Siz bilmezsiniz eskiden buralar hep dutluktu, ama çok özel yazarlar vardı, genelde öyküsü olan, soran sorgulayan, analiz yapan, insanlar… 15 yıl önce burada kavgalar polemikler bile kaliteliydi, sözlüğün kendi adabı raconu vardı, gevşek adam sayısı çok azdı, herkes hayatın amacını sorgular, birbirini çok sever çok sayardı diyeceğim lakin yalan olacak; eskiden katılım sayısı fazla olduğu için kaypak adam sayısıda fazlaydı… ihanet, yalancılık, kahpelik tonlaydı. Şimdi nasıldır bilmem ama o dönemki kadar yoğun olduğunu zannetmiyorum.
Gram Altın ile bitcoini karşılaştırmak gibidir, zeki demirkubuz gerçektir gerçekliğimizdir, bazen geçmişimiz bazen geleceğimizdir. O yüzden zengin entellektüel elit burjuva kardeşlerimiz nuri bilgi ceylan’ı seçsin, doğuştan kaybedip geceleri uyuyaman adamlarsa zeki demirkubuz’u.
Hem muhalif, hem de bankadaki bütün mevduatı dolar olduğu için şuan zararda olan biri olarak gayet samimi bir şekilde şunu söylüyorum. Umarım inmeye devam eder, zira biz kazanmak için değil şahsi paramızı korumak için dolara giriyoruz ve biz dolar artınca kazandığımız için sevinmiyor ülkemiz kaybettiği için üzülüyoruz.
Ayrıca biz sizin gerçekleri farkedebilmeniz için konuşuyoruz.
Kesinlikle eski sevgilisinin düğününün yapıldığı anlardır. “33tane mermi ile dolu bir glock tabancayı beline takıp düğünün yapıldığı mekanın önüne gider fakat yapabildiği eylem, mermi yerine sadece bir kaç damla göz yaşı dökebilmektir.
En kutsal borç olan askerliğin bedeli yoktur; 15 ay gidip şehit olan gariban ana kuzularıyla dolu bir ülkede; 2 iphone parasına bedelli askerlik yaptırmakta, yapmakta adaletsizliğin dengesizliğin en üst noktasıdır. Vatan borcunun ödeneceği yer banka şubesi değil konuşurken gider şöyle böyle yaparız dünyaya kafa tutarız biz dediğiniz; peygamber ocağı olan kışladır.
Zayıflık olan duygusal olmak değil; bunu insanlara belli etmektir. Etrafımız kanla beslenen sivrisineklere benzeyen başka insanların duyguları ve duygusallıklarını emen insanlarla doludur. Hissederlerse duygularınızı hatta ruhunuzu bile emerler. O yüzden şayet duygusal biriyseniz gizleyin, gizlenin.
Bu söylediklerine kendileride inanıp; yakında film yapar çekerler, filmi yapması için tuttukları adamlarda geçen seferki gibi fetöcü çıkar. Asıl film o olur...
Mevzu aslında acı çekmek değil, acıyı hissetmektir. Ee bunun his ve akabinde idrak edebilmek içinde akıl ve zeka gerekmektedir. Dolayısıyla azıcık akılları ile insanlar acı çekebiliyorsa, yapay zekada çok rahat hissedebilecektir.
Ege nin erkeğini pek sevmem ama kızı her zaman, her yerde bizim için öndedir.
Moderndir, güçlüdür, siyasetten anlarlar, ayaklarının üstünde durabilir, anlayışlıdır yokluk nedir bilirler, etiketçisi çok azdır. insana, muhabbete, hayat bilgi birikimine kıymet bilir.
Başka şehirlerde barzo da olsanız cebinizde paranız altınızda iyi bir arabanız varsa etrafınızda çok kız olur lakin egede ancak escortlar bakar bunlara sahip olduğunuz için size. O yüzden sadece karadeniz değil, genel olarak ülke kızlarından daha farklıdırlar.
Gerçi seçim annama kalsa; diyarbakır’lı bir kürt kızı istiyor! memlekete gidip, köyden alıp getirir o ayrı mesele.
Artık o kısmını geçtik olayın, gelmesi zaten şarttır, bu kadar vahşi, bu kadar barbar, bu kadar leş insanla dolu bir ülke için idam kaçınılmazdır.
Asıl mevzu idamın neden gelmediğidir? Artık tartışılması gereken bölüm burasıdır.
Acizdir, pasiftir, erkek değil kektir, lakin yinede yapılması gereken eylem; yanına gidip daha çok küçülmesin diye kendisine “sen boşver kardeşim onlara uyma yanında bayan var” deyip, laf atanlara bizim saldırmamızdır. Zira Adalet bir şekilde tecelli etmelidir.
bize faydası olmayan kızdır, kendi silahımızı, tüfeğimizi kendimiz temizleriz, başkasına emanet etmeyiz o yüzden bize faydası yoktur.
Ayrıca kız arkadaşınızın evine gittiğinizde silahınızla şarjörünüzü ayrı yerlere zulalayacak kadar paranoyak bir adamsanız size ancak zararı olur o kızın.
fotografına bakınca o güzel yüzünün arkasında ölümün beklediği hissediliyordu sanki, daha bebekken melek olacağını biliyor gibiydi, öfkeli bir şekilde “ben sizin bu boktan dünyanıza göre değilim” der gibiydi. bütün güzel şeyler kısa sürer zaten hayatta; bu prenseste kısa süre misafir oldu şu yıkılası dünyada.
şimdi sıra “o masumluğa” hangi canavar kıydıysa onu bulmakta! o şeytan bulunmalı, diri diri yakılmalı, hemen ölmemesi için tedavi edilmeli, gerekiyorsa kan verilmeli önce hayatta tutulup sonra yavaş yavaş işkence yapmaya devam edilmeli. yaşadığı acının sebebini günlerce düşünmeli, ölüp cehenneme gitmek için dua etmeli, onlarca mavi göz leyla yı ona anımsatmak için karşısına dikilmeli ve günahsız bir masuma çektirdiği acının binlerce kat fazlasını çektirmeli...
Genelde bu arkadaşlar; düzenli olarak sözlüklerde, forumlarda, sosyal medyada vatan millet edebiyatı ile klavye delikanlılığı yapan arkadaşlardır. Telefonlarının ekran koruyucularında; bayrak görseli veya göktürkçe Türk yazısı ile kurt görseli falan bulunur. Ama askerlik gibi kutsal bir vatan borcu mevzu bahis olunca yusuf yusuf ederler. Çelişkilerin en büyük prensleridir kendileri.
Öncelikle seçim akşamı nereye kaybolduğunu, sıvışıp neden sırra kadem bastığını, neden liseli ergen kızlar gibi mesaj atarak ayrıldık dercesine kaybettiğini ilan ettiğini, çalınan oyların peşine neden düşmediğini açıklaması gerekmektedir. Ondan sonra istediği partinin başına geçebilir. ister dsp olur, ister işçi partisi olur...
Tarhanadır, istediğin kadar evril Diyarbakır da bir köyde doğduysan şayet; tarhana içme takıntısını aşamaz “güzel tarhana çorbası yapamayan” bir kız arkadaşınla yaşarken asla tam olarak mutlu olamazsın.
Ensar ile mühacir kardeşliği var demişti kendilerini akın akın ülkeye getirenler; böylelikle bu kardeşliğin nasıl bir kardeşlik şekli olduğunu anlamış olduk.
Her geçişimde; ömrü boyunca hiç geçmeyeceği halde bu Zama ve diğer zamlara vesile olan çomar arkadaşların kulaklarını uzun uzun çınlatmama neden olacak zamdır.