sadece sihirbazlığın artık bir işe yaramadığını gösterdiler. mesele şovu iyi sunabilmektir. yoksa nice sihirbazlar geldi kasıla kasıla millet puan vermedi. bence sihirbazlık böyle ters köşelerle ve eğlendirerek yapılmalı.
gerçi adamların tarzına alışınca numarayı anlıyorsun ama güle güle yine takip ediyorsun olacakları. çünkü tarzları çuvallamış gibi gözükürken çaktırmadan iyi bir illüzyon sunmak.
çocuk büyüdükten ve aklı başına gelip olayları idrak etmeye başladıktan sonra evlatlarına "yahu çocuk hiç bizimle konuşmuyor, hiç bize hayatı nasıl gidiyor anlatmıyor" diye dert yanacaktır.
çünkü zamanında anlattığı her olayda yaşadığı her gelişmede anlattığına pişman ettirmişlerdir yıldırmışlardır evlatlarını.
yapılan bir hatada fırsatı ganimet bulup moderasyona saydıran, sonra da üç buçuk atarak silinme korkusu yaşayan yazarlara şunu öneriyorum.
moderasyonun bir boka yaramaz ve her eleştiride hemen sizi sözlükten atacağını düşünüyorsanız;
a-) eleştirme adamları, başka şeyler yap.
b-) yok ben illa eleştirecem, sokacam lafı, atılırsam atılırım diyorsan da olacak bir şey için bu kadar korkma. imalı cümlelere gerek yok. kendi düşen ağlamaz.
moderasyonun eleştiriye açık olduğunu düşünüyorsanız eğer;
a-) heyecana gerek yok, eleştiriye devam rahat ol.
bir internet sitesinde yönetici olmayanların anlayamayacaı kişilerdir.
adamlar demek ki sözlükte yok. parayla yapmıyorlar ki bu işi 24 saat mutlaka biri dursun. "bilerek müdahale etmiyorlar" iması falan çok çocukça. hepsinin olmadığı bir ana denk gelmiş olabilir. ayda yılda bir böyle şeyler olur. şebek yazarlar, sözlüğe veya popüler internet sitelerine çok gelir. kim bilir görmediklerinizi bilseniz tepkiniz ne olurdu? yüz kişide bir kişi barajı geçer böyle arada. heyecana gerek yok. asıl o tür şebek yazarların başlıklarına entry döşeyenlere laf etmeniz gerek.
"seni kim engellemiş", "bak bakalım senin profiline kimler bakmış" gibi salak gruplar soğutmaz da o gruplarda 500 bin küsür üye görmek; insana "bu kadar sığır var mı türkiye'de?!" diye düşündürtür ve insanı, değil facebook'tan, türkiye'den bile soğutur.
eyüp'te çok bulunan biri olarak eyüp belediye başkanı ahmet genç ve tv'lerde seyrettiğim kadarıyla da şişli belediye başkanı mustafa sarıgül. il belediyelerini saymıyorum ama sayarsam şayet melih gökçek popüler sanırım.
eyüp'ün her yerinde ahmet genç'in halktan birileri ile çekilmiş fotoğrafını görmek mümkündür. eyüplü her insan sanırım o kişiyi tanıyordur. ama normalde çoğu yerde çoğu insan kendi belediyesinin başkanını tanımaz.
muro, çeto ve yıldırım'ın lüks arabaya binmemeleri sebebiyle o aracın patlamaya maruz kalacağını erken belli etmiş dizi. nedense ne vakit bir araba patlatılacak veya zarar görecek olsun, o veya bu sebeple o kişi eski bir araca bin(diril)iyor.
hatırlarsak; helikopterde suikaste kurban giden general de ilk otoyol suikastinde "eski bir otomobille gidelim de dikkat çekmeyelim" demişti.
araç patlatılınca zaten içinde muro, çeto veya yıldırım'ın olmadığı belliydi ama "şoför" sorunu nasıl aşıldı onu merak ediyordum ve haybeye bir adamını harcaması sebebiyle polat alemdar'a (ana-bacı dahil olmak üzere) gayet ağır laflar hazırlamıştım (bkz: sana laflar hazırladım). ama senaristlerin böyle bir riske girebileceğine de aklım kesmiyordu ve netekim de öyle oldu. polat, aracı otomatik pilota bağlamıştı ve öyle kullandı. "vay be helal olsun polat abimize!" dedik böylece.
fekaaaaat,
15 saniyede çıkılabilecek bir tünelden 2-3 dk. geç çıkan bir konvoyda, alavere dalevere olabileceğini düşünemeyecek kadar salak bir zeki'ye, ben "zekim" demem arkadaş! iskender de demesin mümkünse, çünkü onun ikinci adamı olmayı hak etmiyor. (gerçi yolların bomboş olması da ayrı bir mesele ama onu görmezden geliyorum).
ayrıca kimlerin hangi araçta olduğu istihbaratını veren kel lavuk hata yapsaydı da abdülhey ile memati'nin olduğu araç patlasaydı veya roketatar kullananın eli kaysaydı da başka araca isabet etseydi ya da adamlar bilerek 2-3 roket ile "nasıl olsa konvoy bulmuşuz uçuralım hepsini" mantığıyla hareket edip tüm araçları patlatsaydı, polat bunun hesabını nasıl verecekti?
iki tane has adamının riski %100 olan böyle bir operasyonda yan yana olmalarını sağlayan polat, acaba onlardan bıktı da ölmelerini mi istedi diye düşündüm ama çözemedim. yoksa hayatta eksik plan kurmaz abimiz. vardır bir bildiği.
popüler bir şeyi yapmak daha kolaydır ve öyle yüksek zeka istemez, sesin veya yeteneğin varsa yeter. nasıl olsa bunu dinlemek için de fazla zeka gerekmez ve bir şekilde tutulursun. ama alternatif şeyler için öne çıkabilmek gerekiyorsa alternatif insanlara rüştünü ispat etmesi gerekir.
hitap ettiği kesim zeki ise, o kişinin salak olması zaten 1-0 yenik başlamasıdır ve öyle bir durumunda kaybetmeye mahkumdur.
her kurban bayramı öncesi yok "kurban kesmek hayvanlara yapılan işkencedir", yok "hayvan kesmeyi bayram ilan etmek" gibi hiç bir amaca hizmet etmeyen, sadece 3-5 gün tartışılacak olan konular.
müslüman olmaması sebebiyle o şekilde konular açan kişinin görüşü kendine göre mantıklı gelebilir normaldir ama bu şekilde neyi başaracak anlamak zor. kardeşim sen zaten müslüman değilsin, illaki bok atacaksın islam'a ama bunu hayvansever kisvesini kullanarak yapmasan daha iyi olur. hayvanların kesim şeklini eleştirmek mantıklıdır. buna herkes katılır. ama vejeteryan bile olmayan bir kişi kalkıp da saçmalamasın. vejeteryan ise de bunu sadece kurban bayramı öncesi gündeme getirmesin. tüm yıl boyunca aynı tavırda entry girsin de samimiyetine inanalım.
artık öyle sadece -e, -de, -den diye isimlendirilmeyen hallerdir. şimdiki öğrencilere -de hali desen belki pek anlamayabilir.
gösterme hali, yönelme hali, bulunma hali gibi isimleri var ve bu şekli daha mantıklı aslında. iyi ki de düzenlemişler.