merdumgiriz humanist
0 (düz adam)
on birinci nesil yazar 23 takipçi 461.63 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    babayla telefonda konuşmak

    60.
  1. hani haberlerde bahsederler ya ''cumhurbaşkanı bilmem kim, bilmem nerenin devlet başkanınıyla bugün bir telefon görüşmesi yaptı'' diye... işte öyle haberlere konu olası bi eylem.

    o kelimeler dolanır, her söylenenin sonuna ''hee, e iyi madem'' denir, iki taraf da kapatmak ister ama hadi konuşmak istemiyormuşum gibi olmasın diye kasar kendini.. anneyle akan giden muhabbet, her nedense babada tıkanır.

    +''tamam o zaman ben haber ederim''
    -''tamam madem''
    +''hadi öptüm, anneme selam. görüşürüz''
    -''görüşürüüüz''

    'görüşürüz'ü' uzatır ki ''ilgisiz baba değilim'' imajı çizer.
    8 ...
  2. doğumgünü kutlaması istemeyen insan

    1.
  3. ''doğum gününde napıyoruz?'' diye sorarsan, istemez tabii. bir insanın kendi doğum günü partisini düzenlemesi kadar saçma bir şey çünkü. laaan iyiki doğdum diye parti mi yapılır? nasıl bir megolamanlıktır bu? ben iyiki doğdum tamam kabul de bakalım insanlar aynı şeyi düşünüyor mu? belki adam benim doğmuş olmamdan içten içe rahatsız, belli sebeplerden ötürü ( çıkar olur, iş, okul arkadaşlığı olur, akrabalık olur..) benimle arkadaşlık kuruyor. şimdi ben ayşe, mehmet, ali, hasan hadi gelin doğum günümü kutlayalım mı diyeyim bu adamlara?

    işbu sebepten doğum günü kutlamasının doğan kişinin arkadaşları, ailesi veyahut sevgilisi vs.. tarafından doğumdan mutluluk duydular ise şayet bir araya gelip düzenlemeleri gerektiğini düşünmekteyim.

    hee adam bundan da rahatsız olursa o zaman derinlerde bir yerde bununla ilgili bir yara var demektir ki daha hassasiyetle yaklaşılmalı o zaman. ürkütmemeli.
    8 ...
  4. konya

    1505.
  5. şehirler arasında yaşanılabilirlik seviyesi en yükseklerde olan şehirlerden biri.
    belediyemiz çok şükür çalışıyor.

    yeni otogar tarafına taşıdığımız dönemlerde burası tarlaydı, şimdi şehir buraya kaydı.
    ama yinede meram'ın tadı bir ayrı.
    4 ...
  6. eve sürekli gelen misafir

    1.
  7. ilk başlarda , ''lütfen şöyle buyrun oturun'' diye yer gösterilen bu insanlar arsızlaştıkça ,kurulan nezaket cümlesi, '' geç otur şöyle''ye evrilir.

    kurtulması zordur, ama çaresiz değil. bir tutam tuz alınır, evden gitmesi istenen kişi ya da kişilerin ayakkabılarına serpilir. çok dökmeyin ki belli olmasın. üç sefer yaptım, hepsinde de işe yaradı. çok zaman geçmeden kalktı adamlar. bir de süpürgeyi ters çevirin derler. ama tuz işe yaradığı için ona gerek görmedim. 

    kesinlikle şaka yapmıyorum. arsız misafir sinir bozucudur. tuz dökün kurtulun.
    5 ...
  8. hiçbir sorun olmadığı halde mutlu olamamak

    1.
  9. kusura bakmayın ama gerçekten anlayamadığım durum. bir süre önce böyle biri vardı etrafımda; işi iyi, parası var, sağlığı yerinde, yaş itibari ile olgunlaşma döneminde. bu gibi insanların kendi sebepsiz mutsuzluğu çevresindekilerin hayatını zindana çeviriyor. bir şeyi heyecanla anlatıyorsun, tepki yok. bir yere çok gitmek istiyorsun, gittiğinde de bin bir boğuşmadan gittiğin için keyfin kaçıyor. dinlemek istiyorsun, anlatacak birşey yok. soruyorsun, anlatsam da anlamazsın cevabı alıyorsun. 

    bu gerçekten psikolojik bir sorun olabilir, bunu gözlemleyebilecek tıbbi bir bilgiye sahip değilim ama ıssız adam tripleriyle kaybedenler kulubünden fırlamış bir hayat yaşamak bahanesizce, nedir bu?

    hayat böyle birşey değil dostlar! yani hakkaten hiç mi bir şey yok etrafınızda sizi gülümseten, başkasına anlatma isteğiyle dolduran? en dibe batanlarda bile var, olmalı. yapmayın lütfen.
    2 ...
  10. gelişen teknolojiye rağmen değişmeyen şeyler

    1.
  11. (bkz:  para)

    soktuğumun kağıt parçası hiç değişmiyor. insanlar bu kağıt için hala adam vuruyor, insan sömürüyor, savaş çıkartıyor. teknolojinin gelişmesinden ziyade sanırım insan evriminde bir sıçrama daha olması lazım.

    ha birde: (bkz:  ufo görüntüleri) inatla bulanık çıkmayı sürdürürler.
    0 ...
  12. kitap okumanın zararları

    97.
  13. en büyük zararı aşağıdaki cümlede muhteşem bir şekilde açıklanmıştır.

    ''zaten muhitimden uzak duruşumun, vahşiliğimin bir sebebi de kitaplarda tanıştığım ve benimsediğim insanları muhitimde bulamayışım değil miydi?''
    10 ...
  14. kızların adam gibi seven yok deme yavşaklığı

    7.
  15. ne demiş ulu liderimiz tyler durden abimiz, ''bizler kadınların yetiştirdiği jenerasyonlarız.'' ne güzel de söylemiş değil mi. bu devirde adama ''adam''lık olgusunu, onun çevresindeki kadınlar ona veriyor, ya da onda oluşmasını sağlıyor. kadınlar böyle trip atarak aslında kendi hemcinslerine laf sokmuş oluyorlar bence.
    22 ...
  16. 13 cm penisiyle tüm dikkatleri üstüne çeken erkek

    0.
  17. gülmenin yakışmadığı insan

    1.
  18. yoktur.

    kişinin en temiz halidir kendini kasmadan güldüğü anlar. göreceli bir kavram bu ona itirazım yok fakat sırf bu yüzden daha az gülmeye çalışan, gittikçe ciddileşen insanlar tanıyorum. yapmayın.

    tabi bir de içten gülmeyen insanlar var. ''sikeceğim olm sizi'' gülüşü gibi. melih gökçek'de sıklıkla görebiliyoruz mesela bu iddialı gülüş şeklini. bunlar iyice kategori dışı bence.
    0 ...
  19. canın ne olduğunu bilmediği bir şey çekmesi

    1.
  20. evin içinde buzdolabı ve yiyecek depolanmış her yeri karıştırmak ''bu değil, bu değil bu hiç değil'' diye içlenmektir.

    buzdolabı maden çıktı rıza baba: açılmamış manchego peynir buldum. kendimi zengin sandığım bir gün alıp atmışım demek. istediğimin o olmadığını anlayana kadar yarısını yedim. bir de kazandibi buldum. onu da yedim, ama o da değil. içimdeki obur zıbarsa artık.
    3 ...
  21. olmayacağını bile bile istemek

    29.
  22. bir şeymiş gibi seviyorsun sokakları, vapurları-kazancı yokuşundan inerken mutluysam ıslık çalarım, mutsuzsam koşarım, ben mutsuzken koşuyorum-bir de insanların seni anlamasını bekliyorsun. herkes her şeyi anlarmış gibi. bir bardak su, sırtına yastık, ayağına terlik ister gibi kolaycacık deyiveriyorsun. anlamıyorlar. şehirler gidersin sonra neyi, kimi görmeye. tezer gibi mi? belki de izinden. banliyölerde çıplak kiraz ağaçları ve at kestaneleri görmeye gidilmez.
    sonra hem gitsen de ''sen'' bir şeymiş gibi davranırsın. ankesörlüden yakınlarına ulaşıp halini bildirirsin. iyiymiş gibi. çok göze alamazsın yaprak gibi yaşamayı. birkaç kuruş kazanıp içip, yazıp, içip, gidip, yazıp, içip, sızıp, gidip, yazıp, susarak ''tezer'in hayalet oğuz'una'' öykünmelerin bundan. göze alamazsın. soğuk sinemalarda kalitesiz filmler izleyip, organların birbirine çapıncaya değin koşmaları, üçüncü sınıf esnaf lokantalarını, tabureler üstünde uyuklamayı...
    bir şeymiş gibi -bez çantalarda çiçek dürbünü-taşıyorsun, çatılara bakıp, kitaplar okumaya çalışıyorsun onunla. bak! diyorsun koş sen de bak. güzel çay demleyen insanlar hep arkadaşım olsa ya. hep çay demleseler. kırçıl kilimlere yan uzanıp sigara tüttürsem. öylesine yaşamak diyorlar buna.bir çeşit delilik.bedenini ve ruhunu amaçsız bir sömürüye kurban etmek istiyorsun da korkuyorsun. akıl, seni öldürüyor. mutsuz kılıyor. onlar mutlu. şarkı mırıldanacak, yemeklerinin fotoğraflarını çekebilecek kadar nasıl mutlular?
    karoları sayarak, çizgilere basmayarak def ettiğin kötü talih, boğazladığın murphy, kötü ruh kovucuların, kelimelerin hep seninle.
    fransızca bilmiyorsun ama bu konuşmana engel olmuyor. sokak adlarını fotoğraflaman niye. anlamayacaklar. deniyorsun. olmayacağını bildiğin halde deniyorsun.
    5 ...
  23. tıkalı burun

    4.
  24. tam bir şerefsizdir. ulan it zaten kafam bozuk, hüzün hakim havada. kafa dağılsın diye iki televizyon izleyelim diyoruz, onu da rahat yapamıyorum ki anasını satayım. sürekli orada bi ağırlık var böyle. öyle bi tıkamış ki denyo, anneler çocuklarının yorganlarını bu kadar hırsla vücutlarının yan kısmına tıkamaz lan. şu anda açılsın kurban keserim. o derece.
    6 ...
  25. çocuk odasına sahip olmamış çocuk

    65.
  26. benimdir. babamız ve annemiz aynı odada tek türkiye seyrederlerdi. biz de o odanın bir köşesinde mindere yatmış uyumaya çalışırdık.
    ''rahatsız oluyorum'' deme gibi bir lüksün yok. hep beraber bir odadasın çünkü diğer odalarda soba yok. nasıl olurdu bilmiyorum ama o televizyonun sesi, babamın çekirdek çitlerken çıkardığı ses, küçük kardeşimin yakarışları... yinede mışıl mışıl uyuyordum. bazen düşünüyorum da, ne günlerden gelmişiz bu günlere.
    şükür lazım şükür..
    21 ...
  27. çiğ köfteden sonra patlayacak sektör

    1.
  28. bilirsiniz bir aralar mısır arabaları sarmıştı dört bir tarafı. herkes mısır satıyordu. millet bardak bardak mısır yiyordu. sonra sıkıldık mısırdan, hepsi gdoluymuş zaten. şu aralar halen devam etmekte olan bir çiğköfte manyaklığı var. her köşe başında bir çiğköfteci. ama ufaktan onun da zamanı geçiyor gibi. ne dersinzi bir sonraki adım ne olur? next big thing'i bilen zengin olur bu dünyada, şurada 700 kişi bi kafa patlatım.
    4 ...
  29. pazar günü patates kızartması kokan ev

    1.
  30. sizi bilmiyorum ama.bizim evde yılladır süregelen bir olaydır.

    pazar günü saat 11 de dağılmış saçlar ve iki ayağımın sadece birinde olan yarım yamalak giyilmiş çorap ile burnuma doğru gelen kokunun izini sürerim. ve kokular beni mutfağa götürür. bazen sucuklu yumurta da yanında iyi gider.

    pazar günü koşuya çıkanlara inat,
    yaşasın sucuklu yumurtalı hayat!.
    19 ...
  31. bir şeyi bilmediğini söyleyemeyen insan

    1.
  32. sayısı müthiş bir hızla artmakta olan insandır bu. bununla muhabbet ederken açtığınız konunun doğru olarak anlaşılması için bilinmesi, hakim olunması gereken bir referans vardır ve siz muhabbete girmeden önce ''he mesela bilmemne filmini izlemiş miydin?'', ''falanca kitaptaki bilmemkim karakterini biliyo musun?'', ''zıkkımın kökü grubunu dinledin mi?'' gibi sorular sorarsınız ki sonradan anlatmayı planladığınız şeyin anlatılmasının bir manası var mı öğrenin. bu kişi işte bilmese de ''he biliyorum'' diyen insandır.

    örnek:

    -''kırık gerdan'' filmini izlemiş miydin?
    -evet evet.
    -ya ben onun sonundaki sahneyi tam anlamadım.
    -ya aynen ben de. zaten çok oldu izleyeli. hatırlamıyorum tam.
    -yönetmenin tarzı gerçi sonu o şekilde bırakmak ama... bi filmi vardı aynı adamın çamlıkta klip çeken metal grubunun iç hesaplaşmalarını anlatıyodu. ad neydi.
    -a evet tam dilimin ucunda. neydi neydi?..
    -heh şey. ''şeytanla mangal''dı adı.
    -aynen aynen. şimdi hatırladım.
    -sen hangi karakterin hikayesini sevmiştin onda.
    -şey ya. siyah saçlı olan var ya. orta boylu böyle.
    -tayfun mu?
    -heh o. evet tayfun.

    bu hikayade cevap veren kişi işte bu ''bir şeyi bilmediğini söyleyemeyen insan''dır. eleman her şeyi biliyor görünmek zorundadır. adam akıllı çıkıp da ''o ne aq ilk kez duyuyorum'' diyemez. ''evet biliyorum'' diyip muhabbeti karşı tarafa iteler. çağımızın salgını olan davranışlardan birini sergileyen kimsedir.
    6 ...
  33. üşütmeden esen rüzgar

    1.
  34. hayran olduğum, sırf yakalamak için yağmur altlarında dolaşıp ıslanıp 'defalarca' hasta olduğum.. bi ince montumla hele bir de kulaklığım yanımdaysa bana vereceği keyfi kimse veremez.

    hayali bile güzel, üşütmeden esen hafif rüzgar, yanında da ince ince çiseleyen yağmur. omzuma vuruyor tıkır tıkır. kulağımda müzik...

    ibadet gibi bi şey. anlatamam.

    evet ben aşık olabilirim öyle bir havada.
    6 ...
  35. kırıldığını susarak belli etmek

    2.
  36. benim de istemsiz olarak yaptığım eylemdir ama bakın güzel kardeşlerim, elbette alttan almak, hoşgörülü olmak erdemliktir. lakin bazi mahlukatlar bunu sizin aleyhinize kullanacaktır. siz sustukca sizi ezikleyen, veyahut sizin bu suskunluğunuzu korkaklığınıza bağlayacaklardır. ben şahsen beni kıran bir insanı bile kırmaktan korkarım. illaki aramızda benim gibi böyle kardeşlerimiz var haklı olduğu halde susan/alttan alan.
    ama artık hakkımız karşısında susmayalım, benim yorumlamam bu kadar hayırlı işler.
    11 ...
  37. askılı badi giyen erkek

    1.
  38. lan bunu bizim spor salonuna yeni başlayan 45 kilo çocuklar giyiyor ahah.
    4 ...
  39. zırt pırt araba mevzusu açan tip

    1.
  40. her erkek gibi bende arabaları, araba kullanmayı severim. lakin bazı şahsiyetler yüzünden arabalardan soğuma derecesine geliyorum. üç beş arkadaş oturup muhabbet ediyoruz pat, araba lafı geçiyor kelimede ve bizim araba hastası arkadaş kendini ''araba'' kelimesinin derinliklerine bırakıyor ve balatasından girip beygirinden çıkıyor. yok şu kadar basıyormuş, yok geçen dirft atmış, yok 'mustang' hastasıymış. ulan böyle sıkıcı muhabbet yok uyuyorum resmen böyle konular açılınca. belki arabalar hakkında pek bilgim yok o yüzdendir. ama hakikatten bayıyor abi ya. o muhabbetin kapısını aralayanı dövesim geliyor.
    5 ...
  41. masa temizleyen garsona yardım etmek

    1.
  42. benim içinde bulunduğum ve istemsiz olarak devam ettirdiğim eylemdir.

    yemek yiyoruz masaya biraz dökülüyor ve benim o an surat ifademin, ağır çekimde ''haaaaayıııır'' diye bağıran aktörlerden hiç bir farkı yok. sonra hemen bi peçete almaca, orayı silmece felan. garson geliyo '' dökülsün abim biz sileriz'' diyor ama merdumgiriz laf dinler mi?.
    yemek bitiyor garson tabakları topluyor ''sen dur'' abi teması ile alip ben veriyorum. utanmasam kalkıp yerleri süpüreceğim lan.
    en çok da annem ile beraber gittiğimizde üzülüyorum bu alışkanlığıma, çünkü kadın evde yapamadığım davranışı restoranlarda yapınca alınıyor/üzülüyor.
    19 ...
  43. 2 liraya lahmacun yemek

    22.
  44. toplanın beyler size başımdan geçen olayı anlatacağım.

    bir gün canım lahmacun çektiği için evimizin yanındaki fırından arayarak spariş verdim. her neyse 5 dakikada geldi. açtım kapıyı 2 liradan 2 lahmacun parası verdim. açım tabi hemen açtım limonu sıktım üstüne felan bi ısırık aldım ama ağzıma et tadı gelmiyor.
    neyse dedim açım ondandır bi ısırık daha aldım ulan bu bildiğin ezme, acı sos yani.
    adam et yerine ezme koymuş yollamış lan. dur daha asıl olaya gelmedik.
    aradım bunu dedim ''abi bunun içinde et yok ezme var'',
    adam da cool bir şekilde '' biliyorum abim, et yoktu ezme koyduk'' demesin mi.
    itiraz bile edemedim adam şak diye söyledi gerçeği. hatta tebrik ettim abiyi dürüstlüğünden dolayı.
    neyse yerken içinde et varmış gibi hayal ettim. biraz katkısı oluyor.
    4 ...
  45. otobüste kitap okumak

    261.
  46. kendimizi kandırmayalım. ben de yıllar yılı otobüste boş boş giden insanlardandım. ve hatta ''otobüste birşey okumaya başlayınca midem bulanıyor'' insanlarındandım..belki istifade eden olur diye tecrübelerimi yazayım.

    günde yaklaşık iki saatimin otobüslerde geçtiğinin farkına vardım. bazı günler daha da fazla oluyordu. lan dedim kitap okusam..ama midem de bulanıyor hani. deneyeyim diye bir kitap aldım çıktım.otobüste önce bir iki sayfa okudum..haggaten bulanmaya başladı...kapattım kitabı..akşam dönüşte bir daha denedim..zorladım biraz..yine bulandı gerçi ama olsun..bu şekilde birkaç denemeden sonra giderek artan bir ivmeyle o bulantı meselesi kayboldu gitti..yani sizin kitap okurken midenizin bulanması, vücudunuzun ve gözün olaya alışmasına bağlı..eğer birkaç gün sabrederseniz (tabi kusacak noktaya gelmeyi beklemenin alemi yok) bu iş çözülüyor.

    ille de oturacak yer bulmanıza gerek yok, tek elle kitabı tutup tek elle okuyabiliyorsunuz da. ülkemizde maalesef yayınevleri bu konuyu pek düşünmedikleri için kitapları cebe sığacak darlıkta ve uzunlukta yapmayı pek sevmiyor. o yüzden bir çanta taşımakta fayda var.

    faydaları.. birincisi yol çok çabuk geçiyor. trafikte sıkılmıyorsunuz. arpacı kumrusu gibi dertlerinizi, endişelerinizi düşünüp iyice sinir sahibi olmuyorsunuz. ikincisi bir sürü şey öğreniyorsunuz. normalde evinize gittiğinizde iki saatinizi kitap okumaya ayıramıyorsunuz. öyleyse yolda geçen zamanlarınızı buna niye ayırmayasınız. keza yanınızda kitap yüzünden minik bir çanta taşımak da faydalı. içine bir sürü gerekli ıvır zıvır sıkıştırabiliyorsunuz.

    memnun kalacaksınız. deneyin.
    13 ...
  47. mangal yaparken çok ciddi bir tavır takınan adam

    1.
  48. bu adam muhtemelen iş dünyasında büyük bir şirketin sahibi veya ceo'su falandır. çünkü etlerin pişip de ekmeğin hazır olmadığı, voleybol topunun mangalı devirdiği, tombalak çocukların pişenlere önceden pike yaptığı veya mangalı yakabilmek için rüzgara karşı karbonmonoksit manyağı olması gerektiği gibi durumlara karşı önceden hazırlıklıdır. kriz zamanında ne yapması gerektiğini bilen kişidir.
    bir de çok güzel 'çizgili takım' giyer.

    ''gel sen de ye bizimle'' ısrarlarına rağmen ''siz beni beklemeyin ben sonra yerim'' deyip mangal yapmaya devam eden adamdır.
    4 ...
  49. aşırı bukleli spreyli ve simli düğün saçı

    1.
  50. genelde mahalle arası kuaförlerin,düğüne giden hatunlara yaptıkları saç modelidir bu.sanki sözleşmişcesine hep aynı şekilde yapılır.yani kafanız elma gibi,ampul gibi,armut gibi olabilir ama model hep aynıdır.maşayla oldukça yapay bukleler yapıldıktan sonra saça eziyet edecek kadar sprey sıkılır,bu görüntüden dolayı saç, bal mumuna yatırılmış gibi yapış yapış ve pis bir görüntü kazanır.kuaför daha da mahalle arası kuaför ise misal televizyon izleyip,dergilere bakıp iki ünlünün saçını görüp,modayı takip edemeyecek kadar arada kalmışsa bir de o spreyli saçın üstüne simi boca eder ki o zaman tadından yenmez.genelde o kuaförlere gelin ve anası,bacısı,görümcesi beraber giderler ki çıktıklarında aynı fırından çıkmış ekmekler gibi aynı saç modeline,aynı oranda spreye ve sime sahip olurlar dolayısıyla düğünde bunları yan yana görmeseniz de aynı kuaföre gittiklerini dolayısıyla akraba olduklarını şıp diye anlarsınız.ha bir de bunlar havalı havalı sürekli pistte dolaşırlar. sanırım o anda kendilerini dünyanın en güzel insanı hissediyorlar. oysa ki çektir fönünü git mis gibi. en azından normal insana benzersin.ben düğünlere en çok bu tipleri seyretmeye giderim.
    6 ...
  51. verilen borcu geri isteyememek

    21.
  52. bugün tarih: 13 mart 2017.

    amcama 500 tl.borç vereli tam 342 gün oldu. arkadaşım felan olsa isterim de amca işte. şu aralar paraya da ihtiyacım oldukça fazla. 1 sene olmuş, amcam ya unuttu ya da zaten istemiyor diye bu kadar rahat. bu konularda tecrübeli, önceden borç isteyebilmiş, hiç çekinmeyen, vasıflı arkadaşlar bana yardım edebilirlerse sevinirim.
    6 ...
  53. hollanda

    334.
  54. sen kimsin avrupa bize akıl veriyosun diye nutuk atılıyordu şimdi noldu ? birkaç cahili arkanıza alarak dünyaya meydan okuyacağınızı sandınız.. bir zamanlar dünyaya meydan okuyan 3 kıtaya hakim, avrupayı titreten osmanlı torunları , Atatürk evlatları olan bizler ne hale geldik: (koskoca TC bakanının hollandalı polisine bile kafa tutamadığı ,onların karşısında ne kadar aciz ve utanç dolu bir duruma düştüğümüzü gördükçe kafayı yiyecek gibi oluyorum ...ayrıca aile bakanının orda ne işi var? dış işleri bakanı , cumhurbaşkanı, başbakan orda olması gerekirken bu napıyo orda ?cumhurbaşkanımız tarihte olmayanları yaptı, mitinglere çıktı. şimdi de aile ve sosyal pol bakanı evet /hayır oylaması için yurtdışında.. iktidarda herkesin görevi birbirine karıştı.. herkes oy peşinde çıkar peşinde ... kim nerde ne tutturursa kar dimi ? zaten avrupada tuzu kuru vatandaşlarımızın da bizim kaderimizi belirliyecek olup, bizim yaşadığımız anayasanın değişikliğine burnunu sokmasi da ayrı bi saçmalık... herkes yaşadığı yerden sorumlu...
    4 ...
  55. vajinaya at kestanesi kaçması

    1.
  56. ulan denyo, biliyorum bu entryim ''başlık ile alakasız, üstteki yazara cevap olarak yazılan enrtyler kaldırılacaktır'' gerekçesi ile silinecek. ama ben yinede yazacağım çünkü bardak doldu taştı.

    lan ikidir açığın başlıklara denk geliyorum alayı +18. kimse senin o renkli fantezi dünyanı burda görmek zorunda değil, sende paylaşmak zorunda değilsin. şerefini kelimeler arasında 2 paralık ederim akıllı ol. biraz aklın varsa buna bir son verirsin yada sözlükte takılan moronlara ilham kaynağı olursun.
    6 ...
  57. hiç aşık olmayan erkek

    5.
  58. bazen çok yersiz ithamlara maruz kalabilen erkektir.
    bunun bir diğer versiyonu da:
    kızlar tarafından yıpratılmış, aşık olmayan erkektir.

    baştan söyleyeyim kendimi bu kategori içerisinde değerlendirmiyorum, ancak böyle adamlar var ve sanılanın aksine geçmişteki kötü tecrübelerini kullanarak kızlarla yatıp ardından kurtulma planları yapmıyorlar. aksine böyle erkekleri cımbızla çeken siz kadınlarsınız. biraz sorunlu, diğerlerinden farklı hal ve hareketlerde bulunan herkesi keşfetmek, sahip olmak ve ''geçmişi unutturan kadın'' olmak derdindesiniz. hani şu gay erkeklere yazıp ''ben onun cinsel tercihini değiştirdim kızım sen ne diyosuuun??'' diyenler gibi, farklı bir türevi sadece, ama temelde aynı.

    bu ilişki açısından ''piç gibi davranma ekolü'' diye bir şey varsa bunu erkekler kendi aralarında düşünüp uygulamaya geçmedi, bu duruma talep fazlalaştıkça herkes ıssız adam oldu, bilinmez adam oldu, kızı kendisine aşık etmek için türlü maymunluklar yapıp yattıktan sonra ''benim sorunlarım var, seni mutlu edecek adam ben değilim, sen çok özelsin ama sorun bende'' moduna geçti. tekrar söylüyorum, bu modeli kadınlar yarattı, eleştirenler de gene onlar.

    saç modeline, deri montuna, motorsiklet kullanmasına, ''çılgın'' bir hayat yaşamasına, sorumluluklardan kaçması ve anı yaşamasına göre adam seçerseniz bunun zorluklarına da katlanmanız icab eder. saçlarını yana tarayıp okuldan mezun olur olmaz askerliği halledeyim de iyi bir işe gireyim diyen adam çok renksiz geliyor bazılarına. neticede heyecan arayan hezeyan buluyor, iki kere iki dokuz.
    3 ...
  59. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük