mantiksalpozitivizm
0 (düz adam)
on ikinci nesil yazar 20 takipçi 212.66 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    zincirlikuyu metrobüs durağı

    38.
  1. insanların koltuk kapmaca oynadığı istasyondur. ayrıca binmeyenler de en güzel tabir ile mal gibi kapının önünü kapatarak bekler. bu sebeple tam kapı sinyali çalmadan binecek olursunuz bu malları aşarsınız tam içeri adım atarsınız ki bir anda kapı sinyalini duymanızla, kapı arasında kalmanız bir olur. eğer şansınız yoksa bir de bu sebeple geriye yani dışarı doğru düşersiniz ve yine eğer şansınız yaver giderse o arkada mal gibi bekleyen mallar sizi tutarlar. bizzat bu durumu bir kere deneyimledim. artık binmeyen malların arkasında kalmamaya özen gösteriyorum eğer ki olurda arkalarında kalırsam, mecbur yandan hızlıca manevra yapıp öne geçmem lazım o sıra işte kapı sinyalinin ne ara çaldığını fark edemeyebilirim, fark edemeyebilirsiniz. bu yüzden eğer, onlar binmedikleri zaman arkadan gelen insanlar zorluk çekmeden binebilsin diye yolu açmak gibi bir düşünceyi taşımadıklarını gördüğüm an ben de nezaketi taşımıyor ve çarpıp ortadan ikiye bölüp geçiyorum bir daha kapıda sıkışmayayım diye. Cem Karaca diyor ya o misal "beni siz delirttiniz "
    1 ...
  2. böyle kahpedir dünya

    86.
  3. yapmayın şöyle şeyler, ben mantık adamıyım hem de müzisyenim... tezat gibi, çünkü duygunun nasıl boktan bir şey olduğunu müziğin illüzyonuyla anladığım için mantıkçıyım... neyse başlığı görünce durduk yerde 16 sene önce lise 2'de dinlediğim yıllara gittim. o yüzden yapmayın şöyle dedim :D hala dinlemiyor muyum ? hayatın nasıl kahpe bir yer olduğunu anladıktan sonra daha fazla dinliyorum... ama gripinin o yıllardaki her şarkısı bilinçaltını oldukça yoran türdendi, sanki silah zoruyla ağlatmak istiyormuş gibi. yoksa grup efsane kaliteli. bu şarkıda özellikle duygunun peak yaptığı bir nokta var ya, işte müzikte illüzyon odur. frekanslarla peak yapacak noktaya taşırlar insan beynini, sonra o peak noktasında beyne darbe indirirler. dinleyen ne oluyo amk olur bir an. o kısım hani bir duraksama kısmı var, efekt olarak delay deriz ama halk arasında eko diye bilinir, cümlelerin tekrar ettiği yer yani işte o kısım biter bitmez söyle kaç yaşındasın, dertlerin başındasın kısmı darbe kısmıdır.
    0 ...
  4. rammstein zick zack

    2.
  5. rammestein'ın tüm albümlerini dinlerseniz sound olarak bu şarkıda farklı yani eksilen bir şey olmadığını fark edersiniz. rammstein'ı bi gitar bir de synthesizer rammstein yaptığı için sound normal. klibe gelirsek rammstein'ın estetiğe vurgu yaptığı açık. ama toplum bazen yanılıyor, sanatçı böyle bir gönderme yaptığında her zaman o fikri benimsediğini ifade etmez, toplumdan gelen fikirler ile kendi işlerini sentezlemelerinin sonucunu yansıtabilir. ki zaten alışılagelmiş rammstein absürtlüğü de böyle ortaya çıkar. kısaca film tadında bir klip sound temiz ve riffler müzisyen biri olarak beni rahatsız etmedi, endüstriyel metalden öyle deli gibi sololar beklenmez zaten. klip içindeki göndermeler estetik benim şahsi görüşümde rahatsız edici bir şey değil. tam aksine en doğru yatırım kişinin kendisine yaptığı yatırımdır. çünkü benim ahir hayata inancım yok, bu sebeple bizdeki en bariz örneği ajda pekkan, parasını en doğru şekilde kendine yatırım yaparak harcıyor, dalga geçilecek bir durum yok. fakat klipte güldüğüm kısımlar var tabi ki birincisi zımba sahnesi ikincisi de hani cem yılmaz bir ara anlatıyordu ya makasla kestikten sonra gel pisi pisi diye, işte o kedi nihayet bu şarkının klibindeki finalde hapur hupur götürüyor :d
    1 ...
  6. sırat köprüsünün yalan olması

    2.
  7. orası da yap işlet devrettir kesin. bizim köprüler gibi acaba geçiş garantisi olarak kaç kişi söylediler.
    0 ...
  8. dünyanın komünizme geçmesi

    4.
  9. komün yaşam ile komün siyaset çok farklı işliyor. Mesela şu an ki seyahat yasakları sadece islam ülkelerinde olan bir şey değil, aynı şekilde komünist ülkelerde uygulanan şeyler seyahat yasakları felan. Bu sebeple tüm dünyada geçiş rejimi olarak siyasette şu an komünizm yaşanıyor denebilir. Halk katında da millet köylere kaçıyor fırsatını buldukça bu yasaklar sebebiyle.
    0 ...
  10. akp öncesi laik dönem

    3.
  11. edit : Faruk Gürler diye bahsettiğim paşa da karışıklık olmuş, Faruk Güventürk olacaktı düzeltildi. 15 temmuz ile ilgili sinyal haberlerle ilgili kaynaklar eklendi. aşağıdakilerden daha fazla kaynak vardı 16 temmuz günü araştırdığımda ama çoğusu zaman içerisinde kaldırılmış ya da sonuçlar google'da çıkmıyor.
    13 temmuz 2016 tarihli haberde ilgili haberin son paragrafı, https://www.haber7.com/iz...lgili-gerekeni-yapmalidir
    son paragraf https://www.konhaber.com/...ni_yapmalidir-568980.html
    son paragraf https://beyazgazete.com/h...i-yapmalidir-3376836.html
    https://www.ulusal.com.tr...ar-verilecek-h111289.html
    https://www.sondakika.com...ekeni-yapmalidir-8605105/

    akp öncesi laik dönem tanımı esasen eksik bir tanım. çünkü aynı dönemi eleştirirken işin içine refah partisi de girecek dolayısıyla Erdoğan'ın belediye başkanlığı da bu dönem içinde olduğu için, o dönemin karanlık olaylarıyla birlikte değerlendirilmek mecburiyetindedir. bugün herkesin mağduriyet edebiyatı yaptığı 28 şubat dönemi, çok gerekli bir dönemdi. o döneme ilişkin siyasi partiler arasındaki ayrılıklar söz konusu olsa da, seçmenler arasında gerek sağcıların gerek solcuların karşı çıktığı 28 şubat, esasen halkın kendi kendine kazık attığı bir dönem oldu. dolayısıyla 80'lerde dersini almamış milletvekilleri ve seçmenler, aynı hesaplaşmayı devam ettiriyorlar. çok daha derin konulara girme taraftarı olmadım hiçbir zaman, korktuğumdan değil, sırf 2 tane seçmene yanıt vermek için gaza gelip de devletin bekası için gerekli olan şeyleri aydınlatıp gün yüzüne çıkarmak aptallık olur da ondan. ama en azından halk olarak mecliste olan tüm partilerin buna olmayanlar da dahil çünkü potansiyel olarak her partinin kazanması ihtimal dahilindedir, mgk'daki kararlara itirazı %1 gibi bir ihtimal olduğundan, tüm partiler minimal ölçekte karşılıklı hesaplarını yapmaları göz ardı edilirken, devletin bekası konusunda taviz vermeleri göz ardı edilmeyeceğinden, halk deyimiyle el mahkum ... gardiyan sistemi mgk'ya göre işletmek zorundadırlar. dolayısıyla bunu zafiyete uğratmaya çalışan hangi siyasetçi olursa (abd,rusya,avrupa,çin akbabalarının çevremizi sardığı düşünülürse) yani bu ülkelerin oyunlarıyla hareket ederse, aynı hareket ile alaşağı ediliyor. bunun en net örneği 15 temmuzdur. 15 temmuz neden herkes de "böyle darbe mi olur, halka sıkılır mı ?" intibasını uyandırdı ? çünkü öncekilerdeki racon görülmedi burada. 60 sene önce 12 marttan önceleri yani, bir dönem yanlış hatırlamıyorsam Faruk Güventürk paşa, rutin olarak kızların her sene aynı kıyafetlerin giyildiği 19 mayıs müsamereleri ile ilgili yaşanan bazı irticai eleştiriler "bunlar ne biçim giyinmiş, etekler çok kısa vs " şeylerin üzerine bu konuyu halkla bir araya gelerek dile getirmiş ve bunun üzerine "nurcuları aranızda barındırmayın" demiş. bunu mehmet ali birand'ın ya demirkırat belgeselinde ya da 12 mart belgeselinde ki muhtemelen 12 mart belgeselinde çünkü her ihtilal belgeseli kendinden önceki olayları içeren şekilde başlıyor, orada bulabilirsiniz. demek istediğim 60 sene önceden izi sürülen bir şeyin ilerde ne sonuca geleceği hesaplanmıştı zaten ve ne zaman patlak vereceği bekleniyordu. dolayısıyla biz halk olarak oturup 2dk'da çözdüğümüzü sandığımız şeyler, birileri tarafından 60 sene önce çözülmüştü. ve de bunu en uygun şekliyle dediğim gibi dış ülkelerin siyasetine teslim olan kesimi, takip ettiler, karanlık görünen dönemler aslında çok aydınlık dönemler. bize ne oyun oynandıysa, aynı oyunlar devlet bekası gereği aynı şekilde karşılık verilerek devam ettirilerek izleri sürüldü. ve neticede 15 temmuz gününe kadar bu yine aynı şekilde öngörüldüğü şekilde müdahale edilmeden izlendi ve de artık bazı şeylerin olacağı gerek 13,14 temmuz günü gazetelerinde "tsk yaş'ta, fetö ile ilgili gerekeni yapmalıdır" başlıklı haberleri de araştırırsanız göreceksiniz ki 2009'da ki bir mahkemede fetöye sempatisi olan bir subay "artık çok güçlendik, gülenin emir vermesi halinde havalanacak f16 uçakları var" kısmı özelinde anlaşıldığı kadarıyla hava kuvvetleri hakimiyetini ele geçirmeye başlamış ve de ilerde yaşanacakların sinyalini vermiş. çünkü hava kuvvetlerinin destek vermeyeceği hiçbir kalkışma başarıya ulaşamaz daha doğrusu hava ,deniz, kara birlikte hareket etmedikçe. ve başlarda dediğim mgk'ya dönersek yaş özelinde, orada düğmeye basıldı daha doğrusu fetönün kuyruğuna basıldı. çünkü insaf, çevrenizde iyi bir gözlemci olursanız ya da polisiye zihne sahip olursanız şunu hatırlarsanız bazı cinayet sorgulamalarında "yakın zamanlarda şüpheli bir davranışına rastladınız mı vs" diye giden sorular vardır yakınlarına. dolayısıyla 60 yıl önce öngörülen konunun şüpheye yer bırakmayacağı kesin olmasıyla beraber, bu kalkışmaya girişecek kişilerde elbette gazete haberlerine de 2-3 gün önceden (şüphe oluşturmuşlar yani yakın zamanda davranışlarıyla) yansıdığı üzere bir kalkışma yaşanacağını 3 darbe 2 muhtıra vermiş askeriye anlıyor elbette. ve de yaş'ta kuyruklarına bastıkları gibi, oluşan trafiği hızlandırıyorlar zamanı geçmesin diye. ve de fetö kalkışmaya girişmeden kaybetmek yerine kalkışmaya girişerek kazanmaya oynuyor. ama netice işte dışarının oyununa göre hareket ettiği için yine dışarının oyununa göre alaşağı edilmiş oluyor ve öyle oldu zaten. bu yüzden siyasete pek fazla kapılmayın, siyasetçilere inanmak, kendi mezarınızı kazmak ile eşdeğerdir. bu ülkede inanç duyulacak tek şey, şerefli ve onurlu kurumumuz yani şanlı tsk'dır.
    0 ...
  12. deniz gezmiş

    2713.
  13. hayatını okuyunca evet olduça fazla "gezmiş" filistin kampı,suriye kampı vs diye.
    1 ...
  14. kadınların bilime ve insanlığa katkıları

    41.
  15. hangi bilim dalı olduğuna göre değişir. felsefe biliminin daha doğrusu astronomi,matematik gibi alanlar için sözü edilen hypatia, modern fizik bilimi alanında zikredilenler arasında marie curie. bizden yakın zamanda fizik için prensesimiz ilayda şamilgil çıkmıştır. tıp bilimi içinse canan dağdeviren çıkmıştır. benim şahsen daha önceden öğrendiklerim bunlar. ama google'a yazınca yaklaşık 30-40 kişi çıkıyor daha önce hiç öğrenmediğim. yanlış hatırlamıyorsam almanya'da ki aşı ile ilgili 2 kişiden birinin de türk bir kadın olduğu belirtilmişti.
    2 ...
  16. tanrı nerededir

    3.
  17. hafızamızdadır. hatırlayınca var olur hatırlamayınca yok olur. olur da bir gün başınıza darbe alıp hafıza kaybı yaşarsanız (beyin hasarı gibi) sizin için artık tanrı yok olacaktır. cemalini görenimiz olmadığı için görsel algı olarak var olup olmadığı belli değil zaten. yalnızca sözel algı olarak ona konsantre olursanız var gibi gelir. ama bu başlıktan çıkıp başka konulara odaklandığınızda yok olur. tanrı = saplantı denebilir aslında.
    0 ...
  18. adnan oktar ın gizli arşivi

    4.
  19. oktar bulunduğu tarikatın fındık kıran tarikatı olduğu tescillenmiş oldu. diğerleri de bademcigiller tarikatıydı zaten.
    3 ...
  20. geceye bir ismet inönü sözü bırak

    5.
  21. en çok hoşuma giden Kasım Gülek'e söylediği şu öngörü "Şu an burada konuştuklarımız, her bir kışlada konuşuluyor" ve meydanlardan mendres'e söylediği o meşhur söz "şartlar tamam olduğunda milletler için ihtilal meşru bir haktır. bu yolda giderseniz, sizi ben bile kurtaramam ! "
    1 ...
  22. 25 bin liraya satılan şişme bebek

    25.
  23. birincisi Plastik değil silikon gibi dolgu malzeme. bir nevi sanal mumya hehehe esas adı realistik şişme mankendir. tek hayatı cinsellik olanlar için iyi bir alternatiftir. çünkü sırf 3-5 saat sevişmek için dünya kadar para harcayan da var, 2 bira + günlük daire parasına halleden de var. zahmetten kurtarır, sınır tanımaz. bunun haricinde ayrıca genelevlere ve eskortlara gidenlere göre de en iyi alternatiftir. hadi patla diye aceleye getirmez, muameleye hayır demez, ekstra para istemez falan filan. ilk bakışta fazla gözüküyor fiyatı ama pazarlık yaparlar. ki öbür türlü diğer girişimlerin senelik masrafını toplayın zaten en az bunun yarısı kadar masraf ediyorsunuz. belki aynı rakamlarda. tabi yemek yapamaz, doğaçlama takılamaz, temizlik yapamaz. kuaföre gidip bakım yaptıramaz. çocuk yapamaz. bazen onu yapmaya çalışan daha doğrusu bunun korkusunu yaşayan şizofrenler de oluyor ya o yüzden yazdım. tercih meselesi, seyahatte ya da tatildeyken de iyi gider he. ama hapiste denemeyin, pardon filmindeki "şişme pezevenk osman " muhabbetine döner konu. yani bu realistiği de yıkar paklar yolunu bulur yani gardiyan.

    edit : bunları konuşmaktan çekinmeyin çünkü sapıklıkla alakası yok. bu sadece erkeklere özgü bir sorun değil. çok bilindik h harfiyle başlayan eticaret sitesinin erotik bölümünde kadınlar için olan ürünlere bakın, bayağı fazla sayıda satış ve yorum var. yani açıkçası yukarda erkek olduğum için erkek bakış açısıyla yazsam da bunların penisli olanlarını ya da daha saklanabilir olanları var şekil olarak bir çantaya bile sığıyor yani. satış rekorları kırıyor. tüm dünyada böyle sadece Türkiye'de değil,cinsellik ana sorun. hele böyle bir pandemi döneminde erotik shop açasım geliyor ara sıra hehehe
    3 ...
  24. on ikinci nesil sözlüğü terk etsin

    45.
  25. hangi yazar gözünde nasıl canlanıyor

    979.
  26. orkestranın başında mal mal hareketler yapan kişi

    2.
  27. teknik direktörsüz takım nasıl oynarsa, şefsiz orkestra da öyle çalar. herkesin elbette ki önünde partisyonları yani notaları ve porte üzerinde kuvvet işaretleri falan filan var. hatta günlerce prova alıyor. ama bunları o anki sahne ve seyirci atmosferine göre girip çıkması için organize eden kişidir şef. o an farklı bir ambians hissederse örneğin yaylıların çaldığı an işaretiyle ufak bir es verip hemen peşine timpaniyi işaret ederek farklı bir kombinasyon yaratabilir. bu husus klasik müzik dışındaki sanatçı orkestraları içinde geçerlidir
    1 ...
  28. müzisyenlerin oyuncu olması

    2.
  29. zamanında bir çok sanatçı, türk sineması sayesinde meşhur olmuştur. ya da bir çok türk sineması sanatçı sayesinde meşhur olmuştur. yetenek olduğu kadar sanatta da franchising sistemi uygulanıyor. zeki müren,ibrahim tatlıses,belkıs akkale, ferdi tayfur, orhan gencebay vs vs
    1 ...
  30. rammstein

    914.
  31. almanya'nın hem cesur,hem sapıtmış,hem efsane, hem yaratıcı, hem de sahne kareografileriyle bu işin hakkını veren bir müzik grubudur. ama öyle ki pussy şarkılarına sansürsüz olarak bayağı porno film çekmişlerdir grup üyeleri. çoğu ülke sansürlü yayınlamıştır. deutchland'da ki kurguları ise bugüne kadar ki en iyi ve enetkileyici film tadındaki klipleridir, aynı zamanda bu şarkıda hafiften sonne şarkısı da baharat olarak mevcuttur. her albümündeki tüm şarkıları severek dinlemem ama bende korsan olarak mevcut olan 5 normal albüm 4 de almanya'ya özel,konser,single albümü şeklinde bu albümlerden toplamda herhalde 20 ya da en fazla 30 şarkılarını seviyorumdur.
    1 ...
  32. uludağ sözlük ün yaş ortalaması

    8.
  33. sözlüğün kendi yaşı zaten 15, yani benim 30 yaşında oluşum ya da bir başkasının 40,50 yaşında oluşu pek bir anlam ifade etmiyor. ne diyeceksiniz 11 ile 17 yaşındaki çocuklara ? "senin yaşın kadar benim sözlükte takılmışlığım var" diye mi söyleyeceksiniz sözlük zaten 15 yaşındayken. hani sözlük 30 yaşında felan olsa anlaşılır siteminiz de neyse. giydirin bakalım kardeşlerimize çok olgunmuşsunuz gibi.
    2 ...
  34. 1400 yıldır arapça okunan ezanı türkçeye çevirmek

    7.
  35. ezan her türlü coverlanabilir. ben şahsen rammestein'ın coverını dinliyorum. daha etkili. https://www.youtube.com/watch?v=9EDBfW3UblA
    1 ...
  36. diyanet ten türkçe kuran açıklaması

    14.
  37. şunları da hatırlatsa keşke diyanet, elinde kuranla siyaset yapan erdoğan'ı mesela. hatta daha ilerisinde türkçe okunmasını geçtim, kürtçesi bile basılabilen kitabı diyanet ve erdoğan desteklediği zaman doğru olurken; ibb'nin türkçe okuması yanlış oluyor. çünkü elinde başka siyaset yapacak bir şeyi yok. işine gelen doğru işine gelmeyen yanlış. bugün istese ana avrat söver ertesi gün ben küfürlerime tövbe ettim işte kuran der öper başına koyar ve alkış alır yani. ikisi de yanlış zaten ne cumhurbaşkanı ne belediye din organizasyonu yapamaz. yaptığı an antik yunanlardaki çatışmalar yaşanır. bunu ilgili dernek veya vakıf hangisiyse organize etmeli ve gerçekleştirmeli.

    0 ...
  38. türkvizyon sempati ödülü

    1.
  39. 13 ülkenin katılımından oluşan Türkvizyon Sempati Ödülü yarışmasında oy verebilirsiniz şu sıralar 1.rusya 2.azerbaycan 3. tataristan 4. polonya 5. ukrayna 6.türkiye 7. kırgızistan 8. almanya 9. kktc 10. romanya vs olarak devam ediyor. https://www.turkvizyon.tv/anket/
    0 ...
  40. logitech mx518

    1.
  41. Birincisi mouseun 2005lerdeki eski versiyonunu hiç kullanmadım. Ama yenisi de gerçekten eskinin ünvanına sahip olmayı hakediyor, efsane olmuş. bu mouseun eski versiyonuyla bir çok kişinin mazisi var. Benim o 2005li yıllarda böyle anım yok o zaman 8-10 saat internet cafede cs 1.5,1.6 oynamama rağmen çünkü yoktu bizim takıldığımız yerlerde bulunmazdı böyle mouselar. Ama 2007'de bir pc toplamıştık ve yanında bu mousela aynı boyutta microsoft beyaz mouseu vardı hem büyük hem tombik. ben de 9-10 sene onu kullanmıştım. çok seviyordum o mouseu ama laptopta kullanılmıyor çünkü mor renk ps2 bağlantılı. sonra bir ara kablo karmaşasından bıktım, kablosuz dünyaya geçtim logitech m235 kullandım 2 sene ve alıcısı kaybolunca everest sm-441 aldım o da 1 sene idare etti.ve son 2 aydır sapıtmaya başladı. yani bunların hepsiyle cs1.5,1.6,csgo oynayabiliyordum bileğim olduğu için. yine aynı fraglardaydım ama istikrar olmuyordu.son zamanlarda artık teknolojinin bazı nimetlerinden faydalanmak istedim gecikmenin minumum olduğu şekilde oynamak, keyif ve sonuç almak istiyordum. Bayağı bir mouse araştırdım 4-5 gündür. En son bu denk geldi. Tam o bahsettiğim microsoft mousela aynı ebatta olması zaten beni çeken unsur oldu. Daha sonrası sensörünün muazzamlığı. En sevdiğim yanı bileğine güvenene göre bir mouse. yani hile sayılacak oyun makroları yok. Rgb'de olmasın sorun değil. Abartmıyorum öbür mouselarla frag yapsam da kaybetme olasılığım yüksekti rekabetçi maçları. Bugün mouseu denemek için 8 rekabetçi maç yaptım. 8'ini de kazandık 6'sında 1.yim diğer 2 maçta da 2. ve 3. oldum. Gerçekten bileğine güvenenleri oyunda liderliğe ve galibiyete taşıyacak efsane bir mouse. Eğer hayatta olursam, o eski mouseu kullananlar gibi 10-15 sene sonra "bu mouse efsaneydi,hala efsane kullanıyorum" derim. Kesinlikle yukarda dediklerim doğrultusunda bu mouseu almak isteyenlere tavsiye ediyorum.
    0 ...
  42. gılgamış destanı

    47.
  43. 2014'te felsefe ve sosyoloji ders kitaplarından sonra Muazzez ilmiye Çığ'ın bize akıcı kalemiyle yani gılgameş destanı'nı oluşturmasıyla başlayan serüven, kuran incil ve tevratın sümerdeki kökeni kitabına ulaşmış buldum kendimi. daha sonra ilhan arsel'in kuranın eleştirisi kitabını okuyunca mantığın bir yerden sonra insanı aynı sonuçta buluşturabildiğini gördüm. bu sebeple agnostik ve mantıksal pozitivizme yöneldim sözel alanlar için. gerçek hayat için yegane şey bilimdir tabiki de.
    1 ...
  44. hangi kızı tercih ederdiniz anketi

    31.
  45. şahsen ben seçim yapamadım. çünkü benim gibi kahve-kızıl saçlıların nesli tükeniyor. yani doğal saç rengi olarak. o yüzden yukardakiler seçmem evlenecek olursam kendi saç rengime yakın renkleri seçerim. yani ben, bana daha çok benzeyen bu kahve-kızıllara habire hayran olup duruyorum. gerçi ben evlenene kadar kahve-kızıllar da beyaz saçlı hale gelir ya neyse hahaha... neyse gençler gecenin finalinde güzelce alkışlarsınız artık hihihi
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/2106529/+
    0 ...
  46. şarkının ortasına reklam koyan orço youtube

    3.
  47. ortası pek sinir bozucu değil eğer tam doruk noktasına denk gelmediyse mesela azılı bir solo ya da bir vokal nüansına felan. ama bazı şarkıların sonlarına doğru tam alkışlamaya başlayacağım yerde reklam giriyor buna daha çok uyuz oluyorum. sahnede böyle bir şey olduğunu düşünüyordum da tam alkışlarken sanatçılar gidip orada reklam oynattıklarını felan. kötü bir hissiyat oluyor adapte olduğun şeydeki konsantrasyonunu bozuyor insanın ve yeniden adapte olmak zorunda kalınıyor. aslında bu yönden iyi bir şey he. dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite sorunlarına böyle bol reklamlı şeyler izletseler bir nebze odak sorunları çözülür bence sistematik bir şekilde uygularsalar.
    0 ...
  48. herkesin kendini ispat peşinde olması

    5.
  49. Genelleme istatik yapmak güç ve mantıksız olsa da ülkemizde her nesilden gencin duyduğu söz karşısında "düzgün sigortalı bir işe gir, şu işe gir, masabaşı iş olsun vs vs " 7 coğrafi bölgenin bir çok şehrinde duyabilirsiniz bu sözleri. ve bu sözler gençlerin aileleri karşısında kendi mesleğiyle ve gelişim çabalarıyla kendini ispatlamaya girişmesine neden olur. En baskıcı olmayan aile bile böyle tepkiler verip aynı zamanda evladının mesleğine karşı olumsuz tutum sergileyebiliyor. Bu tarz çok örnek gözlemledim. ispat konusuna tekrar dönersek aile dışında Türkiye'de kimseye yani ispat edilmeye ihtiyaç duyulan bir şey yoktur yani gerek yoktur. Oturup bu yazdığımızı herkes yazabilir ama bu yazıyı yazmak için girdiğimiz sitenin haricinde bunun altyapısını sağlayan, donanımını yapan yani hem bilgisayar haline getiren hem de kıtalararası iletişim olarak interneti icat eden bir insan topluluğu var.mühendisler. kendinizi ispatlayacaksanız bu şekilde ispatlamanız yerinde olur. üretim yani. ülkenin buna ihtiyacı var esas olarak. ama buna giden yolun önündeki geçmiş tramvaların,kırıklıkların,hayal kırıklarının enkazının kaldırılması lazım önce. yoksa burası düz mantık bakarsanız yalnızca sözlüktür. ve sözlük ortamında yapılabilecekler kendi özgeçmişinizden roman vari çıktı vererek bir taslak yani tema oluşturabilir, toplumdan dünyadan gözlemlerini yazarsınız. daha sağlam zemine otursun diye kaynaklar eklersiniz. sonra oturup ne yazdığınızı seyredersiniz. belki aylar geçer belki yıllar geçer bu fikirden vazgeçersiniz. ya da değiştirirsiniz. adeta size kaldırılması gereken bir enkaz gibi görünür. bu yüzden burada dünyanın felsefesine bile girsek, felsefede de bile objektiflik bir yere kadar devam eder. gözlemcinin yani filozofun algılama biçimi devreye girer çünkü. aynı zamanda ders kitaplarından öğrendiğim üzere geçmişte nam yapmış tüm filozoflar kendi aralarında "filozof dünyayı gözlemliyor yazıyor peki dünyayı gözlemleyen filozofun bir başka filozof tarafından gözlemlenmesi ne olacak" sorunuyla baş etmişler. bu yüzden günler aylar geçmiş (roman vari dediğim bu benzetme mesela) "bu iş böyle olmayacak aga, bizim evrensel bir gerçek oluşturup, hepimizin aynı şeyi gördüğünden emin olmamız lazım" diye başlayan süreç bilimin ortaya çıkmasını sağlamış. yani diyeceğim o ki karşılıklı yazıştığımız bu ortamda birbirinizin kişiliklerine saldırmadan önce kendinizi sorgulayarak başlayın. önceki kelimedeki gizli argoya takılmayın es geçin onu. arada olur öyle metafizik algılamalar,çünkü filtreleme sistemi var beynin. yani anlayan anladı oradaki meseleyi, espiri olsun dedim arada. mesela deyin ki" ben yaratıldım veya var oldum" artık hangisiyse seçiminiz , binlerce sene önceki descartes gibi "düşünüyorum öyleyse varım" deyin ve düşünün bakalım. sonra rahatça "vay amk" deyin. merak etmeyin hayatınızı altüst edecek bir alan değil felsefe. psikolojik buhrana açıktır elbet ama bu yaşamın normal işleyişinde zaten mevcut olan şeydir. esas kaynağı felsefe değildir. bu buhranın gitmeyişi esasen felsefesiz olmaktır. ve bir türlü çıkmaya çaba gösterilmediği için, yüzleşmek istemeyen insanlar buhranlarında saplanıp kalıyorlar. psikoloji bozuksa ya da felsefede buhrana düştüyseniz evet kendinizi bir kuyuda hissedersiniz. ama kuyu dipsiz değildir. aslında felsefenin hiçbir kuyusu dipsiz değildir. bu dipsiz kuyu yalnızca şarkı sözlerine,şiirlerine anlam katan bir benzetmeden başka bir şeydir. sonuçta dipsiz olduğu hissine kapıldığınız o fikre bir siktir çekersiniz. gerçek dünya ile yüzleşmenin ilk adımını atarsınız. şu an ki gerçek hayatınızı yaşadığınız ortamın kuyu olmadığını gerçeğini hatırlatmaya ihtiyaç yok herhalde. bu çok basit hayat gerçeği işte o psikolojik buhranda görülmek istenmeyen yegane ve en somut gerçek. fakat tabi ki de felsefe aynı zamanda hayallerin içinde gezmek demektir. ve o hayallerden ustalıkla gerçeğe hayata dönebilmeyi de gerektirir tıpkı şu an hayatın idame ettirdiğiniz evine dönmek gibi kendi zihninizi olağan hayatın akışına,hayatınızı idame ettirme noktasına geri getirmeniz gerekir yani. o klasik terazinin bir tarafı hayal diğer tarafı gerçektir, adalet terazisi değidir aslında o. hayal ile gerçeğin terazisidir. ve bu duruma ek olarak einstein'ın veya eniştem'in güzel bir sözü var " Hayal gücü bilgiden daha önemlidir. Çünkü bilgi sınırlıyken, hayal gücü tüm dünyayı kapsar. " öyleyse hayallerinizi ispatlamaya çalışabilirsiniz ya da hayallerinizi gerçek hayata dönüştürüp, uygun yerlerde bu hayallerin algılanmasını sağlayarak ispat edebilirsiniz. kolay gelsin. umarım felsefe yolculuğunda,bilim yolculuğunda olan kişiler olur gelecek nesillerde. gelecek nesiller bu mesajı okuduğunuz yıllarda sövseniz de teşekkür de etseniz kabulümdür. sorgulayın da gerekirse sayın sövün.
    1 ...
  50. mazide kalmış türkçe rock şarkıları

    4.
  51. büyük bir çoğunluğu hala çoğu insan tarafından dinlense de mazi kalan gruplardan 3 hürel var, sonra rock grubu olmasa da mazi sayılır sinan çetin'in film gibi programının kapılarına sıkışıp kalmış Barış Manço'nun"gülpembe şarkısı", çöpçülerin alıp geri dönüşüme götürdüğü Erkin Koray "Çöpçüler" , Yavuz Çetin'in bir çok parçası, Bulutsuzluk Özlemi'nin hala yaşattığı ama konserde çaldıklarında gerçekten kendinizi mazide bulduğunuz "Güneye Giderken,Yıllar Sonra,Kütürdet Beni Rutubet,Yıllar Sonra" , Yıllar sonra demişken mazi de kaldı sayılan Kıraç'ın "Yıllar Sonra" şarkısı coverını çok güzel yaptığı ki bunu ilk dinlediğimde 2004 mü 2005 mi neydi ortaokuldaydım çıktım eve gidiyordum bir tuhafiyenin önünden geçerken bunu duydum.hemen içeri baktım televiyonda klibi oynuyor "Kan ve Gül" vallahi dükkanın önünde saplanıp kalmıştım o zamanlar. ve gitar çalmıyordum sadece bağlama çalan bir çocuk olmama rağmen kıraç'ın şarkılarına çok çalışırdım bağlamada. sonraları gitarla tanıştım bir hocam sayesinde, yine efsanelerden "Bir garip aşk bestesi, karahisar kalesi" "senden başka - özellikle ara buzuki soloları içimi parçalıyor mantıkçı da olsam " çok var yav insanın yazdıkça playlist yapıp hem paylaşası hem de dinleyesi geliyor. Burada durduruyorum kendimi en azından yazdıklarımı dinleyip biraz anılarıma yolcukluk edeyim. Ama şunu söylemeden edemeyeceğim Kıraç'ın "Kayıp Şehir" albümünü ablam ilk alıp eve getirdiğinde albüme adını veren bu şarkıyı o zamanlar çok dinlerdim sözlerinde " duysana, duysana,ne olur sesimi duysana" diye hep bir aşk canlanırdı kafamda. büyüdüm 2014'te felsefeye yoğunlaştıktan sonra bu şarkı bende "duysana duysana" diye tanrı arayışına yönelik bir yakarış olarak canlanmaya başladı... çok severim bu şarkıyı,kıraç gözbebeğimizdir. ne uzatmışım yav neyse dursun malum covid döneminde ölürsem fail-i meçhul bir vasiyet diye kalmış olur burada hehehe
    0 ...
  52. tom petty

    15.
  53. Hem görsel yani tipiyle hem de eserleriyle Nejat Yavaşoğlluları'nı etkilendiğine inandığım insan. Aynı zamanda Jefferson Airplane'ın da eserleriyle bulutsuzluk özlemi'nin etkilediğini yan ilham kaynağı olduğunu vereceğim armonik benzerlikle anlatmak istiyorum.
    Jefferson Airplane " The Ballad Of You And Me And Pooneil " https://www.youtube.com/w...l=JeffersonAirplane-Topic şarkısının etkilerini

    Bulutsuzluk Özlemi'nin "Güneşimden Kaç " https://www.youtube.com/w...utsuzluk%C3%96zlemi-Topic şarkısında oldukça fazla hissediyorum müzisyen biri olarak. Öyle ki tonlar bile aynı.
    Aslında bu rock müzikte ve diğer türlerde çok rastlanan bir şey. Bazen bir beste yaparsın ve bazı şarkıların belli kısımları istemsizce kendi bestenizim altyapısı ya da bir bölümü oluverir. Hatta uzun süre düşünürsünüz "nereden hatırlıyorum yav ben bunu" diye. Genelde besteyi yapanlar sonradan hatırlar (ben hatırlıyorum mesela bir şeye benzediğinde) hatırlamazsa da genelde birileri bunu farkederek, buradan esinlenmiş olabilir duygusuna kapılır. Aslında beynimizin güzel bir illüzyonudur bu. Severim bu mekanizmayı. Ve Bulutsuzluk Özlemi country ve rock müziğini kendi öz kültürümüzle çok güzel harmanlayabilen çok sevdiğim bir müzik grubudur aynı zamanda.
    0 ...
  54. kılıçdaroğlu ne zaman istifa edecek sorunsalı

    5.
  55. koca devletin bekasını boş boğaz sağcı ve solcuların oylarına bıraktıklarını mı sanıyorsunuz hala ?
    0 ...
  56. hediye al oy ver hediye al ürüne yorum yap

    1.
  57. hediye alıp oy vermek belli siyasi kesime özgü olsa da,öyle sanılsa da şu an bir çok e-ticaret sitesindeki satıcı ürünün yanında yorum yapılması için hediye göndererek yorum alıyor. toplumumuzun tamamında sağı ve solu, lideri seçmeni, satıcısı tüketicisi birbirinden farklı değil aslında...
    0 ...
  58. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük