ankara'nın en nezih semti. özellikle kaymakamlık civarından bahsediyorum, müthiştir komşuluk ilişkileri. evden eve yemek gider ya. evet bu devirde... selamlaşmanın, centilmenliğin, hanımefendiliğin ölmediği yaşanası, çocuk yetiştirilesi bir yerdir kısaca.
ankara-amerikan pazarı'nda 200 liracığa satılır. 4 sene evvel de aynı paraydı. geçen gittiğimde gene 200 liraya aldım. demek ki neymiş, tam 4 sene giyilebilen nefis bir ayakkabıymış. bu süre zarfında tabanındaki çikolata kokusundan gram ödün vermemiştir.
ezginin günlüğü yorumu üzerine yoktur. 1990'lı yıllarda ankara/konur sokak'ta sıkça duyulurdu bu türkü. mülkiyeliler birliği'nin oradan ne zaman geçsem "meni yaktın aygız aygız ataşa..." diye mırıldanırım. sonra gider kendime bir bira ısmarlarım. her şey kaldığı yerden devam eder.
cenazesine katılma şerefine eriştiğim insan. 26 eylül 2012 günü, o kadar sıcak bir havada, şimdiye dek gördüğüm en büyük kalabalık aynı yöne doğru gidiyordu, ahi evran camii'ne doğru. saatlerce ayakta dikilmeme rağmen, terden bağrım yanmasına rağmen bir kere bile "of" demeden uğurladık neşet ertaş'ı. cenaze arabası hareket ederken "aydost" çalıyordu cami avlusunda.
ders çalışmak için birebir filan değildir. kitapların kokusu insanı sarhoş eder. hatta erişte gibi kokar, durduk yere acıktırır insanı. erişte hususunda emin değilim, zira yandaki marmara'da iki güne bir erişte çıkar. her şeye rağmen enfestir. istediğiniz kitabı bir ay içinde satın alırlar, önceliği de size verirler.