katar merkezli televizyon kanalı.
ben televizyon kanalından ziyade facebook'taki al jazeera türk sayfası ile ilgili yorumlar yapacağım.
adresi: https://www.facebook.com/AlJazeeraTurk/?fref=ts
bana facebook'u kullanmama devam ettiren birkaç değerli sayfadan bir tanesidir.
peki bunun sebebi nedir?
yapmış oldukları haberler gerçekten çok değerli.
ülkemizde adı çıkmamış ancak büyük işler yapan kişileri bizlere tanıtan bir sayfa.
bize farklı bir yerden farklı bir bakış açısı görmemizi sağlayan bir sayfa.
kısacası farklı bir habercilik anlayışına sahip.
tavsiye ediyorum.
bugün yeni stadı vodafone arena'daki ilk maçında bursaspor'u 3-2 yenmeyi başaran takımım.
gollerimizi mario gomez(2) ve alexis delgado atarken,bursaspor'un gollerini bakaye traore ve miroslav stoch attı.
vodafone arena...
sonunda o gün geldi ve stadımıza kavuştuk.
birçok özelliğiyle ön plana çıkan,modern bir stadımız olmuş oldu.
ülkemizde son yıllarda stadyum konusunda çokça yatırımlar yapıldı.
bursaspor'un timsah arenası,konyaspor'un torku arenası,trabzonspor'un akyazı arenası(az kaldı) ve beşiktaşımızın vodafone arenası ön plana çıkan stadyumlar.
hepsi ayrı bir güzelliğe sahip.
yeni stadımızla yeni sayfalara,yeni maceralara güzel bir başlangıç yaptık.
hayırlı olmasını diliyorum.
maça dönersem;
öncelikle tomas sivok'a değinmek istiyorum.
sivok'u böyle bir maçta rakibimiz olarak ekranda görünce beşiktaş'ta oynadığı zamanları aklıma geldi.
çok hüzünlendim o an.
belki de burada ilk maçı oynamayı en çok hakeden isimlerden birisiydi.(altın kafa)
maça ilk 11 olarak neredeyse ideal bir kadroyla çıktık.
en dikkat çekici değişiklik sağ bekte oldu.
beck'in yerine serdar kurtuluş ile başladık.
sanırım bunun sebebi geçen haftaki kasımpaşa maçında beck'in del valle ve tunay'ı çok kaçırmasıydı.
bursaspor'da ise sercan ile dzsudzsak'ın olmayışı en dikkat çekici eksiklerdi.
ilk 10 dakika yan toplarla gol aramaya çalıştık.
gereken baskı kuruldu fakat gol gelmedi.
gol gelmeyince daha dengeli bir oyuna dönüldü.
22.dakikada güzel paslaşmalar ile golü bulduk.
gomez'in son pozisyondaki soğukkanlılığını tebrik ediyorum.
böylece vodafone arena'nın ilk golünü gomez atmış oldu.
işte yine önemli bir noktaya geliyoruz.
golden sonraki dakikalar...
özellikle 5 dakika çok önemli.
tam geçiyoruz diyoruz ve golü kalemizde görüyoruz.
bu golde necid'in hareketi çok dikkatimi çekti.
marcelo'yu şaşırtarak traore'nin önünü açtı ve bursaspor golü buldu.
ilk yarıya 1-1'lik sonuçla girdik.
ilk yarıda takımımızda en çok dikkatimi çeken olay pas alış verişi oldu.
pas atan kişiden değil de pas isteyen kişiden bakıcam duruma.
pas için oyuncuların boşa kaçması,kanatta oyuncu sıkıştığında yardıma gitmeleri hem pas yüzdesini hem de takımdaki etkileşimi göz önüne seriyor.
ancak quaresma'da bu durumun biraz daha az olduğunu söyleyebilirim.
quaresma istiyor,yardım ediyor ancak daha dikine oynadığı için arkadaşları gelemeyebiliyor yardıma.
böylece topu kaybetme olasılığı daha çok artıyor.
ama genel olarak iyiydi bu maç.
ikinci yarı aynı 11lerle oyuna başlanıldı.
53'te yan toptan bulduğumuz golle öne geçtik.
alexis de bu sene ligdeki ilk golünü atmış oldu.
ve 57.dakikaya geliyoruz.
sosa'nın penaltı pozisyonu.
bence pozisyon penaltı değil.
ancak gerek hakemin pozisyona bakış açısı,yapılan reaksiyon ve gerçekleşme süresi çok kısa.
bu kararı önceki gomez'in pozisyonundan etkilenerek verdiğini düşünüyorum.
farklı yorumlara saygım sonsuz.
gomez'in penaltısını harun kurtardı,dönen pozisyonu yine gomez tamamladı ve takımımızı 3-1 öne geçirdi.
golden sonra hamza hocadan iki değişiklik geldi.
stoch ve karacan girdi,traore ve necid çıktı.
takımın dinamizmini artıran değişiklikler oldu.
ve bu iki oyuncu 2.golün başrolleri oldular.
karacan'ın(jem paul de karacan hitabını daha çok seviyorum) pasında stoch'un kaleye biraz kenardan vuruşunda bursaspor 2.golü attı.
tolga kurtarabilir miydi?
evet,kurtarabilirdi.
ancak tolga'da inanılmaz bir uyuşukluk hissi var gibime geliyor.
sen bir kalecisin kedi gibi atlaman gerek diyesi geliyor insanın.
bilemiyorum hibrit çime alışması lazım sanırım maç sonu öyle bir şeyler söylüyordu.
bu arada bu golden önce bir sürü de pozisyon kaçırdık.
ve yine kanser dakikaları.
biz kaşındık,rakip de farkı kapadı ve yine 80lere 1 farkla önde girmeyi başardık.
sonlara doğru ilginç iki değişiklik yaptık.
2 beki de değiştirdik.
şaşırtıcı bir durumdu benim gözümde.
ilk önce düşününce adamlar yoruldu hem de rakip de yeni adamlar aldı saldırıyorlar filan diyorsun.
ancak bir o kadar da tehlikeli.
tosic hata yapmaya meyilli bir isim.
neyse ki korkulan olmadı.
ancak son dakikalarda quaresma ve hosogai arasında olanlar çok can sıktı.
hosogai japon olabilir,japonlar yumuşak oyuncu diye düşünebilirsiniz ancak o öyle değil.
sert oyunu,ikili mücadeleyi seven bir oyuncu.
bunu maç boyunca herkes görmüştür zaten.
son dakikalarda ikisi de sınırı aşınca ikisi de kırmızıyı gördü.
quaresma o kadar iyi götürürken maçı bir anlık sinirinin kurbanı oldu.
şaşırmadık çünkü anlaşılıyordu bunun olacağı.
allahtan bir maç ceza yedi (2 sarıdan)
maç da gergin olaylardan sonra bitti.
oyuncu değerlendirmesi yapmak istiyorum.
şenol hoca artık tolgay'ı koymalı diyorum.
oğuzhan ve sosa ikilisi hücum aksiyonlarında çok yaratıcı olabilirler.doğrudur.
ancak savunma anlamında?
hadi ikili mücadeleler,top kapma filan iyi kötü gidiyor.
ancak savunmaya ekstra bir yardım yapamazlar.
atiba resmen takımın sigortası.
sakatlanırsa filan(allah korusun)ne olacak?
o yüzden oyunun iki yönünü de iyi okuyabilen tolgay lazım.
oğuzhan veya sosa'yı yedeğe çekmek lazım.
maç içerisinde oynayan kişiden hücumsal verimi en iyi şekilde alabiliriz.
ha rakip açılmıyor mu al diğerini de oyna.
haftaya büyük ihtimal kerim oynar.
savunma ve kale hala tam güven vermiyor.
boyko istediğimiz seviyenin çok uzağında.
ileri hat güzel.
puanımız 66 oldu.
rakibimiz fenerbahçe'nin puanı 60.
bu hafta galatasaray ile erteleme maçında karşılaşacaklar.
son maçında konyaspor'a mağlup olmaları bizim için büyük bir avantaj oldu.
ancak şunu unutmamak gerek.
son hafta biz de konyaspor'la karşılaşacağız.
ikili averaj fenerbahçe'de.
bu yüzden sadece kendi maçlarımıza konsantre olmamız gerek.
fikret orman'la ilgili bir iki kelime yazayım şu arada.
stad açılışında baya övmeler yapmış.
teşekkür edip de geçilebilirdi bence.
hem kendini hem takımını hem de taraftarını millete malzeme yapmana hiç gerek yok şu anda.
karşında kim olursa olsun sayın başkanım,daha dikkatli olmanı rica ediyorum her ne kadar yazdığımı görmesen de.
konsantre olmak;
sayın renktaşlarım:
takımımıza desteğimizi eksik etmeyelim.
artık şampiyonluk yolunda psikolojik dönemeçler başlıyor.
dikkatli olalım,takımımızı kötüleyecek yanlış hareketler yapmayalım.
ve de en önemlisi;
takımımıza desteğimizi eksik etmeyelim değerli renktaşlarım.
ziraat türkiye kupası rövanş maçında deplasmanda torku konyaspor'a 1-0 yenilen takımım.
böylece konyaspor yarı finale yükselirken biz de kupadan elenmiş olduk.
çift maç usullü bir eşleşmeydi ve ilk maçı sahamızda 2-1 kaybetmiştik.
bu sonuçla maç öncesinde tur avantajını konyaspor almış oluyordu.
öncelikle konyaspor'dan biraz bahsetmek lazım.
bu sene aykut kocaman önderliğinde ligde ve kupada gayet başarılı bir şekilde yollarına devam ediyorlar.
galatasaray'ın 1 sene avrupa kupalarından men olması sebebiyle gelecek sene uefa avrupa ligine direk katılma şansına sahip olabilirler.
konya halkının desteğini de unutmamak gerek.
takımın taktiksel yönlerini gelirsek;
aykut kocaman'ın fenerbahçe'de nasıl bir oyun oynattığını herkes hatırlar.
defansif oyun,hızlı kontraatak,gerektiğinde takım oyununun ve mücadelenin birleştiği bir oyun görebiliriz.
hepsinin birleştiği sonuç da 1-0 ve türevi gibi sonuçlara denk gelir.
aslında oynanan oyun değil maç sonundaki sonuç önemlidir felsefesini güzel yapıyorlar.
bizim durumumuz da bazen tam tersi oluyor.
oyun olarak ne kadar iyi gözüksek de sonuç olmayabiliyor.
ilk maçta da bugün de bu durumun yaşandığını düşünüyorum.
maça hücum hattında ideal kadromuzla başlarken savunma hattında şenol hoca bazı değişikliklere gitti.
maça baskılı başlamaya çalıştık.
ilk 10 dakika topu rakip yarı alanda topa sahip olarak oyunu ele almaya çalıştık.
fakat şut konusunda ciddi sıkıntı yaşadık.
konyaspor'un yaptığı savunma sonucu ataklarımız kenarlara inerek orta yapma amacına saptı.
normalde bu sene yaptığımız hızlı paslarla ve geliştirdiğimiz hızlı hücumlarla ön plana çıktık.
bu maçta da bu dinamizmi neredeyse hiç yakalayamadık.
böyle olunca konyaspor oynadığı sabırlı oyunla golü son dakikalarda buldu ve üst tura çıkmayı başardı.
tebrik ediyorum.
yazmışken biraz da fenerbahçe maçı ile ilgili kendimce bir şeyler yorumlayayım.
maç öncesinde beşiktaş 1 maç eksiğiyle lider durumdaydı.
fenerbahçe ise zorlu rusya deplasmanında turu atlayarak moralini arttırmıştı.
maçın hemen başında yediğimiz gol tabiki maçın gidişatını önemli derecede etkiledi.
sonuçta takım daha alışamadan golü yiyince tüm planlar altüst olabiliyor.
sonrasında da fenerbahçe'nin kaçırdığı birçok pozisyon oldu ve ilk yarıyı 1-0 yenik bitirdik.
ikinci yarıda biraz toparlandık.
fakat bu sefer şansımız tutmadı.
böyle olunca fenerbahçe hızlı ataktan ikinci golü buldu ve maçı kaybettik.
fenerbahçe'yi tebrik etmek gerek.
centilmenlik her zaman her yerde ön planda olmalı.
hakem kararları filan diye sorarsanız;
ben ilk maçta da tartışmalı pozisyonlara artniyet aramadım.
bu maçta da aramıyorum.
iki tarafın da şükretmesi gereken pozisyonlar oldu.
şimdi biraz oyuncularımız,tercihler ve gelecek ile ilgili yorumlar yapayım.
artık sadece lige odaklanabileceğiz.
önümüzde 12 önemli maç var.(ts maçı dahil)
doğru hamleler ve renktaşlarımızın yapıcı destekleriyle iyi yerlere gelebiliriz.
bu yolda rakibimiz fenerbahçe.
güzel bir rekabet var.
bize karşı algı durumunda daha baskınlar.
son senelerde yaşadığımız durumlara ithafen yapılan algılara karşı takımımıza desteğimizi eksik etmememiz gerek.
kadro seçimine gelirsek;
artık kerim frei, tolgay arslan ve cenk tosun'un daha çok süre alması görüşündeyim.
tolgay uzun bir aradan sonra konya maçıyla formayı giydi.
şahsen beni çok sevindirdi.
cenk tosun'un konya maçlarında oynaması görüşündeydim.
fakat hocamız gomez'den vazgeçmedi.
boyko hiç iyi başlamadı.
çok tedirgin oynuyor ve haliyle özgüveni azalıyor.
en basit örneği yan toplardaki çıkışları.
boyko'nun gelmesi tolga'yı iyi etkiledi.sanırım forma telaşı sardı biraz.
defansta stoperler hepten değişti.
açıkçası ersan rhodolfo ikilisini aratıyorlar.
umarım alışırlar ve oyunlarını üst düzeye çıkarırlar.
bu sadece ikisine değil,bütün takıma dileğim.
beşiktaşıma ilerleyen haftalarda başarılar diliyorum.
1968 doğumlu türk müzisyen,söz yazarı.
uzun zamandır kendisiyle ilgili bir yazı yazmayı düşünüyordum.
nasip bugüne imiş.
benim gözümde türk müzik tarihinde yaptığı çalışmalarla kolay kolay unutulmayacak bir kişi olacak.
her şarkısında başka bir güzellik var.
bir şarkıda söz ve müzik arasındaki uyum çok önemlidir kanımca.
tabi şarkıyı seslendiren kişinin kattığı yorum da çok önemli.
feridun düzağaç bunları çok güzel yapmış.
duygusal şarkılarında derin düşüncelere dalıp hareketli şarkılarında coşabiliyorsunuz.
ha bir de düşler sokağı şarkısı var. https://www.youtube.com/watch?v=BoJvzm7bwq0
bu şarkı sanırım o zamanların gençlerini çok etkiledi.
o zamanlar diyorum da çok da uzak değil çıkış tarihi 2003.
beni de etkiledi tabi,belki şimdi de devam ediyordur.
sonuca gelirsem:
sevdiğim,saygı duyduğum müzisyenlerden birisidir.
severek dinlerim ve dinlemeye devam edeceğim.
saygılar...
şu an anadolu efes'te forma giyen,2.03 boyunda 4-5 numaralarda oynayabilen basketbol oyuncusu.
özellikle savunma yönüyle ön plana çıkan bir oyuncu kendisi.
blok konusunda euroleague'de üst sıralara oynar.
efes'te biraz performansının düştüğünü görüyorum.
özellikle son oynanan galatasaray maçında canlı izleme fırsatı buldum.
rakibi lasme ve dorsey'di.
hücum reaksiyonları fazla kısıtlı kaldı.
içeriyi zorlamak yerine hep dışa oynadı.
kullanmaya çalıştığı pozisyonları da kötü değerlendirince özgüveni düştü.
en kötü maçlarından birine denk geldim o da var tabi.
fakat olympiakos'taki üstün oyununu pek göremedim.
umarım efes'te formu yükselir ve takımı adına güzel işler yapar.
yabancı dizileri ülkemizde tanıtmaya ve izletmeye odaklı bir televizyon kanalıydı.
en çok izlediğim kanallardan birisiydi.
maalesef geçen hafta kapatıldı ve yayınladığı dizileri tlc kanalına alındı.
açıkçası bana çok yararı olmuştu e2'nin.
sevdiğim dizileri bulmama yardımcı olmuştu.
ingilizce ile daha alakalı olmamı sağlamıştı.
sanırım özleyeceğim.
asıl mevkisi stoper olan, aynı zamanda sol bekte de görev alabilen 28 yaşındaki türk defans oyuncusu.
beşiktaşımızdan çin ligi ekibi hebei china fortune takımına 7 milyon euro bonservis bedeliyle transfer olmuştur.
yaklaşık 5 sene olmuş beşiktaşa geleli.
adanaspor'dan geldiğinde onun bu kadar süre takımda kalacağını pek kimse düşünmüyordu.
çok stoper değişikliği yaşadık fakat o forma şansını iyi değerlendirerek takımın önemli isimlerinden biri oldu.
belki çok yetenekli bir oyuncu olamadı fakat mücadele hırsıyla kendisini bir yerlere getirmeyi başardı.
keşke sezon sonuna kadar oynayabilseydi.
yönetimden öyle bir hamle bekliyordum açıkçası.
takımımız adına verdiği emekler için çok teşekkür ediyorum.
yolu açık olsun.
türkiye kupası c grubu son maçında olimpiyat'ta sivas belediyespor'a 4-3 mağlup olan takımım.
gollerimizi cenk tosun(2) ve gökhan töre atarken rakibimizin gollerini ali, atila(2) ve ahmet attı.
bu sonuçla grubu 2. sırada bitirdik ve rakibimiz bucaspor oldu.
sivas belediyespor ise grubu 1. bitirerek çaykur rizespor'un rakibi oldu.
öncelikle sivas belediyespor'u tebrik etmek istiyorum.
son maça kadar şanslarını sürdürdüler,birçok insan kendilerine şans vermezken gruptan birinci çıkmayı başardılar.
buradan anladığım büyük küçük her takımın şansının olduğudur.
zaten futbol bu yüzden güzeldir.
sürprizlere her zaman açıktır ve cazibesi de buradan gelir.
bugünkü maça gruptan çıkmayı garantilemiş bir şekilde çıktık.
ilk 11'e baktığımızda yedek ve as oyuncuların karışımı bir takım olduğunu görebiliriz.
sivas belediyespor'un gruptan çıkması için maçı kesinlikle kazanması gerekiyordu.
maça iki taraf da dengeli başladı.
oyun disiplini,alan daraltmalar,markajlar genel olarak yerindeydi.
oyunun ilk yarım saatinde cenk tosun ile girdiğimiz pozisyonlar oldu ancak gole çeviremedik.
35.dakikada sivas belediyespor penaltı kazandı.
penaltıyı yapan milosevic kırmızı kart gördü.
şanssız maçlar geçiriyor kendisi o yönden çok üzülüyorum.
penaltıdan yediğimiz golle 1-0 geri düştük.
ilk yarı da bu skorla sonuçlandı.
ikinci yarı sivas belediyespor özgüveni artmış olarak sahaya çıktı.
bu özgüvenle ikinci golü 50.dakikada bulmayı başardılar.
beşiktaş 10 kişi olduğu için tam maç koptu denilirken 4 dakika sonra biz de penaltı kazandık.
cenk tosun gole çevirdi durum 2-1 oldu.
60 ve 64'te bulduğumuz gollerle maçı bir anda 3-2 yaptık.
bir anda rüzgarı arkamıza almış olduk.
beklenen oyun 10 kişi olmamıza rağmen oynanmaya başlanmıştı.
fakat asıl önemli olan bu dakikalardan sonrasıydı.
1 farklı galipsiniz,10 kişi oynuyorsunuz.
oyun da sizin elinizde.
ama gol atmıyorsunuz!!
o arada arayı açmak için net pozisyonlar da bulmamıza rağmen atamadık.
belki de bilerek atmadık.orasını bilemeyeceğim.
takımda bir anda müthiş bir rehavet havası oluştu.
tabi insan hissediyor böyle sonun olabileceğini.
futbolda ve hayatta asla değişmeyen kurallar vardır.
atamayana atarlar ve her ne olursa olsun karşındaki takımı küçümseme.
bunları bilincine yerleştirmezsen zaten eninde sonunda olan olur.
80 ve 82. dakikalarda yediğimiz gollerle mağlup olduk.
'gruptan çıkmayı garantilemeden maça çıksak bu durum olmazdı.'
tamam doğru olabilir de zaten burada değerlendirmemiz gereken maç sonucu değil rehavet olayı.
her halükarda disiplini elden bırakmamak lazım benim şahsi görüşüm budur.
sonuçta takımını bu durumda görmek taraftarların tabi ki hoşuna gitmez.
oyuncu değerlendirmesi için ise şöyle bir yorumda bulunacağım.
şenol hocanın ilerde alternatifler belli de geride milosevic kırmızı görünce işler biraz arap saçına döndü.
necip rholdolfo'nun yanına stopere geldi,sonra rhodolfo beck değişikliği oldu.
böyle olunca pek de değerlendirme yapmak istemiyorum.
hata analizleri açısından güzel bir maç olduğunu düşünüyorum.
ilerleyen haftalarda takımıma başarılar diliyorum.
allah rahmet eylesin.mekanı cennet olsun.
vehbi koç'un torunu,rahmi koç'un oğluydu.
yaklaşık 13 yıldır koç holding'in başında olan kişiydi.
başında olduğu süre içerisinde işçi istihdamını 2 katına çıkarmış.
çeşitli firmalarla anlaşarak holdingin sermayesini genişletmiş.
kısacası hatırı sayılır biçimde önemli işler yapmış.
ve en çok dikkatimi çeken olay öldükten sonra bütün kanallarda anılması oldu.
biyografisi olsun,yaşadığı olaylar olsun hep iyi anıldı.
bilirsiniz bazı işadamları vardı öldükten sonra haberlerde bile bahsedilmezlerdi.
ahlaksızlık mı dersin,kaçakçılık mı dersin vs. vs.
değerli bir insan olduğunu anladım.
allah rahmet eylesin.
başlamasını sabırsızlıkla beklediğim abd yapımlı dizi.
bu dizi bana birçok şeyi öğretti aslında.
yapay zekanın aslında imkansız olmayacağını farkettim.
kendi bilgilerimizi sosyal medya sayesinde ortaya çıkardığımızı farkettim.
bütün bilgilerimizi paylaşarak devlete ve bilimum organlara yardım ettiğimizi farkettim.
güvenlik adına hiçbir şey yapmadığımızı farkettim.
açıkçası bu dizi beni daha düzgün biri yaptı.
sınırlarımı çizmem gerektiğini farkettirdi.
sadece bir dizi bunları yapar mı demeyin,gerçekten inanılmaz etkiler yapabiliyor.
keşke son sezonu olmasaydı.
umarım çok güzel bir sezon izleriz.
1956 doğumlu amerikan aktör.
breaking bad dizisinde canlandırdığı walter white rolüyle emmy ödülüne layık görülmüş.
hem de birden fazla.
ben de kendisini breaking bad ile tanıdım ve oyunculuğunu çok beğendim.
how i met your mother ve family guy gibi dizilerde de oynamış.
daha güzel yapıtlarla karşımıza çıkması dileğiyle.
hem senaryo hem de oyunculuk bakımından üst düzey olan abd yapımlı drama dizisi.
bir insan vardır sessizdir.
istediği şeyleri yapamaz.
başkaları onun sayesinde başarılar yakalar.
o sadece izler ve bu yüzden kendisi emeğinin karşılığını alamaz.
bunların üstüne hayati bir tehlike de eklenirse;
işte o zaman çaresiz kalır ve bambaşka bir insan olmaya karar verir.
ve aklına gelmeyecek düzeyde olaylar yaşamaya başlar.
yanındakileri de sürükler ve gider...
gerçekten konusunu anlatışı ile beni mest etmiş sayılı dizilerden birisidir.
emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunarım.
spartak moskova'dan beşiktaşımıza transfer olmuş 25 yaşındaki ermeni kanat oyuncusu.
sanırım bu dönem oynamayacak,ispanya liginden bir takıma kiralanacağı söyleniyor.
aras özbiliz'i ülkemizde bekleyen bazı kritik durumlar var.
öncelikle vatandaşlık durumu var.
kendisi ermenistan vatandaşı ve ermenistan milli takımının formasını da giyiyor.
ülkemizin ve azerbaycan'ın ermenistan ile durumu iyi değil bunu herkes biliyor.
sosyal mecrada etkilerini şimdiden görmeye başlıyoruz.
benim görüşüm aras'ı sadece beşiktaşımızın yararına transfer ettiği bir futbolcu olarak düşünmek olacaktır.
aynı diğer aldığımız yabancı futbolcular gibi.
sonuçta bu ülkeye sırbistan'dan futbolcular da geliyor,zamanında israil'den futbolcular da geldi.
kendimizi spor alanında siyasetten ayırabilirsek daha güzel olacağına inanıyorum.
tabi bu durum tek taraflı mı olacak?
kesinlikle hayır.
aras da bu durumlara değinmemeli.
nasıl futbolcular parasını alıp oyununu oynuyorsa aras da aynı şekilde bunu yapmalı.
zaten bu olaylarla ilgili yanlış bir hareket yaparsa taraftar da hesabını her türlü soracaktır.
yönetim de aras da bu transferi gerçekleştirirken bunları düşünmüştür zaten.
önemli olan bunlara uymakta,uygulamakta.
futbolcu olarak özelliklerine gelirsek;
ajax altyapısından yetişme.
sonrasında rusya macerası yaşamış.
bileklerine hakim hızlı bir oyuncu.
çoğu kişinin değindiği gibi ikili mücadelede pek başarılı değil.
ispanya'ya gitmesi bu yönünü geliştirmesine yardımcı olabilir(oynadığı sürece).
umarım yararlı bir transfer olur.
başarılar diliyorum.
ispanya takımı getafe'den beşiktaşımıza transfer olmuş 30 yaşındaki ispanyol defans oyuncusu.
defansın her yerinde görev almakla beraber ön libero pozisyonunda da görev yapabilmektedir.
ben kendisini oyunlar sayesinde tanıyorum.
pes,fifa veya fm gibi oyunlarda çeşitli modlarda oynarken kendisiyle karşılaşıyordum.
birkaç sene önce ntvspor ispanya ligini verirken izleme fırsatım oluyordu.
açıkçası alexis'in transfer edileceğini pek düşünmemiştim.
şenol hoca hızlı bir stoper istediğini söylüyordu.
böyle söylenince aklıma daha farklı stoper opsiyonları geliyordu.
alexis kamyon mu derseniz değil derim,fakat ersan'dan da hızlı bir oyuncu değil.
transfer sebeblerini düşünürsek;
öncelikle tecrübeli ve istikrarlı bir oyuncu.
valencia, sevilla ve malaga gibi önemli kulüplerde oynamış.
sanırım şampiyonluğa oynamamız için yedekte de bekleyebilecek,
girdiğinde de en iyi katkıyı yapabileceğini düşünülerek bu transfer yapılmış.
çünkü şenol hoca ersan-rhodolfo ikilisi kolay kolay bozmaz gibime geliyor.
ikisinden birinin sakatlığı veya cezası durumunda alexis'i koyabilecek.
ilk dönem bunun sıkıntısını yaşamıştık.
umarım faydalı bir transfer olur.
başarılar diliyorum.
devre arası transfer döneminde beşiktaşımıza transfer olmuş 27 yaşındaki ukraynalı file bekçisi.
takımımıza ukrayna'nın dnipro takımından 3.3 milyon euro bonsevisle transfer olmuştur.
boyko'yu çoğu taraftarın ciddi şekilde tanıdığı yer uefa avrupa ligi finali olmuştur kanımca.
sevilla karşısında güzel kurtarışlar yapmasına rağmen takımının yenilmesine engel olamamıştı.
o maçta yılın kurtarışını da yapmıştı. https://www.youtube.com/watch?v=MrvZlFIIQKw
peki boyko takımımız için doğru bir transfer mi?
devre arasında takımında ilk 11'de oynayan bir kaleci transfer etmek çok zordur.
genelde büyük takımlarda yedek kalan kaleciler transferin gözdeleri olurlar.
bu konuda cesaretli bir adım attığımızı söylemek istiyorum.
şampiyonluk isteyen bir takım için bu zamanda formda bir kaleci almak gerekiyordu.
boyko da bu sıralarda çok formda bir kaleci.
hem de bonservis olarak iyi bir rakamla aldık diyebilirim.
bu yüzden diğer opsiyonlara baktığımızda doğru bir transfer olduğunu düşünüyorum.
takımımıza çabuk alışabilir mi?
alışabilir.çünkü takımımızın bu seneki savunma anlayışı bu duruma müsait.
boyko'nun refleksleri kuvvetli gibi görünüyor.
uzun bir kaleci.
yerden gelen toplara karşı dezavantaj oluşturabilir.
takımımıza alışabileceğine inanıyorum.
inşallah takımımızda güzel işler yapar.
buna ihtiyacımız var.
başarılar diliyorum.
solidworks 3 boyutlu bilgisayar destekli tasarım programıdır.
günümüzde mühendislerin en çok kullandığı programlardan birisidir.
autocad ile 2 boyutlu tasarımları rahat bir şekilde yapabilirsiniz;fakat iş 3 boyuta gelince solidworks'e geçmek çok daha mantıklı bir hareket olur.
bunun sebebi ise autocad'de 3 boyutlu çalışma çok verimli olmaz,hem de autocad ile solidworks'ün kullanımları benzer olduğundan daha rahat kullanırsınız.
solidworks öğrenmek isteyenler için solidworksvideo.com adlı siteye bakarak öğrenebilirsiniz.
32 bit tam sürümüne sahip olan varsa veya link konusunda bana yardımcı olabilecek birisi varsa çok sevinirim.
stsl 17. hafta maçında konyaspor'u fatih terim stadı'nda 4-0 yenmeyi başaran takımım.
gollerimizi oğuzhan özyakup,mario gomez,gökhan töre ve kerim frei attı.
maça beklenen 11'den tek fark olarak olcay yerine gökhan töre ile başladık.
maçın daha ilk dakikası olmamış iken stad elektriği gitti ve yaklaşık 8 dakika kesinti sürdü.
o süre zaafında renktaşlarımız güzel destekleriyle güzel görüntüler verdiler.
bu olaydan sonra maç kaldığı yerden devam etti.
ilk yarım saati ele alırsak konyaspor orta sahada çok oyuncuyla üstünlük kurmaya çalıştı.
beşiktaşımız da topu kanatlara indirerek pozisyonlar bulmaya çalıştı.
bu süre içerisinde bajic'in ibrahimovic'i andıran şutu direkten döndü.
gol olsaydı çok farklı bir maç yaşayabilirdik.
yarım saatten sonra beşiktaşımız biraz daha oyunu ele almaya başladı.
quaresma'nın topla dribbling'leri ile etkili olurken gomez ile önemli bir pozisyon kaçırdık.
ilk yarı konyaspor defansını açmakta zorlandık ve devre 0-0 eşitlikle sona erdi.
ikinci yarıya başlarken iki takımda da oyuncu değişikliği yaşanmadı.
ikinci yarıya beşiktaşımız daha etkili bir oyunla başladı.
ve golü de 50. dakikada bulduk.
kenardan merkeze doğru bir pas alışverişiyle ceza sahasına girdik.
oğuzhan'ın serkan'dan ve defans oyuncularından sıyrılırken yaptığı şık hareketler görülmeye değerdi.
ceza sahasında öyle bir pozisyonda sakin kalmak kesinlikle büyük bir başarıdır.
tebrik ediyorum kendisini.
golden 7 dakika sonra birtakım gerginlikler sonucu quaresma ile ali turan sarı kart gördüler.
ve quaresma birkaç dakika sonra olcay şahan ile değiştirildi.
quaresma buna çıkarken baya tepki gösterdi.
sizce değişiklik doğru mu derseniz doğruydu derim.
quaresma belki güzel oynuyordu şık hareketler yapıyordu;
fakat rakip takımın oyuncuları üzerine oynarsa 10 kişi kalma durumumuz olabilirdi.
şenol hoca da maç sonunda oyuncunun maç içindeki davranışına bakıyorum gibisinden bir açıklama yapmış.
doğru bir açıklama olduğunu düşünüyorum ve katılıyorum.
maça dönersek;
olcay oyuna girdikten sonra gomez'e asist yaparak takımın 2-0 öne geçmesini sağladı.
gomez güzel bir bitiricilikle ligdeki gol sayısını 13'e çıkardı.
umarım ilerleyen haftalarda da aynı şekilde grafiğini sürdürür.
sonrasında gökhan töre'nin golü ile 3-0'ı yakaladık.
goller arasındaki süreler ne kadar kısa olurca rakibin direncini de o derecede düşürüyorsunuz.
artık oyun tamamen bizdeydi.
ve son golü de kerim attı.
kerim bu sene sonradan girerek çok gol attı.
aldığı süre içerisinde bu istatistiği yakalaması gerçekten çok sevindirici.
maçın sonlarında rölanti bir oyuna döndük ve 4-0 tamamlamayı başardık.
bu sonuçla 41 puanla ilk devreyi lider bitirmeyi başardık.
önümüzde bir transfer dönemi var.
takımımızın bazı durumları masaya yatırması lazım.
kaleci ve stoper transferleri düşünülüyor.
kaleci olarak boyko,cillessen,adler,ospina isimlerini duydum şu ana kadar.
açıkçası en çok sıkıntı çektiğimiz bölge kaleci ise biraz şartları zorlamamız gerektiğini düşünüyorum.
şampiyonluk istiyorsak bunu yapmak zorundayız.
stoperde ise douglas ile papy isimleri var.
ikisi de kaliteli stoperler fakat bizim lige ve de bizim takımımıza hangisi uyum sağlar orası önemli.
desteklerimizi eksik etmeyelim sayın renktaşlarım.
takımımıza ilerleyen haftalarda başarılar diliyorum.
stsl 15. hafta derbi maçında olimpiyat'ta galatasaray'ı 2-1 yenmeyi başaran takımım.
gollerimizi mario gomez ve gökhan töre atarken galatasaray'ın golünü wesley sneijder attı.
maç öncesinde iki takım için farklı gelişmeler yaşandı.
beşiktaşımızda lizbon maçından sonra tolga zengin ağrı neden gösterilerek 18 kişilik kadroya alınmadı.
bu da kalemizi günay'ın koruyacağı, aynı zamanda yedek kalecimizin 96 doğumlu hüseyin olacağı anlamına geliyordu.
galatasaray'da uefa avrupa ligi kura çekimi heyecanı yaşandı.
rakibi italyan ekibi lazio oldu. galatasaray'a şimdiden başarılar diliyorum.
kadrolara baktığımızda her iki takım da son maçlarının kadro ve taktik anlayışıyla maça başladılar.
beşiktaşımız maça etkili başladı.
sosa ve gomez'le etkili pozisyonlar ürettik ve kaleci ve muslera pozisyonları kurtardı.
bu sırada galatasaray'ın burak ile etkili olabileceği bir pozisyon oldu fakat burak topa düzgün vuramadı.
ilk yarı boyunca galatasaray bu pozisyon dışında kalemize gelmedi.
beşiktaşımız baskısına devam etse de dakikalar geçtikçe herkesin aklına yine aynı sorular geliyordu.
ya atamaya atarlar olursa??
ya kontradan gol yersek??
pozisyonlar buluyorduk fakat son hamle veya final pası derler ya işte orada olmuyordu.
ve de muslera da kurtarıyordu.
ilk yarının sonlarına doğru sertlik artacak gibi olsa da sadece gomez sarı görerek ilk yarı tamamlandı.
açıkçası bu durum beni endişelendiren konulardan birisiydi.
çünkü son yıllarda derbilerde çok kırmızı kart görüyorduk ve oyundan düşüyorduk.
bu maçta çok şükür bu olmadı.
bunu biraz da galatasaray'ın agresif olmamasına bağlıyorum.
melo gibi bir oyuncu gerçekten çok etkili oluyordu bu konuda.
rakibin moralini alt üst ediyordu hem de kendi takımını ateşliyordu.
ikinci yarı iki takım da değişiklik yapmadan başladı.
bu arada burak-umut değişikliğini unuttum özür dilerim.
burak ilk yarının sonlarına doğru sakatlanarak yerini umut'a bıraktı.
ikinci yarının başında galatasaray baskılı başladı.
oyunu bizim sahaya yaymaya çalıştılar.
anladığım kadarıyla şok etkisi yaratacak bir gol atıp rakibin toparlanamamasını istedi mustafa hoca.
ve bunu 54.dakikada yapmayı başardılar.
maalesef günay çıkmasını gerek görmediğim pozisyonda geldi ve topu istediği gibi uzaklaştıramadı.
top sneijder'in önünde kaldı ve yaklaşık 40 metreden rahat bir gol attı.
kaleci lazım gerçekten.artık bu kaçınılmaz bir gerçek.
bu golden hemen sonra cevap vermemiz gerçekten çok iyi oldu.
yoksa stres içinde daha kötü geçirebilirdik maçı.
olcay'ın pasında gomez ceza sahası dışından şutunu çekti.
muslera topun sekmesi sonucu kurtaramadı ve golü 56. dakikada bulduk.
sonrasında ilk önce olcay-kerim değişikliği yaptık.
şenol hoca adam eksilten,biraz daha hücuma yönelik olan kerim'i gol için tercih etti.
gol dakikasına kadar biraz daha etkili olmaya çalıştık.
o arada quaresma-gökhan töre değişikliği oldu.
ve şenol hoca'nın oyuna aldığı oyuncuların işbirliği ile golümüzü bulmayı başardık.
kerim'in ortasında gökhan topa gelişine güzel vurdu ve 2-1 öne geçtik.
maçın sonuna kadar beşiktaşımız daha çok oyun temposunu düşürmeye,topa hakim olarak süre eritmeye çalıştı.
galatasaray'ın son dakikalarda çektiği şutlar etkili olmayınca ve anlaşmazlıklar yaşanınca beşiktaşımız sahadan 2-1 galip ayrılmayı başardı.
böylece beşiktaşımız puanını 35'e çıkararak liderliğini sürdürdü.
galatasaray ise 26 puanla haftayı kapattı.
bu maçı kazanmamız gerçekten çok önemliydi.
avrupa liginden elenmiştik ve kötü olaylar yaşamıştık.
güzel bir galibiyet oldu fakat şampiyonluk naraları için daha çok erken.
temkinli olmamız gerekiyor.
önümüzde kupada karabükspor ve ligde osmanlıspor maçlarımız var.
karabük maçının yedek oyuncularımızın denenmesi için bir fırsat maçı olduğunu düşünüyorum.
özellikle franco,milosevic ve de eslem gibi genç yeteneklerin performanslarını merak ediyorum.
ayrıca mustafa pektemek,motta ve cenk'in oynayacağını düşünüyorum.
ligde de osmanlıspor maçı var.
önemli bir rakip iddaalı skorlar almayı başardı dikkat etmek gerek.
beşiktaşımıza ilerleyen haftalarda başarılar diliyorum.
bundesliga'da gösterdiği performansla milli takıma çağrılabileceğini düşündüğüm stoper oyuncusu.
darmstadt 98 takımına 3 yıl önce geliyor ve takımıyla 3.ligden bundesliga'ya geliyor.
şimdi de kaptanı ve takımına puanlar kazandırıyor.
güzel bir istikrar örneği olmayı başarmış ve sürdürmekte.
futbolla ilgili sohbet etmeyi çok seviyorum.
sadece tuttuğum takım için değil diğer takımları da belli bir seviyede,yanlış bir şey söylememeye çalışarak yorumlamaya çalışıyorum.
sonra biri veya birileri (holigan) geliyor ve sohbetin içine ediyor.
eksikleri, neler yapılabileceğini filan söylememe izin vermiyor.
bir de tuttuğun takıma laf atıyorlar sebepsiz yere ya en sonunda bıktım bu durumdan.
sırf bu tip şahıslar yüzünden bu sözlükte futbol konusunda yazarım diyebilirim.
kendimce yazıp çiziyorum daha iyi geliyor böylesi.
size tavsiyem bu tip insanlardan uzak durmanızdır.
1986 doğumlu galatasaray'ın kalesini koruyan uruguaylı file bekçisi.
bugün bir kez daha anlaşılıyor ki futbolda bir kaleci çok ama çok önemli.
muslera geldiğinden beri galatasaray'a gerçekten çok büyük bir güven veriyor.
özellikle maçları izlerken dikkat ediyorum kendisine.
önündeki defans oyuncuları ile iletişimi sağlam,defans hata yapıyor fakat kendisi hataları görmemizi engelliyor.
çünkü pozisyonları kurtarıyor,maçı ipten alıyor.
takımın iyi oynayamadığı zamanlar olacaktır,rakibi kendisinden çok daha güçlüdür veya deplasmandasındır.
o zaman kaleci ön plana çıkar.o da ön plana çıkmayı başardı.
kendisini tebrik ediyorum hem oyun yönünden hem de kişilik yönünden.
uefa avrupa ligi 6.hafta maçında deplasmanda sporting lizbon'a 3-1 mağlup olan takımım.
bu skorla uefa avrupa ligine veda ettik.
öncelikle fenerbahçe ve galatasaray'a kupa yolunda başarılar dilemek istiyorum.
benim en çok önem verdiğim konulardan birisi ülkemizin takımlarının avrupa'da bizi en iyi şekilde temsil etmesidir.
bu sene 3 takımımız birden avrupa liginde oynayabilirdi fakat başaramadık.
maçımızla ilgili yorumlarıma başlamak istiyorum.
maç öncesinde bizim 9 rakibimizin de 7 puanı vardı.
deplasmandayız ve rakibimiz golcü bir takım.
evlerinde galibiyet serileri var.
bizim taktiğimiz de maça başlarken biraz daha geriye çekilerek rakibi beklemek sonradan açılmak oldu.
ilk 11'imiz bu seneki ideal 11'imizdi.
defansta tosic kanatlarda olcay quaresma ile maça başladık.bunları belirtmemin sebebi genelde değişiklik onların oluyor.
maça umduğumdan iyi başladığımızı söyleyebilirim.
veya lizbon umduğum kadar iyi başlayamadı diyebilirim.
kalemizde çok isabetli pozisyonlar gelmedi ilk yarım saat boyunca.
daha çok rakibimizin savunmasından hatalar bekledik.
30'dan sonra oyuna daha çok ortak olmaya başladık.
kaptığımız toplarla etkili olmaya çalıştık.
gomez quaresma'nın güzel pasını kontrol edemedi,olcay çok önemli bir poziyonu kaçırdı.
ilk yarıyı 0-0 bitirdik.
ilk yarı ve de maç boyunca olcay'ın araya girmeleri ve top kapmaları çok ilgimi çekti.
defans oyuncularımızdan daha çok hamle yaptı sanırsam.
ikinci yarı değişiklik yapmadık,lizbon oyuncu değişikliği ile başladı.
artık lizbon galibiyet için daha çok baskılı bir oyunla ikinci yarıya başladı.
beşiktaşımız da ilk yarıdaki oyununu koruyarak başladı.
60.dakikada golü bulmayı başardık.
quaresma'nın trivela ortasında gomez güzel bir vuruşla topu ağlara göndermeyi başardı.
fakat...
asıl önemli zaman işte golden sonraki zamandı.
ve maalesef yine başaramadık.
aslında golü çok iyi bir sürede bulduk.
golden sonraki dakikalar yine aynı düzende oynamaya devam ediyorduk.
ama takımımızın çok büyük bir sıkıntısı var.
skoru tutamıyoruz.
sanırım bu artık hepimizin aklına işlemiş.
herkesin aklında bu telaş var.
oyuncularda da var bu durum.
bu senaryoyu çok gördü taraftar.
bugün de tolga zengin ile başladık ve tüm takım olarak bitirdik.
o ilk goldeki hata gerçekten çok çok kötü.dikkatsizlik kesinlikle konsantre kaybı bu.güvensizlik...
ikinci golde de tuttuğu yerden gol yemek...
sonra takımın toparlanamaması ve kupaya veda ettik.
bu maç dünyanın sonu değil bunu da belirtmek lazım.
sonuçta bu da bir maç ve belki de önceki maçlardan garantilememiz lazımdı.
ama herkes şu konuda aynı fikirdedir sanırsam;sonu yapamıyoruz.
peki neden???
işte bu soruyu arıyorum ben.
renktaşlarıma,diğer takımların değerli taraftarlarına da sormak istiyorum.
objektif olmak gerekirse neden böyle oluyor?
taraftarların da morali düşüyor böyle olunca.
takımına güveniyorsun fakat güvenini boşa çıkarıyor.
bu gerçekten can sıkıcı bir durum.
bu soruyu daha fazla uzatmayacağım.
iki önemli virajdan birini kaybettik.
rakibimiz galatasaray.
tamamen lige ve bu maça odaklanmamız lazım.
takımıma başarılar diliyorum.
stsl 13.hafta maçında sahasında akhisar belediyespor'a 2-0 kaybeden takımım.
rakibimizin gollerini güray vural ve sami attı.
öncelikle akhisar belediyespor'u kutlamak istiyorum.
basit ve disiplinli futbol oyunlarıyla maçı kazanmayı başardılar.
bugünkü maç takımımız için çok önemliydi.
uefa maçı sonrası olması ve üstüne sakat ve cezalı oyuncularımızın olması biraz can sıkıyordu.
en önemlilerinden biri ersan gülümdür şüphesiz.
onun olmayışında rhodolfo'nun partnerini bir türlü bulamadık.
bir de necip uysal var.
belki çok iyi bir oyuncu olarak kabul etmiyoruz fakat rotasyon yönünden ve oynadığı oyunla etkili bir oyuncu oluyor.
bugünkü ilk 11'imiz de bazı rotasyonlarla oluştu.
ersan'ın yerine tosic,kanatlarda quaresma ve olcay ile başladık.
akhisar belediyespor daha maçın başında golü bulunca zor duruma düştük.
çizgi defansı hatası yaptık bu golde güray'ı arkaya kaçırdık.
tolga'dan da sıyrılarak golü atmayı başardı.
golden sonraki dakikalarda beşiktaşımız pozisyonlar bulmaya çalıştı.
kanatlardan gelişen hücumları akhisar düzgün bir savunma anlayışıyla karşılamayı başardı.
son müdahalelerde gayet başarılı bir görüntü çizdiler.
oyun olarak beşiktaşımız üstün gibi gözükse de akhisar belediyespor çabuk çıkmaya çalışarak tehlikeler yaratmaya çalışıyordu.
2.golleri de 40.dakikada geldi.
sami'nin defanstan sıyrılarak geliştirdiği pozisyonda ceza sahası çizgisine yakın bir noktadan vuruşta tolga kurtaramadı ve gol oldu.
top tolga'nın önünde sekti ve tolga müdahale edemedi,hatalı bir gol yemiş oldu.
takımın kalede problem yaşadığını bir kez daha görmüş olduk.
ilk yarıyı da bu skorla bitirmiş olduk.
akhisar belediyespor bana orta sahanın ne kadar önemli olduğunu gösterdi.
maç boyunca çizgi halinde 5li bir orta saha kurgusu ile bize bir üstünlük sağlamayı başardılar.
dayanıklı ve fizikli oyuncuları ile ikili mücadelelerde de bizi egale ettiler.
ikinci yarının başında olcay oyundan çıktı yerine cenk tosun girdi.
rakibimiz bir değişiklik yapmadı.
ikinci yarı da top kontrolü bizde ve oyunu rakip sahaya yıkmaya çalışarak başladık.
birçok gol pozisyonu bulurken aynı zamanda geride de boşluklar bırakmaya başladık.
bu fırsattan yararlanan rakibimizde rodallega'nın şutu direkten döndü.
cenk tosun,oğuzhan ve sosa ile pozisyonlar bulduk fakat değerlendiremedik.
böyle olunca agresiflik arttı ve kartlar gördük.
skoru değiştirecek golü bir türlü bulamadık ve maçı sahamızda kaybettik.
bu sonuçla 29 puanda kaldık,rakibimiz puanını 25'e yükseltti.
bazen futbolda şans da yanınızda olmayabilir.
iyi oynarsınız fakat gol bulamayabilirsiniz.
göze hoş gelen bir futbol vardır ama bitiricilik olmadığı sürece bir hiçtir.
biz de bu durumu yaşadık diyebilirim bir nevi.
son haftalarda bu durumu yaşamıyor değiliz.
güzel bir oyun var gibi duruyor fakat hücum bölgesinde hep 1 golde kalıyoruz.
uefa avrupa liginde de böyle oldu.
grubumuzda çıkmayı garantileyemedik ve kader maçına çıkacağız.
umarım bu sıkıntıyı çözecek bir şeyler bulabiliriz.
yoksa yaşanan moral bozukluğu ve düşen performansla geride kalabiliriz.
halledersek gerçekten güzel olacaktır.
sakat oyuncularımız da iyileşince çok daha güzel günler göreceğiz inşallah.
takımımızı desteklemeye devam edelim sayın renktaşlarım.
