la oreja de van gogh
48 (uyuyan dev)
on birinci nesil yazar 52 takipçi 450.05 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    ortamda sürekli memnuniyetsiz olan insan

    4.
  1. Konuşmaya başladıktan sonra insanın içinde Saçlarını ele dolayıp kafasını duvarlara vurma isteği yaratırlar.
    0 ...
  2. bağıra bağıra söylenebilinecek şarkılar

    737.
  3. Cyndi lauper-girls just wanna have fun.
    1 ...
  4. gecenin şiiri

    9010.
  5. Erkek kadına dedi ki:
    -Seni seviyorum,
    ama nasıl,
    avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp
    parmaklarımı kanatarak
    kırasıya
    çıldırasıya...
    Erkek kadına dedi ki:
    -Seni seviyorum,
    ama nasıl,
    kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz,
    yüzde yüz, yüzde bin beş yüz,
    yüzde hudutsuz kere yüz...
    Kadın erkeğe dedi ki:
    -Baktım
    dudağımla, yüreğimle, kafamla;
    severek, korkarak, eğilerek,
    dudağına, yüreğine, kafana.
    Şimdi ne söylüyorsam
    karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana.
    Ve ben artık
    biliyorum:
    Toprağın -
    yüzü güneşli bir ana gibi -
    en son en güzel çocuğunu emzirdiğini.
    Fakat neyleyim
    saçlarım dolanmış
    ölmekte olan parmaklarına
    başımı kurtarmam kabil
    değil!
    Sen
    yürümelisin,
    yeni doğan çocuğun
    gözlerine bakarak.
    Sen
    yürümelisin,
    beni bırakarak.
    Kadın sustu.
    Sarıldılar.
    Bir kitap düştü yere,
    kapandı bir pencere,
    Ayrıldılar.

    Nazım hikmet ran - bir ayrılış hikayesi.
    3 ...
  6. ölürken dinlenecek müzik

    35.
  7. sözlük yazarlarının itirafları

    149639.
  8. Bugün tam bir "pazar günü çocuklarını dışarı yollamış anne" modundaydım. Sabah ben daha gözümü açamadan annem "bununla şu olur mu?, şununla bunu giysem mi?, bunu taksam mı?" Diye bana sorular sormaya başlamıştı. Ben "hı, hı çok güzel olmuş." Deyince beğenmeyip "beni geçiştirme hı hı diyerek!" Demeye başladı, ama göz kapaklarımla dünya savaşındaydım, haberi yok. Sonra evi toplayıp süpürdüm, sildim, mutfağı toplayıp balkonu yıkadım, çamaşır yıkadım vs. Benim çocuklar "dışarıda yeriz biz." Deyince yemek yapmadım ama üzümlü zebra kek yaptım yani. *
    4 ...
  9. gelinlik görünce etkilenmeyen kız

    51.
  10. Yaklaşık iki saat önce gerçekten çok güzel bir gelinlik içinde bir kızcağız gördüm. Ama kız 34 beden, hatta bence daha küçüktü bu yüzden gelinliği eziyetle taşıyormuş gibi geldi bana.

    Ayrıca şahsım adına etkikenmeme nedenlerim;
    1. Vücudumun biçimsiz olması,
    2. Gelinliğin ağırlığını taşımak istememem,
    3. Üzerimde gelinlik varken ortamdaki ilgiyi çekme durumundan hoşnut olmamam.
    5 ...
  11. kitap alıntıları

    1367.
  12. Sevgili dost,
    Bazı kuyuların suyu içilmez, acıdır. bazı kuyular derindir, görünmez suyu. bazı kuyular kördür, göremezler. Benim kuyum, benim kuyum sevgili dostum öyle derindir ki, içine taş attığın zaman suyun sesini duyamazsın. Bağırsan sesin geri gelmez. Bakracı sarkıtsan ip yetmez.

    Yalnızlığın bana yakıştığını söylüyorlar. iyi duruyormuş üzerimde; renkleri sade ve uyumluymuş. Dikimi kusursuzmuş. Bu mahir terzinin adını öğrenmek istiyorlar. Söyler miyim hiç!

    Sevgili dost,
    Bana bencilce hareket ettiğimi söyleme sakın. insanlara güvenimi kaybettim. Terzimin adını sadece deniz fenerlerine ve kızkulesi'ne verdim. Galata kulesi de istedi ama reddettim onu. Çünkü o her gece koynuna yabancıları alıyor. Yalnızlık senin neyine, dedim. Neyine senin yalnızlık!

    Albert camus da tanıyormuş terzimi. Nereden mi öğrendim? Şu satırlarından:
    "Son yıllarda gördüklerimiz bizde bir şeyi kırdı. Bu şey insanın güvenidir; o güven ki insanlığın dilini konuştuk mu, bir başkasından insanca karşılık göreceğimize inandırdı bizi. Gözlerimizin önünde yalan söylediler, insanı küçülttüler, öldürdüler, sürdüler, işkencelere soktular. Ve hiçbir sefer bunu yapanları yaptıklarının kötü olduğuna inandırmak mümkün olmadı. Çünkü kendilerinden çok emindiler. insanlar arasında sürüp giden uzun diyalog bitti."

    Madem ki diyalog bitti, o halde red kit gibi atıma binip, "ben yalnız bir kovboyum" şarkısını söyleyerek yola koyulmalıydım. Islığım karanlığa karışmalı, karanlık, ıslığımdan korkmalıydı.

    Ne gezer! Çok geçmeden önüme bir karaltı çıkmış, korkan ben olmuştum. Sonradan adının epictetus olduğunu öğrendiğim biri, " çocuk, nereye gidiyorsun?" Diyerek beni durdurmuş, atımdan indirdikten sonra kulağıma şunları fısıldamıştı:

    "Yalnız kalınca çocuklar ne yaparlar? eğlenirler, çakıl taşı ve kum toplayarak küçük kubbeler yaparlar ve biraz sonra da onları yıkarlar. Böylece eğlenceleri hiç eksik olmaz. Onların çocukluk ya da akıl eksikliği yüzünden yaptıklarını kültür ve akıl ile yapamaz mısın? Her taraf çakıl ve kum dolu. Aslında içimizde inşa edecek ve yıkacak o kadar çok şey var ki! Yalnızlıktan hiç şikayet etmeyelim."

    Demek ki yalnızlıktan şikayet ediyordum. Demek içimizde inşa edip yıkacak çok şey vardı. Epictetus içimizdeki harabeleri görmediğinden böyle konuşuyordu. Yoksa, her taşı özenle yerleştirildikten sonra çöken bunca sarayın ardından, "inşa edip yıkacak çok şey var!" Der miydi?

    Sevgili dost,
    Epictetus ıssız bir adaya düşse yanına ne alırdı? Ya ıssız bir odaya düşse?

    (bkz: ali ural)
    (bkz: posta kutusundaki mızıka)
    2 ...
  13. en ideal kadın boyu

    519.
  14. Türkiye şartlarında 160larda gezinmesi gereken.
    2 ...
  15. tantitoni

    4.
  16. Cebe düşman marka. Ama buna rağmen kadınlar almaya devam ettiği için giderek yayılıyor.
    0 ...
  17. unutkanlık

    112.
  18. Yazarların unutkanlık seviyeleri başlığı olmadığı için buraya salça olacağım.

    Bir keresinde iş çıkışı para çektikten sonra kartımı atmde unutmuşum, sağolsun benden sonraki kişi müşteri hizmetlerini aramış, beni de facebooktan bulup mesaj atmış ki ben kartımı unuttuğumu o şekilde farkettim.

    Neyse benim yeni banka kartım geldi, ben tam paramı çekip atmden ayrılacakken arkadan bir ses "kartınızı unuttunuz!"

    Tabi Bu olay yaşandıktan bir yıl sonra bankamın atmden ilk önce banka kartını verme kararı alması hayatın bana attığı kazıklardan biridir diye düşünüyorum.
    1 ...
  19. ilhan selçuk

    238.
  20. Yüzbaşı Selahattin - Baba Mektupları

    Çocuklarıma,

    Çocuklarından ayrılmak, onlardan ayrı yaşamak bir baba için güçtür. Çünkü: Hayat; çocukluk, gençlik, olgunluk, ihtiyarlık gibi parçalara ayrılarak akar ve biter. insanlar bu çağların hepsinde başka başka fikir ve hislere sahip olurlar. Çocukken sevilen, düşünülen şeyler gençlikte bir mana vermez. Bir genç için çok önemli olan şey olgunlukta kıymetini kaybetmiştir. ihtiyar bir adam, oturup da geçen günlerini düşündüğü zaman, evvelce yaşadığı acı, tatlı ve heyecanlı zamanlara hayretle bakar, bütün bunlar için sarf edilmiş emekleri hüsranla sezer. Fakat bütün bunlara rağmen insanların her çağda tek bir ihtiyaçları vardır. Aldanmak ve avunmak.
    Sizin yaşlarınız en çok aldanarak avunulan yaştır. Bizim yaşımız ise artık avunulacak ve aldanacak bir şeyin kalmadığı yaştır. Siz hayata başlıyorsunuz. Biz bitiriyoruz.
    işte, gidenle gelenin birlikte hayatı demek olan aile, bir ihtiyar için en çok avunulan bir ocaktır. Sizden ayrıldıkça, bu avunmasını kaybeden ve yalnız hakikatlerle karşı karşıya kalan kupkuru bir varlık oluyorum ve onun için size uzak kalmaktan azap duyuyorum.
    Bu toprak üstü yaşayışı dediğimiz hayatta nihayet kırk-elli senenin yekünu olan varlığımızın birgün hiçe ineceğini şüphesiz hepimiz biliyoruz. Geçen günler insana bu anın yaklaştığı haberini veren bir çan vazifesini görür. Beraberce yaşadığınız ve toprak üstü yaşayışında ortak hatıralarınız olan insanların birer birer hayattan çekilişi size son saatlerinizin gelmekte olduğunu haber veren bir yelkovan gibidir. Bu itibarla, her yaşlı, kendisinden daha az yaşlı adamdan fazla bu toprak üstü varlığının bitim hüsranını yaşar. Bundan dolayıdır ki, bir genç için kaybedilmiş herhangi arzunun tekrarı mümkündür. Fakat bir yaşlı için her kaybolan huzur ve saadet bir daha tekrarlanmayacak gibi gelir. Bu yüzden de yaşlı bir insan, genç insandan fazla azap duyar.
    işte, ben de, sizin cıvıldayan, gülen, koşan, titizleşen varlığınızdan ve heyecan dolu muhitinizden uzakta, yalnız, kupkuru bir ömür yaşarken elbette ki azap duyuyorum. Kendime bu azaplı günlerden bir saadet çıkartmak için bulduğum çare, sizleri bu toprak üstü ömrünüzde daha mesut ve daha şen yaşatacak imkanları hazırlayabilmek. Ben bunu yaparken ya da yaptığımı zannederken hissettiğim ümitle üzüntümü azaltıyorum. Hele bu ümitlerimin hakikat olduğunu görmek, ayrılığın azabının büyük birer sevinç ve saadet vesilesi olmasına sebep olacaktır.
    Bu ilk mektubumda, istanbul'da sizinle olan temasımın bende bıraktığı intibaları yazmak istiyorum. Başlamadan evvel, size yazacağım bu şeylerin manasını iyice anlatabilmiş olmak için biraz bilgi vereceğim.
    insanların bu toprak üstü yaşayışında daha mesut olmasını isteyen, bilginler ve büyük adamlar bunun için bir çok öğüt vermişlerdir. Bu öğütleri yapabilenler bu toprak üstü yaşayışında mesut ve şen olabilmişlerdir. Bu öğütlerden en mühimi, bundan ikibinüçyüz sene evvel "Kendini bil" diyen Sokrates'in sözüdür. Ciltlerle yazıya dayanak olacak bu kısa sözü ben size bir mektupla ifade edemem. Siz bütün ömrünüzce okuyarak, görerek, dinleyerek hergün biraz daha fazla "Kendini bil" tabiri ile söylenen fikrin manasını anlayacaksınız.
    Bugünlük size, anlayacağınız ve benim anlatabileceğim kadarını söyleyeyim.
    Kendini bil sözünden siz bugün şu kadarını öğrenin:
    Dünyaya gelmekte veya gelmemekte insanın kendisinin ne bir arzusu ve ne de bir iradesi vardır. insan dünyaya ebeveyninin arzuları ile gelmiştir. Şu halde, varlığının esasını başkalarının arzu ve keyfi teşkil etmiştir.
    Vatanını, milletini, dilini, dinini, anasını, babasını, kardeşini insan kendisi seçmiş ve ayırt etmiş değildir. Şu halde benimdir diye iddia edip sevdiği şeyler "Senindir ve seveceksin denen" şeylerdir.
    Düşündüğü, bildiği ve bundan dolayı ben yapıyorum diye güvenip gurur duyduğu şeyleri, insan kendisi bulmuş, kendisi düşünmüş, kendisi bilmiş değildir. Birilerinden öğrenip görmüştür. Bundan dolayı, bunlar da kendisinin değildir.
    insan bizzat cemiyet içinde hayatını kazanmaya başlayacağı günü de kendisi seçmiş değildir. Bu yolu ya büyükleri ya da hayatın zarureti emretmiştir. Bunda da kendisinin bir sıfatı ve hakkı yoktur. insan yaşamalarını arzu ettiği kişilerin birçoklarını birer birer, ya hayatta iken onlardan uzaklaşarak ya da onların hayattan çekilmeleri ile kaybeder ki, bu konuda da vaziyete hakim değildir ve bunlara boynunu bükerek itaat eder.
    Nihayet insan bilmediği ve beklemediği bir günde kendi yok olur. Bu yok oluş da, kendisinin arzusu veya iradesi dahilinde değildir.
    0 ...
  21. magic

    20.
  22. Vicdansız nasri ve saz arkadaşlarından oluşan grup. Gözlerim yeni albüm için yollarda kaldı. *
    0 ...
  23. sweet child o mine

    102.
  24. Şarkının sözleri axl rose'un üzerinde çalıştığı bir şiirden gelmektedir. Bu şarkıyı everly brothers'tan don everly'nin kızı ve kız arkadaşı olan erin everly için yazmıştır. Çift 1990 yılında evlense de bir ay sonra boşanmışlardır.

    song facts gururla sunar. *
    2 ...
  25. tüm şarkıları güzel olan albümler

    1162.
  26. Angus & Julia stone- down the way olabilir mesela.

    Draw your swords, yellow brick road, for you, big jet plane, i'm not yours varken çok da zor olmayan hatta.
    1 ...
  27. annenin bıktıran huyları

    88.
  28. Mikroskobik temizlik aşkı.

    Kürdan ile temizlik yapanlar ne dediğimi belki anlayacaktır.(belki de dünyada sadece ben yapmak zorundayım)
    1 ...
  29. kadına değer veren erkek

    65.
  30. Çıkarı uğruna yapmıyorsa ne mutlu ona.
    1 ...
  31. creep

    150.
  32. Neredeyse bütün coverları ile muhteşem parça.

    Haydi biraz da eşlik edelim!

    ...

    i wish i were special
    You're so f*ckin special
    But i'm a creep, i'm a weirdo
    What the hell am i doing here?
    i don't belong here

    (Also) i want a perfect soul.
    1 ...
  33. sözlük yazarlarının çektiği fotoğraflar

    3916.
  34. kitap alıntıları

    1346.
  35. Eğer insan çok fazla "şey"e gereksinim duyuyorsa, bu büyük bir yoksulluğun göstergesidir. Çünkü bu, o insanın, büyük ruh'un "şey"leri açısından yoksul olduğunun kanıtıdır. Papalagi de yoksuldur, çünkü o tam bir "şey" düşkünüdür. "Şey"leri olmadan yaşayamaz.

    Göğü delen adam- eric scheurmann.
    4 ...
  36. ben bu yazıyı dedeme yazdım

    157.
  37. Hiç kimse adımı senin gibi yanlış telaffuz edeneyecek.

    Muhtemelen bundan sonra dünyadaki hiçbir erkek benim için böğürtlen ve çilek yetiştirmeyecek, ya da o çok sevdiğim yeşil elmalardan bir tane daha yemem için ısrar ettiğinde yemeyeceğim.

    Bahçeden içeri her girdiğimde gözlerim seni balkonda arıyor ama yoksun, içerideyken senin balkonda olduğunu düşünüyorum bir ama...

    Keşke bugün sen de olsaydın, kardeşime çıkışsaydın, ben sana yine kahve yapamasaydım.

    Ama yoksun.
    6 ...
  38. koklaması yemesinden güzel şeyler

    10.
  39. Her türlü losyon bunların içine dahildir, çünkü henüz tadına bakmadım.

    Boş zamanlarında market raflarındaki losyonları koklayan biri olarak en büyük sorunum losyon içeren rafların genelde en altta yer alması. Her türlü eğilmek zorunda olduğum için eziyet çekmek demek bu da.

    Losyon, krem, mist, parfüm koklaya koklaya artık deterjan reyonlarının yanından geçemiyorum. Yüzümü sabunla yıkıyorsam ve sabun azıcık burnuma kaçarsa tüm gün iptal. Bir keresinde teyzeme ev temizliğinde yardıma gitmiştim, süpürge yaptım ama evi silecekken teyzemin beyaz sabun kokulu yüzey temizleyicisi bana minicik mutfağı silemeden etki etti. Hapşırık üstüne hapşırık. Kadıncağız da bana bir şey oldu diye telaşa girdi, halbuki (bkz: kendim ettim kendim buldum)
    0 ...
  40. converse

    534.
  41. Geçen hafta 2 yıldır kutuda unuttuğum bir çiftini bulduğum ayakkabılar.
    1 ...
  42. makyaj temizleme zulmü

    24.
  43. Gerçekten başlı başlına bir zulüm. Peki neden silmek için makyaj yapıyoruz onu hiç bilmiyorum.

    TEN makyajı yapmasam dahi göz makyajı yapıp onu çıkarmaya çalışmak da işkence. Kışın -15 inde bile ter damlacıklarıyla dolabilen sevgili cildim bana sadece nemlendirici ve güneş kremi kullanma hakkı veriyor.

    Göz makyajı konusuna başladıktan sonra ise hemen ardından akşamına çıkarma işi devreye giriyor. Bu konuda o "hiç göz yakmaz!" Denilen bebek şampuanlarından bile tokat yiyince insan üzülüyor.

    Aç parantez (bkz: dalin) hariç. Çünkü tatlı dalin. Johnson's baby ne kadar gözümü yakıyorsa dalinciğim o kadar yakmıyor. Üşengeçlik durumlarında, ya da evde kalmayacağım belli olup sırt çantamı hazırladığımda hemen can kurtaran moduna bürünür. Ayrıca zor zamanlarda yüz temizleyici ve şampuan işlevi de görüyor.

    Sonra şişelerce bitirdiğim bebak acı badem sütü de aynı şekilde iyi gelir.

    Son zamanlarda çıkan micellar sulardan ise iğrenmiş durumdayım, kirpik dökme canavarı olarak bakıyorum ki aynı zamanda makyajı da tam manasıyla çıkarmıyor. Makyaj temizleyecekken ben gözümde bir tane nokta dahi rimel kalıntısı istemem, takıntılıyım! Ufak toz tanesi kaçtığında kıpkırmıZI olan gözüm onunla iki saat temizlemeye uğraşınca beş saat ağlamışım gibi yanıyor, kızarıyor. Yağının da daha su bitmeden ortadan yok olmasından bahsetmedim.

    Tabi en güzel keşfim, stok elemanım diadermine yüz temizleme jeli oldu. Hali hazırda dört kere bitirmiş olsam da stok yapıyorum. Neredeyse Issız adaya düşse yanına alacağı şeylerden biri gül suyu olacak biri için yadırganamayacak davranış. Çünkü başımın belası (bkz: hassas cilt) her daim yanaklarım tokat yemiş, ya da ne bileyim güneşte fazlaca kalmış gibi kızarık olduğundan gül suyu demirbaşım oldu, kaçış yok.
    3 ...
  44. nasıl bir günde ölmek istersiniz

    7.
  45. Bir sonbahar günü, hatta o sıradaki çalacak şarkı bile hazır.
    2 ...
  46. sıfır beden kız iticiliği

    7.
  47. Beden falan olumlayamıyoruz arkadaşlar, saçmalamayın. En azından üzerinde bulunduğumuz topraklarda olumlu, pozitif her şeye karşı çıkan mahluklar olduğu sürece de imkansız gibi düşünüyorum.

    Zayıfsan zayıfsın derler, kiloluysan kilolu, kısaykan kısasındır, uzunsan uzun. Bunların hepsini seni tanımlamak için değil aksine aşağılamak için kullanırlar.

    Hayır madem zayıflık itici, neden bazı mağazalarda sadede "xxs,xs,s,m" bedenleri boy gösteriyor? insan onları görünce kendini dev anası gibi hissetmeyecek mi? Ben nasıl bedenimle barışayım o haldeyken, adam olan söylesin!

    -kilo almışsın.
    +evet, kilo aldım.

    -zayıflamışsın.
    +evet, zayıfladım.

    Bu sığ cümleler uzay gözleminden dünyaya miras kalmadı, aynen yaşadığım ve gerçekten utanılası diyaloglar.

    Adam burnunu yer çekimine düşman ilan etmiş, ve benim karşımda cak cak konuşuyor. Bir değil, iki değil zorla sinirini bozacak ya! Sonra ben hayata pembe gözlüklerle falan mı bakacağım? Peki.
    1 ...
  48. ben bu yazıyı sana yazdım

    29528.
  49. Sevgili saç tellerim, ben sizi karışıp dökülüyorsunuz ve tipiniz kaymış diye uzatmak istediğim halde kestirmedim mi? Peki şimdi bu tipsiz halin devamlılığı neden? Başka birine gerek yok, saçımı başımı kendim yolacağım.
    1 ...
  50. your song

    8.
  51. Kendi içinde naiflik barındıran şarkı.

    "and you can tell everybody this is your song
    it may be quite simple but now that it's done
    i hope you don't mind
    i hope you don't mind that i put down in words
    how wonderful life is while you're in the world"

    Karşındaki insana şarkı yazdıktan sonra isterse beğenmesin. Ne olur?
    0 ...
  52. zen pırlanta

    3.
  53. Sponsorlu reklamlarını karşıma çıkarıp duran firma. Neymiş, prenseslerin yüzüğü safirmiş. Tamam anladım, senin o kıçıkırık yüzüğünü alacak kadar ekonomik özgürlüğüm var ama yüzük takmayı sevmiyorum çünkü parmaklarım çirkin. almıyorum kardeşim, Sana ne?
    1 ...
  54. arkadaşlar ben yatıyorum un ingilizcesi

    28.
  55. kilo verme tüyoları

    80.
  56. Aç kalmamak. Sabah öğlen aç kalıp akşam hayvan gibi yiyecekseniz işin çkar yolu yok. Başkalarının yanında "ben bir dilim ekmek yiyerek doyuyorum." diye şov yapmaksa amacınız başardınız. Evde köşe bucak sakladığınız abur cuburla yiyin bir de, iki ileri bir geri.

    Ama kilo vereceğim diye de hayatı kendine zehir etmemek gerekiyor, mesela bugün geldim teyzem çok nefis börek yapmış, yemeyecek miydim? Gömerim vallahi, başlatmasınlar kilosuna.
    0 ...
  57. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük