
Birini severse onu sanki malı gibi sahiplenir, ama gözü de sürekli
dışarıdadır. Bu uyuzla dostluk neyse de, aşk asla..
Çünkü kaprisleriyle sizi hayatınızdan bezdirir.
ASLAN
Bu aslan var ya bu aslan.
Bu komedi şey , kendisinin gökten zembille indiğini sanır..
Bu ıssız bir adaya düşse, yanında isteyeceği üç şeyden biri aynadır.
Kendinde seytan tüyü olduğunu düşünür..
Sanki bu olmasa çevresinde ki hiç bir şey düzgün gitmeyecek gibi
zanneder. Oysa en büyük yamuk kendisidir..
Bunu bir odaya iki gün kapatın kesin ölür..
Hele bir de odada ayna yoksa iki gün bile sürmez...
Özgürlüğü asla vazgeçemeyeceği şeydir.
Saftır aslında bu. Kuş kadar beyni olan bir insan bile bunu kolayca
kandırabilir.
Öyle ince detaylardan pek anlamaz.
Bir yalan söylediğinde, ya da gizli bir iş yaptığında kısa sürede
muhattabına kendi kendini ele verir.
Çünkü plan yapacak yaptığı planı doğru düzgün uygulayacak hadi diyelim
uyguladı saklayıp gizleyecek kadar potansiyel yoktur onda.
Sakın bu aslan megolamanına nasıl göründüğünüze dair bir şey sormayın.
Çünkü siz kendinizi ne kadar mükemmel hissederseniz hissedin, o olumsuz
bir şey bulacaktır..
Bu sahsiyetle kavga ettiğiniz de, size saldıracağı ilk konu dış
görünüşünüz olacaktır.
Kilonuzdan tutunda, gözlerinizin şaşılığına, dudaklarınızın inceliğine
kadar v.s ne varsa onu fazlasıyla ilgilendirir. Ruh sağlığı açısından
tehlikelidir.
BAŞAK
Hemen hemen her şeye kolayca uyum sağlar.
Çünkü başka türlü ortam yapamaz, çevre genişletemez.
Kendi fikirlerini sırf çevresindekiler eksilmesin diye savunmaktan
korkar. Zaten kim karşısında her söylediğine he diyen bir tip istemez
ki..? Bunun en sinir bozucu huyu, insanlarla konuşurken onların, rahatsız
edecek kadar gözlerinin içine dik dik bakmasıdır.
Genelde efendi takılır. Ama içten içe her türlü çılgınlığı yapmaya
meyillidir. Şıpsevdidir, sessizdir, kuruntuludur ve genelde dalgındır.
Sizinle konuşurken çoğunlukla kafasından başka şeyler geçer.
Yaptığı iyilikleri en ufacık bir hatanızda her an başa kakabilir. Fazla
alaturkadır. Ayrıca saplantılı tipin tekidir..
Şıpsevdiliğine rağmen birine kafayı taktığı zaman , karşısındakini bayana
kadar zorlar.
Ilişkilerinde romantik olmaya çalışır. Ama bir süre sonra can sıkar.
içmeyi pek bilmezler.
Hele de moralleri bir şeye bozuksa,
( ki genelde mutlaka bir şeye bozuktur. ) en son içmeye gidilecek kişidir.
Hadi iyi niyetiniz size bir halt etti ve gittiniz ..
O zaman yanınızda onu bir nebze susturmak için bir bant bulundurun.
Normalde pek konuşmayı ve diyalog kurmayı bilmeyen bu şahıslar, içince
yerdeki taşla bile konuşurlar..
Onlar için yarın değil, bugün önemlidir.
Genelde karakterini oturtamamış kişilerdir.
TERAZi
Mıy mıy terazi, dır dır terazi.
Iııyyy .bu var ya bu.?
Bıdı bıdı konuşur.
Soğuk nevalenin tekidir..
Bunu en çok kendisi sever, sonra annesi, sonra varsa teyzesi... Sonra ,
Sonra . bunu kimse çok sevmez..
Canınız sıkıldığında en son arayacağınız kişi olmalıdır.
Çünkü sizin ufak bir moral bozukluğunuzu dahi depresyona kadar götürür...
Kafasını her şeye takar.
Gel git akıllının tekidir.
Bir gün size çok yakın davranır,
ertesi gün bir bakarsınız suratınıza dahi bakmıyor.
Sırlara , gizemli şeylere çok meraklıdır.
Müthiş bir dedikodu deposudur.
Kim kiminle ne yapmış..?
bilmem kim nerde ne etmiş.?
miş de miş miş... !
hemen hemen çoğunu bir yerlerden duyar, görür, bilir.
Yapmacık beyinlinin tekidir.
Akıllı takılır, takıldığıyla kalır.
insanı boğan sıkan bir havası vardır.
Başta zor bir ihtimalle de olsa size çekici ve ilginç gelse bile,
sonrasında mazoşist değilseniz şayet kaçacak delik ararsınız.
Yemeğe düşkündür. Özentinin tekidir.
Çevresi tarafından robot, soğuk ve dengesiz olarak taninır.
Tatminsizin tekidir.
Son olarak çok fazla kaile alınacak biri değildir.
AKREP
Çevresine genelde ılımlı ve temiz kalpli havası veren akreplerin,
insanları dumura uğratmakta üstüne yoktur.
Kuşkucu, kıskanç ve iki yüzlünün biridir.
Size ne zaman hangi yüzünü göstereceğini de asla kestiremezsiniz. Bazen
şefkatli , sıcak, bazen de saldırgan ve soğuk bir buzdolabı gibi olur.
Onun sizin yüzünüze gülüyor olması, asla size karşı iyi niyetler
beslediğinin garantisi değildir.
O tam bir tiyatrocudur...
Bencillik onda hat safhadadır.
Bu var ya bu.
Öyle melun bir şeydir ki, Allah bunun şerrindendüşmanımı bile korusun.
Kafaya koyduğunu yapar bu....
Vücut dilini çok iyi kullanır.
Yüz mimikleri ise en çok olan insan tipidir.
Her olaya , her şeye bir mazereti vardır.
Çok dikkatli ve akıllıdır.
Avına sinsi sinsi yaklaşır.
Eğer çevrenizde bir akrep varsa,
bence onunla kesinlikle dost olmaya çalışın.
Kıskançlıgi yüzünden ise yapmayacağı şey yoktur bunun.
Sürekli ilginin kendisinde olmasını ister.
insanı çileden çıkaracak kadar kendine güveni vardır.
Burcunun adı gibi akrepin tekidir.
Melek yüzlü şeytan lafı sanki bunun için söylenmiş gibidir.
YAY
Ah sen var ya sen...
Düzenbazlar düzenbazı, dedikoducu ve bi o kadar geyik insan.
Senin adam olman için kafana taş düşmesi ve ya birinin başına balyozla
vurması falan mı lazım..?
Nedir bu gevezelik..?
Bunun konuşur, konuşur çenesi de yorulmaz.
Beleşe bayılır.
Ben yaptım, ben ettim havaları yok mudur bunun, insanıngırtlağına yapışıp
boğası gelir.
Heyecan manyağıdır bu.
Bağımsızlığına en düşkün burçtur.
Duruma , ortama göre anında değişirler. Nabza göre şerbet verirler... Buna
gazı verdin mi bir daha tutamazsın..
Her bir şeyi abartmaya bayılırlar.
En ufacık , en basit olayı bile süsleyip öyle anlatırlar size.
Dikkat yoksunudur bu yaylar.
Allah , bunların sevgililerine de sabır versin...
Bir insan ancak bu kadar kaprisli olur dedirtir insana.
Bardağın hep dolu tarafını görecek kadar, hayattaki olumsuzluklara
gözlerini kapatırlar.
Sıkılınca da kaçarlar.
Eğer sonunda bir çıkarları yoksa, mücadele etmeyi pek sevmezler.
Bunların burcunun adı yay değil çakal olmalıymış aslında..
Bunlar için hayatta kendilerinden daha önemli hiçbir şey yoktur. Biten
ilişkilerinin ardından konuşur, kızdığı arkadaşlarının arkasından atar
tutarlar.
Bu yüzden pek güven vermezler insana.
Daha nasıl güven versin ki.?
Sırf heycan için yaşayan, dedikoducu tip demedik mi..?
Biz bir şey biliyoz da yazıyoz heralde.
Hayretbişii..!
OĞLAK
inatçı keçi seni.
Seni gurur budalası,
pire için yorgan yakan şapşal seni..!
Dobralıkla patavatsızlığı bunun kadar karıştıran başkası yoktur şu
cihanda. Her an bir siniri krizi geçirmeye müsaittir.
Onun için o daha iyi , bu daha kötü gibi bir ayrım genelde yoktur. iki şey
arasında kıyas yapamayacak kadar absürt ve gereksiz bir insandır. Bu
nedenledir ki, çok mecbur kalmadıkça saçlarınızın yeni şeklini,
kıyafetinizde yaptığınız değişikliğin nasıl olduğunu , bu rüküşten ve ya
daha doğrusu bu garip insandan başka birine sorsanız iyi edersiniz.
Kıskançlığından falan değil , ahmaklığından sizi sorduğunuza pişman eder.
Yani biraz kaz kafalının tekidir..
Onun aklı fikri arkadaşlarıdır.
Sonra da onlardan yer nanayı..
görür gününü..
Özel hayatının didiklenmesinden hiç hoşlanmaz.
Sanki kimin umrundaysa bunun kendi gibi sıkıcı kurallarla boğulmuş özel
hayatı.?
Eğer bi filmi onunla birlikte izleme gafletine düştüyseniz şayet . Size
durup dururken oyuncunun en son ne söylediğini sorar.
Filmin her sahnesinde yorum yapar, o da olmadı absürt bir şey bulur
kafanızı karıştırır..
Olmadık yerde güler..
Olmadık yerde soru sorar.
Onu sorar, bunu sorar...
Sanki mezar taşına yazdıracak yıllarca bilmem kimlerin canına tak ettirip
öğrendiği onca gereksiz bilgiyi..
illet şey .
KOVA
Görgüsüzün biridir.
Yaşantısı boyunca kompleksleriyle hem kendisini hem de çevresindekileri
canından bezdirir..
Özentidir, ayrıca basmakalıp tipin de biridir...
Değişime pek açık olduğu söylenemez.
Okul hayatının parmakla gösterilen parlak çocuğu değildir.
iş hayatında ise hep kolay işleri tercih eder.
Potansiyeli daha fazlasına izin vermez..
Olsa da olur, olmasada olur tipin tekidir...
Yemeğe olan düşkünlüğü de ayrı bir mevzudur.
Genelde obezler bu burçtan çıkar..
Yani yakınınızda bunlardan bir iki tane olması sakıncalı değildir. Genelde
sizi kompleksleriyle boğar ama onun dışında diğerlerine göre daha
zararsızdır.
pek nostaljiklerdir.
Onu bunu yıllar sonra hatıra olur diye saklamaya bayılırlar.
Her ne kadar içlerinden bazıları ağır abi, hanım ağa gibi bir görüntü
çizseler de, hemen hemen hepsi sulugözlü, duygusal tiplerdir.
Canınız sıkıldığında sırf muhabbet için, telefon defterinizde bir kovanın
telefonunu bulundurabilirsiniz.
Ama akıl almak, nasihat almak, problemlerinizi çözdürmek için arayacağınız
en son kişi olmalıdır.
Çünkü onun zaten kendisi bir problemdir.
BALIK
Ah sana nedir bilmiyorum ki. Saf mısın , salak mısın.?
Yüz yıl yaşasa, olgunlaşacağına daha da bir çocuklaşır bu..
Ona kırılır, buna alınır, küser, kızar....
Ayyyy... insanın bunu düşünürken bile içi daralır.
Hayatta zaman zaman önüne çıkan fırsatları , bir türlü değerlendiremeyen
beceriksizin tekidir..
Yaşamı boyunca kolay yoldan para bulmayı hayal eder bu.
Zaten uyumadığı anlarda, çok az istisnai durumlar dışında genelde hayal
kuruyordur.
Hep çelişkilerle doludur. Bir de sanki hiç olumsuz huyu yokmuş gibi, bir
kuru inadı vardır ki... insanın kanserli hücre olup, onun iç organlarına
karışası gelir.
Tam bir karın ağrısı, baş belasıdır.
Bunun huyuna , suyuna git sonra canın ne istiyorsa yaptır buna.
Ama bana sorarsan kendin yap daha iyi.
Tam bir bunalımdır.
Ona sorsan hayatta en büyük acıları bu çekmiştir, gelen buna vurmuştur,
giden vurmuştur.. Ah zavallı daha ne yapsındır ki...?
Bunun bindiği gemi batar,
Tuttuğu dal kırılır.
Anılarla yaşamaya bayılır. Geçmişinden asla sıyrılamaz.
Dış görünüşe çok fazla önem verir.
Onun bir şeye moralinin bozulması için nefes alıyor olması bile
yeterlidir. Öyle lider olmak gibi bir kaygısı yoktur, kıyıda köşede
kendine bir yer bulsun yeter.
Onu mutlu etmek neredeyse imkansız gibidir.
Her hangi bir şeye bile hemen sevinebilir, ama asla mutlu olmaz.
Şahsiyetsiz, karamsar, olsa da olur ama olmasa acaba daha mı iyi olurdu
dedirten tuhaf ,illet insancığın tekidir.
1857 yılında istanbul'da doğdu. Babası, 1848 Devrimleri sırasında Prusya'nın Polonya'yı işgali üzerine başlayan ayaklanmaya katıldıktan sonra Osmanlı imparatorluğu'na sığınan ve "Mustafa Celaleddin" adını alarak Osmanlı Ordusunda görev yapan Konstantin Borzecki'dir.
Paris'te eğitim gören Hasan Enver, Alman kökenli Osmanlı generali Mehmet Ali Paşa'nın (Karl Detroit) kızı Leyla Hanım ile evlendi. Bu evlilikten beş çocuğu oldu. Kızlarından Celile Hanım, şair Nazım Hikmet'in, Münevver Hanım ise şair Oktay Rıfat'ın annesidir.
Adamın biri, derdinden dolayı ağlayıp sızlanıyordu. Şibli onun bu halini gördü, ağlamasının sebebini sordu.
Adam, '' Benim güzelliği canıma can katan, ömrümü arttıran bir sevgilim vardı. O geçenlerde öldü, şimdi ben de ayrılık derdiyle ölüyorum. Onsuz bir alem gözüme kapkara görünüyor.'' dedi.
Şeyh,adama şöyle dedi:''Madem ki gönlün sevgili hasretiyle yanıp tutuşuyor,yeni bir sevgili bul! Ama dikkat et de aşık olduğun sevgili ölümlü olmasın, ölüp gittiğinde seni gam içinde bırakmasın !''
--spoiler--