Nokia'nın kesinlikle comeback telefonudur. Donanımla müthiş uyumlu ve gün be gün büyüyen Windows Phone işletim sisteminin de rüzgarını arkasına alan Nokia, çok iyi iş başarmış.
yıllar sonra bana Nokia aldırdı. Android'in hantallığı, iOS'un sınırlılığından sonra kızgın kumlardan serin sulara hazzını vermiştir.
tabi ben hiç bir işletim sistemi ya da markanın fanboyu olmadığımdan hangisi iyiyse onu tercih ederim. Windows Phone şu anda çok iyi gidiyor, umarım devam eder.
htc chacha ile kıyaslanması bir tofaş şahin ile bentley karşılaştırmak gibi olan telefon. zira bb bold touch 9900 ancak bir bentley olabilir. o derece klas ve kullanışlı.
dün acı bir tecrübe ile ankara istanbul arasında mola yerini değiştirip süper parkshop yerine acayip boktan köroğlu diye bir yerde durmaya başladığını gördüğüm otobüs şirketi.
ulan kırk yılda bir bi otobüs şirketinden bu derece memnundum, onun da içine ettiler. aferin pamukkale. o mola yerini bırakana kadar görüşmeyeceğiz seninle.
bedelliden yaralanamayacak olan ya da askerliğini yapıp gelmiş bedelliden ötürü kendini ezik hisseden birey söylemi. gören de güneydoğu'da çatışmaya girmiş sanır.
ön sevişme esnasında metro istasyonuna inerken sarılmak suretiyle yürüyen merdiveni işgal eden tiplerdir. hani bıraksa kızı yürüyen merdivende, sanırsın kız kaçacak.
vatandaşı olduğu devletin bir milyona yakın askeri gücüne(!) rağmen bir avuç topraktaki terörü bitiremediği ve 21. yüzyılda savaşların hala kara ordusu ile yapıldığını sanan denyonun, bedelli askerlik için verdiği tepki.
beşiktaş taraftarının "ulan ne yapsak da kendimizi haklı çıkartsak" diye düşünmeye çalışmaları sonucu, fakat bir kısmında bunu yapacak organ olmaması neticesi ile ortaya atılan komik iddia. beşiktaş taraftarı kendilerini yıllardır çok duyarlı sanıyor, onların duyarlılığı sadece kaybetmekten.
çamaşırları uzun vadede yıpratır. ha jeanlerinize bir şey yapmaz, montlarınıza da yapmaz. ancak t-shirtlerinize, gömleklerinize yapar. bir de çok yüksek sıcaklıkta kurutma yaptığı için giysilerinizde küçülme de meydana gelebilir. ancak her bekar evi için mutlaka olması gereken şeylerin başında gelir, bulaşık makinesi ile birlikte. whirpool marka olanlarını tavsiye edebilirim.
kapanıp gitmiş zamanında ankara'nın en klas restoranlarından biri olan mekan. her ne kadar lüks ve ortamı güzel olsa da bir alışveriş merkezi içinde olmasından ötürü kaybetmiştir.
ankaraziya gökalp bulvarı'nda bulunan meşhur bilardo salonu. kızılay'da dersaneye gitmek suretiyle üniversiteye hazırlanan her angaralı genç bir kere de olsa buraya uğramıştır. ayrıca burada snooker masası da bulunur. ancak herkese oynatmazlar. oynattıkları adamlarda deli oynar oturup onlarca kişi oynayanları izler. masa tenisi ve cafe kısmı da bulunur. rollhouse gibi alternatifleri ile birlikte artık o kadar lüks sayılmasa da bulunduğu konum ve işletme anlayışı sebebiyle kalbimizde yer etmiştir.
2010 ve 2011 modellerini ekseriyetle petrol yeşili olarak yollarda sık sık görebileceğiniz hafif ticari araç. zaten bu iki modeli öncekilerden ayıran bir iki iç mekan değişikliği, arka farın makyajlanması ve dikiz aynaların şekildir. çok ekonomik bir araç değildir. çok yakar. ancak servis ihtiyacı azdır. belki motorin fiyatları bu derece yüksek olmasa kendisini bir iki yılda amorti edebilirdi ama türkiye şartlarında imkansız. sürüşü ve iç dizaynı diğer hafif ticarilere göre çok daha iyidir. kullanırken güven verir. opsiyonel donanımları daha çeşitlidir. özellikle ford audio bluetooth denilen, telefonunuzun bluetooth ile arabaya bağlanması olaynı hafif ticari araçlar için de verilmesi çok hoş olmuş.
normal hava ve yol koşullarında üçte birini tükettiğim hayatımda gittiğim en güzel ve özel konser.
şimdiki eşim, o zamanlar ise sadece etkilemeye çalıştığım bir kız idi sevgili sözlük. bir gün, beş parasız öğrencilik günlerinde, ankara'da okuldan otobüsle şehir merkezine doğru ilerlerken rolling stone türkiye adlı dergiyi karıştırırken gördük bu konserin ilanını. bana dedi ki:
- ya ben çok severim depeche mode'u, keşke gidebilsek
- gideriz ya ben ayarlarım tandıkılarım filan var.
tabi ki de yoktu tanıdığım filan sözlük. gittim para buldum. 2006 yılında iki bilete 198 TL verdim. sonra gittim zamanın klas otobüsçüsü varan'dan iki tane gidiş-dönüş istanbul'a bilet aldım. hiç bir zaman söylemedim ama para verdiğimi ona. ancak şöyle bir sorun vardı. hayatımda hiç depeche mode dinlememiştim. biraz enjoy the silence biraz free love biliyorum. önceki konserlerin playlistlerini bulup orada çalıdıkları şarkıları cd'ye çektim. okula giderken sürekli dinledim. dinledikçe ezberleyip sevdim. sonra konsere gittik. martin l. gorehome şarkısını söylemeye başlayınca ilk defa "en sevdiğim şarkıları bu çok mutlu oldum" bahanesi ile sarıldım ona, çok güzel iki saat geçirdim. dönüşte otobüste ilk defa omzunda uyudum.
bu konsere gitmek benim hayatımı değiştirdi belki de.
sahibi fransız accor olan, an itibarı ile türkiye'de eskişehir, istanbul, bursa, kayseri ve gaziantep olmak üzere beş şubesi bulunan; altıncı şubesi istanbul esenyurt e-5 üzerinde inşa edilen oteller zinciri. ister sydney'de olun, ister mumbai'de ya da eskişehir veya los angeles'ta. alacağınız hizmetin kalitesi aynıdır, değişmez. iyi hizmeti düşük fiyata veren bir yapıları vardır. bellboy, odaya servis gibi gereksiz ayrıntılar bulunmaz. fiyatlarına kahvaltı dahil değildir. böylece kahvaltıya para ödemek istemeyen ödemez. oda donanımları yeterlidir. kısacası bir otelde isteyeceğiniz her şey mevcuttur, olmasa da olur dediğiniz şeyler yoktur.
yıllar yıllar önce ömrümün bir senesini tükettiğim, gelecek bir tarihte ömürlerinin belirli bir süresini tüketeceklere sadece arkanıza bakmadan kaçın diyebileceğim evler. yeni ya da eski hepsinin ses izolasyonu sıfırdır. gecenin bir yarısında yan odada bilgisayar oynayan gencin hoparlöründen çıkan m6 sesi ile uyanabilir ya da odanızda kitap okurken üst kattan gelen orgazm çığlıklarını duyabilirsiniz. tam tersi şekilde odanızda sevişirken alt katta oturanlardan performansınız ile ilgili çeşitli yorumlar dinleyebilirsiniz.
ayrıca öğrendiğime göre eski bloklar için aylık 375 lira, 40cm daha geniş olan yenileri için ise aylık 405 lira isteyen bir yönetime sahip burası. bir de girerken verdiğin hava parası var, çıkarken verme ihtimalin olan hasar ücreti var. var oğlu var. tipik bir hacettepe üniversitesi işletmesi.
nokia'nın ürettiği en iyi telefondur kanımca. siyahı için konuşmak gerekirse, dikkat çekici şekilde şık bir alettir. tuşlarının konumlandırılması çok kolay mesaj, e-posta vb. yazmanızı sağlar. ortada bulunan joystick'i sayesinde menüsünde rahatça gezinebilirisiniz. sahip olduğu symbian işletim sistemi sayesinde opera mobile gibi bir çok işe yarar uygulama inidrebilirsiniz. aynı zamanda üretildiği malzeme -tuş takımı hariç, hemen siliyor- kaliteli kolduğu için ezilme çizilme gibi şeyleri görmeniz çok zordur.
artık symbian ölse de, tuşlu telefonlar yavaş yavaş tarihe karışsa da nokia e50 gibi stil sahibi telefonlar hep hatırlanacaktır. ayrıca kendisini kullandığım üç sene boyunca asla ve asla hakkındaki şehir efsanesi olan "eller serbest modu durduk yerde açılıyor" olayı başıma gelmemiştir.
gitar çalmayı bilen kişi. gerek ayna grubunun, gerek erol köse'nin diğer gruplarının albüm kayıtlarında gitar çalmışlığı vardır. hatta vakt-i zamanında kendisinin bodrum'da özel gitar dersleri verdiğni bilirim. tıpkı hakan özoğuz gibi onun da saçları uzundu o zamanlar.
erol köse'nin parlamasında en büyük pay sahibi olan grup. ayna'dan öncede aslında prodüktör erol köse vardı. deniz arcak gibi isimlerin prodüktörlüğün yapıyordu. ancak ayna grubu onun paraya boğulmasına ve bugünlere gelmesine yol açan yegane unsurdur.
ayna grubu, 1996 yılında gittiğin yağmurla gel albümünü yaparken çıkış şarkıları olan ceylan, albüme nihai halinin verilmesinden hemen önce dahil olur. aslında bu şarkı albümde olmayacak, ayna grubu aynı albümdeki dünya dünya adlı şarkı ile çıkış yapacaktı. aslında da o da güzel bir şarkıdır. ancak, ceylan'ın yarattığı etkiyi yaratamazdı. her neyse, ilk albümün başarısı erol köse'ye paraları getirir. derken cem uzan şirkete ortak olur. bu ortaklık ile birlikte ayna grubu dön bak ayna'ya adlı albümleri ile telsim sponsorluğunda meşhur mu meşhur -tam sayı hatırlamıyorum- yetmiş küsür ili kapsayan türkiye turnesine çıkar. bu turneden sonra zanımca grubun en iyi albümleri olan şarkılar-türküler ikilemesi çıkar. bundan sonra ise sırasıyla çayımın şekeri ve bostancı durağı albümleri çıkar. ancak ayna eski popülariteyi kaybetmeye başlar. en son 2002 yılında genel seçimlerden önce erhan güleryüz, cemil özeren ve erol köse tartışarak ayrılır. bunun neden olduğu hiç bir zaman bilinmedi. fakat cemil özeren'in "erhan ile cennete bile girmem" dediğini hatırlatırım. ama eminim ki erol köse yolu ayna grubu ile kesiştiği için tanrıya duacıdır.