kariyerinde cem uzan'a göbekten bağlı geçirdiği yılların vebalini temizleyebilmek için; hakan uzan ile recep tayyip erdoğan arasında nasıl bir konuşma geçtiği konusuna açıklık getirmesi gereken gazetecidir.
an itibariyle ntv'nin partilerin ekonomik programlarıyla ilgili canlı yayında mhp hakkında konuşurken, piyasa oyuncularını uygulayacakları ekonomi politikalarının ülke yararına olduğu yönünde ikna edip piyasayı sarsmadan yapısal düzenleme yapacaklarını söyleyen eski spk başkanı.
kendisi söylediğine zerre kadar inanmiyor, o ayrı. "Başladık bir işe, bitireceğiz mecburen"i andıran bir yüz ifadesine sahip.
tmsf başkanı ahmet ertürk'ün açıklamalarına istinaden, eski genel yayın yönetmeni iskender baydar'ın medyatava'ya gönderdiği aşağıdaki mektupla yönetiminin neden tasfiye edildiğine dair kafalarda soru işaretleri bırakan gazetedir;
"TMSF Başkanı Ahmet Ertürk'ü NTV'de izlerken hayrete düştüm.
Ertürk ya yalan söylüyor ya da birileri onu bilerek yanlış yönlendiririyor.
Söylediklerini tek tek ele alalım.
- "Takvim'in tirajı düşüyordu" dedi.
YALAN.
TMSF'nin el koyduğu hafta Takvim'in ortalama günlük satışı 251 bindi. Bıraktığımızda 261 bin. Turgay Ciner'in emaneti olarak gördüğümüz gazeteyi TMSF sürecinde de aynı bakış açısıyla yönettik. Hiç tiraj sorunu yaşamadık. Aynı zaman diliminde Sabah 60 bin tiraj kaybetti. Ertürk herhalde Takvim ile Sabah'ı karıştırdı.
- "Biz sadece ekibin başındaki isimle yolumuzu ayıracaktık. Ama onlar 'Biz bir ekibiz' dediler. Bunun üzerine bütün ekibi işten çıkarttık" dedi.
YALAN.
Bunun olabilmesi için benim gönderilmem; ekibimin de ardımdan isyan bayrağı açması gerekirdi ki böyle bir şey olmadı. Karar kapalı kapılar ardında korkakça ve kalleşçe alındı. Arkadaşlarıma "devam etme" şansı tanınmadı.
Ben "yönetim kurulunun yetersizliğine" dikkati çekerek istifamı yolladım.
Arkadaşlarım işe iade davası açtı. Hepsi söke söke kazanacak. TMSF'nin yanlışı yüzünden çok ağır tazminat yükü oluşacak. Ayrıca iç hukuk yolları tüketildikten sonra bunun hesabı AiHM'de de sorulacak.
- "Takvim zarar ediyordu" dedi.
Söylediği tek doğru şey bu. Ama biz göreve 1 yıl önce geldik. Takvim 7-8 yıldır zarar ediyor.
Sebebi basit: Rekabet şartları gereği ürünün satış fiyatı, maliyetinin altında.
"Sayfa azaltmayı; haftasonu zam yapmayı" önerdik.
"Tiraj düşer; marka değeri zarar görür" diyerek reddettiler.
Toplam mesleki tecrübesi 137 yıl olan bir ekibi gönderirken marka değerini hiç düşünmediler.
Gelir-gider arasındaki farkın reklam geliriyle kapatılması gerekiyor.
Kapatılamıyor.
Kim kovuldu?
Gazeteciler.
Kim duruyor?
Reklam ekibi.
Bravo TeMeSeFe!!!
Sayın Turgay Ciner gazeteyi bize emanet ederken "Kalitesini ve etkinliğini arttırın. Gerisini düşünmeyin. Ben bu gazeteye yatırım yapacağım. 2010'da para kazanacağım" demişti. Biz bunu yaptık. Gazetecilerin bile bakmadığı bir gazeteyi konuşulur-tartışılır hale getirdik.
Etkinliği o kadar artmış ki seçime 2 hafta kala gazeteci kıyımı yapmak durumunda kaldılar.
Çünkü korktular.
- "Personel azaltarak tasarruf sağladık" dedi.
YALAN.
Takvim'in personel gideri tüm giderlerin sadece yüzde 15'i. Herkesi kovsan gazete gene kara geçemez.
Sanırım eşiyle şirket kasasından dizi setlerini dolaşan ya da otelde alem yapan kifayetsiz yöneticileri Ertürk'ü yanlış yönlendiriyor...
Ne demişler:
Keser döner sap döner; gün gelir hesap döner...
Çok az kaldı...
an itibariyle ntv'de izlediğim ropörtajında medya sektöründe bulunmaktan hiç memnun olmadığını belirtse de, aynada kendine her baktığında gördüğü medya patronu görüntüsünden mutlu olduğuna inandığım yönetici.
If there were no darkness
There would be no light
If there were no rain
There would be tears in my eyes
I am life I am death
Before you see the light
You must take your last breath
I don't feel what I am supposed to feel
I don't dream what I am supposed to dream
I don't say what I am supposed to say
I don't see what I am supposed to see
Dead but dreaming
You make me strong and I make you weak
The perfect mismatch and disharmony
Tired are the feet
That crossed the floor
Hell's doing great but I am serving no more
If there were no heaven
There would be no hell
If I couldn't feel
I would probably hurt myself
I open my eyes but I cannot see
The people I looked up to are not for real
Lonely is the soul empty are the eyes
Vague is the flame that used to burn in your eyes
Knocking before passing through the doors
The love that used to live here
Lives no more
Dead but dreaming, memories remain
The flesh summons pain and I do the same
Silent Anguish and silent scream
coverlarken orjinal hallerini paramparça ettiği, yıkıp notalarını kırık dökük tuğlalarmış gibi kendi harcıyla yeniden birleştirdiği şarkılar arasında hurt ve personal jesus da bulunan ünlü country şarkıcısıdır.
Nick Cave ile stüdyoya girdiğinde, şarkı esnasında prodüktörün "Kes!" diye bağırmasıyla Nick Cave'in "Eyvah, detone oldum!" diye altına sıçmasına yol açacak kadar saygı duyduğu insandır aynı zamanda, Walk the Line'da Elvis'e dolaylı yollardan verdiği ayarlar izlenebilir.
Kendisinin hayranı olan ünlülerin görüntüleri kolajlanarak oluşturulan God s gonna cut you down, son klibi olarak sayılır.
daha ayrıntılı olarak açıklamak gerekirse; alınan top iki elle tutulup, kendi ekseni etrafında dönecek şekilde çevrilerek ileri doğru hafifçe fırlatılır.
topta herhangi bir yamukluk olmaması durumunda, top fırlatan kişiye geri dönecektir. Ama, eğer top yamuksa, ya da dünya gibi kutuplarından basıksa yere düştükten sonra sağa ya da sola gider.
işte bu aşamadan sonra, top sahibinin ya da ortak para ile alınan topu alan çocuğun yiyeceği evlere şenlik azar başlar.
marvel'in civil war'dan sonraki ilk büyük event'i.
illuminati***** tarafından paravan bir amaçla uzaya gönderildikten sonra; dünya'dan uzak kalması için barış içerisinde bir gezegene yollanana Hulk, uzay aracında yaşanan sorunlar sonucunda vahşi yaşam formlarının bulunduğu başka bir gezegene iner. Burada gladyatör olarak başladığı kariyerini tam kral -ve baba- olarak noktalamak üzeredir ki, illuminati tarafından yanlışlıkla gönderilen bir nükleer bomba Planet Hulk eşrafını yok eder.
Hulk için geriye kalan tek seçenek, kendisini daha güçlü ve daha öfkeli kılan bu mücadeleye sokan herkesten, ve tüm dünyadan intikam almak.
metropolis pt.2 çıktığı gün gönlümde dream theater'in en iyi slow şarkısı tahtına sahip olan anna lee'nin koltuğunu sorgulanmaya yer bırakmayan bir hamleyle almış inanılmaz şarkı.
"Çok görmüşlüğüm var böylelerini, omuzlarına ağır gelir kader." gibi bir söze nefesiyle camdan kusursuz bir vazoymuş gibi hayat vererek, kendisini günlük hayatta sık sık anmamızın yolunu açan şairdir.
albume adını veren ve dinleyenlerin grupla birlikte acıyı avuç içlerine alıp ıslak gözler ve yarım bir gülümsemeyle izlemelerine yol açan şarkı.
"Remember when we found misery
We watched her, watched her spread her wings
And slowly fly around our room
And she asked for your gentle mind " kısmıyla bana her zaman kücük iskender'in periler ölürken özür diler'ini hatırlatmaktadır.
Öyle ya da böyle, insanın hayatı ile kesiştiği ölçüde can yakan şarkılardır. Dünya üzerinde yalnız olmadığımız hissinin verdiği buruk mutlulukla gözleri doldurur bazen, bazen de acı çekmenin verdiği vazgeçilmez keyif ile.
Ne türle alakası vardır bir şarkının ağlatabilme kapasitesinin, ne de kaliteli olup olmamasıyla. Eğer sizi anlattığını bir an için bile hissettirebilirse, notaların arasından "bunları ben de yaşadım, yalnız değilsin" fısıltısını duyabilirseniz, dünyanın en kötü şarkısı olsa bile;
dokunabilmiştir ruhunuza. gerisi boştur.
örnek verilmesini gereksiz hale getirebilecek kadar da subjektik bir konudur.
tum dark side of the moon şarkıları gibi, sabah işe gitmek üzere servisle istanbul'un çileli yollarında ilerlerken dinlendiğinde insanı dumur eden, içteki kravatı söküp sahile gitme isteğini körükleyen şarkıdır.
rock n coke 2007'de sahneyi Teoman ile paylaşarak çok ilginç bir konser sunacaklarının sinyalini kuvvetlice vermiş olan gruptur.
Türkiye'de en güçlü sahne performansına sahip birkaç solistinden biri olan Teoman'la birlikte, nasıl bir karmaşa yaratacakları tarafımdan çok merak edilmektedir.
iyi yazıyor olsa da, kendisini okumayı bir hayli güç hale getiren yazar. Türkçe'yi bozup yeniden inşa etme(me)ye çalışarak zihin kurcalama, beyin tokatlama peşindedir belki, belki köhneleşen bir meslek olan köşe yazarlığına yeni bir soluk getirmeye çalışmaktadır;
editorun notu : endless sacrifice yerine honour thy father calarak, ve panic attack'in son derece başarılı bir hareketle dışarı atılıp yerine konser sonunda pull me under çalınan konser olmuştur.
yüzde seksen'e yakın bir oranla tutturmuş bulunmaktayım yani.
özelleştirme ihalelerine kırmızı beyaz tişörtle çıkarak "Türkiye'ye ait varlıkların Türk Yatırımcısı elinde kalması gerektiğini" savunan Coşkun Ulusoy tarafından şu an ing'ye neden ve nasıl satıldığı anlatılan bankadır.
Bağlı olduğu Holding'in ceo'suna "Sen oyna Coşkun sen oyna" demek istediğim bankadır ayrıca.
29 Haziran 2007 cuma günü istanbul arena'da numaralı koltuklarda japon seyirciler gibi oturarak izleyeceğimiz, alt grup olarak dreamtone'un yer alacağı konserin assolistliğini yapacak gruptur.
ilk iki albüm itibarıyle **psychedelic ogelere daha ağırlıklı olarak yer vermekteyken; lizard sonrasında grup içindeki progressive kanadın * galibiyetini ilan etmesiyle Pink Floyd'a "yürüyün, arkanızdayız" demiş olan gruptur.