arkadaş geçen tuvalette bir adamın başına geleni anlattı.
adam tuvalete girer, uzun zaman ses gelmez, hanımı kapıyı tıklatır ses yok. kapıyı zorlar ve gördüğü manzara adam yığılmış. anlarlar ki adam ölmüş. en kötü ölümlerden birisi.
erkek arkadaşı onlarca mesaj atarki cevap gelecek diye bekler sonrasında erkekte uyuyakalır, sabah uyandığında yaptığı ilk şey ise biriken mesajları okumaktır. ah eski günler...
kafanı yusyuvarlak yapar sonrada ben çok ünlü bir berberim diye kendini över durur hayvan gibide para ister. aynaya her bakışında adamı hatırla küfredersin.
yıllar yıllar önce trt1'de elizabeth ve kardeşi manuela vardı. ikiz gibiydiler. elizabeth gemi kazasında öldü zannettiler ancak o parçalanmış yüzüne geçirdiği maske ile kardeşi manuela'nın peşinde dolaşıyordu. evde bir hayalet gibi geziniyordu. kimse farketmiyordu. elizabeth kötülüğü temsil ediyordu, manuela ise iyiliği.
insanın dar dünyası genişleten, ufkunu açan, farklı dünyaların insanı haline getiren, ekmek su kategorisine giren kitaplarda nasıl olunması gerektiğini öğreten durumdur.