aşk duası ile ağlaya ağlaya bir yandan telefondaki mesajlarla kalbin kırılarak izlendiği filmdir. felsefi paradokslara göndermeler vardır ve mevlana'nın beraber uçan sakat kuşlarını getirmiştir akla. ardından da sayısız "kırık kalpler durağında inecek var" dinlenmiştir. izlenmesi gereken bir filmdir.
laylaylom geçen bir de üstüne facebookta paylaşılan bir yazdan sonra gönderdiği mail ile hizaya girilen insan. "tez bite tez" var bir de, danışman demişken...
ayaz tiplemesinin romantikliklerine hayran olup, şu öykü karakterinin saflığına kızıp kör gözüne parmak halleriyle izleyip, şeyma'ya gıcık olduğum... noluyo ya? evet evet izlerken de aynen böyle tepkiler verdirten, bu yaşımızda, işi gücü tezi falan bıraktırıp ergene çevirten dizi.
ünlü bir kore dizisinin taklidi diyenler de var da, hiç katlanamıyorum koreceye, artık bununla idare edeceğiz, deyip devam şu hiçbir şeyin büyütemediği içimizin hayalperest kızın izinde..
"o arasın" deyu beklerken verem olan, telefonu elinden düşmeyip "son görülme" saati kontrolünü aşındırarak dengesini kaybeden bir insandır. Allah yardımcısı olsundur.
gereksiz efordur. eski ise intikam gibi ciddi bir mesaiye değer mi ki? o enerji ile yeni aşklara yelken açılmalıdır, bu en büyük intikam değil midir zaten?
10 yıldır zam almayan araştırma görevlisi ve yardımcı doçentler tarafından twitter'da günlerdir yürütülen ve destek bekleyen, malesef hala yetkililerin hiç bir tepki göstermediği cevap vermediği kampanya, mesaisi bitmeyen bir meslek dalı olarak araştırma görevlilerinin 2.250 tl maaş alması ayıp olarak bu ülkeye yeter. #akademikzam sahip çıkalım.
nasıl gidilir? metrobüs yahut metro ile gidilir; şirinevler durağında inilir, en fazla 50 m. sola yüründüğünde sağda kalır. (yazar burada yol göstermeyi amaçlamıştır)
bugün (bkz: bakırköy belediyesi) (bkz: yunus emre kültür merkezi)nde (bkz: Alain Badiou) ile birlikte katıldığı "küreselleşme ve yeni sol" konferansında anlattığı "dirty" fıkra ile dinleyenleri koparan felsefeci. telaffuzu öldürür, alabildiğine rahat ve donanımlıdır. felsefecidir daha ne olsun. daha çok dinlemek nasip olsundur.
sana diyecek sözüm kalmadı, bırakmadın ki ey sen! yürünmeye yürünmeye aşınan patikaya döndü içimin ana yolları, ah!
sana diyecek sözüm yok ama emin olduğum bir his var ki; o an, içimin rafından bir vazo düştü yere de kırıldı, bitti.
sana diyecek sözüm çok; kaybetmekten korkmamak için sahip olmayacaksın hiç bir şeye; hele sahipliği sadece bir izafilik ve ezası kar ise...
ve sana yazdım bu yazıyı ey "ben"; yeter!
"Bedava yaşıyoruz dostlar bedava
Hava bedava bulut bedava
Dere tepe bedava yağmur çamur bedava
Bedava yaşıyoruz dostlar bedava
Otomobillerin dışı
Sinemaların kapısı
Camekanlar onlar bedava
Peynir ekmek değil ama
Acı su bedava
Kelle fiyatına hürriyet
Esirlik bedava
Bedava yaşıyoruz dostlar bedava" demiş ya şair...