gregory colbert in müthiş projesi. 10 yılda bitirdiği projesini toplam 8 ülkede 100 kişilik bir ekiple tamamlamış. fotoğraflarının en önemli özelliği renkleri sepyaya çevirme dışında hiç bir efektin kullanılmamış olması.
genç sinemacılara verdiği sınırsız destekle gönüllere onbin metre kare kapalı alan kullanımlı taht kurmuş aktör.
(bkz: siz çağırın hiç bir şey yapamazsam gelir ışık tutarım)
iyilik elbette kimsenin tekelinde değildir ve bu konuda herhangi bir yeterlilik kriterleri sinsilesince belirlenmiş bir prototip yoktur. fakat samimiyet, bu konunun içinde hepimize öylece el sallamaktadır.
kardelen ayşe veya topatan süleyman..
prezentasyon dünyasının naylon mutluluklarıyla örtüldü bütün günahlarımız.
biz güney doğuda neden savaşıyoruz, bu iş buralara nerelerden geldi, demokrasi sorunu ne demektir şeklinde uzatılabilecek soru listesinin muhatabı olmayan kişi yüzeyselliği.
bu ülkenin kim daha çok test sorusu çözerse o daha iyi sinemacıdır üniversitelerinde hocalık yapan ve türk sinemasıyla ilgili, karakterler tip olma sınırını geçememiştir tespitinden ibaret dağarcıklı hocamsılara izletilmesi gereken filmdir.
haberturk un, necati yıldırım ın başını çektiği, nadir özgören den müteşekkil ekibinden çıkma yeni bir sitesi.
içeriği incelenmeli demekte bir sakınca olmadığı gibi dileyen herkesin katkısına açıklar.
conapus desteğiyle son derece verimli çalışan program. render süresi bakımından premiere kökenli kullanıcıların beslenme biçimlerini küçük dil orijinli olarak değiştirende denebilir hatta.
Seçimler öncesi chpye zarar vermemek için bildiğim birçok konuyu içime gömerek sustum, bundan sonra da bu parti ve liderine ilişkin hiçbir şey yazmayacağım. Çünkü bir faydası olacağına inanmıyorum.
Ama bu konudaki son yazımda size bir tanıklığımı aktarmak zorundayım. Bunu bir borç olarak görüyorum.
iKi AY DAYANAMAZ DEMiŞTiNiZ
Deniz Bey lütfen hatırlayın: 19 Aralık 2002 tarihinde karlı bir Ankara gününün akşamında Mehmet Sevigenin evindeydik.
Ben Cumhurbaşkanı ile görüşmeden geliyordum. Abdullah Gül başbakandı, Tayyip Erdoğanın ise Meclis e girme umudu kalmamıştı.
Cumhurbaşkanı Sezer bir gün önce, Tayyip Erdoğanın milletvekili olmadan başbakan olma önerisini reddetmişti. Türkiyenin kaderi o akşam o evde değişti, çünkü siz “Tayyip Erdoğan başbakan olacak diye tutturdunuz.
Sizi Çok tehlikeli bir oyun bu diye uyaran parti dışından önemli şahsiyetlere kızdınız, Hayır! dediniz iki ay dayanamaz. Göreceksiniz iki ay dayanamaz.
Sizin bu iddianıza karşılık ben ne dedim: Erdoğan herhangi bir kişi değil, bütün tarikatların birleşerek Erbakan ın yerine seçtiği siyasetçi; arkasında Amerika, Avrupa desteği de var. Program Türkiyeyi ılımlı islam cumhuriyeti yapma programı. Sizin dediğiniz gibi iki ayda gitmeyecek; tam tersine, bu odada bulunan herkesin siyasi hayatını bitirecek
iki ay dayanamaz iddianızı, Görüşleri gereği IMF ile anlaşma yapmaz, ekonomiyi zora sokar ve dayanamazlar tezine oturttunuz.
Ama bunların hepsi bahaneydi çünkü siz iki partili rejimin işinize yaradığını anlamış ve seçim sonuçlarına sevinmiştiniz. Çünkü size ana muhalefet partisi lideri olmak ve soldaki rakiplerinizi yok etmek yetiyordu. Bu iş birliğini daha sonra da sürdürdünüz.
O zaman ben sizin Tayyip Erdoğanla seçim öncesinde Beylerbeyinde gizlice buluştuğunuzu ve bir anlaşma yaptığınızı bilmiyordum.
Bu gecenin tanıkları var: Önder Sav, Eşref Erdem, Mehmet Sevigen, Bülent Tanla, Yaşar Nuri Öztürk.
Belki bazıları sizden korkar ve tanıklık etmez ama bir kısmı da bu sözlerin doğru olduğunu açıklar. Yani tanıklar var. Ötekiler de söylemese bile içten içe bunun doğru olduğunu bilir. Siz de bilirsiniz.
Tartışmanın sonunda dediniz ki: Bu gece birbirimizin fotoğrafını çektik. iki ay sonra çıkarıp bakalım. Ama rotuş yapmadan. Hangimiz haklı çıkmışız
ERDOĞANLA BEYLERBEYiNDE GiZLi BULUŞMA
Şimdi, 2007 seçimlerinin ardından o fotoğrafı cebinizden çıkarıp bakın Deniz Bey.
Ve düşünün; Meclis grubunda Erdoğanı başbakan yapıyor diyorlar. Evet yapıyorum. Var mı itirazı olan!” diye bas bas bağırmanıza değdi mi?
Erdoğanla Beylerbeyinde gizlice buluşmaya ve size oy veren milyonları hiçe sayarak gizli anlaşmalar yapmanıza değdi mi? (Deniz Bey, biliyorsunuz ki bu gizli buluşmanın da tanığı var.)
Başbakan olmak, elbette Erdoğanın demokratik hakkıdır. Ama bunun için olağanüstü çaba harcamak CHPnin birinci görevi değildir. Üstelik dokunulmazlık kaldırılmadan.
Bir milletvekilinin mazbatasını iptal ettirip, Anayasayı değiştirip, grubu baskı altına alıp, Siirt seçimlerini es geçip Erdoğanı meclise sokmak ve dokunulmazlık zırhına kavuşturmak için verdiğiniz canhıraş çabanın yüzde birini partiniz için verseydiniz sonuç bambaşka olurdu. Size o gün söylediğim gibi, Türkiyenin kaderini değiştirdiniz.
Deniz Bey; sözlerimde en ufak bir çarpıtma varsa çıkıp söyleyin. Öyle değildi. Böyle konuşmadık deyin.
Genel Sekreterinizin ve en yakınlarınızın tanık olduğu bu konuşmayı inkâr edin. Ya da başınızı önünüze eğin ve tarihin hakkınızda vereceği yargıyı düşünün.
Deniz Bey; çok ağır şeyler yazdığımın farkındayım. O akşamki tartışmaya kadar bir dostluğumuz vardı, bunları yazmak istemezdim.
Ama hem duruma doğru teşhis koyamamanız, hem de aşırı derecede inatçı olma huyunuz yüzünden hepimizi tehlikeye attınız.
YAKIN DOSTUNUZ MELiH GÖKÇEK
Tayyip Erdoğanın yüzde 34 oyla meclisin üçte ikisini ele geçirmesinin manivelası oldunuz.
Daha önce Refah Partisinin belediyeleri ele geçirmesi de sizin oyları bölmeniz sayesinde gerçekleşmişti..
Tayyip Erdoğanların ve yine çok yakın dostunuz olan Melih Gökçeklerin en büyük şansı sizdiniz. CHPnin ise en büyük şanssızlığı oldunuz.
Bu ülkenin sola şiddetle ihtiyaç duyduğu bir dönemde, bütün uyarılarımıza rağmen partiyi sağa çekmekte, Kürtlerden, Alevilerden, solculardan ayırmakta ısrarlı oldunuz.
Erdal inönü, Hikmet Çetin, Murat Karayalçın, Fikri Sağlar, Ercan Karakaş, Mehmet Moğultay, Seyfi Oktay, Celal Doğan ve daha birçok sosyal demokratla el ele tutuşup halkın karşısına çıkmanız gerekirken; eski MHPlileri, eski ANAPlıları, idamla yargılanmış sağcı militanları parti vitrinine çıkarmakta ısrar ettiniz.
Size defalarca Bir şeyin aslı varken kopyasına kimse bakmaz! dememize rağmen, sol politikaları değil, MHP çizgisini tercih ettiniz.
Sağcıları ve sekreterinizi Meclise sokarken, ismet Paşanın Avrupa Konseyinde komisyon başkanı olma başarısını gösteren torunu Gülsün Bilgehanı Meclis dışında bıraktınız.
inanın ki bunları yazarken samimi olarak üzülüyorum. Keşke haklı çıkmasaydım, keşke sizin tahminleriniz doğrulansaydı diyorum ama durum ortada.
Yazık oldu Deniz Bey, hem size, hem partinize, hem de size inanan temiz yürekli sosyal demokratlara.
Artık bundan sonra istifa etseniz de bir etmeseniz de. Bad-el harab-ül Basra!
mevcut parlemento içinde akp hükümetinin alternatifsizliğinin sebeblerini parlemento içinden izah edebilecek tek kişi, kurum, kuruluştur.
tehlikenin farkındamısınız ağzıyla bu ülkenin insanlarına sadece default ayarlı bir gelecek vaat eden muhalefet, o gelecek içinde nasıl daha mutlu olunacağı konusunda zerre fikir ortaya koyamadı.
mutlu geleceğe dair eylemden ala, teori ihtiyacımız olması açısından, genel seçimlerin en umut verici sonucu olmustur.
Parmağıyla ilkokul çantama tık tık diye vurur
Cevizdendir, inegöl işidir kıymetini iyi bil derdi babam
Küçük bir asker bavulu gibiydi ilkokul çantam
Küçük bir askerdim ben de
Siyah önlüğümün içinde bembeyaz bir yürek
Dökülürdüm yollara hava soğuktu okulum uzak
Bir avucumda közde pişmiş sıcacık bir patates
Hem beslenneliyim hem üşümesin diye elim
Değiştirirdim ara sıra çantamla patatesi
Dikkat ederek çantama
Cevizdendir, inegöl işidir kıymetini iyi bil derdi babam
Babamın bilmediği bir şey vardı
Her sabah çantamın içine bir gün doğar
Ortasından ekvator geçer
Ve masmavi gökyüzünde çantamın
Güneyden kuzeye göçmen kuşlar uçardı
Gülün bakalım bıyık altından şimdi siz
Söylesem inanmayacaksınız
Siz uyurken çantamın içinde Atatürk Samsun'a çıkardı
Ve bilirdi yedi kere sekizin kırk iki olduğunu
Bilmeseydi eğer Bandırma Vapuru Sinop Burnuna çarpardı
Ben bir türlü bilemedim aram hiç iyi olmadı hesap kitapla
Nohut ve fasulyeden bir abaküsüm vardı
Hesabını hâlâ verebilmiş değilim hayata
iyi şiir okurdum ama iyi resim yapardım
Eyvah dediler bu çocuk adam olmaz
Yazık oldu çantaya
Cevizdendi inegöl işiydi..
televizyon programından aldığı davet karşılığında ücret talep eden, hocam şaşırttınız reaksiyonuna "sizin kadar entellektüel olamadık henüz" şeklinde ironiden ironi beğendirten müthiş insan.