son bölümü ile ortalardaki durağanlığı, mantık hatalarını, sıkıcı yanlarını külliyen kotarıp enfes bir yerde bitirdiler. umarım ikinci sezon gelir ve çok daha iyi bir senaryo ile izletir.
bunların yaptığı müzikse ben şimdiye dek ne dinledim sorgusuna düşebilirsiniz çünkü evrensel olan müziğin olağanüstü tınıları bu grubun müziğinde eşsiz bir harmanla büyülenmenizi sağlar.
yobaz denmesi ağır gelebilir ancak günümüz gençliği evlatlarına isim koyarken gerçekten ne anlama geldiğini bilmeden, sırf kur'an'da geçiyor diye, çünkü öyleki arapça bir yazı görsek kur'an/ayet zannediyoruz; manasız, saçma sapan isimler koyuyorlar. hepsi değil ancak çok büyük bir çoğunluk bu durumda, bakın etrafınıza, yeni jenerasyon akrabalarınızın/akrabalarımızın çocuklarına sırf hiç duyulmamış, kulağa hoş gelsin için, bu arapça olmak zorunda değil arkadaş, yabancı kökenli olsun, ülkede hiç duyulmamış olsun da isterse irlanda dilinde olsun, bunlara fark etmiyor. bir tanesi çocuğuna koyduğu ismin manasını hakkaniyetiyle bilmiyor. sonra da sokağa çıktıklarında aslan parçası türk kesiliyorlar.
sen buzul mavi, sen kaç yılın aynalı dolapları
kırılan bardakları elbiselerin ve çocukları
lekesiz gözleriyle ne kadar maviyse o kadar hiç konuşmadıkları
sen buzul, sen devamlı, sen...
yaklaş bana, kimse hiçbir yere dokunmasın
bana sessizlik et, düğümle saçlarımı
çözülsün bu kartopları, gece yanan fırınlar, içimin sayıları
akıt kanımı biraz, kimse hiçbir şey söylemesin
kimse artık hiçbir şey söylemesin
bana yalnızlık et, birleştir yalnızları
sen buzul, sen devamlı, sen
sen kaç yılın aynalı dolapları
kim bilir neydi biraz bir yüzü dünyadan çıkardıkları
bir şeyi hiç sevmedikleri, sevince tekrarladıkları
yani bir yaşam gibi yaşattıkları ölümü, korunamadıkları
dökül artık, çözül artık ve akıt bütün kanları
büyüt en büyük şeyi
bize yalnızlık et, birleştir yalnızları
yeni bir kan ol, getir en yeni anlamları
bomboşuz, korkuyoruz da.. bunu anlatmak için şehirde
bayram vardı
öyküler vardı dergilerde, beyaz fareler, cansıkıntıları
bir gün ki şehir yandı, şimdi hiçbir şey anlatılmasın
artık hiçbir şey anlatılmasın
denilsin, soğumuş ceylanların ateşten dilleri kaldı.
sen kaldın, bir de sen ey buzul mavi
bizi bul, bizi yarat, bize güzellik et şimdi
bomboşuz, korkuyoruz da.. ve kemikleri bunlar gökyüzünün
altında öyle tedirgin ilk çocukları ölümün.
1962 senesinden trt'nin arşivinden gökanlam 3 şiirinin edip cansever'in kendi sesinden seslendirmesi için:
anne-baba olan anlar ancak. sadece sona kahredici bir şekilde gitmiş çocuktur ve adı üstünde sadece küçük bir çocuktur. kızıp eleştirenler ve dahi kınayanlar, anne-baba olacağınızı ve böyle bir şeyle imtihan edilebileceğinizi unutmayın. her çocuk sevip sarılan bir ailenin evladı olmuyor maalesef. kız uğruna, ot uğruna, çöp uğruna nedeni hiç de önemli olmayan bir sebepten, aslında çocuk olmaya da lüzum yok, insanın hayatını sonlandırmayı seçmesi kahredicidir. kalan için kahredicidir. giden için, gittiği noktaya kadar kahredicidir. burada atıp tutarken karşılıklı iletişim kurduğunuz insanlara ne denli önem verip onları ne denli kâle aldığınızı hiç düşündünüz mü? intihar edicem demiş. belli ki kimse ciddiye almamış. o çocuğun orada intihar edeceğim demesi, yardıma ihtiyacım var çağrısıdır, kaç kulak duydu acaba ve sadece hayatına son veren mi mes'ûl bu durumdan yoksa sağır kesilen kulak da mı mes'ûl? çok şey söylenir, hiçbiri derman olmaz. sadece, yazık...
bahçeli eski 3. cadde şimdi azerbaycan caddesi'nde, migros'un karşısında bulunan sokaktan girince zaten adım filan saymaya metre hesabı yapmaya gerek olmayan, sokağın başından bile görünen sahaf. bulunmaz bu denilen kitapları bulabilme olanağınız var. eski kitaplara birinci basım muamelesi yapsa da eski kitap meraklılarının bundan şikayet edeceğini sanmıyorum, bir de basımı tükenmiş, olmayan kitapsa aradığınız zaten gerisi hikaye.
mevlana'ya göre kelimeleri ruha aksettirme dili, kelimelerin ruhta (kalb) mana bulma hali. eğer kelimelerinizin kalbe sirayet edecek manası yoksa ölmeye mahkumdur.
"Bilhassa gönül dili olursa,
Gönüldaşlık dildaşlıktan iyidir."
"O söz ima ve yazıyla değildir
Ama gönül diline tercüman olur."
3. sezon komedi tadında geçmiş, bitmiş, küçük kasaba dizisi. izlerken sıkmıyor çünkü amaç eğlendirmek. her bölüm ayrı bir festivale ev sahipliği yapan bir kasaba hayali kurmanın dışında kafayı yoracak pek bir şey barındırmayan, tam anlamıyla pozitif bir dizi.