3 farklı alanlarda bilgi donanımına sahip hocanın , farklı kafalardaki 3 tatlı ihtiyarın çeşitli konularda bakış açınızı genişleten ve kavramları kullanırken düşünmeye sevk eden keyifle izlenebilecek ve çok şeyler katacak olan özgün program , emeği geçenlere teşekkürler.
tiyatronun , sanatın gerçekte ne olduğunu cesurca anlatan özgün ve fazlaca etkileyici film .
sonunu düşününce gerçek olmadığına inanmak istiyorum ama öte yandan böyle hayallerinin peşinde koşan özgür, yürekli , diğerlerinden farklı gençlerin olması ihtimali bile büyük güç veriyor insana.
Önce çevremizdeki hayatları kendimize uyarlamaya çalışmak , devam edemediğini fark edince ; hep o içimizin sıkıştığı yerlerde metronun geçtiği raylarda, havalandırma boşluklarında, deliklerin ilerisinde kurtuluşu , ulaşılmaz geldiğinden bizi daha da heveslendiren o kokuyu, ışığı aramak ve sonunda kapana kısılmak.
Biz kapana kısılırken geçtiğimiz hayatlardaki yerleri birilerinin çoktan doldurmuş olması , değersizliğimizi başkalarının gözünden keşfetmek.
Doğuştan kalp hastası olan 18 aylık Eymen bebeğin yaşaması için iki ay içinde ameliyat olması gerekiyor. Aile oğullarının yaşaması için yardımseverlerden destek bekliyor.
kendini zavallı duruma düşürmesi , kendine olan saygısını yitirmekten neredeyse ve nedensizce keyif alır duruma gelmesi, o kişinin ellerinde kayboluşunu izlemesi bunları açıklayamadan devam ettirmesi , belirsizliğin aklını ve ruhunu karıştırmasına rağmen umudunun tek kalan parçası olduğu için kesinliğe kavuşturmaktan korkması ardından korkunun bir şeyi değiştirmemesi ve gerçekleri fark etmesi yavaşça ya da bir anda ne kadar kaçmak istese de.
ben bu yazıyı sana yazdım başlığına girdiği bir entry çıktı karşıma, o entryi okuyan herkes için gülümsetebilmek için yazmış. hangimizin aklına gelir de yapar böyle bir güzelliği, inceliği, insanlığı ., allah rahmet eylesin , mekanını cennet eylesin .,
Her izleyende olduğu gibi beni de bir an "olabilir mi lan.?" ŞÜPhesine sevk eden çok sağlam ve dibine kadar doğru mesajlar içeren film. Medyanın özellikle televizyonun bizden zamanımızı ,hayatımızı fark ettirmeden çaldığını, popüler kültürün , zenginleri daha zengin etmek fakirleri daha da fakirleştirmek için kapitalizmin gerektirdiği reklamlarla ihtiyacımız olsa da olmasa da istesek de istemesek de aldığımız, tükettiğimiz,kullandığımız ürünleri nasıl bilinçaltımıza soktuklarını en iyi şekilde anlatmışlar.
toplumun baskısıyla doğumumuzdan beri dayatılan kurallar ve önceden belirlenen hayat şeklimizle aslında robottan , kukladan farksız olduğumuz gerçeğini çarpmışlar yüzümüze.
sonuç ise bence her şey kusursuz da olsa truman showda o yine de korkusuna rağmen gerçekliği tercih etti. Bu da ne olursa olsun sahte her türlü iyi şeyin, kişinin yerine kötü de olsa gerçek olanın daha doğru olduğunu kanıtladı.gerçek ve farklı olduğuna inandığı kişi ve sevgi için sınırları zorladı ve çıkışı yakaladı. Yani düşüncelerimizi hatta gerçeklerimizi bile sorgulayabilme cesaretini kaybetmedikçe bundan vazgeçmedikçe özgürlüğümüzü de kaybetmeyiz asla . Ne de olsa kafamıza da kamera koyamazlar, düşünceler kurşun geçirmez.!
temmuzun eşcinsel olduğunu cidden anlayamadım filmden. yani sadece hayatın anlamını bulmak , kaybettiği ilhamına kavuşabilmek için hayata birlikte tutunacağı biriydi ihsan , temmuz için bence. kardeşlikti, sıkı bir dostluk, birbirini tamamlamaydı ilişkileri.
toplumdan dışlananların, göz ardı edilenlerin, varlıkları unutulmaya çalışılanların hikayesi sırf böyle zor, hassas ve işlenmeyen bir konuya değindiği için bile gidilmesi gereken film. dikkatimi hep engelli ihsanın yaşadığı , yaşamak istemediği o hayat çekti, ne kadar duyarlı olduğumuz takıldı aklıma hep.
bir de annesinin fedakarlığı , anneliğin kutsallığı ve hakkının ödenemez oluşu. seslerini duyuramayan , çaresiz kadınların ne kadar çok olduğu ve iş işten geçince onlardan haberimizin olduğu , hiçbir şekilde koruyamadığımız , el uzatmadığımız kadınlar.
sonunda o ihsanın babası ve pis adamın yapmak üzere olduğu kötülüğü bağlama durumu tam oturmadı gibi . onun dışında sade ama birçok mesajı içinde barındıran bir filmdi.
1988 yılı virginia doğumlu şarkıcı, oyuncu, dansçı. hush hush, out of sight, someone to love , every night, hello baby, here with you adlarında şarkılara sahip ve yakışıklılığın zirvesinde bir sanatçı.
mutlu olsam niye sırıtıp duruyon lan hep diyesim geliyor kendime yani bir de çok gülünce devamı kesin ters bir şey oluyor ne bileyim , suratsız olsam ne sorunun var da böyle gülmüyorsun diyesim geliyor , millet nelerle uğraşıyor ..
bazen salmak gerek gerçekten boşvermek kendini , çevreni , ülkeyi, dünyayı illa içmek gerekmiyor.
bir de geç kalmamak lazım , doğru zaman doğru yerdeyken peşinden koşmak lazım , zor bulunur çünkü herkes kaybediyor bulmuşken bırakmayın. her öğüdü de takmamak gerek belki de öğütlerle yaşayınca hata yapamıyorsun cesur olmamaktan kaynaklı belki de.
yazmak , birilerine anlatmak da anlayan ve dinleyen birilerine tabii hep iyi gelir , geliyor.
toplumsal baskıların ve ailenin dayatmak zorunda olduğu para kazanma sorumluluğunun getirdiği yüklerle kendini değersiz hissettiğini bir böceğe dönüşme şeklinde betimleyen kafka'nın dönüşüm kitabının baş karakteri.
20 olmamak, hala ergenim ben diyip saçmalayabilmek, gereksizce depresyona girebilmek belki de. gelecekten hala emin olamamak bir tarafın umut ve heves doluyken hayata karşı bir tarafın endişe ve güvensizlik dolu olmak demek .
evet yine kendini düşünüyorsun, sorun hata arıyorsun bir yerlerde en çok kendinde. küçük şeyleri , olayları abartmak karamsarlığa kendini kaptırmak , her şeyi ters yönünden görmek , düşünmek, memnun olmamak sahip olduklarından ve bahane üretmek bunlara , ne kadar iyi bir hayata sahip olduğunu kendine hep hatırlatmak ama yine de buna sitem etmekten kendini alamamak, ayrıntılara takılmak ,kendini çok önemsemek ve hata yapma hakkı tanımamak , sorumlulukları büyültmek zora sokmak kendini , üzüntü aramak garip ve korkutucu bir şekilde saçmalayarak. döngünün içine girdikçe bunları düşün sorunlar bunlar.
" herkes belki sahip olduğu hayattan uzaklaşmak için bir konuya, kişiye, ünlü birine, filme, diziye, şarkıcı ve şarkılarına
odaklanıp takıntı haline getiriyor , fazlaca önem verip kendine ait başka bir dünya oluşturuyor başköşesine o şeyi , kişiyi koyuyor. "
nur cemaatinin bünyelerine adam kazandırma çabasının olduğu video. yaptıkları , inançlı olmaya çağırmalarına laf yok ama zaten nurcu adam anlatıyor , risale okuyor , genç dinliyor yani tartışmadan çok reklam yapma çabası var.
klasik amerikan gençlik filmlerinden gibi duran bazı kesitler hariç sevgiyi ve doğru kişiyi bulmayı sorgulatan dylan obrien'ın oyunculuğunu sergilediği film.