mangdasire
350 (çok gezmiş çok okumuş)
sekizinci nesil yazar 1 takipçi 30.00 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    31 mayıs uludağ sözlük taksim gezi parkı direnişi

    164.
  1. banu avar'ın bazı uyarılarda bulunduğu direniştir. tongaya düşmemek için üzerinde düşünülmesi gerekendir.

    http://www.ilk-kursun.com/haber/147534
    0 ...
  2. ankara emniyet müdürlüğü sitesinin hacklenmesi

    16.
  3. pek çok açıdan insanı düşündüren olaydır. resmi kurumların ve güvenlik birimlerinin veritabanlarının ne derece saldırıya açık olduğunu gözler önüne sermiştir. eğer bir grup amatör tarafından böyle bir eylem gerçekleştirilebiliyorsa, istihbarat ve gizli servis kontrollü profesyonellerin neler yapabileceğini artık allah bilir. güvenlik birimleri başta olmak üzere, tüm resmi kurumların bilişim alanında kademe atlamasının vakti çoktan geldi ve geçiyor.

    olayın bir diğer can alıcı noktası, yapılan eylemin ve deşifrelerin içeriği ile ilgili. yurt odasında içki içen arkadaşlarını ispiyonlayan veya "filanca sitede başbakana hakaret edildi" tarzlı gönderiler dışında, doğrudan terör örgütüyle alakalı oldukça ciddi ihbarlarda ortaya saçılmış durumda. üstelik herhangi bir sansürleme yapılmadan. bu olay terör örgütü tarafından yakından takip edilecek ve yönlendirilmeye çalışılacaktır. bunda hiçbir şüphe yok. bu eylemi gerçekleştiren kişilere seslenmek gerekirse, kendi görüşleriniz doğrultusunda ve kendinize göre haklı bulduğunuz gerekçeler neticesinde gerçekleştirdiğiniz bu eylem, bir süre sonra pkk'nın ve çeşitli örgüt fraksiyonlarının aksiyon malzemesi haline gelebilir. bu eylem başkaları tarafından devşirilerek, başkalarının propaganda manevrası haline gelebilir veya deşifre edilen bazı ihbarcıların canı yanabilir. bu uyarıyı yapmakta, olayı izleyen biz üçüncü şahısların görevidir.
    1 ...
  4. hakan fidan

    38.
  5. hükümet-cemaat arası güç savaşına kurban seçilmiş gibi görünen mit müsteşarı. kendisine yöneltilen iddialar, hiçte yenilir yutulur cinsten değil. iddiaların gerçekliği varsa eğer, halkın büyük çoğunluğu bu durumu kabullenmek bile istemeyecektir. ancak olaylar daha karmaşık ve çetin gözüküyor. devlet içi bir krizden bahsediliyor.

    özel yetkili savcı tarafından ifadeye çağırılmasıyla birlikte, cemaat güdümlü bazı köşe yazarlarının, kendisine ve milli istihbarat teşkilatı'na yönelik yaptığı yorumlar, gerilimin taraflarınıda belli ediyor aslında. hakan fidan ise, hedefe ilk oturtulan kişi konumunda.

    http://www.gercekgundem.com/?c=68555
    1 ...
  6. mustafa akyol

    64.
  7. star gazetesinde kaleme aldığı yazı ile atatürk'e çatayım derken saçmalamış yazardır. öyle bir önyargıyla ve basit heveslerle kaleme alınmış ki, neresinden tutarsan tut elinde kalıyor.

    gençliğe hitabenin verdiği mesaj aslında çok karmaşık değildir. yapılan hatalar ve ihanetler neticesinde dağılma noktasına gelmiş, düşman tarafından işgale uğramış ve savaşlarla büyük bedeller ödenerek yeniden kurulmuş bir ülkenin gençliğine öğüttür. kısaca, "bak genç kardeşim, bu millet vaktiyle zor günler geçirdi ve küllerinden yeniden doğdu. gelecekte birgün, şartlar yeniden kötüleşirse, memleket ihanet ve düşman tehditleriyle burun buruna kalırsa, milletin canına ot tıkanması için gereken şartlar oluşursa şunları yapmalısın. bunları yaparken de, sana gerekli olacak tek destek, senin manevi kültüründe ve benliğinde gizlidir."

    biz gençliğe hitabe içerisinde bahsedilmiş her cümleyi ve ayrıntıyı tarih içinde okumadık mı? peki bunların gelecekte de bu milletin başına gelmeyeceğinin garantisi var mıdır? hayır! işte gençliğe hitabe, o karanlık günlere düşmemek ve düşüldüğünde de çıkabilmek için gelecek nesillere yapılmış bir öğüttür aslında.

    şimdi bir şahıs çıkacak ve bu hitabeyi, faşizmle, darbecilikle, diktatörlükle özdeşleştirecek. söylememiz gereken yegane cümle, "git bir kere daha oku ve anlamaya çalış" olmalıdır.

    milliyet gazetesinde yer alan bir okur yorumu aslında bazı şeyleri çok güzel özetlemiştir.

    --spoiler--
    hepsini geçtim, sadece şunu eleştireceğim: bir ülkede bireylerin "bağımsızlık" birinci hedefi, amacı değilse; kendi kutsalını belirlemeyi nasıl başarabilirsin? bu nasıl bir zihniyettir. atatürk'ü, değerlerini, bağımsızlık fikrini, bu bağımsızlığa karşı çıkanlarla savaşma kudretini çıkartınca yerine ne koyacaksınız? yeni nesli nasıl, ne ile motive edeceksiniz?
    --spoiler--
    1 ...
  8. spartacus vengeance

    54.
  9. andy whitfield yerine başka birinin hayat verdiği spartacus karakterine şimdilik ısınamadığım dizidir. fazla önyargılı olmak istemesemde, bu durum pek çok izleyici için bir süre devam edecekmiş gibi görünüyor.

    bu arada internet ortamında yeni karakter seppia'ya yönelik bir sempati doğmuş gibi görünüyor. bilmeyen meraklılara bilgi vermek gerekirse, ilithyia karakterini canlandıran viva bianca ile seppia karakterini canlandıran hanna mangan lawrence'ın başrollerini paylaştığı avustralya yapımı bir film bulunmakta. görmedim, duymadım denilmesin.

    http://www.imdb.com/title/tt1661099/
    3 ...
  10. jodaeiye nader az simin

    11.
  11. sinemanın sadece aksiyondan ve görsel efektlerden ibaret olmadığını bize bir kere daha öğretmiş filmdir.

    filmde insanın gözüne en çok çarpan olgu muhtemelen aşmış derecedeki oyunculuklardır. roller oyuncular tarafından öyle güzel icra edilmiştir ki, kendinizi bir filmden ziyade bir gerçekliğin içinde buluveriyorsunuz. yapmacıklıktan ve basitlikten uzak, insanın içine işliyor. bu film sanki gerçek hayatları gizli bir kamera ile izleme hissi uyandırdı bende. en büyük başarısı buydu bence.

    altın ayı ve altın küre'yi kazanmayı başardı. amerikan film endüstrisi taraflı davranmazsa eğer oscar ödünülünüde muhtemelen kapacak. ve hakettiğini almış olacak.
    3 ...
  12. danimarka da dövülerek öldürülen türk genci

    4.
  13. ne ilktir, ne de son olacaktır. avrupa genelinde yeniden yükselme eğilimine geçen aşırı sağcı yaklaşımın sonuçlarından birisi olarak görülebilir. ilerleyen aylarda ve yıllarda, avrupa ülkelerinde türklere yönelik bu tip saldırıların artacağını öngörmek, mantıksız bir yaklaşım değildir. bu konuda asıl önemli olan nokta, türk dışişlerinin ve büyükelçiliklerimizin konuya ne kadar hakim olduğudur. olayları sadece oturup seyreden türdeki bir diplomatik yaklaşım, benzer olayları cesaretledirmekten başka bir sonuç doğurmaz.
    1 ...
  14. nightcall

    3.
  15. insanda sürekli yeniden dinleme isteği oluşturan şarkı. son yıllarda soundtrack konusunda en başarılı bulduğum parçalardan birisidir. uzun uzadıya sözleri olmamakla birlikte, ritmi insanı fena sarar.

    --spoiler--
    i'm giving you a night call to tell you how i feel
    i want to drive you through the night, down the hills
    i'm gonna tell you something you don't want to hear
    i'm gonna show you where it's dark, but have no fear
    there's something inside you

    it's hard to explain
    they're talking about you boy
    but you're still the same
    there's something inside you
    it's hard to explain
    they're talking about you boy
    but you're still the same
    --spoiler--
    4 ...
  16. klass

    16.
  17. insan psikolojisini hedef alan ve doğrudan etkileyen film. gerçek olaylardan uyarlanmış olması insanda daha fazla etki yaratır. başkaları tarafından sürekli olarak ezilen ve itilen bastırılmış bir kişiliğin, nasıl bir patlama yapabileceğini göstermesi açısından önemli bir yapımdır.

    bu filmin konusuyla paralel, dünyanın pek çok yerinde çeşitli vakalar görüldü. klass, o vakaların arka planını görebilmek ve anlayabilmek açısından ayrıca önemlidir.
    2 ...
  18. 2012 de avrupa sıkıntıdayken türkiye nin büyümesi

    8.
  19. derenin görülmeden ğaçanın sıvanmaması gereken durumdur. aksini söyleyenlerde var.

    http://finans.milliyet.co...li-olun/787837/index.html
    1 ...
  20. milli istihbarat teşkilatı

    127.
  21. giriştiği yeniden yapılanma sürecinden olsa gerek web sayfasınıda yenilemiş teşkilattır. daha göz alıcı bir içerik, tanıtım ve belgesel videoları ilk göze çarpanlar. amerikalı muadillerine özenmiş olacaklar ki çocuk sayfası bile koymuşlar. yeni içerikte kariyer olgusuna daha fazla yer verilmiş. lakin, ıssız adaya düşmüş ahmet'in maceralarını ve kendisine izlettirilen yolu pek beğendiğim söylenemez. biz çocuklarımıza kayık yapıp, denizleri aşmayı öğretmeliyiz sevgili uzmanlar, kurtulabilmek için çaresizce gemi beklemeyi değil.
    1 ...
  22. the ninth gate

    9.
  23. şu meşhur illuminati tarikatının gizli mesajlarını aktardığı iddia edilen filmdir. peki illuminati'nin bu filme el atmış olma ihtimali bu filmi daha güzel kılacak mıdır? cevap tabiki hayır.

    http://michaelsikkofield....-kanbagyla-yonetilen.html
    0 ...
  24. genelkurmay başkanlığı

    55.
  25. web sitesini yenileyen ve internet adresinde sadece ".tr" uzantısı kullanan ilk ve tek resmi kurumdur.

    http://www.tsk.tr/
    1 ...
  26. rauf denktaş

    154.
  27. vefatı hakkında en anlamlı resmi mesajı necdet özel yayınlamıştır.
    http://www.tsk.tr/3_basin...rauf_denktas_14012012.htm

    bu arada başbakanlık tarafından, naaşının defnedileceği günün bitimine kadar tüm yurtta ve dış temsilciliklerde ulusal yas ilan edilmiştir.
    http://www.bbm.gov.tr/For...spx?Id=%202403&Type=2
    3 ...
  28. türk mukavemet teşkilatı

    11.
  29. rauf denktaş

    151.
  30. zamanında kendini saf dışı bırakmak isteyenlerin, arkasından iş çevirenlerin, ölümünün ardından güzelleme yapmak zorunda kaldığı büyük adamdır. denktaş'a çözümsüz diyenler şimdi onun çizgisine geliverdiler.

    fazıl küçük'e, rıza vuruşkan'a, kenan çoygun'a ve tüm mücahitlere selam söyle. ruhun şad olsun.
    4 ...
  31. almazbek atambayev

    6.
  32. türkiye'ye gelişine ve tbmm çatısı altında yaptığı konuşmaya, bir barzani çapulcusunun ziyaretleri kadar önem verilmemiş kişidir. konuşması sırasında sarfettiği sözler yüzümüze tebessüm getirmiş, içimizi ısıtmıştır.

    --spoiler--
    ulu türk kağanlığını kuramasak bile en azından türk devletlerinin kardeşliğini pekiştirmeliyiz, kuvvetli bir türk birliğini yapmalıyız.
    --spoiler--

    duyması gerekenler, işitin bu sözleri.
    5 ...
  33. shameless

    93.
  34. güzel başlamasına rağmen ilerleyen bölümlerde pek çok dizinin kurtulamadığı sıradanlaşma olgusuna eğilim gösteren dizidir.

    dizi hakkında entry girmeyi, ilk sezonu bitirdikten sonra yapmayı uygun gördüm. shameless, oldukça başarılı bir başlangıçtan sonra, kısır bir döngüye kendini kapatmaktan kurtulamadı gözümde. gerçi ilk sezonun son bölümünü bu durumdan tenzih etmek gerekir. nispeten fena bir sezon finali değildi. dizi hakkında yeniden olumlu düşüncelere sahip olma umudunu yeni sezona bıraktık artık. iyi oyunculuğa ve kaliteli denilebilecek diyaloglara diyecek lafım olmasada, şu sıradanlaşmış atmosferinden çıkartmalı kendini.
    1 ...
  35. 29 aralık 2011 uludere de köylülerin bombalanması

    163.
  36. bir anda gündeme düşen, bölücülerin ve devlet düşmanlarının eline ciddi bir malzeme veren olaydır.

    resmi açıklamalar gerçekleşen eylemin operasyonel kaza olduğu yönünde. bdp ve uzantıları ise olayın bilinçli bir katliam olduğunu söyleyerek ortalığı germe peşindeler. şüphesiz ki, bu olaya en çok içten içe kendileri sevinmiştir. polise taş atacak, otobüs kundaklayacak bir nedenleri daha oldu sonuçta.

    olayın kendisi hakkında yorum yapacak olursak, en akılcı fikir eylemin gerçektende bir operasyon kazası olduğu olsalığı. gruplar halinde ilerleyen, yasadışı ve illegal bir biçimde sınır ihlali yapan bir topluluğun terörist grubu zannedilmesi, çok da mantıksız bir düşünce değil. kaldı ki, "onlar terörist değil, kaçakçıydı" yaklaşımı hiçte samimi değil gözümde. hemen hemen herkes bilir ki, kaçakçılık faaliyetleri bu ülke ekonomisine her yıl milyarlarca dolar kayıp verdirir ve aynı zamanda terör örgütünün en önemli gelir kaynaklarındandır. bölgede kaçakçılık faaliyeti ile uğraşan birisinin terör örgütünden tam anlamıyla bağımsız olduğu pek düşünülemez.

    bu olay neticesinde orduya sövmeye başlayan gruplara da şu soruyu sormakta fayda var. eğer vurulanlar kaçakçı değilde gerçekten bir silahlı terörist grup olsaydı, o bölgede bulunan bir karakola saldırı düzenleseydi ve şehitler verilseydi, daha sonra bu grubun insansız hava araçları ve termal kameralar tarafından saptandığı fakat müdahale edilmediği ortaya çıksaydı ve genelkurmay "biz onları kaçakçı sandık" şeklinde bir açıklamada bulunsaydı, bu durumu kabul edilebilir bulur muydunuz?

    kaçakçılığa yıllarca göz yuman ve pek çok insanı buna mecbur bırakan devlete bu konuda sitem edebiliriz. ancak düşünülmesi gereken bir gerçek daha vardır. şudur ki; terörist zannedilmek istemiyorsan, terörist gibi davranmayacaksın.
    3 ...
  37. the blind side

    33.
  38. insanı duygusala bağlayan filmdir. sizi etkiler, düşündürür ve sonunda tebessüm ettirir. tamamen gerçek bir hayat hikayesine dayanması ayrıca etkileyicidir.

    --spoiler--
    michael oher'e evlerini ve ilgilerini açarak zirveye tırmanmasını sağlayan aile, pek çok insana filmin izleyiciye yansıtmak istediği demogoji ürünü veya yapmacık gelebilir. fakat biraz düşününce bu tarz insanlar hala daha tükenmedi. nesilleri can çekişiyor, o ayrı bir mesele.
    --spoiler--

    velhasılı kelam, güzel filmdir. size insan olduğunuzu hissettirir.
    0 ...
  39. endoskopi

    47.
  40. mide rahatsızlıklarının kesin tanısı için çoğunlukla kaçarı olmadan yaptırmanız gereken işlemdir.

    midemdeki yer yer yoklayan sancılar, son zamanlarda dayanılmaz duruma geldiği için geçenlerde yaptırmak zorunda kalmıştım. devlet hastanelerindeki kabus niteliğinde olan endoskopi deneyimlerini pek çok kişi duymuştur. fakat, deneyimli bir hekimin elinden, uyutularak yapıldığında oldukça rahat ve zahmetsiz biçimde kurtulabilirsiniz. eğer sigortalıysanız, bu işlemi artık anlaşmalı özel hastanelerde de yaptırmanın çok tuzlu bir maliyeti bulunmamakta. bana birkaç hafta önce toplamda 40 tl'lik bir ücrete mal olmuştu. sigortalı değilseniz bu rakam 600 tl'nin üzerine çıkabiliyor.

    midenizden ciddi şikayetleriniz varsa ve sosyal güvenceniz bulunuyorsa, hiç düşünmeden bir sağlık merkezinin yolunu tutun derim. unutmayın ki, bu sürecin en kötü yanı endoskopinin kendisi değil, işlem sonrası çıkabilecek kötü sonuçlardır. zira ben bu işlem sonunda midemde, hem gastrid, hem de ülser bulunduğunu öğrenmiş oldum. vurdurun damardan iğneyi ve alın hortumu ağzınıza. unutmayın ki, sağlığınız endoskopi korkusundan daha önemlidir.
    1 ...
  41. immortals

    40.
  42. bekleneni vermeyen, izleyiciyi tatmin etmeyen filmdir. fragmanlarına bakarak "süper birşeye benziyor" yorumu yapmak sizi hataya düşürebilir.

    --spoiler--
    öncelikli olarak, hiçbir filmde bu derece çocuksu kaçan tanrı betimlemesi görmemiştim. üzerlerindeki kıyafetlerle palyaçodan farksız olmuşlar. yunan mitolojisinin bir kere daha içine edilmiş ve senaryo çok basit bırakılmış. senaryo kopukluklarından ve mantık hatalarından geçilmiyor.

    bilgisayar destekli birkaç efekt bir filmi iyi yapmaz. filmi iyi yapan, senaryo derinliği, oyunculuk kalitesi ve kurgusudur. immortals, tüm açılarıyla bekleneni vermiyor.
    --spoiler--
    0 ...
  43. 13 tzameti

    15.
  44. kurgusuyla kendine bağlayan ve insanı geren filmdir. evet, kullanılan çekim tarzı pek çok insana sıkıcı gelebilir ve ilk dakikaları bunaltıcı olabilir. ancak esas olaya geçildiği zaman, film sizi içine çekiverir. filmin senaryosunda ciddi yaratıcılık söz konusu.
    1 ...
  45. 5 aralık 2011 izmir depremi

    29.
  46. kimi uzmanlara göre büyük depremin habercisi olan depremdir. yetkililer gereken önlemleri almaya bir an evvel başlamalı. türkiye bir yıkıma daha uyanmasın.

    http://www.haberturk.com/...9-72lik-deprem-bekliyoruz
    0 ...
  47. son buluşma

    24.
  48. üç kurtuluş savaşı gazisini, üç vatan evladını, üç gerçek kahramanı anlatan belgesel niteliğinde filmdir. yakup satar, veysel turan ve ömer küyük. bu nur yüzlü üç dedenin anılarını ve ölmeden önceki son hallerini görürsünüz bu yapımda. anlayan için çok ders çıkarılabilecek bir yapımdır. hele ki, birbirleriyle buluştukları sahneler var ya, ağlamaklı eder hatta ağlatır adamı.

    bu yapımda emeği geçen herkese tek tek teşekkür etmek boynumuzun borcu. yetkili biri olsam, bu yapımı izlememiş kimse kalmayana kadar tv kanallarında yayınlattırırdım. ruhları şad olsun.
    0 ...
  49. tokat ta kürt işçilere faşist saldırı

    49.
  50. evrensel gazetesinin bünyesinden çıktığı için bir tutam demagoji ve saptırma içermesi normal olan haberdir.

    öncelikle haber tek taraflı. sanıyorum ki, tüm medyaya da evrensel üzerinden yayıldı. internette konu hakkında biraz gezinince bu sonuca varabiliyorsunuz. ancak biraz daha dikkatli davranırsanız, evrensel gazetesinin de haberi diha'dan alıntıladığını görürsünüz. evrensel gazetesi, herkes tarafından bilindiği gibi belli bir ideolojiyi savunan ve olayları bu bakış açısıyla yorumlayan bir yayın organıdır. diha ise malum, terör örgütüne yakınlığı ile bilinen bir ajans. sadede gelecek olursak, olayın aslı astarı çok farklı olabilir. olaya hemen bodoslama atlayıp, "vay faşistler" dememek lazım.

    olayın tam anlamıyla medyada yer aldığı gibi vuku bulduğunu düşünsek bile, öncelikle olayın kıvılcımını oluşturan altyapıyı yorumlamak gerekiyor. herşey göründüğü gibi olmayabilir veya göründüğü kadar basit olmayabilir. veriler dahilinde en akla yatkın yorum, ilgili haberin pkk'ya yakın medya gruplarının tasarladığı bir psikolojik manevra olduğu. şöyle söylemek gerekir ki, hemen oltaya gelmeyin. bu hayatta psikolojik savaş diye birşey var.

    edit: haber tam olarak anf ve diha kökenli. hit yaptırmamak için link vermiyorum ve sözlerimi tekrarlıyorum; oltaya gelmeyin!
    2 ...
  51. kül hece

    7.
  52. insanın içine işleyen ve bir kez dinlendikten sonra yeniden dinleme isteği yaratan şarkı. şarkının kısa olması, insana doyum vermez ve kendini bir kere dinlettirebilir.
    0 ...
  53. iran ın ilk hedefimiz nato kalkanı olacak demesi

    30.
  54. son günlerde türk medyasında sıkça yer alan, suriye ve iran aleyhtarı haberlerden bir tanesidir. suriye ve iran üzerinden, türkiye'ye yönelik kimi zaman sert açıklamalar gelmektedir. fakat bu aralar iran ve suriye'nin, medya üzerinden itibarsızlaştırılmak istendiği gerçeği ayrıca öne çıkıyor. sanırım birileri bu iki ülkeyi türkiye için tehdit olarak lanse etmek istiyor.
    1 ...
  55. emre aköz

    262.
  56. iktidar şakşakçılığının verdiği şımarıklıkla, bugünlerde atatürk'ü suçlamayı ve dolaylı yoldan hakaret etmeyi kendine görev edinmiş görünen kişidir. ilgi çekmek mi istiyor, yoksa kin mi kusuyor bilinmez. lakin, bu aralar yazdıkları birgün başını fena halde ağrıtabilir.
    1 ...
  57. iskilipli atıf hoca

    35.
  58. cemiyeti müderrisin bünyesinde 1919 yılında yayınlanan beyannamede, itilaf devletlerinin işgalinin kaçınılmaz olduğunu ileri süren, düşmana direnen ve çarpışan kuvayı milliye güçlerini asilikle, canilikle ve hainlikle suçlayan şahıslardan birisidir.

    ---alıntı---

    cemiyeti müderrisin beyannamesi (25 eylül 1919)

    ey anadolu'nun masum ve mazlum ahâlisi!

    bir zamanlar ne kadar şen ve bahtiyar idiniz. hemen hepiniz çoluğunuz ve çocuğunuzun yanında, tarlalarınızın, bağlarınızın başı ucunda, çiftinizle, çubuğunuzla uğraşıp vaktinizi hoş geçirmeye çalışır idiniz. bir müddetten beri size ne oldu? niçin öyle boynunuz bükük tıpkı bir yetim gibi mahzun duruyorsunuz? hakkınız var. çünkü kiminiz yerinizden yurdunuzdan mal ü menalinizden, kiminiz, çoluğunuzdan çocuğunuzdan oldunuz. vaktiyle gürül gürül tüten ocaklarınız şimdi söndü ve her akşam tarladan gelirken keyifli keyifli türkü söyleyen babalarınız ve yavrularınız şimdi öldü. acaba şu halin neden ileri geldiğini biliyor musunuz; şüphesiz ki bazılarınız bilir fakat içinizde bilmeyenler de bulunur. bunun için cümlemizin yani aziz milletimizin ve mukaddes vatanımızın bir vakitten beri başına gelen belâların ve tâunden beter olan âfetlerin esbabını size biraz anlatalım:

    oniki sene evvel "ittihâd ve terakki" namıyle memleketimizde bir bid'at çıktı. selanik dönmeleriyle aslı nesli, mezhep ve meşrebi belirsiz ecnâsı muhtelife türedilerden mürekkep olan bu cemiyet; istibdadı kaldıracağız, meşrutiyet ve hürriyet getireceğiz, hükümet ahâlîye zulmetmeyecek, halk rahat edecek, devletlerin yanında kadrimiz, itibârımız yükselecek diye bizi aldattılar. o zamanki padişahımız sultan hamid'i de aldattılar. padişah ile millet baba evlât gibi birbirine ısınacak, yakacak dediler. arası çok geçmedi, iptida padişahı aldattıkları meydana çıktı. bir "otuzbir mart" desisesiyle sultan hamid'i bîgayrihak tahtından indirdiler ve sarayını bulgar eşkiyasıyla birlikte yağma ettiler. hatta bu eşkiya ile beraber harem-i hümâyûna kadar girerek oradaki muhadderât-ı muhteremenin üstünü başını aradılar, ziynetlerini soydular. otuz bu kadar sene makam-ı hilâfet ve saltanatta bulunmuş bir padişah-ı zîşânın kendine ve ailesine karşı reva gördükleri o hakaret bu denilenin nasıl cibiliyetsiz ve hayasız bir eşkiya çetesi olduklarını göstermişti; padişaha yaptıkları muameleden milletin başına neler getireceklerini anlamak güç bir şey değildi. fakat biz o zaman anlayamadık, cenâb-ı hak basiretimizi bağlamıştı. yine "otuzbir mart" hadisesini bahane ederek selânikt'ten istanbul'a gelen düzme haraket ordusu yani ittihâd çetesi pây-i taht'taki asker neferlerini zavallı vatan kuzularını din hadimleri olan talebe-i ulûmu, ulemayı sokak ortalarında süngülemişler ve birçok mazlumları darağacına asmışlar ve fatih camii şerifine kurşun yağdırmışlardır. o vakalardan da bu heriflerin maksat ve mahiyetlerini anlamak lâzım gelirdi. fakat yine anlayamadık. o günden sonra bu eşkiya devlet-i osmaniye'nin idaresini ellerine aldılar. ellerine geçirdikleri devlet ve saltanat-ı osmaniye'nin hududu bağdat, basra, hicaz, şam, halep, diyarbekir, musul, yemen, erzurum, izmir, bosna, arnavutluk, edirne, trablusgarp, rumeli gibi büyük vilâyetleri ve ülkeleri cami idi. sonra gaflet ve cehaletleri yüzünden iptida trablusgarp gibi milyonlarca islâm memleketini elden çıkardılar. biraz sonra arnavutluk'taki din kardeşlerimize de fena muamele ederek rumeli'nin kalesi mesabesinde olan o yerleri karıştırdılar, ateşe verdiler. bu yüzden kendilerinin de mevkii sarsıldı. arnavutların gayreti ile ve istanbul'da çalışan mücahit ve muhaliflerin muâvenetiyle ittihatçılar devrildi. gazi muhtar paşa ve kâmil paşa heyetleri hükümete geçti. fakat ittihatçılar el altından çalıştılar. balkan harbi'ni ihdas ettiler ve kâmil paşa hükümetini küçük düşürmek için bu muharebede osmanlı ordusunun içine girerek allahtan korkmadan ve vatana acımadan bin türlü yalan dolan, hile ve desiselerle islâm askerlerinin bozulması için çalıştılar. daha sonra apaçık eşkiya gibi bâb-ı âli'yi bastılar. harbiye nazırı nâzım paşa'yı şâir bigünah devlet memurlarını öldürdüler. ve tekrar hükümete geçerek eski zulüm ve şiddetlerini kat kat ziyadesiyle tekrara başladılar. mahmut şevket paşa hadisesi vesilesiyle yine darağaçlarını kurdular. damad-ı şehriyari salih paşa merhum ile beraber sürü sürü insanları astılar. vapurlar dolusu binlerce halkı sinob'a sürdüler. sözde hürriyet verilen ahâlinin ve efrâd-ı milletin ağızlarını kapadılar, kilitlediler. istediklerini yaptılar ve bir kelime itiraz edeni boğdular, susturdular. yapılan mebûsân intihâblarında sopayla silâhla halkı tehdit ederek ve bazı yerlerde adam öldürerek milletin reyini cebren istediklerine verdirdiler, bu suretle intihâb olunan mebuslar da milletin hukukunu müdâfaa edecek yerde, ittihatçıların dalkavukluğunu yaptılar, hak ve hakikati ketmettiler, millete söylemediler. eğer millet, bu gibi intihâb esnalarında biraz daha gayrete gelerek ittihatçılara karşı mücahede eden muhaliflerle elele verip de bu zorbaları vaktiyle başından defetmiş olsaydı bugünkü felâketlere maruz olmayacaktı. mateessüf öyle zamanlarda yalnız muhalifler çalıştı. ittihatçıların cebir ve çevrine göğüs gerdi, fakat milletten hakkıyla yardım göremeyen o bir avuç erbâb-ı hamiyyet ve muhalefet ordusunun bir kısım zâbitânına istinâd eden ittihatçılarla başa çıkamadı; kahroldu, perişan oldu ve zavallılar vaktiyle ittihatçıların ne kadar muzır ve muhlik bir mahlûk olduğunu anlamak üzere her türlü belâlara maruz olurken beri tarafta milletin ekseriyeti seyirci gibi duruyor ve güya; bize dokunmayan yılan bin sene yaşasın der gibi aldırmıyordu. harb-i umûmî ihdas olunup da harb ve açlık sebebiyle her evden bir ölü çıkmağa başladığı gün millet ve memleket vaktiyle ittihatçılarla çarpışan mücahitlere yardım etmemesini cezasını re-yelayn müşahade etti, fakat iş işten geçmişti.

    filhakika ittihat ve terakki'nin kıpkızıl cahil ve kanlı elleriyle, bütün dünya için bir tehlike olan o harb-i umûmiyye istemeye istemeye sürüklendiğimiz zaman, millet ve memleketimiz için kıyamet kopmuştu. bu muharebeye karışmayıp uzakta durmak eşlem ve elzem iken almanların teşviki ve enver ve talât gibi çılgınların delâtiyle kendimizi öyle bir tehlike-i uzmâya ilka ettik; bütün dünya ve bütün âlem-i islâm bizi ayıpladı, artık bizim işimiz daha o gün bitmişti. koskoca saltanat-ı osmaniye beş on serserinin keyif ve arzusuna feda edilmişti. artık hudutta ve muhtelif cephelerde milyonlarca evlâd-ı vatan su yerine kırılıyordu. halbuki bu kadar fedakârlığa rağmen ingiliz ve fransız gibi muazzam ve muntazam devletlere karşı bu muharebede katiyen bizim için kazanmak ihtimâli yoktu. bir taraftan da meydan-ı harblerdeki zayiatımız kadar ve belki daha fazla olarak ahâli açlıktan ve sefaletten zayiat veriyordu. efrâd-ı millet bu hal-i felâket ve sefalette kıvranırken, biçare anadolu yavruları anababa kuzuları kızgın çöllerde ve karlı dağlarda mihnet ve meşakkat altında aç ve susuz can verirken ittihatçılar istanbul'da ve tehlikeden uzak yerlerde zevk-ü sefa ile vakit geçiriyor, istediği gibi yiyor, içiyor, yüz milyonlarca lira borca soktuğu hazine-i milletten, beytümâl-i müs-limanden, nafaka-i masuminden para çalıyor, zengin olmaya çalışıyor ve milletin hali pür-melâliyle adeta istihza ediyordu.

    çünkü bu herifler, bu hinoğluhinler memleketin başına kendi elleriyle getirdikleri her belâda, her muharebede âlemi ölüme teşvik etmek, halkı kırdırarak kendi canlarını beslemek ve evvelkinden daha zinde ve kuvvetli bir mevcudiyetle muharebenin sonuna çıkmak usulünü pek iyi biliyorlardı. muharebe olur, harbi kendisi çıkarmayan her sınıf halk zayiata uğrar, cidden azalır; fakat ittihatçılar sanki eskisinden fazla çoğalır. bu hal gözbağcı ittihatçılara mahsus bir sinirdir. harb-i umûmi'den evveli ittihatçılarla sonrakiler arasında bir mukayese yaparsanız bu dakika vakıf olursunuz. bu sır ve sihrin miftâhını da, arzettiğimiz veçhile başkalarını harbe ve ölüme sevkederek kendileri geride yaygara ile vakit geçirmek ve tehlikeden kendilerine iltica ederek kul köle yazılanların adediyle kendi mevcutlarının adedini artırmak usulünü maharetle idare etmelerinde aramalıdır. nitekim bu defa da anadolu'da mustafa kemal ve kuvâ-yı milliyye maskaraları yunan askerlerinin önünden nâmerdâne bir surette kaçarken, zavallı saf ve gafil ahâlî ve askerden cem ettikleri kuvvetleri düşmanla harbe tutuşturarak ve "siz mevkiinizde sebat edin, biz şu taraftan onların arkasını çevireceğiz" tarzında yalanlar ve hilelerle savuşup kaçarak zavallı neferlerimizi ve ahâlimizi boşuboşuna kırdırmak usulünü takip ediyorlar. biçare millet! bu yankesicilerin hilelerini, desiselerini hâlâ tamamen anlayamamıştır. yazık, bin kere yazık ki gerek harp içinde ve gerek mütârekeden sonra memleket bunların fitne ve fesadı uğruna milyonlarca evlâdını telef ediyor da talât, enver, cemal, mustafa kemal vesaire gibi beş on şakînin vücudunu ortadan kaldırmak için icap eden küçük fedakârlığı göze al-dıramayarak memleketi ve kendilerini ebedi tehlikeden kurtarmak ve selâmete çıkarmak tarikini idrâk edemedi ve hâlâ da edemiyor! millet meşrutiyeti kabul ettiği zaman bunun ahkâmını ve kânun-ı esâsi'sini kendi muhafaza edecek ve hukukunu zorbalara ve yalancılara, dolandırıcılara kaptırmamak üzere kendisi olanca kuvvetiyle ve bütün azim ve dikkatiyle çalışacaktı: uyumayacak ve yaldızlı sözlere aldanmayacak, mazarrat ve menfaatini bihakkın takdir edecekti.

    halbuki millet hâlâ aldanıyor, aldatılıyor, lüzumsuz yere girdiği ve mağlubiyetle çıktığı bir muharebenin ferdasında da aklını başına toplayamıyor! kendisini hâla aldatmağa çalışan heriflere niçin diyemiyor ki: "ey hainler, ey allahtan korkmayan ve peygamberden haya etmeyen mahlûklar, muharebe ettiniz, başımızı bin türlü belâlara soktunuz, mağlup oldunuz, bizi de o yolda mahv ve perişan ettiniz, devletlere karşı mağlûp olduk" dediniz mütâreke imzaladınız, silâhlarımızı, boğazlarımızı, pây-i tahtımızı teslim ettiniz. şimdi neye tekrar gücünüz yetmediğini ikrar ve imza ettiğiniz devletleri yeniden kızdırarak üzerimize husumet ve gazaplarını davet etmekten ve istilâ olunmayan bakiye-i memleketimizi de istilâ ettirmekten başka bir fa-idesi olmayacak surette mecnunane hareketlere kalkışıyor ve bizi de eskisi gibi boşuboşuna kırdırıyorsunuz?!

    ingilizleri kızdırdınız, üzerimize yunanlıları musallat ettiler. harb-de mağlup olduktan sonra uslu oturmak ve mağlubiyetin netâyicine katlanarak telâfisini sabr ü sükûn ve akl ü tedbir dâiresinde izâle etmekten başka çare var mıdır? yunanlılarla harbe tutuşuyor, sonra da bir taraftan kaçıyor ve bir taraftan şöyle mukavemet ettik, böyle zayiat verdik gibi yalanlarla halkı iğfale çalışıyorsunuz! düşünmüyorsunuz ki yunanlılara fazla zayiat verdirmek bile bundan sonra bizim için hayırlı ve menfaatli bir şey olmaz: hudânegerde sizin yalanlarınızı şahit tutarak işgal ettiği memleketimizde; "bu kadar kan döktüm ve şöyle fedakârlık ettim, böyle emek çektim" diyerek hakk-ı feth davasına kalkar! hem sizler ey yalancı ve deni şakîler! kendi milletimize karşı ecnebi milletlerden hiçbirinin yapmadığı şekavet ve şenaatleri irtikâp edip dururken milleti, eşrafı memleketi, ulemâyı asıp keserek mallarını yağma ederken kendinize ne hakla, ne yüzle, ne utanmazlıkla kuvâ-yı milliye namını veriyorsunuz? milleti öldürerek, mahvederek hukuk-ı milleti müdâfaa edeceksiniz öyle mi? utanmaz hâinler, artık yetişir, yakamızı bırakın: cenâb-ı hakk'ın gazap ve laneti sizin üzerine olsun!

    şimdi sulh imzalandı kuvâ-yı milliyye belâsının tevlit ettiği mecburiyetle galip devletlere karşı yeniden taahhüt altına girdik. devletler şimdi bize: "eğer anadolu'da kuvâ-yı milliyye isyanını devam ettirir ve bastıramazsanız istanbul'u da elinizden alacağız" diyorlar. kuvâ-yı milliyye eşkiyası ise istanbul'u da elimizden çıkarmak ve memlekete son hizmet şeklinde son ihanetlerini de yapmak için çalışıyorlar.

    ey anadolu'nun mazlum ve muhterem ahâlisi!

    iyi biliniz ve emin olunuz ki bu hal böyle devam edemez ve memleketin her sancağına ve her bucağına sarmış olan bu ateş-i vahşet ve şekavet böyle sürüp gidemez! vaktimiz pek daraldı; ve bu âsilerin, ba-ğilerin, şekavetlerinden, cinayetlerinden halk bunaldı kaldı. eğer bu ateşi kendi kendimize söndüremeyecek ve anadolu'da asayişi temin ile biçare vatandaşlarımıza refah ve huzur vermeyecek olur isek galip devletler tarafından bildirildiği veçhile pây-i tahtımızdan, sevgili istanbul'umuzdan mahrum edileceğimiz gibi anadolu'nun da ecnebiler tarafından istilâ olunacağı şüphesizdir. binâenaleyh bu bağileri, bu âsileri mümkün olduğu kadar az zaman zarfında tedip ve tenkil etmek cümlemiz için bir farizedir. bâlâda münderiç resmî ve kat'î vesikalardan anlayacağınız veçhile istanbul ahâlisi ve hükümet-i mekeziyye nasıl vahim ve elim dakikalar yaşamakta olduğumuzu nazar-ı dikkate alarak kemâl-i azm-ü ciddiyetle lâzım gelen tedâbire tevessül etmiş olduğunu size bildiririz; ve haber aldığımıza göre halife-i zîşânımız ve sevgili hakanımız efendimiz hazretlerinin de âsileri tedip etmek ve sizin rahatınızı ve saadetinizi temin eylemek için cem edilecek kuvvetin başında olarak bizzat oralara geleceklerini sizlere tebşir ederiz. hazır olunuz! ve hâinlerden, bu canilerden vatanı kurtarmak için size düşen vazifeyi ifâda kusur etmeyiniz.

    ey kahraman askerler!

    harb senelerinde sizi cephe cephe sürükleyen ve aç susuz süründüren ve din kardeşlerinizin, hemşehrilerinizin beyhude yere ölmelerine sebebiyet veren birkaç kişi arasında mustafa kemal, ali fuat, bekir sami gibi zâlimler de var idi! işte bu hâinlerin harb cephesi haricinde kalmış olan efrâd-ı alinize kanlı elleriyle ne kadar fecâyii irtikâb etmiş olduklarını harbden avdetinizi müteakib gördüğünüz! bugün yine o şakiler, bağilerdir ki elleri birtakım yetimlerin, dul kadınların kanlarına mülamma olduğu halde kalbgâhınıza sokularak sizi mahvetmek ve evlâd u iyâlinizi yetim ve dul bırakmak ve servet ve saadetinizi külliyen çalmak için şeytanın dahi hatırına gelmeyen hiyle ve desâisi irtikâb ediyorlar. siz bu zâlimleri cinayetlerine daha ne kadar göz yumacaksınız? elinize aldığınız fetvâ-i şerif ki allanın emridir, okuduğunuz hatt-ı münif ki halifemizin, padişahımızın bir fermanıdır, siz allanın emrine halifenin fermanına ittibâen bu canileri, bu katil canavarları daha ziyade yaşatmamakla memur ve mükellefsiniz. şu alçaklar ve hempaları bu cinayetleri hep sizin sayenizde yapıyor; bunları vücudlarını külliyen dünyadan kaldırmak beşeriyet için, müslümanlık için bir farz olmuştur.

    memleketin başına bu kadar felâket getirmiş olan bu hâinler daha yaşatılacak mı? siz daha ne kadar böyle gafletle bunların gayri meşru emirlerine ittiba edeceksiniz? korkuyoruz ki sizin bu aklınız, bu gafletiniz körükörüne hâinlere itaatiniz daha pek çok mescitlerimizi ve mabetlerimizi harab eyleyecektir!

    askerler! bu kadar uyuduğunuz artık yeter, bu zâlimlere âlet olduğunuz artık kifayet eyler!

    padişahımız halifemiz efendimiz hazretlerinin merhamet ve şefkat kucağı size açılmıştır. hepiniz koşunuz, geliniz dünya ve ahiret saadetini ihraz ediniz: işte size ihtar eyliyoruz. allahını, peygamberini ve padişahını seven bu tarafa gelsin!

    ---alıntı---

    ilginçtir ki, kurtuluş savaşı döneminde yaptıkları ile düşman kuvvetlerin ekmeğine yağ süren bu kişi, kimileri tarafından kahramanlaştırılmıştır.
    8 ...
  59. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük