canı istediğinde sizi ulaşılmaz erişilmez vb hale getiren.
benden ne istedin turkcell, her gün en az 100 bedava mesaj atıyorum diye yapıyosun bunları biliyorum...
"ben bir hikaye anlattım, ve kazandım" diyen alexander'ın bestesi, belki birinci diye belki o sesin o keman yeteneğinin o sözlerin etkisinden; fark etmez işte bir sebepten içimde sürekli söyleme isteği uyandıran şarkı. ayrıldığı sevgilisine yazdıklarını dünyaya duyurmak isteyen birinin kaleminden...
insanların düşünmesi, felsefe yapması çıkışlı, düzeni, özellikle adaleti sağlamaya yönelik kurallar bütünü. çok çeşitlidir: borçlar hukuku, ticaret hukuku, aile hukuku, ceza hukuku vb. ankara üniversitesi, koç üniversitesi ve istanbul üniversitesi türkiye'de hukuk fakültesi bakımından başarılı üniversitelerdir.
yılmaz erdoğan'ın sevebilme ihtimali şiirinin can alıcı dizesi. çok etkileyici ama benim ilişki anlayışımla hiç uyuşmuyor, sevebilme ihtimalini severseniz sadece canınız acıyor başka bir şey değil ve bence bu yüzden sevecekseniz birinin ne sevebilme ihtimalini, ne sevgisini sevin. sevgiliniz, sevdiğiniz olduğu için değil, o olduğu için sevin onu, insan olarak, her şey olarak...
hiç düşünmediğim, hiç dile getirmediğim cümle. zaten genel olarak bir şeylerden nefret etmem. hoşlanmamak, sevmemek, sinir olmak fiillerini daha kullanılabilir buluyorum, hem anlamları da nefret etmek gibi pişmanlık getirebilecek cinsten değil.
* erkeğe olabildiğince kibar bir biçimde "seni istemiyorum" demektir, duygusal insanlar için zordur, karşı tarafın canını acıtmak istenmediği halde canının acıyacağı bilinir. kadınlar tarafından en sık tercih edilen red şekli "seni arkadaş olarak görüyorum" cümlesiyle başlar. klişedir ama yanlış değildir, kırıcı olduğu da aşikardır evet, ancak başka nasıl daha kibar olunabilir?
* barışmak fiilinin geniş zamanın olumsuzuyla üçüncü tekil şahıs için çekimlenmiş halidir. cümlede kullanımı, kişinin kindarlığını vurgulamak için olabilir, şöyle ki: "biriyle küstü mü kolay kolay barışmaz o"
* cilalı taş devri ndeki insanların gerçekleştirdiği eylem. ağaç parçalarının birbirine sürtülmesiyle tesadüf sonucu gerçekleştiği söylenmektedir. ateşin icadı, insanları başlarda çok korkutmuş ama sonraları onu ısınmak ve yiyeceklerini ısıtmak için kullandıklarından, zamanla madeni şekillendirdiklerinden gerçekten yararı yadsınamaz bir icat olmuştur.
artı-eksi fark etmez, kimlerin hangi entry ye ne oy verdiğini görebildiğimiz bir sistem geldiği takdirde dile getirmeye gerek kalmayacak sorudur. o sistemin geleceği günler dört gözle beklenmektedir**.
şimdiye dek bir kere yaptığım, bir daha da yapmayı düşünmediğim eylem. genelde eksi oy verilen entry lerim karşı görüşlerin çok olduğu bir konuda yazılmış oluyor çünkü.
dr. erdal atabek in kaleminden bir kişisel gelişim kitabı. erdal atabek dizisi-2 nin kapsamındadır. kitabın dili açık ve sade, yazarın örnekleri çok yerinde ve düşündürücü olup, kadının toplumdaki yerine etkili ve geç kalınmış bir bakış açısı getirmektedir. kitabın arka kapağındaki yazı, sanıyorum ki ana düşünceyi özetliyor:
"başımızı kaldırmamız gerekiyor.
bize öğretilen yanlışlara karşı başkaldırmamız gerekiyor.
bize söylenen yalanlara karşı başkaldırmamız gerekiyor.
sevginin ayaklar altına alındığı bir çıkar dünyasında bizim daha çok başkaldırmamız gerekiyor.
duygularımızı korumak için, duygularımızı geliştirmek için, duygularımızı açıklamak için daha çok başkaldırı gerekiyor.
hayatın gözüne içtenlikle bakmalıyız.
hayatı sevdiğimizi söylemekten korkmamalıyız.
kendimizi savunmak hayatı savunmaktır.
elimizi sevdiğimiz elin üstüne koymaktan korkmamalıyız. korkulacak olan, giderek yapay bir insan olmaktır.
elimizi hayatın elinin üstüne koyalım.
'seni seviyorum' diyelim.
'seni ben seviyorum, bu sevgi benim özgürlüğümdür, bunu duyduğum sürece seni seveceğim.' "
sevişmek, paylaşmaktır.
sevişmek, duyguları, düşünceleri, umutları, acıları, sevinçleri, beklentileri, bugünü, geleceği, dünyayı paylaşmaktır.
böyle olmayan bir sevişme, sevişme değil, insanlı mastürbasyondur.
sevişmek, kadının verdiği, erkeğin aldığı bir eylem değildir.
sevişmek, çiftleşmek değil, tekleşmektir. *
özellikle adrien brody nin oyunculuğunun beni derinden etkilediği film. uzunca bir süre etkisinde kalmıştım, o görüntüler, açlığın insanlara yaptırabilecekleri, ailesine sırt çevirmiş olmanın pişmanlığıyla hayata tutunma isteği arasında ikilemde kalan bir piyanistin yaşam mücadelesi... hem kurgunun geneliyle hem de ayrıntılarıyla çok başarılı bir film, aldığı ödülleri fazlasıyla hakediyor.
ilişkinin bitişini kabullenemeyen kişinin sarfedebileceği türden bir sözdür. kendince haklı sebepleri de olsa, eğer karşısındaki artık onu istemiyorsa, bir şekilde kopmaya çalışması gerekir, acıdır ama gerçektir.
ülkenin sorunlarına duyarsızlığından, benmerkezcilikten ülkeden nefret eden kişinin sebepleridir. beni pek de ilgilendirmemektedir. çünkü ülke sorunlarını önemsediği halde çaresizlikten bir şey yapamayanlar bile ülkeden nefret etme yolunu seçmemişlerdir.