1670-1690 yılları arasında bölgeyi ziyaret eden Evliya Çelebi'nin seyahatnamesi, konu ile ilgili bilinen en eski kayıttır. buna göre makedonya'nın doğusunda şarabı ile meşhur köprülü ve yoğurdu ile meşhur tikveşli şehirlerinde "boğma rakı" üretilmekte olduğu belirtilmektedir. rakının anadolu'ya gelişi ise nerede ise bir asır sonra, 1750-1770 yılları arasında olmuştur.
Kaynaklar : 1- Evliya Çelebi b. Derviş Mehemmed Zıllî, Seyahatname V.Kitap (Topkapı Saray Kütüphanesi Bağdat 308 nolu yazmanın transkripsiyonu) Dr. Yücel Dağlı ve Seyit Ali Karaman, yapı kredi yayınları, istanbul 2003. 2- Aydın Ayhan - rumeli ve akdeniz adalarında türk varlığı, sayfa: 278. 3- Djuneis Nureski, osmanlı'dan günümüze makedonya'daki türk kültürü ve makedonya'nın türk kültür tarihindeki yeri ve önemi, sayfa: 380.
diyanet işleri başkanlığı bir devlet kurumudur ve burada görev alan kişilerin de her konuya devlet ciddiyeti ile yaklaşma sorumluluğu vardır. dolayısı ile bu kurumun, atv kanalındaki nihat hatiboğlu gibi halktan gelen her soruya ulu orta cevaplar üretmesi, ürettiği cevaplarda da yanlış anlamalara meydan vermesi kabul edilemez.
ortaya çıkışları itibarı ile her biri, kimilerinin sırf iktidar erkine sahip olmak gayesi ile kalkıştığı yapay bir ayrıştırmanın ve nihayetinde toplum katmanlarında gerçekleşen bir bölünmenin sonucudurlar. dolayısı ile toplumdaki bölünme mezheplerin yaşam kaynakları olduğu gibi aynı zamanda da var oluş sebebidir.
var edene tapınmak, var eden için pek de önemli olmasa gerek zira, onda insani bir değer olan egonun bulunabileceğini düşünmek gülünç geliyor. dolayısı ile tapınmak, olsa olsa var edene duyulan şükranın bir göstergesi olarak anlamlıdır. güneş yoksa hayat da yoktur. bu durumda tapınma ihtiyacı olanlar için güneşe tapınmak çok da anlamsız gelmiyor doğrusu.
islâma göre Kur'ân, islam peygamberi Muhammed'e 610 yılının Ramazan ayının Kadir Gecesi'nde Mekke'deki Nur Dağı üzerinde bulunan Hira Mağarası'nda indirilmeye başlanmış, vahyin 12 yılı Mekke, 11 yılı da Medine dönemi olmak üzere 23 yıl sürmüş.
Komunist Manifesto'nun yayımlanma tarihi 1848 yani vahiyden 1215 yıl sonra... kur'an da komünizm'e dair hiçbir bahis bulunmuyor.
bu durumda "komünizmin günah olduğuna" kimler karar vermiş? Muhtemelen ilahiyatçılar. Kim bu ilahiyatçılar? Kocanın, karısı öldükten sonra da onunla cinsel ilişkiye girmesinin caiz olduğunu söyleyebilenler. e! bunu söyleyebilenin "komünizmin günah olduğunu" söylemesi çok mu abes? değil elbet.
yorgun ve uykusuz şoförleri sefere sür, sonra "kader" deyip geçiştirmeye yelten. dıştan baksanız hepsi orucunda, namazında dini bütün müslümanlar lakin, içlerine girdiğinizde islâmın temel öğretilerini algılayamamış, daha da fenası; işine geldiği gibi algılayan kifayetsiz muhterisler sürüsü...
soma felaketinde bunların ağa babası da aynı şeyleri söylemedi mi? "hayır varsa bizden, şer varsa allahtan" oh! ne âlâ memleket!
- karpuz gibi yattığı yerde büyüyeceğini düşlemektedir.
oysa bu bir düştür. siyasi tarihimiz dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olan sayısız partiyle doludur. 21. dönemde meclis dışında kalan devlet bahçeli, şu günlerdeki tavrıyla aynı hazin sonu bir kez daha yaşayacak gibidir.
1. fıkra : kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, örgütün varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir."
1. fıkranın can alıcı noktası şudur |...örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde...|
iddianamede;
- ele geçirilen suç unsurları; iki tabanca, işaret fişekleri, duman fişekleri, muhtelif kesici ve delici aletler, gaz maskeleri ile bir adet muşta olarak belirtilmiş.
buna mukabil;
- örgütün iç ve dış destekçileri; bahsi geçmiyor...
- örgütün finans kaynakları; bahsi geçmiyor...
- örgütün bundan önce gerçekleştirdiği eylemler; bahsi geçmiyor...
- örgütün yapılanma biçimi, teşkilatları, lider ve yöneticileri ile mensuplarına ilişkin bilgi ve belgeler; bahsi geçmiyor...
dönüp de suçlanan kişiler için istenen cezaya bakıyoruz; ağırlaştırılmış müebbet hapis...
bu iddianame, her hangi bir kasıt olmasa dahi, suçlanan kişilerin toplum nezdinde lekelenmesine neden teşkil edecek, dolayısı ile insan hak ve hürriyetlerine de aykırı, hukuksal anlamda ciddiyetten uzak olarak hazırlanmış bir iddianamedir.
bu isimde bir havaalanı ülkemizde zaten vardır ve 'iata'* alan kodu 'ltbw' dir.
mevcut bir havaalanının alan kodu veya isminin değiştirilmesi neredeyse imkansızdır. bu, ankara esenboğa havalimanı'nın adının 'anatolian' olarak değiştirilmesi için denenmiş fakat bu talep 'iata' tarafından ret edilmiştir.
ışid adlı örgütün bölgedeki eylemleri, neredeyse müttefik ve muhatap bir devletin eylemleriymiş gibi algılanmış, mevcut ilişkiler, sanki uluslararası hukuk prensiplerine uygun gelişecekmiş gibi rahat davranılmıştır. oysa ışid, terörist bir örgüttür. her terörist örgüt gibi onun da mevcut bağlantılarının ve taraftarlarının; zamana, ortama ve koşullara göre hızla değişebileceği akıllardan çıkarılmış ve diplomatik tabiri ile 'çok acemice' davranılmıştır.
konsolos, "bizi koruyun!" emri verdiği halde silahlı mücadeleye girişilmedi ise doğrudan suçtur ve serbest kaldıkları anda askeri mahkemece yargılanırlar. ancak, muhtemeldir ki tam tersi bir durum söz konusu olmuş ve konsolos, "silahlı mücadeleye girmeyin!" emri vermiştir.
diplomaside bu zamanlarda verilen kritik kararlar, ülkelerin fiili bir savaşa girmelerine ya da girmemelerine neden olur. verilen kararın doğruluğu ya da yanlışlığı ise zaman içerisinde anlaşılır.
bunların, dünya nezdinde islama yönelik tiksindirici bir etki yaratmak, islam dinini karalamak ve aşağılamak adına, hristiyanlar ve yahudiler tarafından da ve bilhassa finanse edildiğini düşünmeden edemiyor insan.
afrika'da, ortadoğu'da, afganistan'da, pakistan'da, nerede ararsanız orada varlar ve gün geçtikçe de çoğalmaktalar. ahşaptan, el işlemeli, paha biçilemeyecek değerdeki bir külliye kapısına musallat olmuş kurtçuklar gibi vığıl vığıllar maalesef.
- aklıselim müslüman ümmeti, vandalları andıran bu vahşi yaratıkları nasıl maruz görür, nasıl ses çıkarmaz, nasıl isyan etmez!