kutsal palamut
291 (zehir gibi)
yedinci nesil yazar 1 takipçi 0.30 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    kiem

    2.
  1. 56 k internet hızı ile yarım saat (30 dakika) süre içerisinde iş görebilme yetinizi ortaya çıkaran eğlence mekanı. Eğlence mekanı diyorum çünkü bağlanmaya çalışırken çok eğlendim. pentatlondan zor lan
    0 ...
  2. kutsal palamut

    2.
  3. annemin beyaz et olarak sadece balığı sevmesinden ve yılbaşı gecesinde palamut yememizden dolayı götümden çıkıveren nicktir. yılbaşı gecesi elalem tavuk yiyor,hindi yiyor,bize gelince oturmuş buğulama palamut yiyoruz. bende tavuk yemek isterim,herkes gibi oturup hindinin o ince kemiklerini ayıklaya ayıklaya etini yemek isterim,ama yapamıyoruz. sırf bu yüzden yılbaşını evde geçirmek istemiyorum. hayır o değil,komşuya gideyim dedim,onlarda kasaptan kıyma alıp köfte yapmışlar.
    1 ...
  4. kuran ı kerim deki matematik hatası

    40.
  5. bunu başka bir paradoks ile açıklayalım;

    iki çocuk ayrı ayrı kalem satmaktadırlar. Her ikisinin de 30'ar tane kalemi vardır. Biri, 3 kalemi 10 TL'ye, diğeri de 2 kalemi 10 TL'ye vermektedir. ilki 30 kalemden 100 TL, diğeri de 150 TL kazanır. ( Toplam 250 TL.) Ertesi gün yine 30'ar kalemle evlerinden çıkarlar. Yolda karşılaştıklarında biri diğerine der ki:

    -Gel seninle ortak olalım. 60 (30+30) kalemin 5 (2+3) tanesini 20 (10+10)TL'ye satalım. Kazandığımız parayı da paylaşırız. Basit bir hesapla 60 kalemden 240 TL kazanırlar. Yani;

    5 kalem 20 tl ise, 60 x'dir..
    X= (60.20)/5 = 240 tl.

    Çocuklar, ayrı ayrı satış yaptıklarında toplam 250 TL kazanıyorlardı. Beraber sattıklarında neden 10 TL zarar ettiler?

    yani bu günümüz matematiğinin paradokslarıdır. allah'ın matematiksel hesaplama hatası değildir.
    1 ...
  6. kuran ı kerim deki matematik hatası

    39.
  7. Kuranda miras taksimi anlatılırken bazı oranlar verilmiştir. Ancak bu oranlar mutlak olmayıp mirasa belli katılım şekillerine göredir. Katılımcıların sayı ve kimliklerine göre miras oranı değişebilmektedir. Mesela ölenin çocuğu varsa annesi 1/6, eğer ölenin çocuğu yoksa aynı anne 1/3 alır. Kadının çocuğu yoksa kocasından alacağı pay 1/4 çocuk varsa 1/8 dir. Katılımcıların oluşturduğu portreler birçok değişik şekilde olabilir. Oluşabilecek katılımcı şekillerinden bazılarına yönelik oranlar Kuranda verilmediği için gereken oranlar şartlara en uygun olan oranların eşit miktarda azaltılması ya da çoğaltılması yoluyla elde edilir ki buna islam hukukunda avliye ve reddiye denilmektedir.

    Mesela;
    Tek evlat olduğunda kız çocuğunun payı Kuranda 1/2 dir. Ancak sülalede miras alacak nitelikte kimse kalmadıysa kızın hakkı 1/2 olduğu halde kıza mirasın 1/1 i yani tamamı verilir. Bu durumda Kuranda verilen orana uyulmadı denilemez. Bu durum Usul-i fıkıhtaki "Nassın muktezâsı ile sâbit olan, bizzat nass'la sâbit olan gibidir" kaidesince icma-i ümmet tarafından hükme bağlanır.

    Bunu kutuplarda namaz meselesine benzetmek de mümkündür, Kuranda 5 vakit namazın vakitleri bellidir fakat kutuplarda bu vakitler oluşmamaktadır. Bu durumda Kurandaki vakit tayinlerinin burada karşılığı yok, demekki Kuranda hata var denilemez. Şu halde yapılması gereken hadiste açıkça bildirildiği gibi o bölgeye en yakın vakitlerin oluştuğu bir yeri baz alarak namazların kılınmasıdır.

    Kuranı Hz Muhammed'in kendi yazdığı, burada da hata yaptığı iddiası ise son derece mantıksızdır. Nitekim düşmanlarının bile nübüvvetini kabul etmemek için zekasını ikrar ettikleri ve hayatının önemli bir bölümünü ticaretle geçirmiş ve çevresindekilerin de ticaret ehli olduğu bir zatın bu kadar basit bir oranı bilmemesi mümkün müdür? Halbuki avliye ve reddiyeyi gerektirecek durumlar günümüz matematiğinin geldiği seviye ile ortaya çıkan bir şey değil bilakis o zamanın insanlarının çok rahat bir şekilde hesaplayabildikleri durumlardı.

    Kuranda her şey en ince ayrıntısına kadar tarif edilmemiştir. Çünkü Kuran genel hudutlar koyduktan sonra oluşabilecek diğer ihtimalleri Hz Peygamberin sünnetine; sünnette de yoksa ümmetin sözbirliğine bırakır. Bu da "Ümmetim dalalet üzerine birleşmez"; diyen Hz Peygamberin ve mü’minlerin yolundan başkasına uymayı, "peygamberin yolundan ayrılmak" olarak bildiren Kuranın müminlerin akıl ve anlayışlarına verdiği önemi gösterir; tabiî ki bu akıl ve anlayış icma dediğimiz ortak kabule dayalı ortak akıldır.

    alıntıdır.

    bazı konularda matematiğin yeterli olmadığı durumlar her konuda mevcuttur. quantum fiziğini de azıcık oturup incelerseniz, matematiksel çıkmazlarla karşılabilirsiniz.
    1 ...
  8. allah ı reddediyorum

    122.
  9. allah ı reddediyorum

    118.
  10. özgür iradeye bırakılmış bir seçimdir. hatta reddeddiği allah bir ayetinde şöyle buyurmuştur;

    "dinde zorlama yoktur. çünkü doğruluk, sapıklıktan ayırd edilmiştir. artık her kim tâğutu inkar edip, allah'a inanırsa, sağlam bir kulpa yapışmıştır ki, o hiçbir zaman kopmaz. allah, her şeyi işitir ve bilir." (bkz: bakara 256)

    gelelim "ben allah'a inanıyorum fakat yaptıkları saçma geliyor, yetersiz bir tanrı" diye kolpa yapanlara ve bu kolpaya, insanların sosyal hayatlarındaki yaşamlarından örnek vererek pekiştirme yapanlara...

    nedir din? hangi amaç doğrultusunda benimsenir, insanlarda benlik kazanır?

    bazı cahillerin sözlerine bakarak islam dinini zorlayıcı ve bölücü bir din olarak görmeyin. bunlara bakıp dinin zorlayıcı olduğunu sanmak büyük bir yanılgıdır. çünkü dinin temelinde imtihan yatar zorlama yapılan bir yerde imtihandan söz etmek imkansızdır. zorlama, dinin temel mantığı ile çelişir.

    evet, dinin temeli imtihandır. din inançtır! inanmak demek, sebep aramadan, sorgulamadan bağlanmak demektir. başına ne gelirse yaratıcı tarafından geldiğini kabul etmektir. insanoğlunun ve evrenin eşsiz sistemini yaratan allaha inanıp sonrasında "ben allaha inanıyorum ama yaptıklarını inanmıyorum" demek iki yüzlülüktür.

    "allah övünüyor, kendini çok methediyor" diyenler... hayatlarında kur'an-ı kerim'i okumuşlar mıdır acaba?! bu kitabi, rehberi bir açıp okuyun! ayetlerin çoğunda allah'ın "biz" dediğini göreceksiniz. "biz gönderdik, biz dedik, biz yaptık"... bu kadar çok "ben" diyen insanoğlu, görmezler mi hiç allah bile çoğu zaman "biz" der. sen, ben değil, birliği, bir olmamızı emreder.

    bu kadar güzel bir dengeyi yaratan ilahi gücün her yaptığının doğru olduğuna inanmaktır din! ki yaratan "size şer gibi gözüken şeyler hayırdı, siz onu şer gibi görürsünüz ama en doğrusunu allah bilir" demiştir. işte buna inanıyorsanız, allaha inanmış olursunuz. başa gelen belaya da "çok şükür, ne geliyorsa senden gelmiştir" diyebiliyorsanız imtihanı geçmiş olursunuz.

    inanmak zannedildiği kadar kolay değildir. zannedildiği kadar da zor değildir. inanıp inanmamak bize verilen o küçük özgür iradeye bırakılmıştır. bizim bu dünyadaki irademiz sadece inanmak ya da inanmamaktır. (bkz: cüzi irade). gerisi allah'ın bize yazmış olduğu kaderdir.

    isteyen inanır, isteyen inanmaz.
    0 ...
  11. fatura fiş almanın ülke ekonomisine katkıları

    0.
  12. fatura fiş alın ki işletmeler vergilerini ödesin, ödesin ki hazine para dolsun. para dolsun, büyük şef oğluna gemi alsın. oğlu gemiyi işletsin para kazansın, o da ülke ekonomisine katkı sağlasın.

    bu kadar mı? hayır değil!

    devletin kurumları satılsın, gelir kaynakları yabancıların eline geçsin ama siz yine de faturanızı fişinizi alın ki vergilerini ödesinler, ekonomiye katkıda bulunsunlar. moda iskelesine gidin, malta köşkünde brunch yapın, fethipaşa yalısında düğün eyleyin, üsküdar iskelesinin orda çay için, sonra faturanızı fişinizi alın. alın ki devlet bir cebinden alıp diğer cebine koysun. (bkz: beltur)

    ülke hiç üretmesin, üretim kaynakları baltalansın, sonra iş fatura-fişe kalsın!

    aferin size fındık beyinli, at gözlüklü koyunlar. size gelen ambulansın aldığınız faturayla fişle geldiğini zannediyorsunuz değil mi? ya da hizmetleri hep bu alışveriş belgesi sayesinde kazandığınızı düşünüyorsunuz!. bunlar zaten bir şekilde ödeniyor. öyle ya da böyle devlet zaten bunu almasını biliyor. peki çalınanların, ceblere cukkalananların belgesini kim veriyor? büyük ihalelerin kimlere kaldığını, ne fiyatla kaldığını kimler biliyor? faturaymış fişmiş. adam iki tane ekmek, 5 tane yumurta satacak, bütün gün 1 kutu sakız satma derdine düşecek, sonra da ülke ekonomisine katkı sağlaması için bu adamdan hesap sorulacak, fiş istenecek fatura istenecek.

    sen ülke olarak domatesi üretmek yerine, domatesi satandan vergi almaya çalışırsan, bir bok olamazsın. sen bir toplu iğneyi üretemeyip dışardan ithal ediyorsan, bunun da vergisini almaya çalışıyorsan, aldığın o vergi, bayramda çocuklara verilen cep harçlığını geçmez. iletişim hizmetinin gelirinin tümünü almak varken, niye vergisini devlet hazinesine katıyoruz sadece? bunun gibi bir çok eski devlet kurumunun tüm gelirini kârını kazanmak varken niye vergisi ile yetiniyoruz?

    çünkü bu ülkede yatırım varsa, o da vatandaşı yatırmaktır. yüzükoyun bir şekilde...
    2 ...
  13. alkolün zararları

    21.
  14. size başımdan geçen bir anımı anlatayım. zararlarını içinden bularak çekin alın..

    iki arkadaş. ben ve türker...
    zaman: toy evreler.

    keyfimize düşkün insanlardık o zamanları. hayattaki varolma nedenleri üzerinde durmadığımız günlerdi. karı-kız-alkol-seks kare asını oluşturmaya çalışırdık her daim. gençliğe ilk adım attığımız günler yani.
    yine böyle günlerden birinde "hadi içelim" dedik. hesapta ikişer bira atacaktık ve türkerlerde kalacaktık...

    ben: selamın aleykum şener abi. 4 tane bira alalım
    şener abi: tabii.. olm ne yapacaksınız lan 4 tane birayı. dişinizi mi fırçalayacaksınız
    türker: yok abi,uykuluk onlar. uyumadan önce içelim dedik.
    şener abi: gelin lan gelin,içeriz burda bende muhabbet edecek adam arıyordum,tam zamanında geldiniz
    ben: iyi madem...

    oturduk ,muhabbet içmek derken baktık bunlar bize yetmeyecek...

    şener abi: hani lan uykunuz gelmedi. ehe ehehe.. neyse bize gidelim,yengeniz annesinde,bende de jack var,hiç açılmadı daha. onu devirelim bari...

    neyse gittik şener abilere. güya hafiften içip zıbarıp yatacaktık ama şener abi bi katalizör endamıyla bize verdi gazı,çekildi aradan... ikişer biranın üzerine bi şişeyi viskiyi de devirince biz maymun gibi olduk zaten. (şener abiye selamlar... amına koyim şener abi)

    ben: hadi lan gidelim türker
    şener abi: beyler ben sizi bırakayım arabayla,çıkmayın böyle
    türker: yok abijim biz gidiereiss
    şener abi: olm götüreyim işte...
    türker: cıx. giderisss
    şener abi: iyi sittirin gidin..

    neyse çıktık dışarı,sigara yakacaz,yalnız çakmakları unutmuşum şener abinin evinde. geri de dönemiyoruz. çok uzaklaştığımız için değil. eğer dönersek yön duygumuzu kaybedecez,kimbilir kimin evine girmeye çalışacaz diye. saat kaç onu da bilmiyoruz. görmüyoruz ki. yalnız şener abinin evine giderken geceyarısı 01:00 civarı idi. bak onu hatırlıyorum. dışarda in cin top oynuyor. açık yer yok. neyse aldık ağzımıza sigarayı öle salak salak yürüyoruz. sonra karşımıza 3 adet genç çıktı

    türker: şşştt pşt gel gelll...

    gençler gelir;

    türker: ateş var mı genjlerrr (dili dönmüyo tabii,yazamıyorumda şimdi)
    gençler: yok abi
    ben:lan bu saatte ne işiniz var o zaman dışarda (ne alakaysa artık)
    türker: sittiieerin laynn o zaman. amuğagovueeerraaa

    gençler götüm götüm gider. bizde ufak ufak yola devam ederken bi ekip yanımıza yanaşır...

    memur: gençler götürelim sizi
    türker: yokkk. bizzzz giderrisss (herif kitlendi,bacakları kopsa "bırakın ben giderim" diyecek)
    ben: ateş var mı abi
    memur: biz kullanmıyoruz
    türker: o zaman iyi akşaaemlar memur pey

    yola devam ederken (hala yanmayan sigaralar ağzımızda) önümüzü 5-6 kişi kesiverdi. ben ateş istediğimiz o üç gençten birisini tanıyıverdim...

    gençler: siz az önce niye küfür ettiniz lan mına koyim
    ben: küfür mü? kim etti? (kolpa)
    türker:sieeeaa lan muğaa....

    derken bitanesi türkere çaktı. türker götünün üstüne oturdu. bitanesi de bana salladı,ben geri çekilirken ayağım kaydı,zaten denge unsurunu saatler önce kaybetmişim,ben de löpp diye oturdum götün üstüne. sonra bana vurmadılar nasıl olsa düştü diye. yalnız türker kalkmaya çalışırken azıcık onu hırpaladılar. lan kalkmaya çalışıyorum ama kalkamıyorum ki. neyse bunlar küfür ede ede gitti. bizde üstümüzü başımızı silkeleyerek kalktık. sanki dayağı yiyen biz değilmişiz gibi yolumuza devam etmeye başladıktan 5-10 dakika sonra türkerin kafa şarj etmeye başladı. herhalde zamanla oksijen beynine ulaşmaya başlayınca düşünme yetisini tekrar kazandı...

    türker birden "loaaynn demin bu muğaagovuklarım dövdü mü bizi loaynn.." diye kükredi.

    anasını satayım bende gaza geldim bende bağırmaya başladım. türker gitti,yanımızda ki inşaata girdi. ben kemeri çıkardım bu da iki tane kalas kapmış inşaattan,koşarak geldi yanıma tekini bana verdi.bi elimde kalas diğerinde kemer deli danalar gibi koşmaya çalışıyoruz. çalışıyoruz çünkü koşamıyoruz...
    baktım karşıda köfteci amca var. bulunduğumuz bölgede üniversite öğrencileri olduğu için,gece alkolden sonra midesi kazınanlara,el arabasında köfte ekmek yapıyo bey amca. zaten o saatte de bi tek o vardır herhalde. ben elimde kalas ve kemeri unutaraktan ateş istemek için köfteciye doğru yöneldim. ama ağzımda sigara yok, onu da sonra farkettim. amca önde beni, arkada türkeri öyle görünce,başladı kaçmaya. "lan dur gitme" demeye kalmadan baktım 3 tane genç... aha dedim bu gençler bizi hırpalayan gençler. bi yandan da türkere bağırıyom koş lan koş,buldum mına koyim diye. gençlerden sesler bağırışmalar geliyor "abi biz değiliz biz değiliz" gibi bişeyler diyorlar ama o esnada tabii beyin idrak etmiyor. kalası tam kaldırdım, bi baktım iki tanesi kız. tabii ben uzaktan hepsini erkek görüyorum,seçemediğim için cinsiyet ayırımı yapamadım. bunlar değilmiş lan derken bi baktık türkerin eve gelmişiz.
    binbir zorlukla eve girdikten sonra kafayı yastığa koyduk.. o esnada sabah ezanı okunmaya başladı. velhasıl ondan sonrası mide bulantısı,kusma,dönme gibi etaplarla geçti.

    dipnot: bazı bölümler eksik ya da birbirinden bağımsızmış gibi gözükebilir. hatırlayabildiklerimizi birleştirip bunları çıkarabilmiştik zamanında...

    sonuç: götünüzle içmeyin. şişede durduğu gibi durmuyor.
    1 ...
  15. digiturk

    162.
  16. sinir sistemlerinizin bozulmasına,çıldırmanıza ve decoderi yere vurup kırmanıza neden olacak lanet olası platformdur. ticari paket almışsınızdır,amacınız para kazanmaktır. zaten götümün keyfine alacak olsam alırım eve kurarım aylık 70 tl veririm, sikimi sallaya sallaya evimde izlerim. ama ben ticari amaçla kullanmak istemişim,aylık 335 tl vermeyi taahhüt etmişim, o halde yayın aksaklıkları hakkında ki şikayetlerim de kaile alınmalı kardeşim. ama öyle olmuyor işte! bakın anlatacaklarımı dinleyin ve almadan önce bir daha düşünün. amaç digiturk'ü karalamak ya da kötülemek değil. bir kullanıcının başına gelenleri anlatmak ve yorumda bulunmak...

    son zamanlarda, kullanmış olduğumuz ticari üyelik yayınında,gece ya da gündüz farketmeksizin aralıklı olarak sinyal problemi yaşanmakta. hatta maç esnasında bile sinyal bozukluğu nedeni ile yayın durmakta ve müşterilerim bu yaşanan aksaklıktan dolayı madur duruma düşmektedir. buna paralel olarak bende potansiyel müşteri kaybına uğramaktayım. peki çözümü ne olacak ya da olmalıydı?! uzun süredir bu allahın belası problemin çözümü için uğraşmaktayız. ha diyeceksiniz ki "müşteri hizmetleri ilgilenmiyor mu kardeşim?!"... evet ilgileniyor. şu şekilde;

    "beyefendi decoderin fişini çıkarın, televizyonunuzu kapatın,kartı çıkarın,10 saniye bekleyin,fişi takın,cihazı çalıştırın,televizyonunuzu açın,ve kolay kurulum için söyleyeceğim yönergeleri uygulayın."

    evet gördüğünüz gibi kelimesi kelimesine ve sırasıyla ezberlemişim. çünkü bu amına koyduğumun protokolünü hemen hemen hergün tekrarlıyorum. (afedersiniz ama sinirlerim çok bozuk. kullanmış olduğum küfürlerden dolayı rahatsızlık duyuyorsanız sikimde bile olmaz) ulan benim problemim yazılımsal değil ki! sorun yaratan şey ya sizin sikindirik çanak anteniniz,ya milat öncesi üretim olan decoderiniz ya da kurulum esnasında yapmış olduğunuz donanımsal bir hata! o sizin dediğiniz uzaktan desteğe koyayım! bana yakından destek lazım kardeşim. hatta iş o kadar çığrından çıktı ki, en son olarak,serbest çalışan bi çanakçıyı elektronikçiyi önerdiler.

    sonra ne mi oldu? bi sikim olmadı. girdik çıkamıyoruz.
    1 ...
  17. tanrı nın bana neden inanmadın sorusuna cevaplar

    232.
  18. -merhaba ben allah...
    +nasıl olur? yani ete kemiğe mi büründün şimdi?
    -hayır sen etten kemikten ayrıldın. bak bakayım etrafına bi.
    +bismillah...
    -artık çok geç. çıkarın şunun defterlerini. sözlükte ki girilerini de ayrıca istiyorum
    1 ...
  19. reklam rezaletinden sonra sözlüğü ciddiye almak

    1.
  20. ortada olan bir reklam ve bu reklamı rezalet olarak gören insanlar var. peki neden rezalettir? neden bir ya da iki saatlik bir uygulama bu kadar vahim duruma sokulup dramatikleştirilmeye çalışılmıştır?

    sözüm, bu tip bir uygulamayı, devlet meselesi gibi görüp götlerini yırtarak çemkirenlere;
    neymiş efendim, girememişler sözlüğe, vay efendim para için sözlük yaptığını bırakmamış, burdaki yazarları pis bir sümüklü mendil gibi fırlatıp atmış, fakir ezik köylü muamelesi yapmış. iki saatlik (iki değil oniki saat de olabilirdi) zaman dilimi içerisinde sözüm ona yazarlar sözlüğe girememiş ve yüce bilgelikleri ile o geniş dağarcıklarındaki insanlığı aydınlatıcı fikirlerini halkla, vatandaşla paylaşamamıştır. he ne yazacaktın o dakikaler içerisinde? "bir orospuya aşık olmak" hakkındaki değerli yorumlarını mı? ugg giyen kızları mı çekiştirecektin? yoksa günün en güzel sözünü mü tartışacaktın? siz kendinizi günlük bir gazetenin orta sayfasındaki orta sayfa yazarı zannediyorsunuz galiba...

    burda yapılan reklam uygulaması yardım amaçlı değil, direk yönetimin gelir kaynağı oluşturması amacında da olabilirdi. bunu rezalete çevirip, uludağ sözlüğü kapitalist bir platformda göstermenin manası yoktur. sen bir yazar olarak ciddiye alsan ne olur almasan ne olur? asıl böyle bir reklamdan sonra sözlüğü ciddiye alman gerekir.

    sözlük sosyal mesaj veren ibnelerle dolmuş taşmış. kendilerini bu alemin sosyal demokratı gibi görüp, götünden ahkam kesmeye çalışan ibibiklere lafım sözüm. kimse kara kaşınıza kara gözünüze yapılandırmıyor bu platformu. elbette para kazanacak, jipe binecek, yeri gelince karıyla kızla parayı yiyecek. sen yiyemiyorsun diye, götüne başına reklam yazdıramıyorsun diye sağa sola komünist naralar atma. gün gelir sen de kazanırsın sen de yersin.

    şimdi akıllı akıllı yazın, paşa paşa okuyun. iki üç saatin lafını yapmayın
    4 ...
  21. paso çörek yediği halde şişmanlamayan abd polisi

    1.
  22. sevişgen abd polisidir.
    partnerini soyan bir kişinin harcadığı enerji 12 kalori. giysiler kolay çıkıyor, düğmeler kolayca açılıyorsa harcanan kalori 8 e düşüyor, ancak tek el kullanılırsa kalori yine 12 ye çıkıyor. soyma işlemi "dişlerle" yapılıyorsa, soyan kişi 87 kalori kaybediyor. çiftlerden biri bir oyuna sürüklerse harcanan kalori de 187"ye kadar çıkabiliyor. seviştikten sonra yatakta gevşemek de enerji harcatıyor. 18 dakikalık yoğun seks aktivitesi, büyük dilim çikolatalı pastaya denk. bir şişe beyaz şarabı yakmak için ise 52 dakikalık bir masaj seansı gerekli. 53 dakikalık fransız öpücüğü 1 "çizburgere" yemeye bedel... peynirli ve domatesli pizzanın yarısını yakmak için ise 26 dakika aralıksız seks ve bir orgazm gerekli.
    0 ...
  23. metroda dörtlü koltuklarda üç kızla oturmak

    15.
  24. metroda dörtlü koltuk bulabiliyorsa, takdir edilmesi gereken eylemdir. çünkü metroda en fazla ikili koltuklar vardır. dörtlü olabilmesi için yanyana bitişik nizam dört adet oturağa sahip olması gerekmektedir.
    0 ...
  25. taşak

    32.
  26. asıl ismi er bezidir. taşak nerden çıkmış onu bilmiyorum. taşak diyoruz işte. spermleri üretir,testosteron salgılar. ayrıca beyinle direkt olarak bağlantılıdır. beyindeki hipofiz bezinin salgıladığı, ismini hatırlayamadığım bir hormonun emriyle taşağın içindeki kanalcıklar sperm üretirler. yine bu hipofiz bezinin salgıladığı bir hormonun etkisiyle de testosteron hormonu üretir ve erkeklere özgü fiziksel özellikler gelişir. bunların soğukta büzüşmesinin sebebi ise ısı kaybını önlemek,sıcakta gevşemesinin sebebide aşırı ısıya maruz bırakmamaktır.
    erkek evladı olanlar gelişim esnasında sürekli kontrol etmelidirler. çünkü inmemiş testis varsa erken teşhisi koyup tedavi ettirmeleri gerekir. inmemiş testise kısaca bi değinmek gerekirse;
    testisin skrotuma tamamen inmemesi olarak bilinir. kasık ve karıniçi gibi bölgelerde kalmış olurlar. allah korusun kısırlığa yol açar.
    0 ...
  27. kürtlerin problemi

    2.
  28. bunu bi alıntı yaparak anlatmak istiyorum.

    bir kürt kökenli vatandaşın mektubu;

    ben doğu anadolu'dan, bingöl'den yazıyorum size.
    41 yaşındayım ve kamuda çalışıyorum.
    zaza'yım ama bizim coğrafyamızda zaza-kürt ayrımı bilinmediği için kürt vatandaşıyım.
    ben de her kürt gibi uzun zaman gayet iyi bir kürt milliyetçisiydim.
    doğal olarak zamanla evlendik, çoluk çocuk sahibi olduk, devlet kurumlarında göreve başladık, olgunlaştık. hayata bakış açımız da bizimle birlikte olgunlaştı.
    bölgemizde 90'lı yıllarda çok zor günler geçirdik. öyle ki, görevimiz nedeniyle sabah evden çıkarken akşam nasıl döneceğimiz meçhuldü. herkeste bir karamsarlık, bugün nasıl bir haber gelir, nasıl bir felaket yaşanır, ne olaylar olur endişesi vardı.
    her gün yol kesmeler, araç yakmalar, insanları katletmeler ve bütün bunlardan memnun olan insanlar...
    ve bütün bunları yapanlar, kürt halkının haklarını savunanlardı sözde. oysa ben bir kürt olarak kimseye "silahını al, dağa çık, beni savun" dememiş, kimseye bir vekâlet vermemiştim. ben bir kürt vatandaşı olarak devletin kurumunda çalışıyorum, maaş alıyorum. devletten aldığım maaşla ailemi geçindiriyorum, çocuklarımı büyütüyorum, iyi bir gelecek sunmaya çalışıyorum.
    bana bugüne kadar "sen kürt vatandaşısın, hastaneye gelme, bankaya gelme, belediyeye gelme, çocuklarını bizim okulumuza gönderme" diyen olmadı. ya da kürt olduğum için hiç horlanmadım. bu benimle de sınırlı bir durum değil, genel bir durum.
    ama anlamadığım, ben kürt olmamdan ötürü ekstra bir sıkıntı çekmezken neden birileri benim hakkım için ortaya çıkıyor?
    son günlerde ülkemizde yaşananlar, neredeyse taşıdığım kürt kimliğinden nefret etmeme sebep oluyor. çünkü ben, hak diye hayatının baharında bir genç kızın yakılmasını hazmedemiyorum. ben, hak diye belediye otobüsünü yakıp, ertesi gün belediye otobüsünü kullanan zihniyeti anlayamıyorum. ben, hak diye bankalara saldırıp, ertesi gün o bankaya gidip işlem yapan zihniyeti anlayamıyorum. hak diye kamu ortak alanlarını talan edip, ertesi gün orayı kullanmaya çalışan zihniyeti de anlayamıyorum.
    anlamıyorum, anlamak da istemiyorum.
    ben, hak deyip fakir fukaranın evladını şehit eden zihniyeti, amacımız bölünmek değil, devlet kurmak değil deyip türk bayrağına saldıran zihniyeti anlamak istemiyorum.
    ben bugün tokat'ta şehit edilen evlatlarımızın, mehmetçiklerimizin cenazelerinde atılan sloganların dolaylı da olsa muhatabı olmak istemiyorum. ben kimsenin benim hakkımı savunmasını, kimliğim için mücadele etmesini de istemiyorum.
    ve biliyorum ki, benim bu düşüncemi taşıyan milyonlarca kürt vatandaşı var. onlar da her akşam benim gibi başlarını yastığa koydukları zaman bu duygularla debelenip duruyorlar.
    sayın x, diyeceksiniz ki, "iyi de kardeşim bunları bana niye yazıyorsun?"
    size bir şey söyleyeyim.
    ben bir kürt olarak, sözde benim haklarımı savunmak için ortaya çıkanların ve sözde bizden olanların yürüttükleri olumsuz politikalar ve yaptıkları vicdanlara sığmaz davranışlar nedeniyle kendi çocuklarımın geleceğinden endişe ediyorum, biliyor musunuz?
    ben bugün tokat'ta şehit düşen askerlerimizle ilgili haberlerinizi okurken mensubu olduğum kimlik adına derin utanç duydum. boğazım düğüm düğüm oldu. kendi oğlumu ve kızımı düşündüm ve bir kez daha utandım.
    ben, kimsenin bizim hakkımızı savunmasını istemiyorum.

    ben, aklıselim her kürt vatandaşın bunu haykırmasını istiyorum.
    umarım sizi rahatsız etmemişimdir. içimden geldi yazdım.
    katlandığınız için teşekkür ederim.
    esen kalın.

    alıntıdır.

    umarım anlamışsınızdır
    1 ...
  29. tosbağa

    4.
  30. dünya üzerinde soyu henüz tükenmemiş en eski hayvanlardandır. tarih boyunca evrimleri, aynı hareketlerinin ağır, yavaş olması gibi ağır gerçekleşmiştir. yüz elli yıl kadar yaşayabilirler. hem etçil hem otçuldurlar. bir sürü çeşitleri vardır. eti güzeldir, yenilebilir. şöyle ki;

    öncelikle kaplumbağayı yakalayın ve bıçakla sert bir darbeyle bi çırpıda öldürün. öldürürken boynundaki damarı kesmeniz ölümü çabuklaştıracaktır. fazla acı çektirmeyin. öldüğünden emin olduktan sonra ateşin üzerine bırakın ve 30-45 dakika arası bekleyin. kabuk siyahlaştığı zaman alın ve sert bir cisimle kabuğu kırın. zaten kestane gibi yer yer yarılmalar göreceksiniz. ayrıca kabuğun direnci oldukça zayıflamıştır. patır patır elinize düşecektir. son olarak çıplak etine ulaşınca, üzerindeki üst deriyi soyun ve tercihen biraz daha pişirin. yine tercihen sos olarak domatesin kabuklarını soyup üzerinde gezdirebilirsiniz.

    afiyet olsun
    1 ...
  31. bülent arınç a suikast düzmecesi

    63.
  32. belgesini arayarak pekiştirilen düzmecedir. aradıkları belge "suikast belgesi"dir. olur mu demeyin.
    "ilerde torunlarımıza gösterir, geçmiş günleri yadederiz" diye düşünülerek saklanan belgedir bu. altında imzalar bulunur ki kimin yaptığı belli olsun, başarıyı başkaları üstlenmesin. bunun yanında mutlaka krokiler de bulunması gereklidir. olası, düşüp kafayı taşa çarpma vakası meydana gelirse hafıza kaybına karşı küçük bir kağıda adres yazılır. tabii hafıza kaybından sonra o adrese iki ekmek almaya bile gidebilirsiniz. bu yüzden önlem olarak iki kişi gidilir. adres öğrenildikten sonra kağıt yakılıp atılmaz, çünkü belgelerin 10 yıl saklanma zorunluluğu vardır. herhangi bir incelemede bu evraklar sizden istenebilir. evrak gayriresmi ise yutmaya çalışın ve yakalanın
    0 ...
  33. evrim teorisi

    1056.
  34. canlıların zaman içerisindeki mutasyonlarını ve değişimlerini inceleyen bilim insanlarının ortaya sürdüğü dayanakların tümünü kapsayan teoridir. eğer bu teori doğruysa, varlığın kendi cinsi dışında ya da evrimden önceki halinin dışında başka birşey daha muhakkak olmalı ki zincir boşta kalmasın. peki evrimcilere göre bu zincirin başında ne var? tek hücreli bir bakteri mi? bu zaten varolan birşey değil mi? bunun evrimden önce bir şekli şemali, bir hali yok mu?

    eğer yok diyorsanız, yoktan vareden allaha inanın
    eğer var diyorsanız, bu zincirin başını oluşturacak gücü bize söyleyin.

    bu teoriyi allah olmadığına kanıt gösteren fındık beyinli çok bilmiş entel kıllar, evrim teorisi hakkında merak edilenleri açıklamayı bırakıp, "darwin demiş, şu profesör boşuna mı demiş, insanlar 150 sene araştırmış" diye çemkirmeyi yeğeliyorlar. nedir kardeşim bu evrim teorisi diyoruz, "siz kıt beyinlisiniz zaten, siz anlamazsınız zaten, siz cahilsiniz zaten" diyorlar. evrim teorisi bunu savunuyorsa şu neden böyle diyoruz, "darwini hiçe sayıyorlar, azıcık gidin okuyun" diyorlar.

    soruyorum herkese. evrim teorisine göre yoktan birşey varolmaz değil mi? he eğer yoktan bişey varoluyorsa evrime ters düşmez mi? herşeyin başlangıcı piyango misali şans eseri mi?

    evrimcilerin cevabını onlar vermeden ben vereyim

    "teknoloji şu an tam olarak çözemedi, çözdüğü zaman biz de size anlatacaz. hem bu bir teori"

    bunun dışında bişeyler de yazın da şuraya bilelim öğrenelim
    0 ...
  35. kayser sozer

    50.
  36. sıradışı olmaya ve göze batmaya çalışan yazardır. yakıtı diğer yazarlardır. "bebişlerim" diyerek de tanımlayabiliriz. he bir de "ibişlerim" diye eklemek istiyorum. evet, bebişlerim ve ibişlerime ek olarak "hoplatmak","zıplatmak" ile "ibneler" gibi eylemlerinden ve sıfat tamlamalarından da bahsederek tasvirini pekiştirmek istiyorum. öyle bir insan ki, bu yazdıklarımı kısmet olur da okursa eğer,mutlaka kıçını kaşıya kaşıya gülecek,zevk alacaktır. keza öyle yapması gerekir.
    bir de kendisini milenyum la fontaine olarak görüyorum. sincap dışkısı, üşüyen gergedan gibi benzetmeler yaparak hikayelerine hoş bi nüans katıyor efenim. hikayelerinde ki bu fark sanırım ince zekasından dolayı değil,sivri zekasından dolayı. dikkat edin gerizekalı demiyorum. sivri zekalı diyorum. bunu belirtmek istedim çünkü çoğu insan sivri zeka ile geri zekayı birbiri ile aynı zannediyor. neyse konu dağıldı... zaten yeterliydi. ayrıca kendisine ayırdığım süreyi doldurmuşum çoktan.

    özet olarak;
    ibiş+bebiş+hopzıp+sizi gidi ibneler=kayser sozer

    başarılarının devamını diliyorum.
    1 ...
  37. avanos

    8.
  38. nevşehir ilinin turistik bir ilçesidir. birçok eski medeniyetin kalıntıları ve çanak çömleği ile ün yapmıştır. bazılarının uydurması olan "aşıklar köprüsü" diye bir köprüsü yoktur. bildiğin asma köprüdür,karşıdan karşıya geçmek için kullanılır. he bir de taş köprüsü vardır,ordan da araçlar geçer. yaz kış turistlere ev sahipliği yapmaktadır.
    2 ...
  39. bachata

    13.
  40. aşıkların dansıdır.dominik cumhuriyeti kökenli,salsa benzeri bir dans türüdür. bu dansı yapmayı biliyorsanız,sevgililer gününün favori çifti sizsiniz demektir
    0 ...
  41. takım komutanı

    2.
  42. ihtiyaçlara ve koşullara göre sayısı değişmekle beraber temel olarak 35-40 askerden oluşan askeri birimin başında ki komutandır. takım komutanı asteğmen, teğmen veya üsteğmen rütbesindedir.
    0 ...
  43. les gibi ter kokan erkekler

    7.
  44. bir de bunların sıçan modeli vardır ki hiç sormayın. erkek terler mi hiç? terlese bile mis gibi kokar,vücut ısısını da götüyle ayarlar. tamam ter vücuttan çıktığı an da kokusuz ve renksizdir,asidik karakterlidir,zaman,sıcaklık ve mikroorganizmal faaliyetleri sonucu bazik karakterde olan amonyaka dönüşür ve kokar. iyi de gölgede 35 derecenin altında her an girebileceğimiz duş vardı da yapmadık mı? niye bu erkeklere vurun kahpeye muamelesi yapıyorsunuz? yapmayın etmeyin,ezmeyin.
    0 ...
  45. yemekteyiz

    914.
  46. samimiyetin unutulduğu bir yarışma programı. jüri kadrosu yarışmacılardan oluşuyor. birbirlerine kitlemek için sinekten yağ çıkarmakta üstlerine yok bunların. "kaşığı ters koydun","içinde ki tuz kaya tuzu değil dimi?" , "pişirdiğin suda ki klor oranı fazlaymış gibi sanki dimi?!" gibi ilginç eleştirilerde çıkıyor. yemeden yorum bile yapabiliyorlar. acaip bi kabiliyet. lan ye işte tadına bak,güzelse güzeldir ,kötüyse kötüdür.
    ayrıca 1.olan yarışmacıya 10.000 ytl veriyorlarmış. her yarışmacıya da 400 ytl azık parası veriyorlarmış. "50 liralık yemek yapıyorlar,geriye kalan 350 lirayı cukka yapıyorlar" diye düşündürebilir.
    0 ...
  47. © 2025 uludağ sözlük