24 şubat 1953 doğdu. 1965 yılında devlet tarafından "harika çocuk" yasası kapsamına alınarak fransa'ya paris ulusal yüksek konservatuvarı'na ailesi ile birlikte gönderildi.
ali baba ve kırk haramiler, aşk-ı memnu adlı operaların ve mavi nokta ve "mevlid" adlı oratoryoların bestecisi, istanbul devlet opera ve balesi'ne atanan ilk türk genel müzik direktörü, orkestra şefi ve piyanist türk bestecimizdir.
mücadelenin kralı anlamına gelen bu metinde, akad kralı naram-sin ( naramsin ) , sedir ormanlarını (amonoslar) ve gümüş dağlarını (toroslar) aşarak anadoluya girdiği ve hatti kralı pampanın önderliğinde ki 17 şehir devletinden oluşan anadolu koalisyonuna karşı savaştığı anlatılır. anadolu seferi hakkında ki bilgileri naram-sinin yazdırdığı ve 3 nüsna halinde mısır (tel el amarna), mezopotamya (babil), anadolu (boğazköy) de bulunan şartamhari metinlerinden öğreniyoruz. şartamhari metinlerinin hatuşaş arşivinde ele geçirilen kopyasının ( kbo 3 , 13 numaralı metin) ilk 7 satırı kırık olup, 8. satırdan itibaren şöyle devam etmektedir :
8- bana karşı bütün meleketler isyan ettiler.
9- guşua kralı anmanailu, pakki kralı bumanailu.
10- ulluwi kralı lupanailu, sonra.....kralı.......inmipailu.
11- hatti kralı pampa , kaniş kralı zipani,......kralı nur dagan.
12- amurru kralı huwaruvaş, paraşi kralı tişenki.
13- armanu kralı mudakina , sedir dağları kralı işgippu.
14- larak kralı ur-larak, nikku kralı ur-banda.
15- türki kralı ilşu-nail ( ilşu nail ) , kuşaura kralı tişkinki.
16- toplam 17 kral, ki onlar savaşa girdiler ve ben onları vurdum.
17- hurrilere karşı bütün orduyu seferber ettim ve sonra tanrılara şarap takdim ettim.
18- o zaman savaşcılarıma , binlerce düşman askeri hiç mukavemet etmedi.
not : özellikle 15. satırdaki türki kralı ilşu - nail'e dikkat edilmeli. tahmini yazım tarihi : m.ö 2250 - 2200.
kaynaklara göre: anadolu'nun doğusunda yaşamış türk kralıdır.
bazı çivi yazılı kaynaklara göre, mezopotamyanın kuzeyinde , azerbaycan ve anadolu hudutlarında ilk türk boylarını izleri bulunmaktadır. bunlardan biri, şartamhari metninin 15. satırıdır. satırda m.ö. 2200 yıllarında akad hükümdarı naramsin ile savaşan "17 kuzey" hükümdarı belirtmektedir.tanınmış arkeolog prof. louis delaperte, 1936 yılında onlardan birinin adını "tourki kralı illoushhoumail", alman prof. n. g. gutenbock is 1938 yılında turki kralı ilşu nail şeklinde okumuştur. çağdaş araştırmacılardan biri, bu "türki kralın" kimliği sorusuna haklı olarak şu yanıtı vermiştir: "aksi ispat edilmedikçe türklerdir".
afyon kocatepe üniversitesi öğretim üyelerinden prof. dr. ekrem memiş'in belgelere dayandırarak hazırlamış olduğu tezinde de şöyle yazmaktadır: elimizdeki metinler m.ö.2 bin 200'lere ait bir olayı anlatıyor. akat kralı mezapotamya'dan gelmiş. fırat nehrini geçmiş ve anadolu'ya geçmiş. anadolu'da o zaman küçük küçük şehir devletleri var. bu küçük şehir devletlerinden 17'si hatti kralı pampa'nın önderliğinde bir araya gelmişler ve akat kralı'na karşı vatanlarını korumak için mücadele etmişler.bu 17 kraldan biri de çivi yazılı metnin 15. satırında geçen türki kralı ilşu-nail'di. burada geçen türki kelimesinin türk olduğuna şüphe yok. 2 bin yıl da buradan koyduğumuzda 4 bin 200 yıl önce anadolu'da türk kavmi olduğu gerçeği karşımıza çıkıyor.
1- ufak ufak
2- zor bulursun
3- beni sana hapsettin
4- hangi devirdeyiz
5- aşksız olmaz
6- kendine sor
7- can yarası
8- kararlıyım
9- kalmadı zamanım
10- sana ihtiyacım var
11- nafile
12- acı hatıra
13- ufak ufak (remix)
Türk Milleti ! Sen Anadolu denilen yurda sonradan gelme değil, ilk yerleşip medeniyet kuranların çocuklarısın. Mustafa Kemal ATATÜRK'e göre Anadolu, en aşağı 7000 yıllık Türk yurduydu. Türkler Anadoluya çok eski tarihlerde gelmişlerdi; öyle ki Anadolunun ilk bilinen uygarlığını kuran Hititler Türktü. Hititlerin Kafkaslar üzerinden Anadoluya gelip Kızılırmak yayının iç kısmına yerleşmesi, devlet yönetin gelenekleriyle Orta Asya Türk devlet gelenekleri arasında büyük benzerliklerin olması bu iddiaların doğruluğunu güçlendiriyordu.
Hititlerin ve Sümerlerin Türk olabilecekleri, Atatürkten önce de bazı Batılı tarihçiler tarafından fısıldanmıştı. Alışılmış tarih tezlerini alt üst eden bu ''aykırı fısıltı'' batılı bilim dünyasının asırlık iddialarını çürütecek olması ve Avrupanın tarihle temellendirilen ''emperyalist çıkarlarına'' gölge düşürebilirdi. Avrupa öteden beri siyasi hedeflerine ulaşmak için ''tarihsel yalanlar'' ileri sürmüş, doğu toplumlarını rahat sömürebilmek için, tarih'i, siyasi bir araç olarak kullanmıştır. Örneğin, 20. yüzyılın başlarında Anadolu coğrafyasını ele geçirmek isteyen emperyalist Avrupa, Anadolu'nun eski halklarının (basta Hititler) Hint-Avrupa kökenli olduğu tezini seslendirerek, Türklerin Anadolu'ya sonradan geldiklerini ileri sürüp emperyalist saldırılarına haklılık kazandırmaya çalışmıştı. Türklerin Malazgirt Savaşı'ndan sonra buraya geldiği, o günden bu yana Türklerin egemenliği altında yaşayan ulusları (Ermeniler-Rumlar) özgürlüklerine kavuşturma amacı taşıdığı izlenimi yaratmaya çalışmıştır. Dolayısıyla Anadolu'nun en eski uygarlığını kuranların Türk olduğu ispatlanır; Anadolu'da sadece 1000 yıllık değil, 17.000 yıllık (MÖ.15.000) Türk izleri ortaya çıkarsa her şey alt üst olabilirdi. Tarihsel nedenlerle Anadolu'ya sahip çıkmaya çalışan Avrupa'nın, Anadolu'ya kurduğu yapay bağ kopabilir, en önemlisi de Hititlerin ve Sümerlerin Türklüğünün kanıtlanması Avrupa'nın Türkler hakkındaki ''barbar, ikinci sınıf, sarı ırka mensup'' insanlar olduğu gibi asırlık iddialarını çürütebilirdi.
Atatürk, kimsenin sorgulamaya cesaret edemediği Batı'nın çarpık tarih tezlerinin karşısına bu tezleri alt-üst edecek, ''Türk Tarih Teziyle'' çıktı. Atatürk, sözde tarihi gerçeklere dayanarak Anadolu'nun, Ermenilerin ve Rumların anayurdu olduğunu iddia eden ve böylece Türkleri Anadolu'da ''işgalci'' durumuna düşürmek isteyen Avrupa'ya, her fırsatta Anadolu'nun öteden beri Türk yurdu olduğunu haykırdı. O'nun, sağlığında yaptırdığı tarih araştırmaları ve tarihi
gerçekler, okullarda geleceği inşa edecek Türk çocuklarına okutturulurken, ölümünden sonra bu tarih kitapları müfredattan kaldırılmış ve batı merkezli tarih anlayışını yansıtan kitaplar okutulmaya başlanmıştır. Çünkü tarih; siyasi ve kültürel emperyalizmin alt yapısını oluşturmaktaydı. Çağdaş olmayı batılı gibi olmak, onu dost kabul edip yakın olmak ve her istediğini onu gücendirmemek için yapmak olarak algıladığımızdan; dostumuzun ürettiği bilgiyi de fazla sorgulamadan doğruluğuna inanarak batı merkezli bir Türk ve Türkiye tarihini biz Türkler benimsedik. ileride bu ülkeyi yönetecek gençlerimize karşıt tezleri bırakın, neredeyse batılıların çıkarları doğrultusunda işgalci olduğumuzu öğretmekte ve tarih bilincinden mahrum yetiştirmekteyiz. Sınavlarda bu doğrultuda çıkan soruları da, batılıların bize biçtiği tarihe göre doğru kabul edip puanla ödüllendirmekteyiz.
Bu gün Malazgirt Savaşını, sanki daha önce Anadolu'da hiç Türk yokmuş da 1071 deki bu zafer sayesinde Türklere Anadolu kapıları açılmış ve bu memlekete yerleşmiş gibi öğretiyoruz. Oysa Anadolu'ya en son gelen Türk boyu müslüman Oğuzlardır. Bu tarihe kadar binlerce yıldır Anadolu'da başka devletlerin hakimiyetinde yaşayan Türkler, Malazgirt zaferinden sonra bu topraklarda üstünlüğü ele geçirerek kendi devletlerini kurmuşlardır. 1000 yıldır kesintisiz Türk devletlerinin çatısı altında yaşmakta ve Anadolu'yu yönetmektedirler.
Bu önemli ayrıntıyı nedense tarih kitaplarımız es geçmektedir. Atatürk'ün ''Türk Tarih Tezi'nin'' ders kitaplarında sadece bir cümlede adı geçmekte, içeriğinden pek bahsedilmemektedir. Atamızın dediği gibi; 'Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça, daha büyük işler yapmak için kendinde güç bulacaktır' sözü gerçekleşirse ezeli düşmanlarımızın amaçlarına ulaşmaları zorlaşacak, eğer öğretilmezse ve tarih şuurundan mahrum bırakılırlarsa emperyalistler amaçlarına daha kolay ulaşabileceklerdi. Ulu önderin, yıllar önce bilimsel olarak savunduğu tarih bilgilerinin birazını bugün çocuklarımıza öğretebilseydik, hem gençlerimizi aşağılık duygusundan kurtarmış olur, hem de tarihi gerçekleri yanıltarak siyasi çıkarları için bizi köşeye sıkıştırmaya çalışanlara karşı dünya kamuoyu önünde başımız dik olarak bilimsel gerçekleri yüzlerine vurabilirdik.
bir temel kazısı sırasında Hakkari'de bulunan 13 dikili anıt taştan bir kaçıdır. MÖ. 2030-1690 arasına tarihlenmiştir. Bu gün Anadolu'nun her yerindeki yazıtlar ve resimler, Türk bilim insanları tarafından yapılan araştırmalar sonucunda Antik çağlarda Anadolu'da Türk yoktu, Türkler 1071 de Anadolu'ya girdiği tezini çürümekteler. Ön-Türk uygarlığı araştırmacılarının gün yüzüne çıkardığı Türklere ait
Anadolu kaya resimleri ve yazıtlarının bulunduğu yerlerden tespit edilenler şunlardır:
DOĞU ANADOLU YÜKSEK YAYLASI,
*Van-Hakkari, Tir-i Şin Yaylası,(Ermenistanda devam eder), Kahn-i Melikan(2.600metre); Taht-ı Melikan(2.850m.), -15/5 binlere tarihlenmiştir, buzul döneminden kalma tek hayvan resmi buradadır.
*Gevaruh Vadisi -10/8 bin,
*Sat Dağı ve Gölü -8/6/4 binler,
*Hirkanis Suyu, Mazur Vadisi -8 bin,
*Pagan Köyü (Van, Özalp ilçesi) -8 bin,
*Baş et Dağı -4 bin,
*Put ( Yedisalkım Köyü) -4/3 bin, Erzen -113/6 bin
*Cudi Dağı -1500
*Varagöz Yaylası -8/ 1000(174) (45 bin kaya üstü ve mağara resimleri Orta Asya ve üst Asya ile eşlik be benzerlik göstermektedirler.)
VAN-HAKKARi TiR-i ŞiR YAYLASINDA,
*Çilgiri Yazıtı, Davulcular; -7.000 (2 yazıt)
*Van Akdamar Yazıtı -7 bin ( henüz tamamı okunamamıştır.)
*Oy-Onul ((oy-Ongul), Trabzon mağara yazıtları -2 bin (2 yazıt)
*Sinop, Sinop Tersane Kapı Üstü Yazıtı -2 bin belki daha eski ?
iSTANBUL,
*Erenköy Yazıtı,
*Oy-Oğ (istanbul) yazıtları,
*Erenköy
*BiZANS YAZITLARI,
*istanbul, Ayasofya
*Trabzon Ayasofya
*Ankara, Dikmen
*Fikirtepe de çıkan kaplar arasında 2 kap Oq (-6 bin) ve Oz (-5 bin) damgalarıyla süslenmiştir. (istanbul Arkeoloji Müzesi)
ZÜMRAN (izmir),
*Apa-Usuz (Efes) Artemision Yazıtı,
ANTALYA,
*Beldibi Mağarası -6/5 bin, (3 yazıt)
*5 Side parası,
*Apollon ve Artemon Yazıtları -2 bin ( 2 yazıt),
ORTA ANADOLU,
*Konya-Çumra, Çatalhöyük; Ana Tanrıça Yazıtı; -6500 ve duvar damgaları,
*Eskişehir, At-Esiç Öz (Midas) Yazıtı -3/2 bin.
Sonuç olarak; Anadolu'nun doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine her yöresinde mevcut yazıtların Orta Asya da ki Türk yurdundakilerle şekil ayniyetleri ve yakın benzerlikleri dahi Türklerin Anadolu'ya gelişlerinin günümüzden en az 17.000 yıl öncesine dayandığının göstergesidir. Bugün Türk bilim insanları karlı dağların ardındaki sırları tespit edip bilimsel olarak yayınladıktan sonra, bu bilgilerden rahatsızlık duyanlar Anadolu'nun her karış toprağının özbeöz Türk yurdu olduğunun ispatı olan bu belgeleri terör örgütü aracılığı ile ortadan kaldırmaya teşebbüs etmekteler. Bu gün düşmanlarımız bile uyumaz kendi aleyhine olan gelişmeleri takip edip ortadan kaldırırken, gözü açık uyuyanlara ve gönülleri ulusal tarih bilincinden yoksun kalıp Anadolu'nun sadece 1000 yıldır Türkler tarafından işgal edildiğini savunanlara duyurulur !..
cildimizde bulunan iki tür ter bezinden biridir. apokrin bezleri bol miktarda kıl kesesi bulunan; kafa derisi, kol altı ve üreme organı gibi bölgelerde ortaya çıkar. apokrin bezleri doğrudan salgı bezi tülübüne ter sıvısı salgılar.
cildimizde bulunan iki tür ter bezinden biridir. ekrin bezleri vücudumuzun büyük bölümünde görülür ve doğrudan cildimizin yüzeyine açılır. vücüdümuzda 2 milyon ila 5 milyon arasında ekrin terleme bezi bulunur.
1978 yılında istanbulda doğdu. 1994 yılında gitar çalmaya başladı, 1995 ilk grubu blindsouls (bass gitar -furkan karadeniz&davul-öner berber&vokal-tuna usta) 1996 yılında punk grubu kirpi (grup elemanları yine aynı ) 40 a yakın bestesine hayat verdi. 1999 yılında vokal yapmaya 2004 te de bass çalmaya basladı. 2006 yılında hayalini kurdugu prova ve kayıt studyosu Studyo trip'i açtı. bir çok demo çalışmada rol aldı. Uzun süre solo çalışmalar yaptıktan sonra, Kütahyada üniversitede okuduğu yıllarda Korhan tarhanla sahne calısmaları oldu. laylaylom isimli bir grupta çaldı ve vokal yaptı . Sonra istanbul'a dönüşüyle birlikte 2002 de Pendik Bjk tesislerinde program yapmaya başladı 2003 yılında grup trip'i kurdu.2006 kışla baslayan 2007 yazında biten süreçte Pınar AYLiN'e vokal yaptı. Şuan solo album Serhat ERKAL projesiyle uğraşmakta olan genç bir yetenektir.**
çıkacak olan albümünden hariç, piyasaya sunduğu şarkıları;
1- dağ gülü
2- garip serçe
3- çıkış yok mu
4- dağlar
5- vah
6- en dertli
7- sus
8- yalancı
9- arap saçı
10- çaresiz
11- dayanamam
12- gibi gibi
13- paylaşmak çok zor
14- sakladım herkesten
15- serseri
16- ümidim var
17- yardım et
sümerlerin gılgamış destanı ile dede korkut destanları birbirine benzemektedirler. 2 destanda 12 parçadan meydana gelmekte, kahramanların başına ne geldise uykudan gelmesi, sümerlerde guti kralı inkuşi ile dede korkut'da ki enkuşun isim benzerliği bir tesadüf değildir. zaten orhun abidelerinde ki edebi dil türk dilinin çok eskiye dayandığını göstermektedir. zaten sümerlilerin de türk olduğu yansıdılamaz bir gerçektir.
git gide kirletiyorlar gökyüzünü Anne
umutları da tüketiyorlar hep beraber, sevgileri de
dillerinde en ince yalanlar, süslü ve sisli yüzleriyle
soğuk yüreklerinde ne acıma ne sevgi
kimin eli kimin cebinde
kimin eli kimin neresinde belli değil...
bense öyle acemi ve şaşkın
boş kalan ellerimi bir ömür
nereye koyacağımı bilemedim.
bilemedim, hangi yalanla kimi nasıl soyacağımı.
buz üstünde yürümeyi seçtim kendi hesabıma
maske diye bir not düşürmedim yüzüme
bukalemuna çalan rengimde olmadı...
tuttuğum her insanın elinde ellerim kirlendi
gözlerim kirlendi baktığım her insanın gözlerinde
yüreğimi sarktım umut kuyularına her defasında
her defasında yangın çektim su yerine, acı çektim
ne bir gün ışığı aktı içime ne de bir yağmur damlası.
rezil bir dünyanın orta yerinde
hüzün ben oldum düşen her yaprakta
her savaşta vurulan ben
kaç çocuğun hayalleri yıkıldı gözlerimde
kaç çocuğun son ümitleri yandı yüreğimde
ıstırabın en derin okyanusuna gömüldüm
bu nasıl bir dünya
bu nasıl bir dünya Anne
kahretsin
suskunum, susuzum, yorgunum Anne...
durmadan kirletiliyor, kanıyor zaman, kimse aldırmıyor
kimse yanmıyor sevincini ateşe döken gelincik çiçeklerine
dönüp bakmıyor çığlıklarına annelerin
hergece dokuz yerimden vurur beni, gözleri öksüz çocuklar
bu yüzden çıkarmıyorum kurşunları yüreğimden, yaramı da sarmıyorum
siyahlar giyiniyorum her gün, dalgın dalgın bakıyorum camlara
ah gönlü güvercinim sen olmasan nasıl dayanırim bu rezil yaşama...
herşeyin kirletildiği bir dünyada, temiz tutamadık güzelliklerimizi
bu yüzden hep vurgun kaldı bir yanımız, bir yanımız aşka, acıya ayarlı
her gece dumanlar yürüyor
beton yığınlarıyla örtülü sevgisiz kentler üstüne
zifiri karanlıklar yürüyor Anne
kapkara nehirler gibi, acı akıyor yüzünde yoksulların
bir cehennem ateşi yanıyor yüreklerinde her akşam
kimse kimsenin yasını tutmuyor, bölüşmüyor acısını
bu nasıl bir dünya Anne
bu nasıl bir dünya
kahretsin
sarılki, serinlensin ateşler içindeki alnım
Yorgunum anne, beynim, tenim, ellerim yorgun
kendime sürgün yaşamaktan
sevgiye tanımlar aramaktan
tüm bu oldu bittilere
insanın kayıtsızlığından yorgunum Anne...
yorgunum, ağrılarım, sızılarım, hayallerim yorgun
ihanetler yedi umudumu, sevincimi, düşlerimi
her gece yalnızlıklar sürüyorum kanayan yerlerime
ellerime çaresizlikler yüklüyorum
üşüyorum bu karanlık soğuk gecelerde sarıl bana Anne
oysa hiç dönmedim sırtımı insan emeğine
öpmedim namerdin elini, eğilmedim zalimin önünde
ama ezildim bir çaresizin bakışından
bir annenın yakarışından
bir babanın haykırışından
utandım Anne dünyayı kirli bahçesine çevirenlerden
aç insanların kederinden utandım
bombalanan şehirlerden, yalvaran gözlerden
insanların kayıtsızlığından tüm bu oldu bittilere
insanlığımdan utandım Anne insanlığımdan.
heyhatki,
bizi ağlatan acılar güldürüyor başkalarını
yürek yanarsa titrer Anne, gül üşürse
kaç insan soyundan ihanet görmüş, kaç gül dikeninden
mademki ihanet var,
öz elleriyle boğsun gül emen çocuklarını anneler
ve ihanet etsin şairler
yazmasın şiirler gül yüzlü sevgililerine
her mısrası kurşun olup saplansın yüreklerine...
....
dünyadaki tüm çocukları sevdim Anne
sevdim yeryüzündeki bütün insanları
diline, dinine, ırkına bakmadan sevdim
sevdim boynu halkalı köleler gibi
nerde bir ah duydum yüreğime saplandı oklar
nerde bir çocuk vuruldu ben de vuruldum Anne...
can çekişir dudağımda kelebek ölüleri, nerede kötülük görsem
nerede kötülük görsem, söner yıldızları gözlerimin, kör olurum...
suskunum, susuzum, yorgunum Anne
bunca kalabalıkların, bunca mekanların içinde
her defasında yarası kanayan şiirler damlarken içime
yüreğimdeki yağmurlarla, herkesin bildiği bu dünyada
adresi olmayan yitik mektuplar gibi yorgun
yavru bir kedi gibi sahipsiz ve de yalnızım
öyle mi?
vayyy..
....
ben nazlı bir yaprağım dalından düşmüş
alın beni üşüdüğüm yerden
kaldırın düştüğüm yerden
kalbinizin üstüne tutun pul pul
vicdanınızın üstüne
aynı soydanım sizinle
yok başka bir umarım alın beni üşüdüğüm yerden
yok başka kimsem kiminle konuşsam
sizin elleriniz var soyan, evleriniz var kocaman
sokaklarda, gecekondularda yatmadınız karda - kışta
bir dilim ekmeğe avuç açmadınız
utanan biz olduk yoksulluğumuzdan
utanan anam oldu, babam, bacım, gardaşım...
ben nazlı bir yaprağım dalından düşmüş
alın beni üşüdüğüm yerden
kaldırın düştüğüm yerden
kalbinizin üstüne tutun pul pul
vicdanınızın üstüne
aynı soydanım sizinle...
Sakkara piramidi, Kahire'nin 24 kilometre güneybatısında yer alan, Mısır'ın en eski başkenti Memphis'te yaşayanların defnedildiği bölge olarak kullanılmış Sakkara'da bulunmaktadır. M.Ö.2500'de yaptırıldığı düşünülen bu piramit dünya üzerinde taştan yapılan ilk büyük anıt tasarımı olarak da kabul ediliyor. Basamaklı piramit olarak da bilinen bu yapı ünlü mimar imhotep tarafından Kral Djoser adına yaptırılmıştır. Boyu 63.17 metredir.
cevap&fieber'in 2006 yılında çıkarmış oldukları 'hedefin kalbi' albümünden şu günlerin anlamlı bir rap şarkısı.
oluk oluk kan akar
Fieber Verse
patlar bombalarda katlar ölüyü 10 bine
yaslar tutulur artık her taraf savaş yeri
ve her yerinde değeri kalmamis gözünde kimsenin
bir merminin yaktığı ocaklar umrunda mı söyle
durmadın mı hala vuramadın mı yeteri kadar insan
seferi başlatan yalan emirle toz duman sokaklar
her çocuk dudaklarında barışı sayıklarken
işkenceyle dövdünüz ve öldürdünüz yalvarırken
görmediniz bir rezillik olsa dahi hep övündünüz ya durmadan
göründünüz o gazete köşelerinde şeytan manşetiyle
kaplayan bir yerdiniz bir nefretinde
taşıyan insanın kederli gözlerinde kinlerini
yenmek mümkün olmadıysa öldürün
kanlı kadehi kaldırıp zafer nidalarıyla yapılan her şovun
yorumu dilde küfüre döndü söndür alevi
Cevap Nakarat 2x
oluk oluk kan akar kesildi can damarları
yaşamı sona erdi yerde kaldı kanları
hiç acımadan katlettiniz tüm canları
hayatta kalanlarsa unutmayacak bu anları
Cevap Verse
uzun süren mücadele yenik ayrılan filistin
galip olan yok mağlup olan insanlik değil mi
yalın ayakla koşan çocukların sesleri
desteklemeye devam edin israilli köpekleri
yapılan bu savaş hayata atılan izdir
bunu görmeyecek mi sandın görecek olan genç filizdir
tv'de ki görüntüleri izledikçe delirdim
biraz müzik dinlesem anca kendime gelirdim
mayın döşedin ölüm yatakları tren rayları
aldın canları katliam yaşandı ölüm ayları
vagonların arasına saklanan genç bedenler
kurtulmanın umuduyla umuda yolculukla
geriye giden bir hayatı geriye getirebilmek
imkansızın ötesinde bir eylem olsa gerek
boğuştukları deniz derin yilanlar engerek
kimse hiçbirşey yapmadı gitti seyrederek
Cevap Nakarat 2x
oluk oluk kan akar kesildi can damarları
yaşamı sona erdi yerde kaldı kanları
hiç acımadan katlettiniz tüm canları
hayatta kalanlarsa unutmayacak bu anları
iki güzel rap şarkıcısıdır. 2006 yılında çıkarmış oldukları 'hedefin kalbi' albümü ile dikkat çekmişlerdir. albümde özellikle 'hedef verin' ve 'oluk oluk kan akar' iki rap şarkısı dikkat çeker.
hedefin kalbi albümü ;
01 - Cevap & Fieber - Intro (1:00) (Beat Cevap)
02 - Cevap & Fieber - Hedef Verin (3:24) (Beat Fieber)
03 - Cevap & Fieber - Kendin Kaybettin (3:18) (Beat Snr)
04 - Cevap & Fieber Feat F-Style - Dünden Kalan Resimlerin (3:44) (Beat Snr)
05 - Cevap & Fieber - Oluk Oluk Kan Akar (3:35) (Beat Cevap)
06 - Cevap & Fieber - Vur Beni Geriye (2:27) (Beat Cevap)
07 - Cevap & Fieber Feat Patron & Şehinşah - Rap Cehennemi (3:27) (Beat Cevap)
08 - Cevap & Fieber - Rap'i Yudumla (1:37) (Beat Cevap)
09 - Cevap & Fieber - Sonbahar (3:44) (Beat Rashness)
10 - Cevap & Fieber Feat Hayki & Garez (ihtilal) - Çok Uzun Bir Hikaye (5:59) (Beat Ertu)
11 - Cevap & Fieber - Çekil Yolumdan (3:21) (Beat Cevap)
12 - Cevap & Fieber - Interlude (Vurgun) (1:20) (Beat Cevap)
13 - Cevap & Fieber - Keyifli Dinlemeler (2:10) (Beat Snr)
14 - Cevap & Fieber Feat Zeky - Tek Kaldık (5:32) (Beat Cevap)
15 - Cevap & Fieber - Yalnızlığımla (2:25) (Beat Cevap)
16 - Cevap & Fieber - Yelkenler Pupa (2:48) (Beat Cevap)
17 - Cevap & Fieber - Yere Çök Ve Ağla (3:31) (Beat Snr)
18 - Cevap & Fieber Feat Patron & Şehinşah - Rap Cehennemi (Remix) (3:58) (Beat Cevap)
19 - Cevap & Fieber - Outro (1.33) (Beat Cevap)
derikmen (petrol), kule montajı, kulenin kontrol ve bakımı, sondaj manevrası ve kuyu başı düzeneği hazırlama işlemlerini, kendi başına ve belirli bir süre içerisinde yapma bilgi ve becerisine sahip nitelikli kişi.