bugün

nuri bilge ceylan bizi dünyaya, zeki demirkubuz ise bizi bize anlatmaktadır.
ikisi de çok müstesna yönetmenlerdir.

mahsun kırmızıgül gibi eskiden kırmızı takım elbiseyle türkü çığıran birinin sinemacı sayıldığı bir memlekette ikisi de hakettiği değeri bulamamıştır.

aslında bu rekabeti bütün ülkenin konuşması gerekirken, ülkenin %10'unun aklına gelmesi ne kadar yazık. memleketimizde sanat, eskiye göre bayağı bayat.
zeki demirkubuz film yapar sanat olur. nuri bilge ceylan sanat yapar film olur.
begüm begüm huu'dan zaman kalırsa inşallah konuşulacak olan kıyaslamadır. recep ivedik'e iyi film diyen, mahsun kırmızıgül'ün ajitasyonunu bir sinema akımı olarak lanse eden kitlenin pek de ilgelenmeyeceği başarılı yönetmenlerdendir ikisi de. biz entel takımıyız eksileyin hadi bizi.
derviş zaim'in hakem olması gereken karşılaşma..
ortak noktalari pek populer olmamak olan ikili..
zeki demirkubuz görüntüyü pek sallamayıp ışıkmış sesmiş dert etmez, anlattığı şeyler, senaryo ve diyaloglar önemlidir...
nuri bilgeyse eski fotoğrafçılardandır, iyi görüntü kasar, sanat anlayışı çok farklıdır. senaryo ve diyaloglara önem vermez, daha çok bir görüntü yönetmeni gibidir velhasıl. printscreen yapıp kullanılcak kareler boldur.

kıyaslamak çok yalnıştır kanımca, ikisi de sinemayı çok farklı yorumlar, ikisi de kendi yorumlarında başarılıdır, tercihim her daim zeki demirkubuz orası ayrı, çünkü o bizdendir, bizi anlatır, sanat derdi yoktur. şahsen tarzını çok beğenmesem de nuri bilgeye de laf edemem, kendi dalında uzmandır o da. ama sanırım değişim ve gelişme söz konusu nuri bilge ceylanda da. son filmi üç maymun zeki demirkubuz filmlerinin yapısına çok benzer örneğin. bir örnek alma, eksiklerini kapama çabası olabilir. senaryo ve diyaloglara da önem verilmiş filmde.
(bkz: tarsem singh)
(bkz: türk sineması ve kanayan yarası)
"televizyon cocuklari sizi..
televizyonun diktator dedigine diktator, terörist dedigine terörist, hain dedigine hain, $ehit dedigine $ehit, $erefsiz dedigine serefsiz, kahraman dedigine kahraman diyen uydu alicilari sizi..
spikerin dudak uclarinda yasayan, okumaktan, sorgulamaktan, ara$tirmaktan nefret eden universite mezunlari sizi..
hic okumayin, sorgulamayin, ara$tirmayin, incelemeyin!
sadece kumandanin tu$una basip ezberleyin! televizyonda yemek yiyenlerin göruntüleriyle beslenip, öpü$enlerin sevdasiyla tatmin olup, askere gidenlerin kanli elbisesiyle cesur olun!
dünyanin öbür ucunda hic tanimadiginiz birini alcak ilan edin, yine dünyanin öbür ucunda hic tanimadiginiz birini kahraman..
yalniz dua edin de elektrikler gitmesin.."

Alıntıdır.
Nuri Bilge Ceylan'ın kesinlikle birkaç gömlek üstün olduğu versus.

Eyvallah masumiyet kült, eyvallah kader çok başka. Gel gelelim; Nuri Bilge'nin filmleri de çok başka. Bir Zamanlar Anadolu'da, kış uykusu, iklimler... Bunlar boru değil arkadaşlar. Varoş ve yeraltı edebiyatından hoşlanan post-modern sanat hayranı arkadaşlar 'ama masumiyet ama kader' diye bağıracaklar biliyorum. Haluk Bilginer'in tiradını, Ufuk bayraktar'ın Kars'a gidişini falan anlatacaklar. Ama yok arkadaşlar, Nuri Bilge çok başka bir düzeyde sanat yapıyor.

Burada masumiyet ve kader nidaları atacakların/atmışların en az yarısı 'yeraltı' filmini izlememiştir, eminim. Çünkü varoş edebiyatı yok. Halbuki yeraltı kader'den de daha güzel bir film kanımca. Alt metnini, Muharrem'in isyanını, o masada 3-5 dakikalık diyaloglarla kimlere ne giydirdiklerini, insan egosunu Nasıl ortaya çıkartıp eleştirdiklerini, Bekir'in esrar içme sahnesine tutulan kitlenin anlamasını bekleyemeyiz tabi ki. Masumiyet çok başka evet ama; yeraltı Zeki'nin en beğendiğim filmidir.

Öbür tarafta Nuri Bilge modernizmin tek temsilcisi gibi duruyor. Popülist hiçbir temayı filmlerine koymadan, her sahnesinde hem en iyi fotoğrafı hem de en iyi duyguyu vererek yoluna devam ediyor. Siyasi konulara direkt dalarak kendisine bir ideolojiden hayran devşirmiyor. Filmini izleyen seyirciye 'anlar mıyım' kaygısını çok güzel veriyor, bu maalesef Zeki'de yok. 'Anlar mıyım'dan kastım bay e gibi (bkz: Sinan Çetin) saçma sapan anlamsız filmler yapması değil. izleyicinin filmi kavrayacak entelektüel birikime sahip olmasından bahsediyorum. Nuri Bilge filmi izlemeye başlarken duyduğum 'umarım bu filmi anlayabilecek yetkinlikteyim' duygusu maalesef Zeki'de hiç olmadı, olmuyor. Sadece yukarıda da değindiğim gibi yeraltı filmi'nde bu duyguyu biraz zorladı, o kadar. izleyici düzeyine inecek yönetmen isteyenler için popülist Recep ivedik, bkm mutfak filmleri orada duruyor tabi, isteyen gidip izleyebilir.

Özetle Nuri Bilge 'sanat sanat içindir' zeki ise 'sanat toplum içindir.' Benim için ise Nuri Bilge büyüktür zeki Demirkubuz.
Zeki Demirkubuz’un filmleri çok sıkıcıdır. Nuri Bilge her ödülü alan tam bir yürüyen zekadır.
zeki diyorum ben. bir iki filmi fiyasko olsa da. nöri de güzel işler yaptı, bize anadolunun bir çok yerini gösterdi. her bir sahnesi bir fotoğraf karesi olan filmler. ama o bireyin huzursuzluğunun hakkını veremiyor nöri. hediyesini de güle güle kullansın. yeraltı ve yazgı gibi filmler alır bence. evet.
ilginç bir versus. Her ne kadar Nuri'nin filmlerini daha çok sevsem de, taraf tutmadan objektif bir yorum yapmaya çalışacağım.

Zamanında zeki demirkubuz'in çizgisini pek beğenirdim. masumiyet, üçüncü sayfa, yeraltıgibi filmleri pek güzeldir. Lâkin, 2006'da yaptığı masumiyet filminin öncesinin anlatıldığı kader filmi tam bir fiyaskodur. Senaryo anlaminda ilk filmle celiskiler barindirir, inanilmaz bir estetik yoksunluk söz konusudur, sinematografi anlaminda film sıfıra yakındır. kaldi ki, zeki'nin diğer bir kac filmi de ayni özelliklere sahip.

Gelelim nuri'ye.. eğer auteur kavramını kullanacaksak, bunu bence zeki için değil de, nuri için kullanabiliriz ancak. çünkü, yaptığı sinema daha kendine özel, daha kendine has. yeraltı edebiyatı yapan onca film izledim, zeki'nin yaptığı filmlerden bir farkı yok çoğunun. bu nuri'yi bir adım öne çıkartıyor.

Sadece bununla da kalmıyor konu, nuri bilge ceylan'ın her yeni filmi çıtayı yükseltirken, zeki'yi unutur olduk. Kimse de 1997'de yaptığın bir film için yillar boyunca seni sevmez. Son 3 yildir hangi demirkubuz filmi icin heyecan duydunuz? Sinemaya gitmeye can attiniz?

Ahlat ağacı filmini 2.5-3 sene bekledim. filmi izleyip, salondan ayrılırken ise dünyam değişmişti. film sarsmıştı beni. ayni sey zeki'nin filmlerinde yok ne yazık ki.
Zeki daha yüzeysel anlatır, nuri derinlere iner. Zeki dış konularla veya insan ilişkileriyle ilgilenir, nuri kişiyi içine döndürür, kişiye ayna tutar. Zeki diyaloglara önem verir, nuri görüntüye.

Ayrım yapamıyorum. Bu ülkeden çıkmış, işlerini de hakkıyla yapan iki ayrı yönetmenden birini seçersem ötekinin hatırı kalır. *
ben yönetmenin zeki, bilge ve yavuz olanını severim.
ömer kavur ikisini de sollar.
kader tüm sinema tarihinde en sevdiğim film. bununla birlikte zeki demirkubuz'un bundan başka iyi filmi falan yok.

nuri bilge ceylan değişik bir adam, farklı bir filozof. demirkubuz gibi geveze bir çok bilmişten ziyade, hayatın özünün peşinde, "her şeyin teorisini" çözmeye meraklı bir damak tadı ustası.

nuri bilge suya götürür, susuz geri getirir.
ikisininde tarzını seviyorum. hayatın içinden sıradan insanların hikayelerini izlemek daha cazip geliyor bana. ne diyim ikiside bol bol film yapsın izleyelim.
görsel
Zeki acımadan saplıyor nuri’ye.

Acayip keyiflendim, işte böyle amk ya, düşürün seviyeyi, sikmişim dostoyevskiyi!
tabi ki Beşiktaşlı zeki...
nuri, cevap vericem, diyor.

Çok su kaldırır bu mevzu.

Nbc’de her zaman bi sinsilik seziyordum, diğer yandan, nbc’nin işi bittikten sonra insanlarla arayı özellikle açıp soğuk yaptığı, kendinden başkasının ön planda olmasını istemediği gibi söylentiler dolanırdı. Zeki’nin söylemlerle çok oturdu bunlar.

Keza, Ahmet uluçay da günlüğünde benzer bir soğukluk hissetmiş olacak ki, “iklimler’deki katkımı çabuk unuttu, artık aramıyor, gerçi bu sebeple arasa rahatsız olurdum…” gibi şeyler yazmıştı.

Olay büyüyecek, orası kesin. Zeki iyi salvo yaptı, merakla bekliyorum devamını.
Nuri son 3dür aslında aynı filmi çekiyor. Hepsi aynı temanın farklı varyantları. Hatta öyle ki 3 film harmanlanıp tek film bile yapılabilir. Yazar olmaya çalışan genç, öğretmenliğe razı gelir, emekli olunca da gider butik otel açar. Bu.

Yaptığının sanat olduğunu düşünmediğim gibi taşra insanını falan da tanımıyor.Ahbap-çavuş çevresinin abartması.

Diğerini değerlendirecek kadar takip etmedim açıkcası. Ama daha samimi bi dayıya benziyor.
Kapışmalarını değil sanatlarını yarıştırmalarını beklediğimiz vs. ikisi de başarılı ve ülkemiz için önemli yönetmenler.
güncel Önemli Başlıklar