türban takan birisine aşık olmuş tiptir. benim erkek olup, inanıp da elbise giyme hakkım varsa (ki giyerim, giymeyi de severim), onun da inanıp türban takma hakkı vardır. kadınların da kendi iradesi var sonuçta, eşya hakkında bahsetmiyoruz, türbanlı şahıs da evlenmeyi seçmiştir. insanları görünüşünden öte görmeye çalışın.
rafadan yumurta yapamayan bir kadınla evlenmektir. demek ki evlenen kişi rafadan yumurta yapmayı öğrenmesi lazım. ilişkideki rafadan yumurtacı görevini üstlenecek lazım sonuçta.
çoğunlukla (ha) azınlığın çoğunluk üzerine egemenlik istemesi değildir aslında. çoğunluğun azınlığa egemenlik etmesinden ve baskı yapmasından kaçınma isteği, çoğunluğun seçimlerinden etkilenmeme isteği olabilir.
çelişkili bir durumdur. bir insanı cezalandırma isteği kötü bir şey değil midir? peki, bir insanın sizin doğrunuza uymadığı için düzeltme isteği iyi bir şey midir?
başlık yazarı "kötü"nün bu durumda kime hitap ettiğini belirtseydi, bu soru daha kolay cevaplanabilirdi.
he derseniz, yazar kötü gördüğü kimselere karşı ne yapardı?
"kadınlar" çerçevesine konulan bir birey anlaşılamaz. aynı şekilde "erkekler" çerçevesine konulan bir birey anlaşılamaz. insanlara kalıp dayatıldığında bireyselliğin ve kişisel farklılıkların yok olduğunu, farklılık olsa bile göremediğinizi anlarsınız. her davranışı kalıpla bağdaşlaştırırsınız. kadınları anlamak isteyenin öncelikle insanları anlaması gerekir.
yasal detaylarını zaten diğer yazarlar açıklamıştır. duygusal yanı da benden.
ilk defa başka bir atmosferle karşılaşacaksınız. mimikler, ilgilenilen konular, bakış açıları ve en küçük muhabbet bile farklı olacak. kendinizi kaybolmuş hissedebilirsiniz ama aynı zamanda eğer türkiye'de kendinizi dışlanmış ve yanlız hissediyorsanız, daha kabullenmiş hissedebilirsiniz. kendinizi unutmayın ama aynı zamanda açık zihinli olun. çok farklı bir deneyim.
kişisel gelişimdir. bakış açısı değişimi ve yenilik keşfedildiğinde hissedilen şaşkınlık, zorluk ve sonunda da ferahlık. kendinize olan saygınız, sevginiz ve gösterdiğiniz emek, hayatınıza, çevrenize, sevdiklerinize ve evreninize anlam katar. öğrenme ve gelişme isteğine tutunmak hayatın her yeni tarafına açık bir zihinle bakabilmenize imkan sunar. hayatı gizemli ve güzel kılar. yazara göre, evreni anlamlı kılan şey budur.
küçük düşürücü bir manada anlaşılabilir. artık giderin kalmadı, dermişçesine gibi. bu yazarın durumudur. mis gibi hatun muydum bilemem ama bu lafı çok duymuşumdur.
akıl hastalıkları örnek alınabilir. az gelirli bir akıl hastasının çok gelirli bir akıl hastasıyla farkı, birisinin tedaviye daha kolay ulaşabilmesidir. her hastalıkta böyledir. çözüm bu hastalıkların tedavilerini sadece çok gelirli insanlara yönelik yapmamaktan ibarettir.
(bkz: sağlık hizmetinin paralı olması)
umursamaz zannedilebilir. belki umursamazdır, belki işi vardır, belki de yorgundur. herkese aynı tavrı göstermesi mümkündür. kişiden kişiye göre "işim var sonra konuşalım"ın anlamı değiştiği için başka özellikleriyle değerlendirilmesi gerekilen arkadaş.
borderline kişilik bozukluğu, obsesif kompulsif bozuklukla bağdaşlaştırıldığı zaman çoğunlukla lustral ve lamictal reçetesi verilir.
duygusal gelgitlerin "gel"inin uçuruma, "git"inin uzaya dönüştüğü bir hastalıktır. en basit eleştiri bile intihar nedeni olabilir. hasta olup hayatı düzgünce sürdürebilmek çok zordur ama başarabilen vardır.