bu başlığın altı liseli akp'nin istediği kindar nesli göstermekte. muhtemelen gezi olayları sırasında 12-13 yaşlarında olan, akpli aileleri tarafından beyni yıkanmış çoluk çocuk. aklı başında insanlar bu tür başlıkları okumasınlar bu sözlükte. çünkü bu çocuklar bizim gibi normal eğitimden geçmediler geçmiyorlar. tek bildikleri çocuk dahi olsa birilerinden nefret etmek. boşverin bunları nasıl olsa başlarına faşizmin demirini yediklerinde akılları başlarına gelecek.
2015 yapımı hitler'in günümüze gelişini anlatan alman filmi.
hitler sözcü gazetesi okuduğu sırada ' berlin'de türkler mi ? osmanlı imparatorluğunun savaşın kaderine etki edeceği belliydi' diyor, 2. dünya savaşın başlamadan 17 yıl önce yok olan osmanlı imparatorluğu için. kitapta da mı böyle yoksa senaristlerin ahmaklığı mı bilemiyorum ancak tarihle ilgili filmlerde böyle saçma hataların yapılmaması lazım.
belki iyi komutandır ancak bunu görev arkadaşları söyleyebilir. rezalet ötesi siyasetçidir bunu aklı olan söyleyebilir. o yüzden askeri açıdan bilemem ama siyasi sözlerini ciddiye alan insan ciddiye alınmamalı açıkçası.
seçkin bir burjuva olan, hayattan artık tat alamayan bir adamın, bir gün içerisinde başından geçenlerle kendini keşfetmesini anlatan bir stefan zweig öyküsü. diğer öykülerine nazaran daha az beğenmekle beraber yine de stefan zweig kalitesini belli eden bir yapıt.
çok ilginç bir konusu olmayan ama werther'in kaleminden çıkan mektupların mükemmelliği nedeniyle bir solukta biten kitap. ayrıca werther kadar asil ve naif bir insan daha dünya'ya inmemiştir.
https://galeri.uludagsozluk.com/r/968776/+
haftalar önce bu fotoğraf vasıtasıyla öğrendiğim gece gece canım kebap çekince aklıma düşen fantastik deyim. hangi yöreye ait merak içindeyim.
bu arkadaş vasıtasıyla bir öğrenci için fena değil denilebilecek bir para kazandım. ancak bu parayı kullanabileceğim bir yer yok. o kadar içim çürümüş ki tek düşüncem kredi kartı borcumu kapatmak. ama geri kalanıyla ne yapacağım bir fikrim yok.
not : bir tv bir ps alınacak kadar çok değil tabi ki.
herkesin kendinden bir parça bulabileceği yalnızlık temalı çok enteresan bir kitap. bilemiyorum doğru mudur, ancak emrah serbes'in erken kaybedenler kitabı tema olarak çok farklı temaya sahip olmasına rağmen anlatım biçimi ve bana hissettirdikleri aynı gibi. emrah serbes, dostoyevski'den mutlaka etkilenmiştir tabi.
entrylerinden birinde makine mühendislerinin 10 bin lira aldığı iddia edilen başlık. bu söylediklerin 10 senelik makine mühendisleri güzel kardeşim yeni mezun makine mühendisinin alabileceği max. ücret 2500 liradır. o da şanslıysan. he 10 senelik mühendisler de alsınlar bir zahmet patronlarına milyonlar kazandırıyorlar çünkü. polislerin aldığı ücret de yetersiz tabi ki ama devlet işlerinde bir sınır vardır mühendislikle kıyaslanması baştan saçma zaten.
lisede huriye hocam vardı edebiyat hocası. edebiyatla ilgili değil ama şunu çok net hatırlarım. bir gün israil'in yine insanlıktan çıktığı bir vakitte derste bir arkadaş hitlerin meşhur sözünü söylemişti. hocamız da hitlerin dünyaya gelmiş en büyük katillerden biri olduğunu, israil'in savunulacak bir yanı olmadığını ama bütün yahudileri öldürmenin hastalıklı bir düşünce olduğunu söylemişti. tabi o zamana kadar evimizde, okulda böyle bir şey duymadığımız için hepimiz şok olmuştuk. garip gelmişti. tabi şu an liseli olan sözlüğün büyük bir kısmı bu hikayeden hocamın pis bir solcu olduğunu çıkaracaktır ( lisede ben de aynı düşüncedeydim. ki şu an solcu da değilim ). ancak o gün huriye hocam benim ufkumu açmıştı. bütün bir topluluğu öldürmeden de çözümlerin var olduğu gibi. şimdi hayata bakışım çok daha farklı. ve bana bu bakış açısını kazandırdığı için de kendisine minnet duyuyorum.
italyanlar sıcak kanlı her biri sorduğunuz soruya ingilizce bilmese bile bir şekilde mutlaka yanıt vermeye çalışırken, fransızlar sorduğunuz sorulara anlamadığınızı söylediğiniz halde fransızca cevap verirler. bu yüzden italya'ya giden her insan italya'dan kesinlikle memnun ayrılırken, fransa'ya giden 2 kişiden biri nereden geldim buraya moduna girer.
hep aynı karakteri, tiplemeyi muhteşem oynayan oyuncular vardır ya şener şen de her karakteri muhteşem oynayan oyuncudur. şerefsizi de harika oynar, namusluyu da. faşo ağayı da muhteşem oynar, züğürt ağayı da.
şu başlığa hep babamı vurdum, kardeşimi bıçakladım gibi şeyler görmek umuduyla giriyorum ama tek bulduğum aşk itirafları ya da korkular ( don't take this personal ). kardeşim yok mu anasını kesen, uyuşturucu batağından yeni çıkan, karısını otelde aldatan veya silah kaçakçısı falan.
padişahların sefere çıkmak dışında yapmadıkları şey. mesela babası fetih etmiş güzelim yerleri toprak senin toprağın ama görmeye gitmiyorsun. köyde arsan var ama köye hiç gitmemişsin gibi. ben padişah olsam ülkemin her yanını çok merak ederdim. ama tabi başka ülkeleri de merak ederdim ne yapıyor bu gavurlar diye. ama hem ülkenin her yanını gezip hem de seferlere çıkmak için çok kısa hayat.
kısaca padişahsanız ve ömrünüz 60 yıl ise hayat gerçekten çok kısa.
lisede 1 sene olmuştum. bu da beni asosyallikten baya kurtarmıştır. ayrıca ilk başlarda azar yiyen ben sene sonuna doğru iyice arsız olmuştum. ama angarya yığınıdır sırf. ameleliktir kısaca pek bir havası yok.
carl'ın zirve yaptığı dizi. debbie gibi ergenliğini salakça değil krallar gibi yaşıyor. * carl'ın sahneleri arttırılmalı kesinlikle. ramiz dayı izlesin de racon nasıl kesilirmiş görsün.*