Çiçekli bahçelerime açılıyor dediği o kapı, kaçış kapısı olabilir pekâlâ.
Son hikayemdeki kadın, her şeyden çok biliyordu bana ait olduğunu. Kalbinin sesi çığlık çığlık bunu haykırıyordu. Ona rağmen kulaklarını tıkayıp gitti.
Başım dik çıktığım bir sevdaydı bu elbet. Boyalı kaldırımların defoları daha da netleşti gözümde.
Ki biliyorum başkalarında arayacaktı beni, artık bende bile bulamayacaktı oysa. Bir anda zorlanır diye zamana yayacaktı unutuluşumu, yanacaktı biraz. Yanmak da yangını söndürürdü çünkü.
Cennet uzun bir yol, sen güzel bir kestirmesi.
Bunu söylediğimde kaç yaşında olacağımı bilmiyorum ama yalanlara dair emin olduğum bir şey varsa o da zaman yaşanmış hikayelerin her zaman ilgi çektiğidir.
Yeni moda düşler, demode gülüşler bebeğim. 'Ç' ile
Hani bir heycanı var, isminden, zihninizde bıraktığı izlerden ve nitekim hep bir şeyler eksik. Evet çıtırtısı olmaz ya hani serbet ayarı bok gibidir vs işte ben de boyleyim hep bir şeyim eksik.
Benim hayatımın çilesini çektirmek istemedim ya. Kendi başıma çekmek bayağı zorlayıcı olmaya başladı.
Gariptir, gözlerim çok yaşlandı
Hayır ağlamadım
Hayır kırışmadı da hayır az da görmüyor.
Sadece cok fazla sey gördüm ve fazlasını görmeye takatim var mı emin değilim. Gördüklerimin yorgunuyum. Omuzlarıma kadar da kırgınım.
Maddi seyler haric bir tane sevincim kalmamış bu bayram günü.
Yüksek yüksek lisanslara ev kurmasinlar. Bu da son şakamdır.
Bağırmak veya haykırmak. Sessiz olmayan her şey bana iyi hissettirir şu durumda. Zira 3 buçuk haftadır farkettim ki sessiz özlüyor, sessiz içleniyor, sessizce dertlerin kucağında çırpınıyorum.
Düğün Sonrası 1 hafta balayına gittiler, döndükten de 6 gün sonra arkadaşım sıkıntıdan patlamış halde yanımıza koştu. Her halinden cok sıkıldığı belliydi, daha once de bikac hafta gorusmedigimiz olmus ancak bu hale geldigini hic gormemistim. Yaklaşık 1.5 saat kendisini eglendirdikten sonra hanımın yanına yolladık. Gozlerindeki ışık zayıflamıştı görebilene.. yeni gelin ortamda da hic sevilmedigi icin bu durumun dedikodusunu kadınlar arasına salmak uzere elime telefonu aldım, paltomun yakasını kaldırıp gün batımında uzaklaştım
Yüzümün bulutu oynaştıkça keskin uçlarımda
Göğüs kafesinden içeri tıkıldı başım
Çıkarabilene aşk olsun
Aşk olsun göğsümün güvercin resimlerine kıpırtı olana
Ben aşkı ancak bunun akabinde isterdim
Gücümün son közünü bu şehirde külledim anne
Şimdi çok ölüyüm
Tutup kolumdan
Evire çevire ele güne ve Allaha
Beni yeniden doğursana.
Tüm her şey bir kestane şekerinin tadının benzersiz oluşu gibi.
temmuzda buz gibi bir yaylada pencere dibinde yatiyorum. Dışarısı tüm ağaçların boyun eğdiği dev rüzgarlarla dolu. Adana'da üşüyeceksin deseler, 31 yaşında bile bir sabah kalbini tutamayacaksın deseler, inanmazdım. Her sey zıttıyla vaki şimdi.
Az evvel bir şarkı öğrendim, 20.tekrardayım.
Ne zamanlar aklmdasın, mesela
Göz çapaklarımı atarken sen ordasın,
Yastığımı ilk çukurladıgımda
Ve ikisinin arasinda güneş tepede golgem ayagimin altindayken.
Gece ve gunduz
Kesinlikle senin ikliminde her sey eşsiz ve her sey kestane şekeri.
'Gitme' denmesini yutkuna yutkuna beklemek böyle bir hismiş meğer, yıllar sonra anladım..
teselli olacaksa bana, sen de gitme diyememenin ağırlığını anlamışsındır.
ikisi de dikenli, sıra kimde olursa olsun.
Ben bunu kışın bir gece vakti, evimin balkonunda öğreniyorum.
bana kulak asma; benim kalbim kırıldı.
tarafsız bakmıyorum hiçbir şeye.
biliyorum kendimi; bir ruh hekimi gibi dinlemeyi öğrendim.
tutkuyla konuştuğum zamanlar,
en çok da o zamanlar, güvenilmezim