aklı selim insanın bildiği bir gerçekliktir. bir masaya evet bu bir masa demek oldukça kolay peki ya onun üstünde ne olduğu ne için kullanıldığı peki bunu hiç düşündükmü hayır. o yüzden bu konuda (bkz: nietzsche) derki "bin yıllık bir masanın üzerine, madenin üzerine kazır gibi kazımayı mutluluk olarak görmelisiniz-madenden daha sert, madenden daha asil. en asil olandır yalnızca bütünüyle sert olan. ey kardeşlerim sert olun" *
lise yıllarında sevilen kıza duyulan yücelik saflık yüzünden ona dokunmaya, elinini tutmaya hatta konuşmaya çekinirken. senden 3-5 yaş büyük bir serserinin o hayallerini süsleyen melek kalpli kızı bir güzel yediğini görmektir.
sabahın köründe derse yetişmek için son anda bindiği belediye otobüsünde ayakta duran elinde kitapları olan otobüste kapıya sıkışan, kılını kıpırdatmadan melul melul oturan, uyuyan insanlara içinden bildiği tüm küfürleri sayan insandır. bu öğrenci her zaman ayakta kalmaya mahkumdur ; örneğin bir yer boşaldı hemen yaşlı teyze oraya göz diker veyahutta ondan daha sonra binen bir gözüaçık hızlı bir hareketle boş yeri kapar. bu öğrencinin oturarak yolculuk ettiği günlerde yok değildir; fakat bu en fazla 2 dk sürer çünkü öğrenciyi gözüne kestiren o yaşlı teyze hafiften ona yanaşır pisikolojik baskı vardır artık öğrencide "buyrun teyzecim" der ve o yine ayaktadır. otobüste geçen zor anlarda şöförün "beyler arkaya doğru ilerleyelim, arkada boş yer var ben görüyorum" demesine, kimin eli kimin g.tünde belli olmayan durumlara rağmen yorgun bir şekilde derse varılır ve derse 5 dk kalmıştır. ama son model bmw'sini fakültenin önüne park eden sınıfın popüler tikicanı çükütay çoktan sınıfta kızlarla muhabbete başlamıştır ve en iyi yere kurulmuştur. ama yapacak bişey yoktur öğrenci 5 senelik montunu asar ve arka sıralardan birine oturur ders başlar.
örnek 1
dersi anlatılırken hoca bir anda sessizleşir, fısıltıyla konuşmaktadır. sonrasında haliyle sınıfta şaşkınlıkla susar.
fısıltıyla hoca :
+arkadaşlar sessiz olun arka sırada arkadaşlarınız uyuyor.
uyuyan yüzü kızarıklardan biri kalkar, hoca ile gözgöze gelir hoca konuşur.
+rahatsız mı ettik pardon ya. yastık getirelimmi yada istersen biz çıkalım sen uyu.
-hocam şey mey kem küm.
örnek 2
yine aynı hoca
sınıfa geç gelen öğrenciyi kantine yönlendirir.
-hocam girebilirmiyim.
+hayır kahveye git, kahveye.
örnek 3
yine aynı hoca çizim dersinde.
normalde bu derste çizim ölçütleri önceden hesaplanmalıdır, yoksa kağıt bunun için yeterli olmaz. bunu ayarlayaman ve resmi sığdıramayan öğrenci hocaya sorar.
-hocam benim resmim sığmadı, nereye çizeyim?
+gel şeyime çiz, masaya çiz masaya benim süperzeka öğrencim ben eve götürür orda okurum senin masanı.
bir evde kanalturk, kanalb izlenip cumhuriyet okunurken, bu evdeki çocuğun amcasının evinde kanal7, samanyolu izlenip zaman gazetesi okunmasına yol açmışlardır. insanları militaristleştirmişlerdir. ayrıca alt üst kimlik tartışmaları açıp ülkemizdeki bütün etnik kökenleri ötekileştirmişlerdir.
eskişehirde yaşayanlar için merkezi buluşma noktasıdır. porsuk nehrinin kenarındaki demirlere yaslanarak veya migrosun önündeki küçük bahçeye oturularak gelecek olan kişi beklenir.
dünya bankası öğretmen maaşları fazla diyor, benim milli eğitim bakanımda kalkıp onay veriyor. açıkca görülüyorki biz bağımsız değiliz ve ayrıca bizim seçme hakkımızda yok ve bizler koyunuz. koyunları güdenler herşeyi söyleyebilirler. amerika bizim için en doğru kararı verir diyor sayın bakanımız. ama şu var bu halka hakikaten müstehaktır iman, türban palavrası ile milletin kanını emen, ümüğünü ziken bu hükümeti başımıza tac ettiler. bu hükümet zamanında hayat standartlarımız iyiymiş, şimdi kimsenin elde avuçta bişeyi olmadığına göre demekki eskiden biz çöpten ekmek topluyorduk, çöp yiyordukki şimdi ekonomimiz düzelmiş. demekki bizi güdenler öğretmenlerin maaşını çok fazla bulup kendi maaşlarını (8 bin 240 YTL aylık alan ve iki yılı dolduran milletvekillerinin çoğu, ayrıca 3 bin ytl "emekli aylığı" alıyorlar) az görüp altı ayda bir zam yapıyorlar kendi ceplerine. sonrada bazı gerizekalılar sırf hükümet'e oy verdiklerinden yada sempati duyduklarından hala bu kadar aşağılanmaya karşı "beyim ne derse o olur" diyorlar. yazıktır, günahtır uyan ey halkım uyan!
dominos pizza reklamı : 2 orta boy pizza 46 ytl değil sadece ve sadece 20 ytl.
-oha aq
-ekmek 40 kuruş, hamuru pişirip üzerine kaşar, sucuk atınca 20 ytl oluyor.
-içinde başka ne var, altınmı acaba ?
-bilmem hiç yemedimki.
-inşallah bir gün bizde yeriz.
-ama ben memnunun olum köfte ekmek yanınada mis gibi ayran ohh be.
annesi kolundan sürüyüp götürmektedir. annesinden muhtemelen yeni bir oyuncak yada işportacıların sattığı dondurma,mısır,döner gibi şeylerden istemektedir.
uzun süre bir öğrenci evini, her an bir yerden çıkacakmış korkusuyla yaşatmış faredir. günlerce yakalanmaya çalışılmış ancak başarılı olunamamıştır. ancak fare kendi sonunu kendisi hazırlamıştı ; evde yiyecek tek bişey olmadığını gören fare, son çare olarak tursil yiyerek intihara teşebbüs etti ve bundada başarılı oldu. zavallı fare tursil poşetinin içinde cansız bulundu. seni unutmuyacağız...
90'lı yıllarda türkiyede, atari salonlarının fırtına gibi estiği dönemde, yanınıza gelip ; " ver ben burayı geçiyim sen geçemezsin" diyip sizi ittirerek oyunu kendisi oynamaya başlıyıp jetonu kaybedip sonrada sessizce giden çocukdur. sizin ise içten küfredip ama bişey yapamadığınız çocuktur. ikinci türü ise size bakar eğer oyunda acemi olduğunuzu çakarsa direk jetonu atar sizi eleyip oyuna kendi devam eder. captan comando, dinasaurs(bizim aramızda namı diğer: mustafa) oyunları eski atari salonu oyunlarının en baba oyunlarıdır.
en başlarda ilişkilerde iki taraf da rahattır. her türlü rest çekilir. çok güzel "bak gidiyorum ha" şeklinde tehditler yapılabilir. ancak sevdikçe bu zorlaşır ; gittikçe karşıdakine daha çok bağlanılır, kaybetmek artık zor gelmeye başlar, sevgi sözcükleri duraksamadan söylenilmeye başlanır, eskiden asarım, keserim diyen diller canım demeye başlar. ve artık korku tümüyle hissedilmeye başlanmıştır.
söz lafa geldiğinde herkes yardım elçisi gibi görünür. örneğin büyük iş adamları hepsi birer okul yaptırır, yüzer tane öğrenci okutur ama kimse bu büyük adamların kaç insanın sırtından geçindiğini, kaç insan sayesinde zenginleştiğini sormaz, önemsemez. zenginleşmek için kaç insanı kazandıklarının binde birinden bile daha az paraya sömürdüğünü görmez. derlerki yatırım yapıyor yük işcinin sırtına biner yine onlar çalışır büyükler yer.
sonra kampanyalar düzenlerler ; "baba beni okula gönder" derler göz boyarlar. ama hepsi aslında "düzen" dir. onların kayırdıkları trt'lerde çalışırlar ve bir gece için 650000 ytl harcarlar ve insanlara hayatlarında hiçbir zaman ulaşamıyacakları yalanları gösterirler onları kış uykusuna yatırıp derlerki sonra insanlarımız aç, çocuklarımız eğitimsiz, hayatımız gitgide yozlaşıyor. derler ...
sonra film yine başa sarar. yine yeni bir yıl başlar...
Artık fenerbahçe galatasaray maçlarının bir önemi kalmadı sonucu önceden belli . Fenerbahce taraftarını artık sadece galatasaraya attığı gol sayısı ve rekorlar ilgilendirir oldu , bu tribünlere yansıdı eski derbilerdeki coşkudan eser yok . her dediğinizi yapan bir insanla aşk yaşamak nasıl belli bir süre sonra sıkıcı olursa şimdide bu fb gs derbileri o derece sıkıcı oldu.