kürtçe bir sözcüktür.türkçede hatun anlamına gelmektedir. ayrıca bir ayrılığı izleyenler sürekli olarak duymuştur. sözcük farsçadan kürtçeye gelmiştir. ayrıca ciwan haconun isveçli arkadaşlarıyla yaptığı dinlemeye değer süper parça. (bkz: biluramin)
Tu xatûna li ser text î
Tu çiçeka her wext î
Tu yî yara min hezkir
Cejn u seyran, bihustî
Ji Bîr nabe, wele, bile ji Bîr nabe
Ji wan pirsên te yên gelek
Sas mam ji xwe re evdal mame
Kûr fikirîm çi Bêjim
Ey xayîn zalim felek
Dawa dil li min neke
Pirsan gelek ji min nake
Ne Bê ev çi xelet E
Ji ve hêviyê Dûr nake
Ji Bîr nabe, ji Bîr nabe
Wele bile ji Bîr nabe
japonların en önemli filmlerinden biri. 1953 yapımı olan film birçok öğeyi yansıtmakta. ayrıca yönetmen filme müthiş bir evrensellik boyutu kazandırmıştır. gelenek olarak bizimkilere benzer özellik taşımaktadırlar yani birbirlerine olan saygı ve sevgi adabı gibi. herkesin izlemesi gereken bir film.
--spoiler--
Müthiş bir dönüşüm ve modernleşmenin pençesinde bölünmekte olan Japonya'dayız. Taşralı, emekli bir karı-koca, Tokyo'da yaşayan evlenmiş çocuklarını ziyarete giderler. Gençler giderek hızlanmakta olan şehir yaşamının meşguliyeti içerisinde, onlarla ilgilenmektense birbirlerine pas edip kurtulma hafifliğindedirler. Sadece savaşta ölmüş oğullarının dul gelini yaşlı çifte şefkat ve ilgi gösterir. Evlerine döndüklerinde kırgın ve kafaları karışıktır. Çocukların titreyip kendilerine gelmesi için dramatik bir olayın gerçekleşmesi gerekecektir.
--spoiler--
Kuzey Irakın Süleymaniye bölgesinde bulunan Baban Aşireti, Osmanlı devletine karşı en büyük üç Kürt isyanından birini gerçekleştiren köklü bir aşiretti.
Baban aşireti, Osmanlı'ya karşı 1806-1808 Babanzade Abdurrahman Paşa isyanı, 1812de Babanzade Ahmet Paşa isyanlarıdır. Aşiret bundan sonraki Kürt isyanlarına da destek vermişti. Babanlar veya Babanzâdeler olarak bilinen aile 17. yüzyılın ikinci yarısında Baba Süleyman ile başlayan, geniş bir Kürt ailesidir. II. Abdülhamit'in Baban ailesiyle ilişkileri iyiydi. Nitekim Dahiliye Ve Harbiye Nazırı Baban Aşiretinden Abdurrahman Paşaydı.
Babanzade ailesinin ileri gelenlerinden Mustafa Zihni Paşa, 1848'de Süleymaniye'de doğmuş; öğrenimini Bağdat'ta tamamlamıştı. Üstad-ı Mason Mithat Paşanın Bağdat Valisi iken "mühürdar"ı olmuş, böylece memuriyet hayatına başlamıştı. 1929'da istanbul'da vefat eden M. Zihni Paşa'nın "ilim ve islam", "Mikyasu'l-Ahlak, "Kuvay-ı Maneviyye", "islam'da Hilafet" isimli eserleri vardır.
Babanzade Mustafa Zihni Paşa'nın; Ahmed Naim, ismail Hakkı, Hüseyin Şükrü ve Hikmet adında üç oğlu daha vardır. Babanzâde ailesinden Babanzâde Ahmet Naim, Mustafa Zihni Paşanın en büyük oğludur. Babanzade ailesinin bütün evlatları, torunları Galatasaray Lisesi mezunudur. Yeni kuşak torunlarının tercih ettiği lise daha çok Saint Benoit Fransız Lisesiydi.
ilk tahsilini Bağdat' da tamamladıktan sonra istanbul' a gelen Ahmed Naim, 1891'de Galatasaray Lisesi'ni, 1894 yılında da Mülkiye Mektebini bitirir. Naim, 1895'de ek görev olarak Galatasaray Lisesi'nde Arapça hocalığına başlar. 1908'de II. Meşrutiyet'in ilanindan sonra tamamen "Maarif Nezareti"ne geçer.
Naim, Ekim 1918-Ekim 1919 tarihleri arasında kısa bir süre Darülfünun'un umum müdürlüğünü (rektörlük) de yapar. 1919 yılında Ayan Meclisi'ne üye olur. Babanzade Ahmed Naim Bey (1872-1934), siyasal islamcı düşünürlerin önde gelen isimlerindendi. islamcı fikir hayatının oluşmasında büyük payı vardı. Babanzade Ahmed Naim, son devrin mutasavvıflarından Fatih Türbedarı Ahmed Amiş Efendinin torunlarından, Fatih Dersiamlarından Hasan Sabri Serinken Efendi ve Ayşe Serinken çiftinin kızları Avniye Serinken ile evliydi. Aynı aileden Ulviye Serinken Tayşi ve Fahri Tayşinin kızları Nezihe Tayşi Baban, Babanzade ailesinden Müeddep Baban ile evlendi. Babanzade Ahmet Naim, Halveti tarikatına mensuptu. Fatih türbedarı Amiş Efendinin hem damadı, hem de müridiydi.
Darülfünunda rektörlük yapan Babanzade Ahmet Naim Bey Üstad Masondu. Bir dönem Darülfununda rektörlük yapan son Şeyhülislam Musa Kazım Efendide 33.dereceden masondu. (Türk Mason Dergisi, Yıl: Temmuz,1957, Sayı:27,s.31-32)
Ahmet Naimin en yakın arkadaşlarından ikisi Mehmet Akif Ersoy ve Elmalılı Hamdi Yazırdı. Talk show programcısı Okan Bayülgeninde anne tarafından büyük dedesi olan Elmalılı Hamdi Yazırdı. Elmalılı Hamdi Yazırın akraba çevresi hep Üstad Masonlardan oluşuyordu. Elmalı Hamdi hakkındaki detaylı bilgiyi ilerleyen dönemlerde dile getireceğim.
Murat Bardakçının kayınpederi ibrahim Manav'ı sahaflar çarşısına kazandıran isim Babanzade Ahmet Naimdi. Babanzade Ahmet Naim ile tanışan ibrahim Manav Bey, mesleğe 1951 yılında sahaflar çarşısında başlamış ve hat sanatı ile yazma kitaplarda uzmanlaşmıştı.
Murat Bardakçı hakkındaki makalemde Babanzadelerin Kürt Yahudisi olduklarını belirtmiştim. Prof. dr.
Yalçın Küçük de bu konuda aynı fikirdedir.
Naim bir tarikatçıydı ve köken olarak, Kürt Yahudisi ve tabii masondu. (Yalçın Küçük, Çöküş, Mızrak Yayınevi, istanbul, 2010. s.194)
ibrani Baba ve Bava isimleri için Baba, baban ve benzeri karşılıklar sıralayabiliyoruz. (Yalçın Küçük, Çöküş, Mızrak Yayınevi, istanbul, 2010. s.194)
Soyadı kanunundan sonra soyadlarını Baban olarak tercih etmeleri, bizleri isim Bilim çalışmalarına yaklaştırmaktadır. Baba ibranice "kıymetli, sevilen, göz nuru" anlamına gelmektir. (-an) yada (n) Farsçada çoğul yapmakta ler ve lar belirtmeye uymaktadır.
osmanlı döneminde 1812 tarihinde olan kürt ayaklanmalarından biridir. bu isyanda aslında süleymaniyede babanzadeler tarafından meydana gelmiştir.. Babanzade Abdurrahman Paşa isyanı'nın 6 ay geçmesinin ardından ahmet paşa amcasının(abdurrahman paşa) intikamını almak için çıkardığı ayaklanmadır.
sözlerinin mihemed şexo ait olan bir eserdir. ayrıca birçok kürt sanatçı tarafından da yeniden yorumlanarak günümüze ulaştırılmıştır. türkçe anlamı ise köyümüzdeki kadınlar anlamını taşımaktadır.
sanat çizgisinde olduğu gibi yaşamında da prensiplerinden hiçbir zaman vazgeçmeyen 18 yıl önce yitirdiğimiz kürt sanatçı mihemed şêxo, eserleriyle günümüzde de yaşamaya devam ediyor. amedîli tahsîn taha, şaqlawalı kawîs axa, kerküklü alî merdan, duhoklu m. arifê cizrawî, hewlerli mişko, meryem xan, evdalê zeynikê, feqiyê teyran, şakiro, dr. kadîr dîlan... hepsi ayrı bir güzellikte şarkı okuyordu. yani ozanlarımız, dengbêjlerimiz, sanatkarlarımız kültürümüzün taşıyıcılığını yapanlar...
kahramanları, kürtlerin yaşadığı acıları, yazılı tarihe geçmemiş öyküleri, gelenekleri, kürt özgürlük mücadelesini şarkılarıyla geleceğe taşımaya devam ediyorlar. bu taşıyıcılarından biri de tambur denilince akla gelen ilk isim mihemed şêxodur. o, kişiliği, sesi, tamburu ve duruşuyla sevenlerinin kalbinde yaşamaya devam ediyor.
gündelik işçiydi...
1948 yılında güneybatı kürdistanın qamişlo kentinin gırbanın köyünde doğan sanatçının asıl adı mihemed salih şêxmustur. toprak sahiplerine gündelik işçi olarak çalışıp yaşamını sürdürdü. ekonomik sıkıntı çeken ailesine yardım etmek zorunda olduğundan ancak 1959 yılında okula gidebildi. sanatçı, qamişloda birçok kürt sanatçısını tanır ve onların etkisinde kalır. bunlardan birisi aramê tigrandır. işte o yıllarda kürt otantik müziği onun hayallerini süslemeye başlar. fakat yine ekonomik şartlar baş gösterir. ortaokulun 3. senesinde okulunu terk etmek zorunda kalan sanatçı, bu yıllarda arkadaşlarının sazlarıyla saz çalmayı öğrenir. o yıllarda saz çalmak ve stran söylemek kürt toplumu inancında ayıp ve günah sayılmasına rağmen m. şêxo ısrarla bu tabuları yıkmaya çalışır. 1969 yılında bir bısk (saz) alır ve tüm yargılara rağmen onunla bütünleşir.
lübnanda grup kurar
1970 yılında sanatsal çalışmalarını genişletmek için lübnana gitmeye karar verir. beyrutta müzik merkez birliğinde iki sene müzik dersi görerek, 1972 yılında sanatçı diplomasını alır. aynı yıl lübnanda serkeftin adında bir müzik grubu kurar. bu grup ramazan omerî, mehmud ezîz, peruîn ve diğer birkaç kürt genç sanatçılarından oluşmaktaydı. grup kısa zamanda lübnan halkı ve sanatçılarının beğenisini kazanır. lübnandaki çalışmaları ardından iraka geçen sanatçı, bağdatta yayın yapan bağdat radyosunun kürtçe bölümünde şarkılarını bıskı ile sundu.
aynı yıl tekrar güneybatı kürdistana dönen sanatçı, ilk kaseti olan ay gewrêyi çıkarır. suriye yönetiminin sanatçıya baskıları günden güne artar. gözaltı ve cezaevi süreçlerinden geçer, ancak, inancında ve sanatında ısrar eder. yapılan baskılar sanatını daha da geliştirmesine neden olur. kürt halkının acısını, özlemini, kederini stranında somutlaştıran sanatçı, güneybatı kürdistanda yaşayan kürtlerin sevgisini kazanır. baskılar dayanılmaz hale gelip tekrar iraka gitmek zorunda kaldığında tüm güney kürdistan sanatçıyı tanımaktaydı.
baskılar onu yıldırmadı!
güney kürdistanda mücadelenin gelişmesiyle peşmerge güçlerine katılan sanatçı, irak güçlerine yenilginin ardından peşmergelerle irana geçer. iranın tüm baskılarına, sawakın tüm tepkilerine rağmen şêxo, inancından hiçbir şey yitirmedi. yeni kasetler çıkardı. bir stranında ey felek/ bextême hoye/ em bê dost û bê kesin dediği için iran yönetimi onu çağırır ve ona, neden kimsesiziz diyorsun, işte biz kucak açtık ya der. şexo onlara, eğer bizim kimsemiz olsaydı şimdi size muhtaç olmazdık diye yanıt verir.
iranda şarkıları tahran radyosu tarafından yayınlanmak istenir. ancak radyo yönetiminin kürdistan geçen yerleri gülistana çevirmek istemesi sanatçı tarafından radikal bir şekilde reddedilir.
sesiyle suskunlukları parçaladı
islam rejimine muhalefetten asılacağı için irandan güneybatı kürdistana geri dönmek zorunda kalır. 11 yıllık sürgün hayatı sonrasında gerçekleşen bu dönüşle halk onu omuzlarında taşıdı. yaşamı boyunca toplam 14 kaset yapan sanatçı, 9 mart 1989 yılında ani bir hastalık nedeniyle yaşamını yitirdi.
cenazesinde iki saat içerisinde 70 bin kadar kitle toplandı ve o gün kamişlo bir daha onun sesiyle uyandı ve tüm suriyede yankı yaptı. 70 bin kişinin gözyaşları arasında sesi yükseliyordu.
hem sesiyle, hem de söylediği şarkılarla özel bir yeri olan mihemed şêxo, vicdanın ve kalbi kırık kürtlerin sesi oldu. sesiyle tamburundan dökülen ezgilerle kürt halkının yaralarına merhem olan, ağıtlarıyla suskunlukları parçalayan mihemed şêxo, ölümsüz tambur sesi, birlik ve özgürlük özlemi armağan etti.
kendi ırkından olmayan birine öğreteceği ilk şey küfretmesi ve bu küfrün bir başka türkle paylaşarak dayak yemesini sağlaması bunların en başından gelenleridir.
balkan savaşından sonra, özellikle hayvancılıkla geçinen gülistanda, hayvan vergisinin artırılması, vergilerini ödeyemeyen yoksul halka yapılan baskılar karşısında, bitlis, beyazıd, diyarbakır ve musul yörelerinde, halk hoşnutsuzluğunu açığa vuruyordu. 1. dünya savaşı öncesinde, bu toplumsal çalkantılar içinde, türk yönetimi baskılarını artırdıkça, kürtler de değişik türde eylemlere hazırlanıyorlardı. her yer kaynıyordu. barut fıçısıydı sanki osmanlı ülkesi. ermeniler de bir taraftan boş durmuyor, örgütlenmelerini ileri düzeylere vardırıyorlardı. gülistanda giderek artan sayıda askeri kışlalar yapılıyordu.*
gülistandaki huzursuzluklardan birisi de bu ortamda, 1914 yılında bitlisin hizan ilçesinde molla selim, seyit ali ve şeyh şahabettinin önderliğindeki bir başkaldırı şeklinde kendini gösterdi.
mela selim genç bölgesi zaza kürtlerindendi 55-60 yaşlarında, güzel arapça bilen bir din adamıydı. inançlarına sıkı sıkıya bağlıydı. kendine özgü kişiliği vardı, şeyh şahabettine hocalık edip onun yetişmesinde etkin oldu. kurtarıcı ve yenilikçi bir anlayışta olduğunu etrafındakiler söylüyordu. şeyh şahabettin ise, 30 yaşlarında beyaz sarıklı, güleç yüzlü, saygın ve şişmanca bir kişiydi. dünya işlerinden çok kendini dine veren, iyi huylu birisiydi. amcası oğlu seyit alinin dünya işlerine yakın ilgili duymasından ve gösterişi sevmesinden ötürü, sıcak ilişkileri yoktu. seyit ali, 30 yaşlarında, esmer siyah gözlü, çatık kaşlı, orta boylu, babayiğit ve kibar bir kişiydi. kürtler ona hutê gewr-boz ejder diyorlardı. giyim ve kuşamı göz alıcıydı. geniş bir dini etkinliği vardı.**
b.nikitin, mela selim ve seyit alinin 1909 yılında kürt teavün ve terakki cemiyetinin üyeleri olduklarını ve başkaldırı hazırlıklarında bulunduğunu işaret ediyor.
ittihat ve terakki hükümeti bu başkaldırıyı kanlı bir şekilde bastırdı ve önderlerin çoğunu idam etti. istanbuldaki sabah, tanin ve ikdam gazeteleri, isyancıları suçlayan yazılar yayınladılar.
erzurum ve trabzondaki almanya konsoloslukları da, kürtler konusunda türk hükümetinin elini çabuk tutmasını istediler. ittihatçı yönetim özellikler sert davrandı, diğer halklara böylelikle gözdağı verilmek istendi. dahiliye nazırı, talat paşanın akrabası, yine bitlis valisi mustafa halil bey ve başkaldırıyı ezmekle görevli sınır bölgesi kumandanı ihsan paşa, çok acımasız davrandılar. yıllar önce ermenilere karşı kullandıkları biçimde, bu kez de, ermenileri kürtlerle vuruşmak üzere, onları, orduya yardıma çağırdı bitlis valisi ve sınır kumandanı. bu yoldaki baskılar ve tehditler yoğundu.
içişleri bakanı talat paşa van ve bitlis valilerine gönderdiği telgrafta kürtlere karşı en sert önlemleri almalarını istiyor, askeri hal ilan edebilme yetkilerini de veriyordu.
celilê celil, 1914 hizan isyanında idam edilen önderlerinden mela resulun, idam edilirken kürt milleti çok geçmeden zor ve zulmünden kurtulacağı için bahtiyarım dediğini, o günün ermeni kaynaklarına dayanarak söylüyor. yine aynı kaynaklara göre şeriat istemi bu hareketin dış görünümüdür; içerik, kürt ulusal istemleridir.
ankarada millet meclisi ve hükümeti kurulduktan sonra, mecliste koçgiri olayları tartışılırken, hizandaki olaylara yeniden değinen milletvekilleri, bu başkaldırının kökünde yöneticilerin ve memurların kötü idaresi ve zulmü bulunduğunu dile getireceklerdi.
ancak uzak olmayan bir tarihte, kürtlerin ermenileri öldürdüğü 1894-1896 yıllarının hıristiyan avrupalıları büyük ölçüde etkilediği, başkaldırı önderlerinin din adamı ve derebeyi oluşları, osmanlıların, kürtlerin ermeni kırımları yaptıkları şeklindeki propagandaları ve kürtlerin örgütsüz oluşları, ilkel yöntemlerle yetinmeleri, avrupalıların bu eylemlere ilgi göstermesini önlüyordu. üstelik times gibi ünlü bir ingiliz gazetesinin ittihatçıların kürtleri ezme eylemlerine alkış tutuyor ve kürt eylemcilerini, gerici ve ermeni düşmanı eylemler olarak görüyordu.
avrupa basını hareketi gerici olarak gösterdi. ermeni kaynaklarının türk karşıtlığı, olayların objektif bir biçimde yansıtılıp yansıtılmadıklarında dikkatli olmayı gerektiriyor. kaldı ki, bu başkaldırıda ermenilerin osmanlı ordusunun yanında, kürtleri vurdukları da biliniyor.
yakalanmayan molla selim ve arkadaşlarından bazıları, bitlisteki rus konsolosluğuna sığındılar. 1914 yılında 1. dünya savaşı başladığında, iktidardaki ittihat ve terakki hükümeti, rusyaya karşı almanyanın yanında yer aldı. bu arada konsolosluğa sığınmış olanlarda alınarak idam edildiler. arkadaşlarıyla birlikte idam edilen mela selim ve beraberindekilerin cesetleri, ibret olsun diye sehpadan indirilmedi.
anlatılanlar bakılırsa hizan isyanı önderleri idam edilirken seyyid alinin ipi iki kez kopuor ve üçüncüde idam ediliyor. halk arasındaki anlayışa göre, böyle durumlarda idam hükmü yerine getirilmez. bu nedenle zalimên con tırkan- jön türk zalimleri yasa dinlemezler, anlayışı yörede egemendir.
başkaldırı bastırıldıktan sonra, halka baskı ve işkence yapıldı. bugün de halk halk arasında söylenen yas ve anma ağıtlarına konu oldu yapılanlar. osmanlı yönetiminde rüşvetin her şeyi çözebileceği, isyan önderlerini idamdan kurtarabileceği anlayışını ve baskıları dile getiren halk ağıtlarından birini veriyoruz. 1943 yılında beyrutta çıkan roja nû gazetesinde yayınlanmıştı.
qewilê şêx şahabeddin
hey felekê, sed car hawar felekê,
hawar dikim tu dey nakî
hay felekê sed car hawar felekê.
ehlê rom êli hev civîyane
xwendin fermana seyidane.
dayika şêxa tu bilezîne
xurca zêra bi xwe r hilîne
her stembolê li têla xîne;
têla li ser têla tu bişîne
hedîkê ji waliyê re bışîne;
belki hefwa mala xewis bîne;
van seyida neşeniqîne;
ez çum bedlisê gelî bi gelî
jê derxistin cotik welî
girtin şêx şahabedîn seyid elî
avêt bi darê de.
şerît qetîya ji alî xwedê de
xîret ne ma di islamê de.
hey felekê sed car hawar felekê
* celilê c. berhem derg. sayı 9
** bozaslan m.e. jîn yeniden basım c
1806-1808 tarihleri arasında süleymaniyede olan osmanlı dönemindeki kürt ayaklanmalarından biridir. o dönemde şehrin valisi "baban aşiretinden" babanzade ibrahim paşa`nın 1806daki ölümünden sonra osmanlı oraya aynı aşiretten olan babanzade halit paşayı vali tayin eder. akabinde ibrahim paşanın yeğeni(babanzade abdurrahman paşa) hakkının yendiğini düşünür ve isyanı başlatır. isyan osmanlı tarafından 1808 yılında zorla da olsa bastırılmıştır.
70 lerde çıkardığı love is in the air ile ruhumu yaz akşamlarında çıkaran iskoç şarkıcısı ya da diskocusu. en son olarak yanılmıyorsam "Can't Take My Eyes Off of You" adında bir albüm çıkarmıştı. özellikle love is in the air şarkısı bir dans eşliğinde yaz sıcağında denenmelidir.
geçen sene britanyada bulunan the x factor şarkı yarışmasına katılan yarışmacıdır. ıraklı kürt ve kolu yoktur. özellikle beni duygulandıran kısmı ise imagine şarkısını o kadar güzel söylemesiydi.
rojdanın heval cuma adlı albümünde yer alan süper parçadır.
Gul ji gulistan gulan tîne
Gava çû erdê dihecîne
Xêlya sor bi xwe re digerîne
Gul rengdarin bi hezarin
Gul li Zîndanê Amedê
Jiyanê çandiye erdê
Ajda li zozanê Serhedê
Gul rengdarin bi hezarin
Gul li çiyayê Gabare
Xwe girêdaye ji şêr re yare
Evîndara axa sare
Gul rengdarin bi hezarin
Gul şehîdê Gelyê Zîlan
Li Botanê girtî dîlan
Gul berfîne ji bo dilan
Gul rengdarin bi hezarin.
ciwan haconun gençlik şarkılarından olup yeni albümünde seslendirdiği mükemmel şarkılarından biridir.
Maçekê tu bi min bidî
Hey tu dosta min
Derdê dilêm derman dikî
Hey tu gula min
Çi bikim ji gul gul sebir gul
Heyran gul qurban gul
Gul gula min, şêrîna min
Delala min
Sed kul di dil de kirin
Hey tu dosta min
Can û ceger tev xwîn kirin
Hey tu gula min
Çi bikim ji gul gul sebir gul
Heyran gul qurban gul
Gul gula min, şêrîna min
Delala min